1
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin talebiyle olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinin açılışında konuşan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas "Trump Kudüs'ü İsrail'e hediye olarak takdim ediyor. Sanki dünyada tek karar veren kendisiymiş gibi davranıyor.ABD’nin arabulucuğuna artık asla izin vermeyeceğiz, ABD yönetimiyle her daim işbirliği içerisindeydik. Bu son karar bütün çizgilerimizi aşmıştır. Bizler kendileriyle resmi olarak bir anlaşma yaptık. Bu anlaşma gereği bazı uluslararası teşkilat ve örgütlere üye olmamayı kabul ettik. Buna karşılık, Kudüs'ün başkent olarak tanımaması ve Washington'daki ofisimizi kapatmamasını istedik. ABD bu anlaşmayı bozdu, o bozduysa biz de verdiğimiz sözlerden geri adım atacağız" dedi.
İşte Abbas'ın konuşmasından satır başları
"100 yıllık bir süre, İngiltere Büyük Britanya Siyonist harekete böyle bir söz verdi. 1917 yılında İngiltere Ortadoğu’da varlık göstermiyordu ve bu ülkelerde üstlendiği bir sorumlulukta yoktu. Ancak buna rağmen, İngiltere Filistin toprağını, kendine ait bir toprağı Siyonist harekete kurban etti. Bunu bilmeyenler şunu da bilsinler ki, onun ana partneri ABD idi. ABD, tüm bu anlaşmaları ve bu eylemleri adım adım takip etmekteydi. Böylelikle BM nezdinde de bu sözün gerçekleşmesi için her türlü desteği verdi.Şu an bu sözün üzerinden tam 100 yıl geçti. Şimdi ikinci sözün yerine gelme vakti geldi. Bunu da Trump, Kudüs’ü İsrail’e hediye olarak takdim etmek istiyor. Sanki kendi ABD eyaletlerinden bir tanesini İsrail’e hediye ediyormuşçasına böyle bir davranış içine giriyor. Sanki dünyada tek karar sahibi kendisi.
KUDÜS FİLİSTİN DEVLETİNİN BAŞKENTİ OLACAKTIR
Kudüs’ün kimliğinin değiştirilmesine karşı yapılan bu adıma karşı güçlü bir duruş sergilemek için buradayız. ABD, son olarak uluslararası hukuku hiçe sayarak bütün Müslümanların vicdanını zedeleyecek karar almıştır. Bizler şunu söylemek istiyoruz, Kudüs eskiden olduğu gibi, gelecekte de olduğu gibi Filistin devletinin başkenti olacaktır. Ve o şehirlerin çiçeğidir. O bir tacın en kıymetli taşıdır.
ÖZELLİKLE TÜRKİYE’YE VE TÜRK HALKINA TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM
Başta Recep Tayyip Erdoğan’a en içten teşekkürlerimi iletmek isterim. İslam İşbirliği dönem başkanı sıfatıyla bana bu zirveye katılma için bana bir davet gönderdi. Özellikle Türkiye’ye ve Türk halkına bizim yanımızda yer aldıkları için ve adil davamızı savunduğu için sizin huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum. Çok değerli kardeşlerim hepinize teşekkür etmek istiyorum.Bütün gücümüzle artık işgal altındaki Filistin’in devlet olarak tanınması ve ortaya çıkması için çalışmamız gerekiyor. Lübnan’daki topraklar ve diğeri işgal altındaki topraklar da aynı şekilde bizim haklı talebimiz içerisinde yer almaktadır. Filistin halkına ve Mescid-i Aksa’da nöbet tutan kardeşlerimize özellikle de Kudüs şehrinin kalbine yaşayıp orada yerleşimcilerin zulmüne maruz kalan ve aşırı uygulamalara maruz kalan bu halklarımızı da selamlamak istiyorum. Çünkü maalesef şu an işgal ve sömürge eylemleri İsrail tarafından durmaksızın devam etmekte.
ABD'NİN ARABULUCULUĞUNA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ
Trump’ın kararı uluslararası anlaşmaların ihlalidir. Bizler barış için uğraşırken, bir anda bize yüzyılın tokadını vurdular. Bu yapılan uluslararası hukuka, BM güvenlik konseyi kararlarına açık bir ihlaldir. Böylece ABD artık barış sürecinde arabulucu olma vasfını yitirmiştir. Asla ve asla biz ilerde de siyasi barış süreci içerisinde ABD’nin yer almasına müsaade etmeyeceğiz. Bu kararımızı desteklemenizi bekliyoruz. Kudüs hem Müslümanların ve Hristiyanların yaşam mekanı olarak kalacaktır. Böyle bir durumda ne bölgede, ne dünyada barıştan söz etmek ve barışı görmek mümkün değildir. Yanlış olan bu tek taraflı adım, aynı zamanda radikal ve aşırı gruplarla, aşırı olmayan grupları tetikleyecek ve meseleyi siyasi çatışmadan ve çekişmeden dini bir çekiş ve çatışmaya dönüştürebilme tehlikesine sahiptir. Bizler bu konuda daha önce uyarılarımızı yapmıştır.
ABD ANLAŞMAYI BOZDUYSA BİZ DE VERDİĞİMİZ SÖZLERDEN GERİ ADIM ATACAĞIZ
ABD'nin Filistin Kurtuluş Örgütü'nü bir terör örgütü olarak görmesini de kınıyoruz. Bu adımdan geri atmasını bekliyoruz. Anlaşılan onlar bizim terör örgütü olmamızı istiyorlar. Ama olmayacağız. Asıl terörün mucitleri onların ta kendileri. ABD yönetimiyle her daim işbirliği içerisindeydik. Bu son karar bütün çizgilerimizi aşmıştır. Bizler kendileriyle resmi olarak bir anlaşma yaptık. Bu anlaşma gereği bazı uluslararası teşkilat ve örgütlere üye olmamayı kabul ettik. Buna karşılık, Kudüs'ün başkent olarak tanımaması ve Washington'daki ofisimizi kapatmamasını istedik. ABD bu anlaşmayı bozdu, o bozduysa biz de verdiğimiz sözlerden geri adım atacağız
BURADAN İSRAİL'E MEYDAN OKUYORUM
Dünyada din savaşından fayda görecek kimdir? Dünyada din savaşını hareket ettiren kim? Terör örgütlerini oluşturan, kullanan kim? Bu soruları sormak istiyorum.İsrail’i kim koruyor? Onu şımartan, kollayan kim? Ve diyorlar ki Kudüs’ün son olarak da İsrail’in başkenti olduğunu söylüyorlar. Ben burada soruyorum. Dünya ülkeleri nasıl oluyor da bu uluslararası hukuka karşı kayıtsız kalabiliyorlar? Nasıl oluyor da ABD İsrail’in başkentini Kudüs olarak tanıyabiliyor? Bu uluslararası anlaşmaları dalga geçer gibi hiçe saymaları kabul edilebilir bir durum değil. İsrail’e buradan meydan okuyorum. Sınırları olmayan bir ülke uluslararası hukuk bağlamında tanınamaz.