MUSTAFA KARTOĞLU
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Birleşik Arap Emirlikleri'ne iade-i ziyareti öncesi Dubai ve Abu Dabi'de temaslarda bulundu. Çavuşoğlu, geziyi izleyen AKŞAM Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kartoğlu'na temaslarını ve izlenimlerini anlattı.
BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed ile görüşmenize dair neler paylaşabilirsiniz?
Kendilerinin Ankara ziyaretinden, Sayın Cumhurbaşkanımız'la görüşmelerinden hem sıcak karşılama, misafirperverlik hem de içerik bakımından çok memnun kaldıklarını özellikle vurgulayarak söylediler. Bunu Dubai emiri Sayın Maktum da söyledi. Çok faydalı, çok iyi geçtiğini heyete katılanlar da söyledi.
Türkiye ile ilişkileri normalleştirme konusunda ben kararlı ve istekli gördüm. Bu irade bizde zaten eskiden beri vardı. Geçmişte anlaşamadığımız noktalar, açıklamalar şunlar bunlar, adımlar oldu. Ama şimdi ilişkilerin sadece normalleşme değil birçok alanda geliştirme konusunda ortak bir irade var. Kararlı... İki taraf da kararlı. Zaten görüşmelerin çerçevesi de bu yönde oldu. Elbette geçmişten alınacak dersler var. Mesela o 5 yılda neler kaybedildi? Diyalog olsaydı, temaslar kesilmeseydi, bazı alanlarda işbirliği olsaydı, nasıl daha iyi olabilirdi? Olmadığı için sonuçlar ne oldu? Sadece ikili ilişkiler bakımından değil, Libya için de geçerli, uluslararası ilişkiler, bölgemizdeki diğer konular için de geçerli... Diğer ülkelerle olan ilişkilerimiz için de geçerli. Onun için mutlaka alınacak dersler var. Mutlaka kanalımız açık kalmalı. Ayrıca Kovid salgını da herkese gösterdi ki, rekabet yerine işbirliği elzem. Salgın bir şey daha gösterdi; tedarik zincirlerinde, ticarette, yatırımda, sermaye konusunda, kaynakların çeşitlenmesi önemli. En yakın bölgeden ya da mümkün olduğu kadar yakın bölgeden tedarik, yatırım ve ticaret önemli...
Ankara'da açıklanan 10 milyar dolarlık yatırım fonu bir beklenti oluşturdu. Yatırımlar konusunu konuştunuz mı, yakın gelecekte nasıl gerçekleşmeler görebiliriz?
Önce şunu söyleyeyim; siyasetçilerin bunu eleştirmesini anlamıyorum. Tüm dünya kendi ülkesine yatırım çekmek için neler neler yapıyor. Türkiye'ye yabancı ülkeden doğrudan yatırım geldiği zaman bunun kime ne zararı var? Büyütmek istiyorsan, üretip satmak istiyorsan ortaklıklar olabilir. Avrupa'da birçok şirketler ortak. ABD'de bir F-35 projesinde kaç tane ülke ortak. Bu savunma sanayii de olabilir ama sadece savunma sanayiine bağlamak da doğru değil. Burada zaten Türk firmalarının yatırımları var ve bu yatırımlar artıyor. Sermaye sektöründe de var. Üretimde de var, emlak dahil her alanda var. Türkiye'ye hem şirketlerin hem de devletlerin yatırım yapma arzusunu görüyoruz. Bu Türkiye'nin yatırım için güvenilir ülke olduğunun göstergesidir. Ayrıca SWAP anlaşması merkez bankaları arasında görüşülüyor. Milli paralarla alışveriş. Bunların da olumlu neticeleneceğini biz görüyoruz. Yani siyasi ilişkiler normalleşirken esas diğer ticari ilişkiler ve finansal ilişkiler ve yatırımlar çok daha hızlı ilerliyor.
İran ve Irak üzerinden Türkiye'ye bir karayolu taşımacılık hattı projelendiriliyordu. BAE bu konuda İran'la hangi noktada?
Bu karayolu taşımacılığı anlaşması imzalamak istiyoruz. Aslında teklif onlardan geldi ama bizim de istediğimiz bir şeydi. Anlaşma taslağını gönderdik şimdi müzakere ediyoruz. Bitirebilirsek Cumhurbaşkanımızın ziyareti marjında bunu imzalamak istiyoruz. İranlılar sıcak, çünkü transit geçişte ücret alacak. Irak da aynı şekilde. Bu aslında bizim sınırımızdan Basra Körfezi'ne kadar Irak'la konuştuğumuz otoyol ve demiryolu projesinin ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor. Deniz yoluyla BAE'den Türkiye'ye 30 günde ulaşan bir ürün, karayoluyla 6-7 günde varıyor. Hele arz güvenliğinin olduğu bir dönemde bunun önemi daha büyük.
Libya'da da karşı karşıya gelmiştik. Libya'yı konuştunuz mu?
Özellikle Libya'da seçimler olur mu olmaz mı, birinci tur olur mu bunların görüş alışverişinde bulunduk. Tespitlerimizi samimi bir şekilde paylaştık. Ayrıca Libya başta olmak üzere uluslararası alanda birbirimize karşı olma ya da rekabet etme yerine destekleme ve işbirliği yapma konusunda mutabık kaldık. Libya'yı da bu anlamda değerlendirdik. Onlar mesela İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi gibi bazı platformlarda bize karşı tutum sergilediler biz de buna karşı mütekabiliyet gereği bazı kısıtlamalara gittik. Ama aslında bu tür şeyleri doğru bulmuyoruz. Bunları kaldıracağız.
Ankara'dan hareket ettiğimizde ortak tatbikat için 'MSB çalışıyor' demiştiniz, bu konu gündeme geldi mi?
Sadece savunma sanayii alanında değil, askeri alanda da işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz. Milli Savunma Bakanımızın da bu konudaki mesajını ilettik kendilerine.
Bizden İHA istediklerine dair haberler çıkmıştı...
Görüşmemizde öyle bir şey gündeme gelmedi. ASELSAN konusunda da yalan haberler vardı. Bizim konumuz genel anlamda savunma sanayii.
Bu normalleşme adımları İsrail'le de beklenebilir mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'iki taraf da karşılıklı hassasiyetleri biliyor, adım atarlarsa...' mealinde konuşmuştu...
O günden bu yana somut bir adım olmadı. Başbakan ve Cumhurbaşkanı da Cumhurbaşkanımızı aradı, bu konuda temennilerini söylediler. En azından Netanyahu döneminde olmayan, ihtiyaç duyulduğu zaman telefonla görüşme diyaloğu var. Misyonlar üzerinden biraz yoğunlaştık ama bizim tabii bu Filistin, Kudüs, Harem-i Şerif konusundaki hassasiyetlerimiz hiç değişmedi. Biz hep şunu söylüyoruz; ülkeler arasında bazen gerginlik olabilir, kendi aralarında ilişkileri düzeltebilirler. Ama bizim İsrail ile ilişkilerimizde diyalog vb konularda gelişmeler olsa bile bunlar Filistin davası pahasına, Kudüs pahasına olmaz.
Ya Mısır'la ilişkiler?
Henüz daha karşılıklı büyükelçi atama aşamasına gelinmedi. Diyalog devam ediyor. TOBB Başkanı gitti. Onlarda da olumlu gelişmeler var ama henüz o noktaya gelinmedi ama gelinebilir.
Ermenistan'la normalleşme için karşılıklı temsilci atandı. Görüşme planlaması yapıldı mı?
Henüz yapılmadı. Nerede, nasıl görüşeceklerine temsilciler karar verecekler.
Görüşülecek konuların öncelik sıralaması ve Azerbaycan'ın bilgilendirmesi nasıl olacak?
Öncelikle her iki ülkenin öncelikleri ve ikili ilişkilerin nasıl normalleştirileceğini konuşacaklar. Karşılıklı birbirini dinledikten sonra yol haritası üzerinde çalışılır. Azerbaycan da dolaylı olarak sürecin içinde olacak. Azerbaycan sürekli bilgilendirilecek, temsilci atanması, charter uçuşların başlamasından bilgilendirildiği gibi. Azerbaycan 'gayet iyi olur' dedi. İlişkilerin normalleşmesi, sınır kapılarının açılması gibi adımları Azerbaycan'la koordineli atarız. Bugüne kadar hiçbir şey Azerbaycan için sürpriz olmadı, bundan sonra da olmaz. Kararları Azerbaycan'la birlikte alırız. Sınırlar açılacaksa, beraber açarız. Önemli gelişmeler de uluslararası toplumla paylaşılır.
Diasporanın bu konudaki tutumu kritik. Türkiye'deki Ermeni vatandaşlarımızın da sürecin içinde kolaylaştırıcı rol oynaması söz konusu olabilir mi?
Özel temsilciler bu konuyu da değerlendirebilir. Siyasi, kültürel, ticari konularda Ermeni vatandaşlarımız mutlaka katkı sağlar. Zaten son zamanlarda verdikleri mesajlar, bu süreci destekleyen açıklamalar da bir katkı aslında. Gelişmelere göre onlardan da istifade edilmesinde fayda olur. Ermenistan vatandaşları e-vize alarak Türkiye'ye gelebiliyor. İş insanlarının gidiş gelişi, ticaret zaten var. Ben 10 sene önce gittiğim zaman, orada Alanya'dan su sporları işleten turizmciler bile vardı. Ne biz engelledik ne de onlar bizden izin aldı.
Rusya'nın tutumu nedir? ABD'den bir tepki geldi mi?
Rusya zaten destekliyor. ABD de memnuniyetini dile getirdi. (ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'ın memnuniyetini belirten sosyal medya mesajını hatırlatarak...)
BLİNKEN 'SORUNLARI ÇÖZMEK İSTİYORUM' DEDİ
ABD ile alt düzeyde görüşmeler hangi aşamada?
Roma'daki görüşmede Blinken şunu söylemişti; 'aramızda sorunlar var, benim dönemimde ilişkileri normalleştirmek, bu sorunları ortadan kaldırmak istiyorum. Bir mekanizma kuralım ve bu mekanizma çatısı altında arkadaşlarımız bu konuları tek tek değerlendirsin.' Biz de bakan yardımcısı düzeyinde, bir taraftan sorunları nasıl çözeceğimizi konuşalım, diğer taraftan da pozitif çözüme odaklanalım; hem ikili hem de bölgesel konularda neler yapabiliriz onları konuşalım dedik. Biz bu konuda bir kağıt hazırladık. Bakan yardımcımız Sedat Önal Bey, ABD bakan yardımcısına iletti. Ben de NATO bağlamında Riga'daki görüşmemizde Blinken'e verdim. Onlar da bize görüşlerini iletecekler. Bir hafta kadar oldu.
Neler var kağıtta?
Konuları grup grup ayırdık. Askeri ve savunma sanayi, terörle mücadele, adli konular ve ekonomik ticari işbirliği...
Hindistan'ın da Rusya'dan S-400 alması söz konusu. Ancak Türkiye'ye yaptırım getiren ABD Kongresi'nde Hindistan'a muafiyet için mektup sunuldu. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kongre'de böyle bir girişim oldu. Biz de Blinken'a 'demek ki siyasi irade olduğu zaman olabiliyor' dedik. Yani isteyince başkasına yapabiliyorsunuz, Kongre'yi bahane etmeyin. Bunu Cumhurbaşkanımız da Biden'e söylemişti.
Yeni ABD büyükelçisi ne zaman Ankara'da olur?
Yılbaşı itibarıyla başlayacak.
AFRİKA İLE İLİŞKİLERE BU ZİRVE YÖN VERECEK
3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi, yüksek düzeyli memurlar toplantısıyla başladı. Zirve kapsamında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Orta Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sylvie Baipo-Temon, Burundi Dışişleri Bakanı Albert Shingiro, Fildişi Sahili Devlet, Dışişleri, Afrika Entegrasyonu ve Diyaspora Bakanı Kandia Camara ve Moritanya Dışişleri, İşbirliği ve Yurtdışındaki Moritanyalılar Bakanı Ismail Ould Cheikh Ahmed Ould Babah ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Zirvenin resmi açılışı, yarın Başkan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılacak. Zirvede kabul edilecek bildiriyle Türkiye ile Afrika arasında gelişen ilişkilere stratejik bir yön verilecek.