Gazze Mahkemesi Başkanından 24'e özel açıklamalar... ''Erdoğan güçlü ve önemli bir aktör''

Gazze Mahkemesi Başkanı ve Eski BM Filistin Özel Raportörü Prof. Richard Falk, Türkiye'nin Filistin mücadelesine ilişkin desteğini 24 TV'ye verdiği demeçte anlattı. Prof. Falk, Başkan Erdoğan için 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum. Çünkü özellikle bölgede bu derece önemli etki sağlayabilecek başka bir lider gözükmüyor. Güçlü hareket ediyor.' ifadelerini kullandı.

KÜBRA ŞENAL

Gazze Mahkemesi Başkanı ve Eski BM Filistin Özel Raportörü Prof. Richard Falk, 24 TV'ye özel açıklamalarda bulundu. Filistin'in geleceği ve Türkiye'nin Filistin mücadelesine ilişkin konuşan Prof. Falk, "Suriye özgürlüğüne kavuştu. Bu Filistin için de bir umut oluşturuyor mu? Dünya siyaseti belirsizliğini koruyor ve bu kapsamda Filistin'i nasıl bir gelecek bekliyor?" sorusunu şu şekilde cevapladı:

İSRAİL'İN ATAKLARI BÖLGEDE BARIŞIN ÖNÜNE GEÇİYOR

- Suriye'nin bağımsızlığa kavuşmasında belki direkt bir etkisi olmamasına rağmen, İsrail'in Suriye'ye karşı aktif bir şekilde neredeyse atağa geçmesi tabi ki çok önemli. Bölgedeki barışı tehlikeye sokacak durumda. Ama yine de burada olanların daha etkili bir biçimde anlaşabilmesi için büyük güçlerin ne yapması gerektiğini bilmemiz gerekir. Orta Doğu'da olabilecek her türlü aktivitede büyük güçlerin önemi var. O da ABD ya da diğer Batılı ülkelerin nasıl davranacakları...

BÖLGEDE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN BAŞKA 'LİDER' YOK

Prof. Richard Falk, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan özelinde ise "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum. Çünkü özellikle bölgede bu derece önemli etki sağlayabilecek başka bir lider gözükmüyor. Güçlü hareket ediyor. Bölgede geniş bir savaşın ortaya çıkmaması son derece önemli. Türkiye'ni İsrail'in karşısında denge oluşturması bakımından önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum." dedi.

İSTANBUL'DA GAZZE MAHKEMESİ ÖZEL KONFERANSI DÜZENLENDİ

Gazze Mahkemesi Özel Konferansı, "Dünya Siyasetinin Belirsizliği ve Filistin'in Geleceği" başlığıyla İstanbul'da gerçekleştirildi.

İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen konferansta, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Cüneyt Yenigün, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar ve ICYF Başkanı Taha Ayhan konuşma yaptı.

Yenigün, "Dünya Siyasetinin Belirsizliği ve Filistin'in Geleceği" başlıklı konferansın, "dünya kamuoyunun İsrail'in işkencesi altındaki Filistinlileri desteklediğini" duyurmak amacıyla düzenlendiğini söyledi.

ABD'de cumhuriyetçi ve demokrat siyasetçilerin "Yahudi lobisinin kontrolünde" olduğunu ifade eden Yenigün, bu durumun Filistin davası için problem oluşturduğunu belirtti.

Yenigün, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 5 daimi üyesinin "uluslararası hukukun üstündeymiş gibi davrandığını" söyleyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür." sözünü hatırlattı.

Zülfikar da Filistin meselesinin "bugünün sorunu" olmadığını ve tarihinin eskiye dayandığını kaydederek İstanbul Üniversitesi'nin İsrail'in Gazze'deki soykırımına karşı bildiri yayımlayan ilk üniversitelerden biri olduğunu söyledi.

Türkiye'nin uluslararası işbirlikleriyle bölgede önemli rol üstlendiğini belirten Zülfikar, "Türkiye, bu önemli rolü, barış, insan haklarına riayet ve dünyaya huzur getirme temelli olarak gerçekleştirmek istiyor." dedi.

Ayhan ise Gazze'deki soykırımın etkilerinin küresel ölçekte ele alınmasının önemini vurgulayarak, Filistin davasını destekleme konusundaki kararlılıklarını yineledi.

Gazze'deki ve tüm Filistin topraklarındaki durumun giderek "daha karmaşık bir hal aldığını" söyleyen Ayhan, konferansın düzenlenmesine katkı sağlayan İstanbul Üniversitesi Rektörü Zülfikar'a teşekkür etti.

GAZZE'DE "KÖKLÜ DEĞİŞİMİ" HALK GERÇEKLEŞTİREBİLİR

İsrail'in saldırıları altındaki Gazze'de yaşananların hukuki, siyasi ve etik yönlerini araştırmak üzere kurulan Gazze Mahkemesi'nin (Gaza Tribunal) Başkanı Richard Falk, Gazze'deki durumun vahim olduğunu, ancak bir halk seferberliğinin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump'ı "yürüdükleri yoldan" uzaklaştırabileceğini söyledi.

Eski Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Raportörü de olan Falk, İstanbul Üniversitesi'ndeki Dünya Siyasetinin Belirsizliği ve Filistin'in Geleceği başlıklı Gazze Mahkemesi Özel Konferansı'nda konuştu.

Filistin meselesiyle uzun süredir ilgilendiğini ve on yıllardır ABD hükümetine bu konudaki politikalarından dolayı muhalefet ettiğini anlatan Falk, Trump'ın Gazze'nin geleceğine ilişkin planlarını "karanlık vizyon" olarak nitelendirdi.

Bu "karanlık vizyonun" Birleşik Krallık'ın bir asırdan fazla süre önce Birinci Dünya Savaşı sırasında Balfour Deklarasyonu'nu yayınlamasıyla başlayan bir vizyon olduğunu kaydeden Falk, "yerleşimci bir nüfusun başka bir halkın anavatanına hakim olmasının" kaçınılmaz olarak bir tür "apartheid" ürettiğini dile getirdi.

Falk, halkın tahakküme direnmesi durumunda çözüm adına "siyasi dönüşüm" ile "soykırım" şeklinde iki seçimin bulunduğuna işaret etti.

Bu konuda İsrail'in, Güney Afrika'nın seçiminin tam tersini yaptığını aktaran Falk, Güney Afrika'nın, "ahlaki bir aydınlanmayla" değil uluslararası baskıların ve iç direnişin sonucu bu kararı aldığını ifade etti.

Falk, bu tür bir olayın kendiliğinden yaşanmayacağını, "halkın ortaya koyacağı mücadelenin hayati önem" taşıdığını vurguladı.

Umudun yitirilmemesi gerektiğinin altını çizen Falk, "(Gazze konusunda) Durumun vahameti öyle bir noktaya ulaştı ki ancak önde gelen hükümetlerin davranışlarını etkileyebilecek bir halk seferberliği, Netanyahu ve Trump'ı şu anda yürüdükleri yoldan uzaklaştıracak bir tür köklü değişim getirebilir." dedi.

Falk, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin, "ilan ettikleri değerler" konusundaki "ahlaki sorumluluklarına" uygun hareket etmeleri durumunda İsrail'in soykırıma varan eylemlerini sürdüremeyeceğine dikkati çekti.

Gazze deneyiminin üzücü yönlerinden birinin "bu liberal demokrasilerin ahlaki değerlere karşı koruyucu ilişkilere ihanet etmesi" olarak gördüğünü kaydeden Falk, "BM'deki çifte standartlarıyla ve kendi kamuoyu söylemleriyle, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısından, İsrail'in Gazze'deki soykırımcı davranışına kadar tamamen farklı tepki göstererek kendilerini tamamen itibarsızlaştırdılar." diye konuştu.

TEL AVİV HÜKÜMETİNDE YENİ BİR LİDER BEKLENTİSİ

İsrail'in Gazze'de yaptıklarını onaylayan Trump yaklaşımının "kurbanı cezalandırmak" olacağını savunan Falk, bu yaklaşımla Gazze'de inşaat yatırımlarını zenginleştirecek ve "Orta Doğu'nun Rivierası" şeklinde nitelendirilen bir gayrimenkul projesi için çalışılacağını belirtti.

Falk, "İşte benim ima etmeye çalıştığım karanlık vizyon buydu." dedi.

MÜMKÜN OLDUĞUNCA FAZLA TOPRAK, AZ FİLİSTİNLİ

Falk, Aralık 2022'de göreve gelen Netanyahu hükümetinin Batı ülkelerinde bile "İsrail tarihinin en aşırı hükümeti" olarak nitelendirildiğini aktardı.

"İsrail egemenliğindeki Siyonist projeye" dikkati çeken Falk, "Bu nitelendirmenin sebebi Netanyahu hükümetinin Batı Şeria'da yerleşimci şiddetine yeşil ışık yakacağının açık olması ve Filistin yönetimindeki toprakların büyük bir bölümünde İsrail egemenliğini tesis ederek 'Siyonist projeyi tamamlamak' olmasıydı." diye konuştu.

Falk, "Siyonist projenin" nihai amacının "mümkün olduğunca fazla toprak ve mümkün olduğunca az Filistinli" olduğunu vurguladı.

- "Filistin halkına kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olma yetkisi verilmeli"

BM'nin "barışı koruma, savaşı önleme ve uluslararası hukuku uygulama kurumu" olarak başarısızlığa uğradığını kaydeden Falk, buna rağmen BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) insani çabalarının küçümsenmemesi gerektiğini belirtti.

Falk, pek çok Filistinlinin BM'nin sağladığı barınma olanakları sayesinde kurtulduğunu söyledi.

Filistinlilerin kendi kararlarını kendilerinin vermesi gerektiğini vurgulayan Falk, "Bu, benim ve Gazze mahkemesinin taahhüdüdür. Bu aynı zamanda Filistin halkına kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olma yetkisi verilmesi gereken bir taahhüttür." ifadelerini kullandı.

Falk, Filistinlilerin başına gelen trajedilerden birinin de "onlar için en iyisinin ne olduğuna başkalarının karar vermesi" olduğu değerlendirmesinde bulundu.

ABD'nin İsrail ile Filistin arasında bir arabulucu konumda yer almasına izin verilmesinin "hata" olarak nitelendiren Falk, İsrail'e "yerleşim yerlerini" genişletmesi için zaman kazandıran bu durumun İsrail'in ısrarları sonucu gerçekleştiğini belirtti.

Falk, "Benim izlenimim, İsrail, Avrupa ya da Kuzey Amerika ülkeleri tarafından kabul edilebilecek herhangi bir Filistin devletinin, kalıcı olarak askerden arındırılmış ve kendi sınırları üzerinde hiçbir kontrole sahip olmayan küçük bir devlet olacağı yönünde." diye konuştu.

Böylesi bir çözümü "kırıntı diplomasisi" olarak nitelendiren Falk, "Kırıntı diplomasisi, Filistinlilere ekmek kırıntısı vermektir. Oysa Filistinlilerin umutsuzca hak ettikleri ve talep ettikleri şey, kendi kaderini tayin hakkının tam olarak kullanılmasını ve Yahudilerle birlikte yaşamanın bir yolunu gerektiren özgürleştirici bir barıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Falk, tüm etnik kökenlerin eşitliğine dayanan bir siyaset, adil ve sürdürülebilir bir barışa giden yolun bu olduğunu vurguladı.

"TÜRKİYE'NİN ÖNERİSİNİ KABUL EDERDİM"

Trump'ın Gazze'yi devralma planına ilişkin Falk, "Belki de bu sadece, ABD'nin koruyucu devlet gibi hareket edeceği bir gelecek için, bir anlamda müzakerenin önünü açma yoludur." ifadesini kullandı.

Falk, "Filistin halkı adına Türkiye tarafından yönetilen alternatif bir koruyucu devlet biçimi öneren başka öneriler de var. Filistinli olsaydım bunu kesinlikle Trump'ın fikrine tercih ederdim." dedi.