1
Fransa’daki ‘Sarı Yelekliler’ ayaklanması, Gezi olayları, 17/25 Aralık kumpası ve 15 Temmuz darbe girişimi ile Türkiye’yi teslim alamayan üst aklı yeniden harekete geçirdi. Bazı çevrelerde bu yönde “umutlar” oluşmasına yol açtı. Bu kez daha büyük bir ‘çatı’ oluşturma, farklı siyasal çevreleri de işin içine katma planları yapan koalisyonun merkezinde yine FETÖ ve yabancı istihbarat servisleri var.
ABD’DE PİŞİRİLDİ
Alttan alta toplumsal bir psikoloji oluşturmaya, AK Parti’ye muhalefet adı altında farklı bir örgütlenme ile desteklenmeye çalışılan bu düşünce, yerel seçimler yaklaştıkça daha da belirginleşmeye, somutlaşmaya başladı. Birilere Türkiye’yi yeniden “çokuluslu müdahale”ye açık hala getirmeye çalışıyor. Gezi olaylarından hemen önce, 22 Mayıs’ta FETÖ’nün bütün üst düzey sorumluları ABD’ye gitmiş, 26-27 Mayıs’ta Türkiye’ye dönmüşlerdi. Gezi olayları işte bu toplantılardan hemen sonra, 27 Mayıs’ta başlatılmıştı.
İLK MESAJ: 11.11.11
Yeniden ısıtılmaya çalışılan küresel tezgahın fitili aslında 2011 yılının Kasım ayında ateşlendi. O günlerde internet üzerinden dolaşıma sokulan “11.11.11- Ayaklan Istanbul/ Occupy Istanbul” başlıklı video ile Türkiye’de itaatsizlik çağrıları yapıldı. FETÖ’cülerin kimlik gibi kullandığı ‘F’ serisi 1 doları ağzına bantlayan bir gencin görüntüsüyle başlayan videonun devamında ise açık açık isyanın önce Türkiye’ye ardından da dünyaya yayılacağı mesajı verildi. Görüntülerde ucu İstanbul’da başlayan insan zincirinin önce Türkiye’ye ve ardından dünyaya yayılması dikkat çekti.
Çağrı sosyal medyada büyük yankı uyandırsa da halk nezdinde karşılık bulamadı, ancak kaos planı 2013 yılına taşındı. 11 Mayıs 2013 günü Türkiye Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde patlayan bir bomba ile sarsıldı. 53 kişinin şehit olduğu saldırının altından Suriye istihbaratına çalışan bir ekip çıktı. Saldırıların hemen ardından FETÖ’nün yaygın medyası saldırıya ilişkin “alevi-sunni” provokasyonu içeren yayınlar yaptı. Haberlerdeki saldırıya uğrayanların “sunni” olduğu, saldıranların ise “Suriye alevisi” olduğu vurgusu dikkat çekti.
Gezi olaylarına aktif destek veren CHP’de ilginç hareketlenmeler var. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Almanya ziyaretinde Gezi olaylarını fonlayan Soros destekli Friedrich Ebert Vakfı’na ziyaret gerçekleştirdi. Kapalı kapılar ardında ne görüşüldüğü gizemini korurken, ipucu CHP Genel Sekreter Yardımcısı Uğur Tunçay’dan geldi. Tunçay, Twitter’dan Fransa’daki olaylardan bir fotoğrafla “Paris sararırken, Ankara yeşil kalamaz” notunu paylaştı. Tunçay tepkiler üzerine paylaşımını kaldırdı.
Ana omurga yine o çete
Saldırının FETÖ tahriki olduğu 2015 yılında Hatay’da MİT tırlarını durduran FETÖ’cü savcı Özcan Şişman’ın itirafları ile kesinleşti. FETÖ’cü savcı saldırının MİT tarafından kendilerine bildirildiğini ancak adım atmadıklarını açıkça itiraf etti. Gezi olaylarından hemen önce, 22 Mayıs’ta FETÖ’nün bütün üst düzey yöneticileri, kritik isimleri ABD’ye gitti. Bunların içinde yargı temsilcileri, askeri temsilciler, işadamları, FETÖ yapılanmasının ana omurgasını oluşturan her alanda temsilciler vardı. Bu kişiler ABD’de görüşmeler yaptı, talimatlar aldı ve hepsi 26/27 Mayıs’a kadar Türkiye’ye döndü. Aynı gün Gezi olayları patlak verdi. Görünüşte marjinal sol tarafından organize edilmiş gibi gösterilse de STK görünümlü etki ajanları, istihbarat servisleri ve FETÖ ayaklanmanın sinir sistemi oldu. Bugün FETÖ soruşturmaları kapsamında yargılanan polisler marifetiyle olaylar önce görmezden gelindi, ardından da sert müdahalelerle olayların büyümesi sağlandı. Ancak Türkiye’yi yangın yerine çeviren küresel tezgah bozuldu.
PKK da plana dahil
Terör örgütünün siyasi uzantılarındaki paralel hareketlenme de dikkat çekici boyuta ulaştı. Kocaeli’de cezaevinde bulunan Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan için başlattığı açlık grevi, bazı cezaevlerine de sıçradı. Gezi olayları sırasında Osman Kavala ile irtibatta olan Avrupalı sözde sivil toplum kuruluşları da terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarına açıktan desteklerini ilan etti.
Tabanı genişletme çabası
Benzer sivil kalkışma hamleleri 17/25 Aralık Kumpası, Kobani olayları ve Hendek Barikat Olayları’nda da denendi ancak yine başarılı olunamadı. Ancak provokasyonu son günlerde yeniden gündeme alındı. Tıpkı Gezi olayları öncesinde olduğu gibi ‘sivil itaatsizlik’ vurgusu ‘demokratik hak’ söylemi ile dikkat çekici sıklıkta işlenmeye başladı. Bu kez koalisyona farklı çevreler de dahil oldu. Bazı basın yayın organları ve isimler Paris’te isyancıların elde ettiklerini ‘demokratik kazanım’ diye servis ederek ‘sivil itaatsizliği’ teşvik etmesi dikkatlerden kaçmadı. FETÖ’de bu planlarda merkezdeki yerini alarak yine muhafazakar tabanı rahatsız edecek mesaj üretimini hız verdi. Örgüt son birkaç gündür de cezaevlerinde namazın, Kur’an okumanın yasaklandığı iddiasını işlemeye başladı. FETÖ’nün yurt dışı merkezli yayın organlarında da yakın gelecekte Türkiye’deki bazı cemaatlere operasyon yapılacağı yalanı servis edildi.
(Yeni Şafak)