FETÖ'cü suikastçı Altıntaş'ın cenazesi ortada kaldı

Rus Büyükelçi Andrey Karlov'a suikast düzenleyen Mevlüt Mert Altıntaş'ın cenazesine henüz sahip çıkan olmadı. Gözaltına alınan ve serbest bırakılan aileden 6 kişi ise ortadan kayboldu

Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov'a yönelik suikastla ilgili yürütülen soruşturmada gözaltına alınan polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş'ın 6 yakını, serbest kaldıktan sonra ortadan kayboldu.

Ailenin evinde sessizliğin hakim olduğu görüldü. Cenazeyi almak için başvurunun henüz yapılmadığı öğrenildi. Cenazenin nerede toprağa verileceği de merak konusu oldu.

Ailenin yaşadığı Çeltikçi'nin Mahalle Muhtarı Önder Aşçı, "Sabah aldığımız habere göre Altıntaş'ın 6 kişilik ailesinin serbest kaldığını söylendi. Şu anda saat 16.00 olmasına rağmen aileyle hiçbir bağlantı kuramadık. Telefonlara da ulaşılmıyor. Bu konuyla ilgili ne gelecek, ne olacak bunu da bilemiyoruz. Cenazeyi almaya da başvuru yapan olmadı. Bize de öyle bir bilgi gelmedi. Mahallede bir sessizlik var" dedi.

Komşularından 60 yaşındaki Hüseyin Yoldan, aileyi yakından tanıdığını ifade ederek, "Altıntaş ailesi yıllardan beri bizim yan komşumuzdur. Krediyle ev aldılar onu ödüyorlardı. İyi bir aileydi. Polis olan oğulları da ara sıra izinli olduğunda mahalleye gelirdi. Polis olduğu için ancak burada görebiliyorduk. Çocukken böyle değildi. Böyle bir olay yapacak kapasitede biri değildi. Demek ki orada kafasını yıkadılar. Duyduğumuzda şok yaşadık. Şu ana kadar buraya gelen giden yok" dedi.

SUİKASÇİ POLİSİN AİLESİNİN İFADELERİ ORTAYA ÇIKTI

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a suikast düzenleyen Mevlüt Mert Altıntaş'ın annesi Hamdiye Altıntaş ve babası Esrafil Altıntaş'ın ifadelerinin ayrıntıları ortaya çıktı. Baba Altıntaş, oğlunun Ankara'daki ev arkadaşı Sercan B. ile yakınlaştıktan sonra davranışlarında değişiklik yaşandığını söyledi.

Aydın İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde ifade veren ve olay günü oğluyla konuştuğunu ifade eden baba Esrafil Altıntaş, "Bugün çalışıyor musun diye sorduğumda bana izinli olduğunu, çarşıda gezdiğini, yemek yiyeceğini söyledi. Kendisi annesini ve beni her gün olmasa da 2 günde bir arardı. Dolayısıyla, bu arama da öylesine bir konuşmaydı. Konuşmasında anormal bir durum söz konusu değildi. Benim oğlumun böyle bir olayı yapması aklımın ucundan bile geçmez. Hala onun yaptığına inanmıyorum. Benim oğlum böyle bir şey yapmaz" dedi.

"POLİS OLDUKTAN SONRA İBADETLERİNE DAHA DÜŞKÜN OLMAYA BAŞLADI"

Oğlunun İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulu'nu kazandıktan sonra Sercan B. isimli öğrenciyle samimiyet kurduğunu dile getiren baba Altıntaş, "Benim bildiğim kadarıyla herhangi bir terör örgütüne, bir cemaate veya dini gruba mensup değildir. Ancak polis olduktan sonra ibadetlerine daha düşkün olmaya, içine kapanmaya ve sessizleşmeye başladı. İzmir'de polis okulunda okuduğu esnada en samimi arkadaşı Sercan B. isimli şahıstı. Hatta polis okulundan mezun olurken seçme imkanın varsa İzmir'de kalmasını söylememe rağmen Sercan'ın Ankara'ya gitmesinden dolayı Ankara'yı seçmiş, bu şahısla Ankara'da aynı evde kalmışlardır" şeklinde ifade verdi.

Anne Hamidiye Altıntaş'a "Mevlüt Mert Altıntaş'la ne zaman görüştükleri, olayla ilgili kendilerine bilgi verip vermediği ya da imada bulunup bulunmadığı, herhangi bir terör örgütü, dini grup ve cemaatle bağlantısının olup olmadığı" soruldu.

Anne Altıntaş, saldırının olduğu gün saat 16.30 sıralarında oğlunun aradığını belirterek, ifadesini şöyle sürdürdü:

"O ara misafirlikte idim. Kendisi bana 'anne ne yapıyorsun' diye sordu. Ben de misafirlikte olduğumu, müsait olunca kendisini arayacağımı söyledim. 'Tamam anne Allah'a emanet ol, hakkını helal et' diyerek telefonu kapattı. Eve gelince, ailemle birlikte yemek yedik. Aradığımda Mevlüt'ün telefonuna ulaşılamıyordu. Bu esnada saat 19.30 gibiydi. Sonra Ankara'da oğlumun daha önceki evde birlikte kaldığı, Çevik kuvvette polis memuru olan Sercan B.'yi aradım ancak Sercan telefon çalmasına rağmen bana cevap vermedi."

Oğlunun polislik sınavlarına hazırlanırken herhangi bir dershaneye gitmediğini belirten anne Altıntaş, ifadesinde "Oğlum Mevlüt Mert'in herhangi bir şekilde terör örgütleriyle bağlantısı olduğunu ben bilmiyorum. Benim çocuğum içine kapanık sessiz sakin bir çocuktu. Bu suikast olayının gerçekleşeceğine dair tarafıma önceden bilgi verilmedi, bir imada da bulunulmadı. Böyle bir olayın olacağını kesinlikle bilmiyordum. Eğer böyle bir şeyden bilgim olsaydı, önlemek için her şeyi yapar, polise bilgi verirdim" dedi.