Erdoğan o teklife böyle cevap vermiş: Siz de gömlek varken ben çelik yelek giymem

15 Temmuz'da kalkışmayı duyar duymaz halkı sokağa çağırıp direnişin fitilini ateşleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, o gece Atatürk Havalimanı'nda çelik yelek giyilmesi teklifini reddetmiş.

1

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi kalkışmayı duyar duymaz televizyonlara bağlanıp direnişin fitilini ateşlemişti. O gece neler yaşandığını AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci Türkiye Gazetesi'nden Fatih Selek'e anlattı:

Darbe girişimi gecesinin benim nezdimde beş kahramanı var. Birincisi elbette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. İkincisi elbette Başbakan Binali Yıldırım. Üçüncüsü, TBMM bombanırken kürsüden “Öleceksek burada öleceğiz” diye meydan okuyan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ. Dördüncüsü kalkışmayı duyar duymaz iktidarın yanında olduklarını açıklayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli. Ve beşincisi darbecilere karşı amansız bir mücadele yürüten AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci...

Mega kentin il başkanlığı koltuğunda bir buçuk yılı geride bırakan Temurci, bu sürede iki kritik seçim, dört büyük miting, ki sonuncusu belki de dünyanın en büyüğüydü, ve akıl almaz bir darbe girişimine şahit oldu. Şüphesiz en büyük imtihanını 15 Temmuz gecesi verdi. Olağanüstü durumu Sütlüce’deki makamında öğrenen Temurci, teşkilatını acilen göreve çağırdı. İl Başkanlığı darbeciler tarafından kuşatılmışken, TGRT Haber’e bağlanıp halkı sokaklara davet etti. O direnişin fitilini ateşlediğinde herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Darbecilerin püskürtülmesinde en kritik rollerden birini oynadı. Kelleyi koltuğa alıp kaleyi teslim etmedi. Ve yanındaki binlerce kişiyle birlikte cumhurbaşkanını Atatürk Havalimanı’nda karşılamaya koştu. O gece neler yaşandığını Temurci’nin kendisinden dinledik ve bundan sonraki süreçle ilgili sohbet ettik.

Vatandaşa 15 Temmuz’da sokağa çıkma talimatını ilk siz verdiniz. O karanlık geceyi anlatır mısınız?

O gece hissettiklerimiz kelimelere sığmayacak cinsten. Daha ortada bir şey yoktu. Saat 9.30 ile 10.00 arası ne olduğunu anlamaya çalıştık. Vali, emniyet müdürü gerekli mercilerle istişareler yaptık ama ulaşabileceğimiz bazı yerlere ulaşamadık. Kalkışma olduğunu anlayınca inisiyatif alarak tüm teşkilatlarımıza ve üyelerimize sokaklara çıkın ‘Demokrasiye sahip çıkın’ talimatını verdik. Gençlerin reaksiyonu bizden daha önemliydi. Hiç darbe yaşamamışlardı ama her şeyi anlıyorlardı. İl müftümüze sela ve ezan okuması konusunda talepte bulunduk. Bu talepten 3 saat sonra İstanbul’un tamamında ezanlar okunmaya başlandı.

Müftü direkt bu talebe cevap vermedi mi?

Onlar da herkes gibi ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sosyal medya sayesinde İstanbul’da darbecilerce yapılan işkenceler anında resmedilip hızla yayıldı. Bu darbecilerin gördükleri en korkulu rüya oldu. Önünde vurulan insanı görüp onu kaldırıp ardından yürüyen insanları gördük. Bu millet canını, kanını ortaya koyarak demokrasiyi ne kadar hak ettiğini gösterdi. Yeni destanlar yazıldı. Biz de bu işin İstanbul’da bir parçası olmaktan gurur duyduk. En büyük endişemiz Cumhurbaşkanımızla bir irtibat kuramamaktı. Biz tamamen kendimiz inisiyatif alıp harekete geçtik. TGRT Haber burada bizi direkt bağladı. Onlara çok teşekkür ederim.

İl Başkanlığının darbeciler tarafından kuşatılması nasıl oldu?

Saat 11.00 gibi teşkilat üyelerimiz il başkanlığımıza gelmeye başladı. Darbeciler ise 11.15 gibi geldiğinde zaten vatandaşlar da buradaydı. Yaşadığımız şeyleri cümleye dökmek şimdi kolay. Yanımda bir defter var, oraya notlar aldım. 6 maddede darbecilerin ne yapmaya çalıştığını özetledim. Köprüleri, havalimanlarını tutarak dünyaya mesaj vermek istiyorlardı. O resme milletçe karşı olduğumuzu göstermeliydik. Biz belirli bölgeler belirledik. Ve onlarla koordineli çalıştık. İki bin kişi Kısıklı’da kalsın, diğerlerinin hepsi Boğaziçi Köprüsü’ne yürüsün mesajını verdim. Kesinlikle gözaltı, tutuklama bekliyorduk ama silahlı saldırıların olacağına hayatta inanmazdım. Bu sırada asker il başkanlığını kuşattı.

Hiç korku var mıydı?

Bir kardeşim beni arayıp, ‘Başkanım ben vuruldum’ diyorsa, korkmak mümkün değil. Halkın topyekûn buraya gelmesi silahtan öte bir güçtü. Komutan odama geldi, sohbet ettik.

Ne dedi?

Burayı terk etmemiz gerektiğini söylediler. Emri kimlerden aldığını sordum. Gayet nazik şekilde bu konuşma gerçekleşti. Bunu söyleyince “Başkanım bize zorluk çıkarmayın” dedi. Ardından bizim sesimiz yükseldi. Bir ara espriyle karışık “Ne içtin sen?” diye sordu. Buraya gelen askerin de psikolojisi pek sağlıklı değildi. Dışarıdan gelen sesler, onları daha da endişelendiriyordu. Ağlamaklı bir yüzleri vardı. İnsanlar ise içeri girmek istiyordu. Askerleri kurtarmak yine buradaki halka kaldı. Bu sırada Cumhurbaşkanımızın açıklaması düştü ekranlara. Bizim için büyük motivasyon oldu. İstanbul’a gelmesini istiyorduk. O ara Atatürk Havalimanında kuleyi bastıklarını duydum. Çevredeki insanları oraya takviye ettirdik. Kurtuluş Savaşı öncesi gibiydi, savaşta birlik olmuştuk. 100 yıl sonra aynı şeyleri yaşadık. Yüzbinlerce insanla yürüdük. Her siyasi partilerden insan vardı. Ben o gece bu milletin hiçbir silahla korkutulmayacağını gördüm. Havalimanı bombalanıyormuş gibi patlama sesleri yükseliyordu. Orada hâlâ etkisiz hale getirilemeyen askerler vardı. Ben cumhurbaşkanımızın uçağına gittim. Şık duruşuyla hazır bekliyordu. Güvenlik sorunu olduğunu, ona bir kurşun geçirmez yelek giymesi gerektiğini söyledim. O ise “Sizin üstünüzde gömlek varsa biz de böyle çıkacağız” dedi. Hayatımda unutamadığım sahnelerden biriydi. Konukevine geçtik. Cumhurbaşkanımız gazilerle tek tek ilgilendi.  O gecenin sabahında arkadaşlarımıza İstanbul’un her yerine ‘Hâkimiyet Milletindir’ yazılarıyla donatılmasını istedim. Ve nöbetlerimiz başladı.

Görevde olduğunuz sürede çok şey geride bıraktınız?

Evet gerçekten öyle. Bir buçuk yıldır görevdeyim. Geçen yönetim kurulunda bir arkadaşım ‘Başkanım iki genel başkanla iki seçim gördük bunun yanında altı miting ve iki defa il başkanlığımız bombalandı sıra uzaylılarda galiba’ dedi. Evet, gerçekten her şeyi bu sürede gördük ama bunlara rağmen iyi bir ekibimiz var..

Dünyada örneği yok

Darbe girişimi devletimizi parçalayıp yeni bir Sevr dayatmaya yönelikti. Tehlike tamamen bitmedi, ucu dışarıda olan Türkiye’yi Suriye gibi yapmak isteyenlere karşı inkıtaya uğradı. Türkiye muhteşem cevap verdi. Batı ve Amerika güçten anlıyor. Onlar ülkemizle barışmak ve uzlaşmak zorunda kaldıklarına anladıklarından eminim. Onun için önümüzdeki dönemde kendi içimizdeki alçakları temizleyip, evimizdeki hırsızları kapının önüne bıraktıktan sonra terörle mücadelede daha başarılı portre çizeceğiz. 45 gün önce ordumuzdaki durumunu düşünün, şimdi tarihî bir operasyonla Cerablus giriyor ve 24 saatte oraya alıyor. Darbeden 50 gün sonra 2023 hedeflerinden biri olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü açtık. Millet kendi demokrasisine sahip çıkıp yeni ve güçlü bir Cumhuriyet’in devamına yeni kapı açmıştır.

İçinizdeki FETÖ’cülerle mücadele zor olmayacak mı? Çünkü çok iyi gizleniyorlar. Ve parti içinde temizlik yapılmadığı eleştirileri geliyor.

Elinde bilgi ve belge olup bunlarla mücadele etmeyen herkes bu örgütün parçasıdır. Mücadeleyi hakkıyla yapmasak 241 şehidin vebali bizim üzerimizdedir. Biz anayasa ve hukuk içinde davranmalıyız. At izi it izine de karışmamalı, kurunun yanında yaş yanmamalı. Teşkilatça tüm çalışmaları yaptık. FETÖ’yü rehber edinip gerçeğini göremeyenler var. Teşkilat bizim iç meselemizdir. Sonuca vardığımız zaman bunu ardından ifşa ediyoruz. Dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de şu, ben FETÖ örgütüne daha karşıyım yarışına girenleri de doğru bulmuyorum. Tüm bu hainleri ifşa etmek hepimizin borcudur. Tüm bunlara rağmen, bunu siyaseti dizayn etmek, inançlı kişilere leke sürmek adına bunu birileri kullanacaksa karşısında durmak gerekir. O dengeyi sağlamak lazım.

Özellikle seküler kesim biri gidecek başka bir cemaat gelecek diye algı operasyonları yapıyor gibi. Ne dersiniz?

Kesimleri ayırıp taraflar oluşturmak doğru değil. Seküler veya dinci kesim demek doğru değil. Artık bayrağına, değerlerine sahip çıkanlar var ve bunlara karşı duranlara savaşanlar var. Ben artık düşmanlıklar üzerinden siyaset yapıp o dili kullanmaya topyekûn karşıyım. 15 Temmuz’un bize getirdiği ve hasret olduğumuz bir durumdu bu. 15 Temmuz sonrası CHP’nin ve Kemal Bey’in halkla birlikte olması ülkemiz için bir şanstır. Bu toplumsal bir uzlaşı anlamında da şanstır. Ama birileri yazıp çiziyor. İdeolojik saplantılarla eski Türkiye özlemlerini darbe üzerinden okutmak isteyenleri kabul etmek doğru değil. Bundan ekmek çıkarmak isteyenlere lanet okuyorum. Bu millet bu oyunlara gelmez.

Yenikapı mitingi için ne söylemek istiyorsunuz?

15 Temmuz Yenikapı ruhu öyle bir tablo çıkardı ki, şairin dediği gibi mutluluğun resmi oldu. Milyonlarca insanı bir yere topluyorsunuz ve tüm sorumluluk size ait. Ulaşım konusunda o kadar yoğunluk vardı ki. Türkiye’de siyasetin ideolojiler üzerinden değil hizmet üzerinden olduğunu bu ruhla gördük.

Hafta sonu Diyarbakır'a çıkarma yapacaksınız. Programınız ne?

Bu hafta sonu iş adamları, sanatçı, sporcu, siyasetçilerimiz ve inşallah Başbakanımızın da katılacağı programla Diyarbakır’da olacağız. Orada bütün katmanlarıyla Türkiye’nin bir olduğunu göstermek istiyoruz. 7 Haziran’dan sonra terör olayları başladı. Ardından okullara saldırılar oldu. Diyarbakırlı çocuklarla gönül köprüsünü kurduk. Yüzlerce malzeme gönderdik. Dertli olan neresi varsa orası bizim için Çanakkale’dir. PKK bölgede can çekişiyor. Teröristler halk üzerinde korku oluşturmuşlardı. Bu ortadan kalktı. Bölgeden yeni Turgut Özal’ların, yeni iş adamlarının yetişmesine ihtiyacımız var.