FETÖ davasına tutuklu sanık öğretmen Mustafa Deniz'in itirafları damgasını vurdu

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) İstanbul'daki ''emniyet teşkilatının mahrem imamlarına'' yönelik 181'i tutuklu 198 sanık hakkında açılan davanın 5. duruşmasına tutuklu sanık öğretmen Mustafa Deniz'in itirafları damgasını vurdu.

Mahkeme Başkanı Mustafa Çakar, polislerin imamlığını yapan tutuklu sanık öğretmen Mustafa Deniz'in İstanbul Sulh Ceza Nöbetçi Hakimliği'nde verdiği ifadeleri okudu. Örgütün gizli haberleşme programları olan 'Bylock' ve 'Eagle' programlarını kullandığını söyleyen Deniz, “Cezaevine girdiğimde bana etrafta konuşmamamı ve MİT elemanlarının bulunduğunu, istihbarat toplanıldığını ve konuşursam benim için kötü şeyler olunacağını söylüyorlardı. O yüzden birbirini tanımayan kişilerin yanında cemaat vs. konuları konuşulmazdı. Herkes çok yakında cezaevinden çıkacağına inandırılmıştı. Cezaevine girenler bunu bir imtihan olarak görüyordu. Sürekli 'haber geldi 3 ay sonra çıkacağız' diye söylentiler çıkıyordu. 15 Temmuz darbe girişiminin tiyatro olduğu söylentileri sürekli dillendiriliyor. Bu darbeyi FETÖ'nün yaptığını düşünüyorum. Dini duygularla bu bilmeden bu örgüte katıldım, çok pişmanım. Vatanımı seviyorum. Etkin pişmanlık yasasından faydalanmak istiyorum" dedi. Bazı sanıklar da Mustafa Deniz'in ifadesine tepki gösterdi.  

İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza İnfaz Kurumları'nın karşısında bulunan binada görülen duruşmada 145 tutuklu sanık ve 3 tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşmada tutuklu sanıklardan öğretmen Mustafa Deniz  savunmasını yaptı. Deniz, eski ifadelerini tekrar ettiğini söyledi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mustafa Çakar da sanık Deniz'in İstanbul Sulh Ceza Hakimliği'nde verdiği ifadelerini okudu. Üniversiteye hazırlık döneminde FEM Dersanelerine gittiğini, üniversiteyi kazandıktan sonra da Gülen'e ait yurtlarda kaldığını, burada terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in videolarını izlediklerini ve kitaplarını okuduklarını anlatan sanık Deniz, “Adını 'Ömer' olarak hatırladığım abi, bana boş durmamamı ve bir vazife almamı söylüyordu. Ben de aktif olarak artık vazife alamayacağımı buna zamanımın olmadığımı söyledim. Kendisi de bana bazı arkadaşlara Kuran Kerim öğretmemi söyledi ve bir şekilde beni ikna etti. Ümraniye'de bir eve gelen 15-20 polise  Kuran dersi vermeye başladım. Sohbete gelen polislerin açık isimlerini bilmiyordum. Bu durum 2013 yılına kadar devam etti. 2013 yılında örgütün emniyetle ilgili özel bir yapıya büründü" dedi.  

"BANA 10 TANE TELEFON HATTI VERDİLER"

Kendisine kapalı kutuda hatlar getirildiğini, bu hatları ailesine dahi söylemediğini aktaran sanık Deniz, “Bana bir de eski bir telefon verdiler, bana yaklaşık 10 tane hat verdiler. Numaraları hatırlamıyorum. Numaraları kimseye vermemiz, kimseyi aramamızı tembihlediler. Bu hatların açık hatlar olduğunu duydum.  Hatları ise bir kaç kullanmadan sonra kırıp atmam söylenmişti" diye konuştu.

"BENİM KOD ADIM DA MAHMUTTU"

2013 yılının Eylül ayında Yusuf Şimsek'in kendisini aradığını, Ümraniye'ye çağırdığını ve 15 günde bir sohbet vermesini istediğini söyleyen sanık Deniz, “Benim kod adım da 'Mahmut'tu. Polis memurları bana 'Mahmut' diyorlardı" şeklinde konuştu.

“SOHBETLERDE ÜZERİMİZE GELİNDİĞİ SÖYLENİYORDU"

15 -25 Aralık 2013'ten sonra Fetullah Gülen'in kitaplarının evlerde bulundurulmamasının istendiğini aktaran sanık Deniz, "Sohbetlerde üzerimize gelindiğini, zulüm edildiği söyleniyor, konuşuluyordu" dedi. 2014 yılında Yusuf Şimşek'in örgütün gizli haberleşme programı olan Bylock'u Apple store'den indirilmesini istediğini söyleyen sanık Deniz şunları söyledi: “ Ben de İpone 4 telefonuma Bylock'u indirdim. Kendime bir şifre oluşturdum ve kullanmaya başladım. Ekran açıldı. Yusuf Şimsek önce kendini ekledi. Bylock'un genel şifresini bana söyledi. Bu programa herkesi eklememi istedi.  Benimde bu program aracılığyla 2 arkadaşım oldu. Program üzerinde mesajlar otomoaik olarak siliniyordu bizde bu mesajları silebiliyorduk.  Bylock üzerinden genelde sohbet tarihleri kararlaştırılıyordu. Ancak daha sonra 'Eagle' programına geçildi. Eagle programı bluetooth üzerinden yüklenen bir programdı. Bylock programı iyi çalışmadığı için 'Eagle' programı kullanılmaya başlanmıştı. 'Whatsapp üzerinden niçin konuşmuyoruz?' dedim. Yusuf Şimşek de Whatsapp'tan takip edilebilecekleri nedeniyle kullanmadıklarını söyledi. Ben  15 Temmuz'a kadar 'Eagle'yi kullandım, daha sonra da bu programı sildim ve kimseyle görüşmedim."  

“YUSUF ŞİMŞEK BİZİM ABİMİZDİ"

Yusuf Şimşek'in kendisinin “abisi" olduğunu söyleyen sanık Deniz, “Yusuf Şimşek'in üzerindeki kişileri bilmiyorum. 15-20 günde bir Yusuf ile görüşüyorduk" dedi.  

“POLİSLERDEN HİMMET ADI ALTINDA 50 İLE 300 TL ARASINDA PARA TOPLANIYORDU"

“İmamı" olduğunu söylediği polislerin de isimlerini tek tek söyleyen sanık Deniz, “Ben bu polislerin imamıydım. Yusuf benim üstümdü.  Onun üstünde Cüneyt vardı. O dönemde Allah rızası için polislere bir şeyler öğretiyordum. Himmet adı altında polislerden 50 ile 300 TL arasında para toplanıyordu. Ben de yılda 5 bin TL para veriyordum.  Kurban parasını da Yusuf Şimşek'e veriyorduk. Yurt dışında ya da yurt içinde kurban kestiklerini söylüyorlardı" ifadelerini kullandı.  

“FETÖ'NÜN DARBE YAPTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM"

Deniz, “Cezaevine girdiğimde bana etrafta konuşmamı ve MİT elemanlarının bulunduğunu, istihbarat toplanıldığını ve konuşursam benim için kötü şeyler olunacağını söylüyorlardı. O yüzden birbirini tanımayan kişilerin yanında cemaat vs konuları konuşulmazdı. Herkes çok yakında cezaevinden çıkacağına inandırılmıştı. Cezaevine girenler bunu bir imtihan olarak görüyordu. Sürekli 'haber geldi 3 ay sonra çıkacağız' diye söylentiler çıkıyordu. 15 Temmuz darbe girişiminin tiyatro olduğu söylentiler sürekli dillendiriliyor. Ben özgür ve bağımsız şeklide düşündüğümde bu darbeyi FETÖ'nün yaptığını düşünüyorum. Dini duygularla bu bilmeden bu örgüte katıldım, çok pişmanım. Bütün bildiklerimi doğru şekilde anlattım. Vatanımı seviyorum. Etkin pişmanlık yasasından faydalanmak istiyorum" diyerek sözlerini tamamladı. Savunmasının tekrar ettiğini söyleyen Mustafa Deniz, duruşma salonunda arka bölüme alındı ve yanında da jandarmalar güvenlik önlemi aldı.

BAZI SANIKLAR TEPKİ GÖSTERDİ

Sanık Mustafa Deniz'in bu savunmasının ardından bazı sanıklar söz alarak 'Hangi psikolojiyle bu ifadeyi veriyor, kabul etmiyoruz' diyerek tepki gösterdi.

77 SANIK İFADE VERDİ

Mahkeme başkanı Çakar  da şu an kadar 77 sanığın ifadesinin alındığını belirtti. Duruşma sanık ve avukatlarının taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Can Tuncay ve Mesut Erdinç Bayhan tarafından  hazırlanan iddianamede, 198 kişi şüpheli sıfatıyla yer alıyor. İddianameye göre, mahrem (emniyet, yargı, TSK, MİT imamları, askeri liseler,  harp okulları, polis koleji ve polis akademisine öğrenci yetiştirenler) hizmetlerde bulunan örgüt mensuplarının, mutlaka kod isim kullandıkları  ifade ediliyor.  Genellikle üst sorumlular tarafından verilen kod isimler, istisnai bazı örgüt mensuplarına ise kod isimlerini doğrudan Fetullah Gülen'in verdiği belirtiliyor. İddianamede, şüphelilerin tek tek kriptografik haberleşme sistemlerini kullanma, Bank Asya hesap artışı, tepe yöneticilerle irtibatlarına yer veriliyor. FETÖ / PDY'nin "mahrem" nitelikli sözde emniyet teşkilatı yapılanmasında "yönetici" görevinde faaliyet  gösterdikleri belirtilen 181'i tutuklu 17'si adli kontrolle serbest toplam 198 şüphelinin "Silahlı terör örgütü yöneticisi olma" suçundan  15'er yıldan 22 yıl 6'şar ay hapis istemiyle cezalandırılmaları isteniyor. KAYNAK: DHA