AA
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, içinden geçilen salgın döneminde vakıfları meydana getiren vicdana ve anlayışa ne kadar çok ihtiyaç olduğunun daha iyi anlaşıldığını belirterek, "Neyse ki topraklarımızda, yardımlaşma ve dayanışma duygusu hala dipdiri." dedi.
AA'nın aktardığı habere göre, Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Merhametin Dili Kuş Dili Vakıf Haftası Toplantısı"nda katılımcılara hitap etti ve "2021 Vakıf İyilik Ödülleri"ni takdim etti.
Vakıflar Haftası'nın, Kültür Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce muhteşem bir temayla düzenlediğini belirten Erdoğan, ödüllerin "tüm iyilik ustaları"na verildiğini kaydetti.
Ödüle layık görülen her ismin olağanüstü işlerle meşgul olduğunu, yetimlere, hastalara, öğrencilere ve darda kalmışlara sahip çıktığını belirten Erdoğan, Beyazıd-i Bistami'nin birkaç karıncayı yuvasına geri bırakmak için uzun yollar katettiğini anımsattı.
Erdoğan ödül kazananlara hitaben, şu ifadeleri kullandı:
"Siz de her gün, 'Acaba karnı aç bir hayvan kaldı mı?' diye yaşıyorsunuz. Düşkün Leylekler Evi'ni kuranların ince fikirlerini, yürüyemeyen hayvanlara yürüteçler yaparak yaşatıyorsunuz. Hacı Bektaş-ı Veli, 'Sevgi, muhabbet kaynar yanan ocağımızda/ Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda' diyordu. Sizlerin kalbi de eşi görülmemiş çiçeklerin açtığı bahçelere dönmüş. Mahlukata uzattığınız eliniz gül kokuyor. Ne mutlu! Allah cümle hayırlarınızdan razı olsun."
"Ecdadın açtığı, uzun bir medeniyet yolunu yürüyerek geldiklerini, nice hayırlı işten arda kalan ayak izlerini takip ettiklerini" belirten Emine Erdoğan, "Başkasının derdini, kalbinin heybesinde taşımanın bu milleti yormadığını, dünyanın tüm sorunlarına el uzatarak bugün de gösterdiklerini" kaydetti.
Erdoğan, "Göçmenlere, Afrika'ya, sel felaketlerine hep bu saikle el uzatıyoruz. Çünkü bize miras kalan, dünyayı her gün sevgiyle yeniden imar etmenin sanatkarlığıdır. İşte bu medeniyet karnesi, dünyanın son gününe kadar, tüm insanlığın açıp okuması gereken bir kitaptır. Ecdadımız, hayata ve varlığa bambaşka bir tasavvurun penceresinden baktı." değerlendirmesinde bulundu.
Vakıfların mayasında, Allah rızasını gözetme, insanlığı kardeşi olarak görme ve yaratılan tüm mahlukatın Allah'a ait olduğunu bilmenin bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Hayırlarda yarışın ayeti, yaşam kültürünün ana prensibidir. Karşılıksız iyilik ifadesinin bir temenniden çıkarıp gerçek kılan işte bu prensiptir." dedi.
"MERHAMET, BİR YANIYLA DA İNSANIN KENDİNİ BULMA YOLCULUĞUDUR"
"Dayanışmanın, yaşlıyı, yetimi, yolcuyu, hastayı, darda olanı, insan kardeşini emanet sayma"nın Anadolu'nun ruhu olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanımız, iyiliği adeta tohum gibi her yere serpmiştir. Tabii bu iyilik sadece insanlar arasında sınırlı kalmamış, doğa ve hayvanlar için de büyük bir özveriyle hayırlı işler yapılmıştır. İşte bunun adı, insanın bürünebileceği en güzel hal olan merhamettir. Merhamet, bir yanıyla da insanın kendini bulma yolculuğudur. Yaşadığımız dünya, gittikçe bencilleşen, tüketmeyi bir alışkanlık haline getiren insan kalabalıklarıyla dolu. Sanayi devrimi dediğimiz şey, tabiata olduğu kadar insanın manevi tabiatına da büyük zararlar verdi."
"Teknolojik ilerlemeyle eş zamanlı olarak manevi ilerleme sağlayamıyoruz. İçinden geçtiğimiz bu salgın döneminde, vakıfları meydana getiren vicdana ve anlayışa ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu daha iyi anlıyoruz. Neyse ki topraklarımızda, yardımlaşma ve dayanışma duygusu hala dipdiri. Denizlerimiz hala, yapılıp atılmış iyiliklerle dolu. Tarihimizdeki vakıfları saymakla bitiremeyecek olmamız, ne büyük bir gurur. İnce fikrin, yüce gönüllüğün ve merhamet lisanının vardığı mertebelere insan hayret ediyor, değil mi?"
1574'te Sokullu Mehmet Paşa Vakfı'nın, mahlukatın susuzluğunu gidermek için çeşmeler, şadırvanlar, sebiller ve kuyular yaptırdığını, bu eserlerin "kuşlar ve bilumum hayvanlar su içsin" diye vakfedildiğini anımsatan Emine Erdoğan, 1614'te kuşlar ve yabani hayvanlara yemek yediren Sultan I. Ahmet Vakfı'nın kurulduğunu, Kösem Sultan'ın 1640'ta yaptırdığı camiye konan kuşların yemek yemesi için de vakıflar kurduğunu belirtti.
Tüm bu vakıfların bir kalb-i selim ürünü olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Peki ya evlerde güvercin kuleleri yaptıran vakfa ne demeli? 1822'de, İstanbul'da Anadolu Hisarı civarında serbest gezen köpeklere yemek yedirmek için kurulan bir vakıf daha var. 19. yüzyılda, kuşların göç yolundaki Bursa'ya kurulan, göç esnasında yaralanan tüm kuşları tedavi eden Düşkün Leylekler Evi, dünyanın ilk hayvan hastanesidir. Bunun gibi nice vakıf, insan olma sanatını en üst perdeden icra etmiş. Bir maneviyat büyüğünün dediği gibi, 'Sakın incitme bir canı/Yıkarsın arş-ı Rahman'ı'. Şimdi bize düşen bu vicdanı yeniden ayağa kaldırmaktır. Şunu unutmayalım ki, nasıl toprak erozyona uğruyorsa, değerlerimiz de zamanın erozyonuna uğruyor. Bugün infak etmenin ancak zengin olana mahsus bir şey olduğunu düşünüyoruz. Halbuki vakıf anlayışına göre paylaşmanın, bölüşmenin, biri bin yapan bereketi vardır."
Emine Erdoğan, dünyanın olağanüstü sayılan yapıtları arasında, görkemiyle insanı şaşırtan heykeller, tapınaklar ve anıtların yer aldığını belirterek, "Oysa dünyanın gelmiş geçmiş en muhteşem yapıtı, sadaka taşlarıdır. Onlar karşılıksız iyiliğin var olabileceğinin en somut örnekleridir. Bu ispattan daha harika ne olabilir?" ifadelerini kullandı.
Merhum Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nun "Mükemmel değil, merhametli çocuklar yetiştirin. Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi hissetmeyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar." sözlerini anımsatan Emine Erdoğan, "Sahip olduğumuz tüm değerleri kaybolmadan gelecek nesillere aktarmak için uğraşırken, vakıf kültürünü birinci sıraya koyalım. Çünkü dünya kurtulacaksa, merhametle kurtulacak." dedi.
HAYIRSEVERLERE "VAKIF İNSAN ÖDÜLLERİ" TAKDİM EDİLDİ
Toplantıda Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy da konuşma yaptı. Konuşmaların ardından Emine Erdoğan, hayırseverlere "2021 Vakıf İnsan Ödülleri"ni takdim etti.
Ahbap Derneği kurucusu Haluk Levent, "İhtiyaç sahiplerinden yardım elini esirgememesi, iyi insan ve toplum hizmetlerine inşası" dolayısıyla ödül aldı.
"Gurabahane-i Laklakan'ın yaşatılması, restorasyonu ve yeniden kullanıma açılması çalışmaları" sebebiyle Bursa Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar'a Vakıf İnsan Ödülü verildi.
Bir diğer Vakıf İnsan Ödülü ise kurduğu aşevi ile yaklaşık 12 yıldır sokak hayvanlarını besleyen iş insanı Ünal Nafiz Hekim'e verildi. Hekim, birçok iyilik ve merhamet içerikli projeleri ve çalışmalarından dolayı ödülün sahibi oldu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Kültür ve Turizm Bakan yardımcıları Özgül Özkan Yavuz, Ahmet Misbah Demircan ve Serdar Çam ile Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Herve Magro da törene katıldı.
Toplantıda, Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan vakıf medeniyetinin öneminin anlatıldığı film gösterildi.