İstanbul Bebek'te 79 yaşındaki Prof. Dr. Ahmet Demirel'in 10 günde 10 milyon, ünlü sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Narlı'nın da 500 bin lira ve altınlarını dolandıran teledolandırıcıların son kurbanı Eski Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu oldu. 82 yaşındaki eski bakan, kendisini arayan ve savcı ile polis numarası yapan tele-dolandırıcılara bankalardaki tüm birikimini kaptırdı. Eski bakan, az daha oğluna ait İstanbul Sarıyer İstinye'de lüks bir sitede yaklaşık 15 milyon liralık dairesini de dolandırıcılara devrediyordu. Evin satışı vekalette sorun çıkınca yapılamadı. Köylüoğlu, avukatı aracılığıyla güvenlik güçlerine sunduğu şikayet dilekçesinde nasıl dolandırıldığını ve yaşadığı kabus dolu 20 günü anlattı.
Köylüoğlu'nun anlatımlarına göre dolandırıcılar ilk kez 24 Ağustos'ta kendisiyle temasa geçti. Köyluoğlu'nun kullanımındaki 2 ayrı cep telefonu sürekli birden farklı telefon numarasından aranarak tedirgin edildi. Dolandırıcıların ismi ise Ferhat S. ve Yusuf Y. idi. Dolandırıcılar, Köylüoğlu'nu iki telefonundan bir tanesini sürekli açık tutmaya zorladı. Böylece ne konuştuğunu, kimlerle görüştüğünü öğrenip kayıt altına aldılar. İşte 20 gün boyunca türlü hakaret ve psikolojik şiddete maruz kalan Köylüoğlu'nun nasıl dolandırıldığına dair ifadeleri ve psikolojik şiddete maruz kaldığı o korkunç süreç: Özellikle yakınlarıma kötülük yapılacağı yönünde tehdit ve hakaretlere uğradım. Benim telefonumu ellerindeki telefonla eşleştirdiler ve beni fiziken sürekli takip ederek psikolojik baskı altına alıp dolandırdılar.
DEVLET ADINA YÜRÜTÜLEN OPERASYONDA KİMLİĞİNİZ KULLANILDI
Kendisini Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Galip Öztürk olarak tanıtan bir kişi ve daha sonra devreye giren kişiler bana, 'Devlet adına yürütülmekte olan bir operasyon sırasında sizin kimlik bilgileriniz kullanıldı. Bu durumun farkındayız. Bu kişileri yakalamak üzere operasyon gerçekleştireceğiz. Sizden yardım talep ediyoruz' dediler ben de kabul ettim.
PARALARIMIN SERİ NUMARALARI ALINACAKMIŞ
Bana, 'Ben emir verinceye kadar internet bankacılığını kullanma' dediler. Kendisini Antalya Asayiş Şube Başkomiseri İhsan Demir olarak tanıtan dolandırıcı ise, operasyondan sonra zararımın örtülü ödenekten giderileceğini, can ve mal güvenliğimin devlet garantisinde olduğunu söyledi. Benim vereceğim paraların seri numaraları alınacak, operasyon yapılacak kişilere yem olarak gönderilecekmiş. Suçlular operasyonla suçüstü yakalanacak ve operasyon bittiğinde zararımı tazmin edeceklerini söylediler.
KİMLİK NUMARAMIN SON 3 HANESİNİ DEĞİŞTİRECEKLERDİ
Ayrıca bana kimlik numaramın son 3 hanesinin de operasyondan sonra güvenlik amacıyla değişeceğini bildirdiler. Banka hesaplarımdan bilgim, iznim olmadan Ferhat Söğütlü ve Yusuf Yıldırım isimli kişiler internet bankacılığı üzerinden vadeli hesapları kapattırdı. Bana ait hesaplar arasında aktarma yaparak yine vadeli döviz hesabını da liraya çevirttirerek havale yaptılar.
KRİPTO PARA ARACI KURUMUNDA HESAP AÇMIŞLAR
Benim üzerime kripto para alım satım işlemlerine aracılık eden Paribu'da hesap açtılar. Banka hesaplarımdan Paribu'daki hesaba havale yaptılar. İlk etapta 31 Ağustos'ta 20 bin lira, ertesi gün ise bin lira gönderilmiş. Bu işlem iznim ve onayım olmadan yapılmış.
TELEFONUMU KENDİLERİNİNKİYLE EŞLEŞTİRDİLER
Banka hesabımdan para çıkışı yapılınca bana mesaj geliyordu ancak, telefonumu bu kişilerle eşleştirdiğim için hesap hareketlerimdeki işlem bilgilendirmesi benim telefonlarıma gelmiyordu. Benim telefonuma uzaktan yaptıkları müdahalelerle internete girmemi önlediler. Şifrelerimi değiştirdiler. Hatta telefonum bozuldu ve yeni telefon almak zorunda kaldım. Beni şifre değişimi için 2 kez bankaya gönderdiler
20 GÜN BOYUNCA TEHDİT VE HAKARETLERLE YAŞADIM
20 gün boyunca bana ve yakınlarıma ait bilgileri tarafıma söyleyip, yakınlarım üzerinden beni tehdit ve hakaretlerle baskı altına aldılar. 20 gün boyunca bu şekilde yaşadım. Bu süreç boyunca İzmir Foça'da tek başıma yaşıyordum. Kimseden yardım alamadım. Kurdukları baskıyla, sağlıklı kararlar vermeme engel oldular.
TELEFONUMU AÇIK BIRAKMAMI İSTEDİLER
Bir telefonumu sürekli açık bırakmamı söylediler. Böylece beni dinleyip, kayıt altına aldılar. Eğer telefon kapanırsa, saat başlarında arayıp 'Alo' dememi istediler. Başkası aradığında ise bana, 'Kim aradı, neden aradı' tarzında sorular sordular.
KAPI VE PENCERELERİ KAPATTIRDILAR
Evimin pencere ve kapılarını kapatmamı, evde oturmamı söyleyen bu kişilerin aralıksız bir şekilde kontrolü ve baskısı altında kaldım. Oğlumun üzerine olan Sarıyer'de lüks bir sitede bulunan ev, bu kişilerin belirleyeceği kişilere satışını yapmam için beni zorladılar. Bu sebeple İstanbul'a Sarıyer Tapu Dairesi'ne gittim. Vekalette sorun çıkınca gerçekleşmedi ve oğlumun yanına gittim.