''En büyük hata faturanın kadına kesilmesi'' Doç. Dr. Fatmanur Altun: Kadınla erkek birbirinin düşmanı değil

Doç. Dr. Fatmanur Altun, rızaya dayalı bir aile modelini düşünmemiz gerektiğine işaret ediyor, “Kadın ve erkek birbirinin velisidir. Çatışmayı, kavgayı ancak böyle bir model bitirir” diyor.

GÜLCAN TEZCAN

Sosyolog, yazar ve Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Fatmanur Altun'un kaleme aldığı "Aşk Bitti Yapı Paydos" adlı kitapta aile kurumunun modernite ile nasıl dar bir kalıba sıkıştırılmak istenildiğine, babanın evden gidişiyle oluşan çatlağın, kadın emeğinin değersizleşmesi ile nasıl derin bir yarığa dönüştüğüne, kapitalizmin tüketim çarklarının sadece aşkı ve insan bedenini değil ilişki biçimlerimizi de tek tipleştirerek biricikliğimizi yok ettiğine dikkat çekiyor. Altun'a aile konusundaki açmazlarımızı ve çıkış yollarını sorduk.

Bugün evlilikler neden rekabet ortamına, savaş alanına dönüşüyor?

Siz bir insanî ilişkiyi iş tanımı gibi kalıplarla şekillendiremezsiniz. Bir işe girerken muhatap olduğunuz kurumla oradaki iş tanımı nedir, bu işin sonucunda benim haklarım nelerdir? gibi son derece pragmatik bir ilişkiye girersiniz. Ama insan ilişkileri, hele aile ilişkisi bu şekilde ilerlemez. İnsanın sevgi, bağlılık, merhamet, güven, zor zamanlarda dayanışma gibi ihtiyaçlarını gidermek için kurulmuş bir yapıdan bahsediyoruz. Erkeğin hakları bunlardır. Kadının görevleri bunlardır. Erkeğin görevleri bunlardır. Herkes iş tanımının peşinde koşar gibi bunların peşinde koşuyor. Gün sonunda ailenin içine girip o kapıyı kapattığınızda bunlar çalışıyor mu? Çalışmaz çünkü ben başka bir insanım, sen başka bir insansın. Senin hassasiyet gösterdiğin şey benim için hiç önemli olmayabilir. Benim için çok dünyalar kadar önemli olan bir şey. Hasbelkadar birilerinin hassasiyetlerine, özelliklerine o tanımlar oturmuşsa onların aileleri, yuvaları mutlu olur. Ama başka birilerinin oturmadıysa kavga, kıyamet. O yüzden rızaya dayalı aile modelinin bütün kavgaları bitirecek şey olduğunu düşünüyorum.

Yani sadece kadın evin dışına çıktı diye yıkılmıyor aile...

En büyük hata faturanın kadına kesilmesi. Eğer faturayı kadına keserseniz bir tür düşmanlaştırma oluşturuyorsunuz. Faturanın kendine kesildiğini gören kadınlar da erkekleri daha çok suçlamaya başlıyor. Karşılıklı suçlamanın sonu da kazananı da yok. Kadınla erkeği işbirliği içerisinde tutabilirseniz orada aile inkişaf eder. Kadının çalışmaya başlaması bu üretim ilişkileri ve tüketim sarmalının yoğun bir şekilde gırtlağımızı kadar basmaya başlamasından kaynaklandı. 200 yıl öncesinden aileyi erozyona uğratmaya başladılar. Bir kere bunu fark etmemiz lâzım. Kadınlar erkeklerin, erkekler, kadınların düşmanı değil. Bizim tarafları doğru belirlememiz gerekiyor. Kadın ve erkek birbirinin velisidir. Ailenin hapishane gibi algılanmasının sebebi şu anda fonksiyonunu icra edemez hale getirilmesinden kaynaklanıyor. Bunun ne kadın ne de erkeğin suçu olduğunu, bir büyük sistemin şu anda aileye adeta çöktüğünün farkına varabilirsek eğer o zaman aileyi yeniden ayağa kaldırabiliriz.

BİRBİRİMİZE KARŞI ANLAYIŞLI OLMALIYIZ

Kadınların 'Bir dakika benim düşmanım erkek değil', erkeklerin de 'benim düşmanım kadın değil bir büyük sistem bizi sömürüyor.' noktasına gelip sırt sırta vermesi lâzım. Bu çarkı bu farkındalıkla başlayacağımız bir yolculuk durdurabilir. Yeni bir toplumsal sözleşme, yeni bir teklif, yeni bir model ortaya konulabilir. Çok büyük işler bunlar. O yüzden bu tartışmaları birbirimizi incitmek ve yormak üzerinden yapmayı bırakalım. Bizi saran çok büyük bir üretim ilişkileri sistemi var. Bugünden yarına bunu değiştirmemiz mümkün değil. Ama en azından sistemin bizi manipüle etmesine izin verip sürekli çatışmak yerine birbirimize karşı merhametli, anlayışlı olabiliriz. Böylece bizim elimizde büyüyen çocuklar da daha mutlu çocuklar olur.

BÜTÜN SORUNLARI ÇÖZEN BİR CÜMLE VAR

İnancımızda bütün toplumsal sorunları çözebilen bir cümle var. "Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma." Herkes bu hadis-i şerifi önüne alsın vicdanlı bir şekilde bunun bana yapılmasını ister miyim? sorusunu sorsun. Aliya İzzetbegoviç'in çok önemli bir önerisi vardır. "Bırakalım kadın çalışsın, erkek böyle olsun demeyi. Başlangıç olarak bir adım atalım; öncelikle kadının işini tanıyalım. Sen kadının evde yaptığı işi tanı önce" diyor.