IHA
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, hicri yeni yıl dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Erbaş mesajında, "Bugün Hz. Peygamberin (s.a.s.) Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye hicretini esas alan hicri takvimin 1445. yıl dönümüdür. Yeni hicri yılın milletimiz ve alem-i İslam için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.), risaletin ilk günlerinden itibaren Mekke'de büyük zorluk ve sıkıntılarla karşılaşmış; müşriklerin amansız baskı, zulüm ve zorbalıklarına maruz kalmıştır. Müşrikler, sömürü düzenleri için tehdit olarak gördükleri İslam'a adeta savaş açmışlar; müminlere karşı akıl almaz eziyet ve işkence yollarına başvurmuşlardır. Yapılan işkenceler dayanılmaz hale gelince ilk Müslümanlar, inandıkları değerler uğrunda doğup büyüdükleri vatanlarından hicret etmeye mecbur kalmışlardır. Peygamberimizin emriyle önce Habeşistan'a, ardından da Yesrib'e giden Müslümanlar, sadece müşriklerin eziyet ve işkencelerinden değil, aynı zamanda onur ve haysiyetlerine yönelik suikastlardan da kurtulmuşlardır. Tarihin en önemli hadiselerinden biri olan Hz. Peygamberin (s.a.s.) hicreti ise Müslümanların talihini değiştirmiş, hem Müslümanlar hem de bütün insanlık için aydınlık bir geleceğin yolunu açmıştır" dedi.
Hicretin Müslümanlar için yeni ve umut dolu bir sayfa açtığını belirten Erbaş, "Aynı zamanda İslam davetinin yeryüzüne yayılmasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Hicretle birlikte Hz. Peygamberin (s.a.s.) uygulamaya koyduğu kardeşlik (muahat) antlaşması, Müslümanlar arasında güçlü bir dayanışma bilincinin gelişmesini sağlamıştır. Mekkeli muhacirlerle Medineli Ensar arasında yapılan bu antlaşma, ümmet şuuru ekseninde yeni bir toplumun inşasına vesile olarak, Yesrib'i Medine'ye dönüştürmüştür. Vahiyle hidayet bulan kalpler, imanın verdiği emniyet ve hicretin getirdiği uhuvvetle eşsiz bir medeniyetin mimarları olmuşlardır. İnsan onurunun hiçe sayıldığı cahiliye dönemini ve cehaleti ortadan kaldıran bu medeniyet sayesinde zulüm ve haksızlığın yerini adalet, kin ve düşmanlığın yerini merhamet, haset ve rekabetin yerini uhuvvet almıştır. Böylece yeryüzü, İslam'ın hedeflediği huzur ve güven iklimiyle yeniden tanışmıştır" diye konuştu.
"HAYATIMIZIN MUHASEBESİNİ YAPMAK İÇİN HİCRİ YILBAŞINI BİR VESİLE BİLMELİYİZ"
Hicretin "bir yeri terk ederek başka bir yere göç etmek" anlamına geldiğini ifade eden Erbaş, şunları kaydetti:
"Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) 'Muhacir, Allah'ın yasakladıklarını terk eden kimsedir' (Buhari, İman, 4) hadis-i şerifi, hicretin bu evrensel boyutuna işaret etmektedir. Bu bakımdan bize bakan yönüyle hicret, insan onur ve haysiyetini yaralayan her türlü söz, tutum ve davranıştan sıyrılıp Kur'an ve sünnetin hayat veren ilkelerine, ölçülerine ve değerlerine tutunmaktır. Zihnimizi yoran ve kalbimizi örseleyen her türlü kötülükten, günahtan, haramdan uzaklaşıp İslam'ın bizi eşref-i mahlûkat kılan hakikatleriyle buluşmaktır. Kibir, gurur, haset, gıybet, hile, kıskançlık, bencillik, cimrilik, tembellik gibi olumsuzluklardan yüz çevirip Peygamber Efendimizin örnek ahlakını kuşanmaktır. Bizi ayrıştıran, parçalayan, zayıflatan her türlü tavır ve davranışı terk edip birlik-beraberliğin, dayanışmanın, paylaşmanın, hayırda ve iyilikte yardımlaşmanın iyileştirici ve birleştirici dünyasına yol almaktır. Dolayısıyla bizler, öncelikle her geçen gün tükenmekte olan ömrümüzün ve hayatımızın muhasebesini yapmak için hicri yılbaşını bir vesile bilmeliyiz. Kapsamlı bir tefekkürle hicretin ruhunu kavramaya çalışmalı; kalbimizi, yolumuzu ve yönümüzü Rasulullahın hicretle ikame ettiği değerlere sabitlemeliyiz. Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin ve tüm İslam aleminin hicri yılını tebrik ediyor; yeni yılın birlik ve kardeşliğimizin güçlenmesine, ümmetin vahdet ve selameti, bütün insanlığın huzuru ve iyiliği için daha büyük bir azim, özveri ve fedakarlıkla çalışmamıza vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ediyorum."