İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Sabah Gazetesi'ne verdiği röportajda kamu diplomasisinde güçlü liderliğin önemine vurgu yaptı. Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğiyle ilgili, "Eğer Sayın Trump ile birlikte yürüttüğü bu lider diplomasisi olmasaydı Türkiye bugün çok başka konuları tartışıyor olabilirdi. Keza Sayın Putin ile de benzer bir lider diplomasisinin sonuçları ortadadır. Cumhurbaşkanımız dünyaya adeta lider diplomasisi dersi veriyor." ifadelerini kullandı.
İşte o röportajdan kesitler:
-Türkiye'ye yönelik saldırılarda her zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dışarıda ve içeride Cumhurbaşkanı'mızın önüne Türkiye'yi bağımlı kılacak reçeteler koydular. Hiçbirini kabul etmedi. Partisindeki aktörlere ve tüm mesai arkadaşlarının önüne bir hedef koydu. Dış politika ve ekonomide tam bağımsız bir aktör olmak için çaba sarfetti. Artık Türkiye, dış telkinlerin izinden gitmeden dış politikada her alanda kendi doğrularını her platformda haykırabiliyor. Biz bu bağımsızlık yolunda ülke olarak çok büyük mücadele veriyoruz. Şehitlerimiz, gazilerimiz oldu. Milletimiz, iradesini korumaya çalıştığı için bedeller ödedi, ekonomik ve siyasi tüm saldırılara karşı sabırla bu mücadeleye omuz verdi. Sayın Cumhurbaşkanı'mız da bağımsızlaşma politikalarını yürüten lider olarak tüm bu süreçlerde büyük bedeller ödedi. Gezi olaylarında, ekonomik saldırılarda, 17/25 Aralık yargı darbesinde ve son olarak 15 Temmuz ihanetinde milletiyle birlikte Sayın Cumhurbaşkanı'mız ve ailesi hedef alındı.
CUMHURBAŞKANI'MIZ LİDERLİK DİPLOMASİSİ DERSİ VERİYOR
-Konuşmalarınızda sıklıkla lider diplomasi kavramını kullanıyorsunuz. Tam olarak neyi kastediyorsunuz? Nasıl işliyor bu lider diplomasisi?
"Kamu diplomasisinde en önemli husus nedir derseniz Cumhurbaşkanı'mızın diplomasi faaliyetleridir derim. Bunun canlı bir şahidi olarak söylüyorum. Hızlı sonuç alma ve mesajımızı en doğru şekilde iletme noktasında Cumhurbaşkanı'mızın diplomasi faaliyetleri en başarılı kamu diplomasisi olarak ortaya çıkıyor. Bu bir lider diplomasisidir. Eğer sayın Trump ile birlikte yürüttüğü bu lider diplomasisi olmasaydı Türkiye bugün çok başka konuları tartışıyor olabilirdi. Keza sayın Putin ile de benzer bir lider diplomasisinin sonuçları ortadadır. Cumhurbaşkanı'mız dünyaya adeta lider diplomasisi dersi veriyor. İsmini vermeyeyim dünyanın önemli liderlerinden biri. Cumhurbaşkanı'mıza şunu söyledi: Sizinle çok hızlı yol alıyoruz. Söz verdiniz ve sizinle birçok proje bitirdik. Bazı Avrupalı liderlerle aynı meseleyi konuşmaya devam ediyoruz. Güçlü iyasi liderlik bu demektir." dedi.
AVRUPA'DA LİDERLİK KRİZİ VAR
-Güçlü siyasi liderlik kamu diplomasisinde ne kadar önemli? Avrupa'da durum nasıl mesela?
Özellikle Avrupa'da bir lider krizi var. Karar alıcı mekanizmalarda bu krizi görüyoruz. Güçlü liderin anlamını biz Türkiye'de gördük ve görüyoruz. Sürecin içinde yaşarken bu imkanın farkında olamayabiliyoruz bazen. Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir lidere sahip olmasaydı 2010 yılında başlayan bölgemizdeki türbülans bizi içine çekerdi. Bütün bu fırtınalara rağmen, gelişmeleri Türkiye'nin lehine çevirebildiysek bu, Cumhurbaşkanı'mızın liderliği sayesinde olmuştur. Barış Pınarı harekatının emrini işte bu güçlü liderlik vermiştir. Bütün dünyanın karşı olduğu ama Cumhurbaşkanımızın "eğer ben bu emri vermezsem toprak vermek zorunda kalırım" yaklaşımıyla hareket ettiği ve sonucunda o terör koridorunu tarumar ettiği bir adım atılabilmiştir. Güçlü siyasi lider, milletinin aleyhine olanı gören ve bunu değiştirmek için kim ne derse desin çekinmeden adım atabilen liderdir. Örneğin Cumhurbaşkanı'mız 17/25 Aralık sürecinde FETÖ ihanetini sabırla anlatmış olmasaydı 15 Temmuz'da Türkiye bu kadar büyük bir reaksiyon vermeyebilirdi. Liderlik bu demektir.
CUMHURBAŞKANI'MIZ GÜCÜNÜ İMANINDAN ALIYOR
-Sayın Cumhurbaşkanı ile seyahat eden gazetecilerin yaptığı ilk yorum "beyefendinin hızına yetişemedik, enerjisini nereden alıyor" şeklinde olur. Siz birlikte çalışırken bu özelliğine şahit oldunuz mu?
Kendisi ile yakın çalışan biri olarak şunu net ifade edebilirim. Cumhurbaşkanı'mızın tek takviyesi ve gıdası, adanmışlığı ve imanıdır. Sonuç alan liderliği, bir sonraki adıma odaklanmasını da beraberinde getiriyor. Çok yakıcı sorunlarla uğraşıyor. Ülkemize yapılan saldırılarla mücadele ederken fırsat alanlarını da kaçırmamak için büyük gayret sarfediyor. Öte taraftan temas etmekten, birlikte olmaktan büyük mutluluk duyduğu bir halkı var. Cumhurbaşkanı'mız bir yerden geçerken vatandaşlarla sohbet edip selamlaşması onun için adeta bir takviye gıda oluyor. Sürekli koşan ve koşturan bir lider var karşımızda. Hiç başka bir tılsım aramaya gerek yok. Bu adanmışlık ve imandan başka bir şey değildir.