Geleceğin inşası... Hoş geldin Türkiye Yüzyılı

2023 ile başlayan yeni dönemin Türkiye Yüzyılı olması bir hayal değil. Türkiye, genç nüfusu ve yaptığı yatırımlar sayesinde teknoloji alanındaki gelişmelere uyum sağlayacağının işaretlerini veriyor.

Star/AcıkGorus

Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş / HBVÜ

1 Ocak 2023 Türkiye Yüzyılı'nın ilk günü. İçine girdiğimiz 2023 yılı Türkiye için farklı açılardan ayrı anlamlara sahip. İlk olarak 29 Ekim günü itibariyle Türkiye Cumhuriyeti yüzüncü yılını kutlayacak. Kuşkusuz sembolik açıdan bu tür tarihlerin büyük bir önemi bulunuyor. Ancak 2023 yılının yalnızca anlamlı bir sembolden ibaret kalmaması ve bir gelecek projesi hâline gelmesi bakımından Türkiye Yüzyılı projesinin ilanı büyük önem taşıyor.

GELECEĞİN İNŞASI

Cumhuriyetin ilk asrının son yirmi yılı AK Parti iktidarında geçti. Başka bir ifadeyle, Cumhuriyetin beşte birine Cumhurbaşkanı Erdoğan damga vurdu. Erdoğan, Türkiye Yüzyılı projesiyle yirmi yıllık tecrübeyi geleceğe aktarılmasını sağlayacak bir yol inşa etmeyi amaçlıyor. 2023'ün sembolik anlamı dışında bir diğer önemi, seçim yılı olması. İki olayın birleşmesi, Türkiye Yüzyılı projesinin ülkenin kaderi açısından önemini daha da artırıyor. 2023'ün Türkiye açısından her açıdan oldukça hareketli geçeceğini tahmin etmek hiç de zor değil. Ancak öncelikle Türkiye Yüzyılı'na giden yolu çizen 2022'de yaşananları hatırlamakta fayda var.

2022 yılının iç siyaset açısından en önemli tartışması, 2023 yılında yapılacak seçimlerde İttifakların adaylarının kim olacağıydı. Cumhur İttifakı bu sorunun cevabını erkenden verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kez daha aday olması üzerinde AK Parti ve MHP anlaştı. Diğer taraftan, Millet İttifakı, 2023 yılına girdiğimiz bu günlerde dahi adayını henüz belirleyemedi. Dahası İttifak ortaklarının bu konuda derin bir anlaşmazlık içinde oldukları görülüyor. CHP'nin Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı yönündeki ısrarlı taleplerine, İttifakın diğer ortakları olumlu yaklaşmadıklarını açıkça gösteriyorlar. Ancak Altılı Masa'nın aday üzerinde mutabık kalması da yeterli değil. İttifakın herkesi bildiği, ancak resmen deklare edilmeyen yedinci ortağı HDP'nin de belirlenecek adayı desteklemesi zorunlu.

BELİRSİZLİK SÜRÜYOR

Zira HDP destek vermediği takdirde Millet İttifakı adayının seçilme potasına girmesi imkânsız. Dolayısıyla belirsizlik sürüyor. Millet ittifakı, kamuoyunun ve iktidarın bu yöndeki sorularına cevap veremiyor. Adaylık meselesi vesilesiyle Erdoğan, yine yalnızca kendi partisinin değil, muhalefetin de gündemini yönettiği görülüyor.

Öte yandan Altılı Masa'nın tek sorununun 2023 seçimlerinde başkan adayının belirlenmesiyle sınırlı olmadığı da bir kez daha anlaşıldı. Millet İttifakı ortaklarının seçime kısa bir süre kalmışken parlamenter sisteme dönüş dışında hiçbir ortak politika önerisinde bulunmadıkları dikkat çekiyor. Altılı Masa'nın bileşenlerinin önerdiği yeni anayasanın mevcuttan çok da farkının olmadığı, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili önerinin ise çok sayıda çelişki ve tutarsızlık barındırdığı görülüyor. Ekonomi yönetiminden dış politikaya, güvenlik sorunlarından göç meselesine pek çok başlık üzerinde muğlaklık sürüyor. Üstelik bu konuda uzlaşma sağlanmış gibi gösterilse bile seçilecek başkanın bu mutabakata ne ölçüde uyacağı belirsiz. Açık şekilde ifade edilmesi gerekirse, Altılı Masa'yı bir arada tutan tek motivasyon kaynağı Erdoğan karşıtlığı. Bunun dışında geleceğe dair bir proje veya program ortaya konulamıyor. Bu durum, Altılı Masa'nın mevcut yapısını kırılgan, geleceğini belirsiz hâle getiriyor.

2002 yılında ülke gündeminde en fazla yer eden meselelerden biri de dolardaki hızlı artıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa sürede ortaya çıkan ve dışarıdan yönlendirildiği açık olan bu artışa faizi yükselterek cevap vermeyeceklerini açıkladı. Bu yaklaşımın kararlılıkla ve tutarlı bir şekilde uygulanacağının anlaşılmasından sonra hem dövizin hem de enflasyonun artış hızının azalması, izlenen politikaların doğruluğu konusunda işaret veriyor. Erdoğan'ın en önemli özelliklerinden birinin en zorlu konularda bile toplumu ikna etmekteki başarısının olduğu bilinir. Geçmişte de çok sayıda örneğiyle bu durum, döviz ve enflasyon konusu tutum bakımından da tekrarlandı. Aynı süreçte, Erdoğan, ekonominin küçültülmesi yönündeki yaklaşımlara da itibar etmedi. Tam tersine yerli ve millî üretim süreçlerinin güçlendirilmesi, bu şekilde ekonominin büyütülmesi yönünde bir politika benimsedi. Pandemi sonrasındaki süreçte dünyanın pek çok yerinde ekonomiler küçülürken Türk ekonomisinin büyümesi bu politikaların en önemli sonuçlarından biri. Yerli otomobil TOGG'un üretiminde kat edilen mesafe ve insansız hava araçlarının giderek daha fazla ülkeye ihraç edilmesi gibi örnekler, toplumun sistem ve kendisine olan güveninin yükselmesi açısından da olumlu etki doğurdu. Bunlara yeni doğalgaz ve petrol kaynaklarının bulunması da eklenebilir. Bu kaynakların etkili şekilde kullanılması Türkiye'nin cari açık sorununa da çözüm bulması anlamına geliyor.

TERÖR ZAYIFLIYOR

2022 yılında Türkiye'nin terörle mücadele açısından bir süredir izlediği siyasetin sonuçları daha belirgin şekilde ortaya çıktı. Terör örgütlerinin ülke içindeki varlıkları giderek zayıflıyor. Örgütler yeni militan devşirmekte de eylem yapmakta da zorlanıyor. 13 Kasım günü, Taksim'de düzenlenen saldırının Suriye'den getirilen bir militan aracılığıyla yapılması PKK başta olmak üzere terör örgütlerinin ülke içindeki unsurlarının eylem kapasitelerinin ortadan kalktığını göstermesi bakımından oldukça anlamlı. Yurt içinde kazanılan başarı, eşzamanlı olarak sınır ötesi operasyonlar aracılığıyla tahkim ediliyor. Türkiye, Suriye'ye yönelik askerî harekâtlar aracılığıyla kendi güney sınırında güvenliğini tehdit eden bir koridor açılmasına izin vermeyeceğini gösterdi. Bu kararlı tutum, Batı ülkelerinin de geri adım atmalarını beraberinde getirdi. Elbette Batı dünyasından PKK/PYD başta olmak üzere terör örgütlerine verilen desteğin tam anlamıyla kesildiğini söylemek mümkün değil. Ancak artık Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlar yoluyla güvenliğini kendi toprakları dışında sağlamasına kimse itiraz edemiyor.

2022'nin diplomatik alanda da Türkiye açısından olumlu sonuçlar doğurduğu görülüyor. İlk olarak yılın ilk aylarında başlayan Ukrayna-Rusya Savaşında Türkiye doğru bir pozisyon aldı. Rusya'nın Ukrayna topraklarını işgal girişimini kınarken iki ülke arasındaki sorunun çözülmesi açısından arabuluculuk rolü üstlendi. Her iki ülkeyle de ticaretini devam ettiren Türkiye, savaşın tarafı olmamalarına rağmen pek çok ülkeyi doğrudan ilgilendiren tahıl sorununun çözülmesi bakımından da önayak oldu. Açılan tahıl koridoru, buğday ihtiyaçlarını Ukrayna'dan karşılayan Afrika ülkelerinin yeni bir açlık sorunuyla karşılaşmalarını engelledi. Bu durum Türkiye'nin diplomatik etki alanının genişlediğini ortaya koyan en önemli göstergelerinden biri.

Türkiye'nin 2022 yılı içinde göç politikaları açısından da iyi ve doğru yönetimi sürdü. Afganistan'da Taliban'ın iktidara gelmesinden sonra İran üzerinden Türkiye'ye yönelik hızlı bir göç dalgası başladı. Türkiye, bu alandaki tecrübesini kullanarak sorunun büyümesini önleyecek tedbirleri aldı. Nitekim Suriye ve İran sınırlarına örülen duvarlar devletin kendi ülkesini koruma anlayışının yansıması durumunda. Bu çabaların etkili olduğu açıkça görülüyor. Diğer taraftan, ülke içinde bazı siyasî partilerin bilinçli bir şekilde sığınmacı karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı eksenli bir söylem benimsedikleri görülüyor. Marjinal partilerden başlayan bu yaklaşımın, muhtemel iktidarları döneminde sığınmacıları derhal geri göndereceklerini söyleyen CHP ve İyi Parti gibi ana akım siyaset içinde bulunan partilere de sirayet ettiği görüldü. Burada yine bir yönetim becerisi devreye girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumda sığınmacı karşıtlığının tırmanmasını engelleyen bir dil kullandı. Başka bir ifadeyle, Erdoğan'ın toplumu ikna gücüyle bir kez daha karşılaşıldı. Ortada çözülmesi gereken bir mesele olduğunu herkes kabul ediyor. Önemli olan bu meselenin insanî bir perspektiften ve Türkiye'nin bugüne kadar sürdürdüğü ilkeli politikadan kopmadan çözüme ulaştırılması. 2022 yılında bu konudaki yapıcı tavrın yine iktidardan geldiği görüldü.

TARİHİ EŞİK

Geride bıraktığımız 2022 yılı, aslında Türkiye için tarihî bir eşik oldu. Terörden ekonomiye geçmişten itibaren ülkenin karşısına çıkarılan tüm sorunlar az ya da çok varlıklarını yeniden hissettirmeye çalıştılar. Ancak Türkiye'nin sorun çözme kapasitesinin de geçmişe göre oldukça fazla şekilde geliştiği görüldü. Siyasette en önemli başarı ölçütlerinden biri, karşılaşılan sorunlarla doğru yöntemler kullanılarak mücadele edilmesi. Bundan daha önemli ölçüt ise var olan potansiyeli kullanmakla yetinmeyip çıtayı sürekli yukarıya taşıyacak hamleler yapmak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem toplumun önüne sürekli yeni hedefler koyarak hem de yaşanan sorunlara çözüm üreterek bir liderlik başarısı sergiliyor. 2022 yılı, bu yönüyle AK Parti iktidarının yirmi yılının bir özeti gibi geçti adeta. Bir taraftan, ülke geleceğe hazırlanırken diğer taraftan hedeflenen istikamete gidilirken engel teşkil edebilecek sorunlar çözüldü. Yerli üretimin artırılması, yeni enerji kaynaklarının bulunması, uluslararası işbirliği mekanizmalarının güçlendirilmesi ve terörün sonlandırılması gibi olgular Türkiye'nin geleceğe daha güvenli şekilde bakmasını sağlayacak. Uzun yıllardır hazırlanan, 2022'nin sonlarına doğru kamuoyuna açıklanan ve "Türkiye Yüzyılı" niteleemsiyle ifade edilen yol haritası bir bakıma ülkenin kaderini de şekillendirecek.

2023'le başlayan yeni dönemin Türkiye Yüzyılı olması bir hayal değil. Uzunca süredir Sanayi Devrimi sonucu beliren üretim ilişkileri ve sermaye yapısının artık etkisini kaybettiği dile getiriliyor. Endüstri 4.0 denilen yeni model, sanayi alanında kapsamlı bir dönüşüm yaşanacağını gösteriyor. Yeni teknolojilere uyum sağlayan ülkelerin dünya ekonomisi içindeki ağırlıkları önümüzdeki dönemde giderek artacak. Türkiye, insansız hava araçları başta olmak üzere farklı teknolojik ekipmanlar aracılığıyla bu alana hızlı bir giriş yaptı. Uzay araştırmalarından nükleer enerji çalışmalarına çok sayıda unsur bu ekonomi modelinin destekleyicisi durumunda. Ancak Endüstri 4.0 açısından en önemli nokta, dijitalleşme ve yapay zekâ kullanımı. Türkiye, genç nüfusu ve bu alana yaptığı yatırımlar sayesinde teknoloji alanındaki bu gelişmelere uyum sağlayacağının işaretlerini veriyor. Ancak hemen her ekonomik sıçrama hamlesinde olduğu gibi bu süreçte de Türkiye'nin önüne engeller çıkarılacağı anlaşılıyor. Bu bakımdan, Cumhuriyetin yüz yılı geride bırakacağı 2023 yılında yapılacak seçimler oldukça önem taşıyor. 28 Ekim 2022 günü görkemli bir törenle Türkiye Yüzyılı projesini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Cumhuriyetin yeni asrına hem de 2023 seçimlerine hazırlıklı tek adayın kendisi olduğunu gösterdi. Daha açık bir ifadeyle, Türkiye Yüzyılı'nın ileride karşılaşılacak tüm muhtemel engelleme çabalarına rağmen başladığı gibi sürmesi açısından 2023 seçimlerinin hayatî bir rol oynayacağı kolaylıkla anlaşılıyor.