Demokrasi tarihinin kara günü 12 Eylül

Türk demokrasi tarihinde kara bir leke olarak yer alan 12 Eylül darbesinin üzerinden 43 yıl geçti. Kanlı darbede 650 bin kişi gözaltına alındı, 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için idam istendi. 517 kişinin ölüm cezasına çarptırıldığı süreçte, 50 kişi idam edildi.

ANKARA

43 yıl önce bugün gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 askeri darbesi demokrasi tarihimize; idamlar, işkenceler, insan hakları ihlalleri ve sonrasındaki birçok cuntacı girişime zemin hazırlamasıyla hep gündemde kaldı. Kod adı "Bayrak Harekatı" olarak belirlenen darbe planına zemin hazırlama, çok önceden başladı. Öğrenci olaylarının yükseltilmesi, sağ-sol çatışması, Maraş olayları gibi mezhep çatışmaları doruk noktaya çıkarıldı.

ANAYASAYI KALDIRDILAR

Tarihler 12 Eylül'ü gösterdiğinde, Türkiye demokrasisine darbe vuracak plan, sabaha karşı uygulandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan darbeci Milli Güvenlik Konseyi, bütün yetkileri ele aldı. Anayasayı kaldıran darbeciler, ardından TBMM'yi lağvederek antidemokratik faaliyetlerine hız verdi. Ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildikten sonra sivil toplum kuruluşlarını hedef aldılar; Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki dernekleri kapattılar. Siyasi partilerin de kapısına kilit vuran darbeciler, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzakoy'a, Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş'i ise Uzunada'ya sürgüne göndererek siyasi yasak getirdi.

Demirel ve Ecevit'e o dönem siyasi yasak getirildi.

Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş Uzunada'ya sürgüne gönderildi.

FETÖ'CÜLERE ÖRNEK OLDU

Müdahale, 12 Eylül 1980 gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından saat 03.00'te TRT, PTT ve diğer iletişim dairelerine el konularak başladı. 15 Temmuz 2016'daki hain FETÖ darbe girişimi de aynı yöntemi kullandı. Darbe planı "yurtta sulh harekatı" olarak belirlenmişti. FETÖ'cü hainler de TRT başta olmak üzere bazı TV'leri ele geçirmeye çalıştı.

ÜLKE HAPİSHANEYE ÇEVRİLDİ

Darbeyle 650 bin kişi gözaltına alındı, 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi. 517 kişinin "ölüm cezasına" çarptırıldığı süreçte, 50 kişi idam edildi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından 14 bin kişinin çıkarıldı. 100 bin kişi "örgüt üyesi olma" suçundan yargılandı, 30 bin kişi ise "sakıncalı" olduğu iddiasıyla işlerinden edildi. 4 bine yakın öğretmen ve yüzlerce üniversite görevlisinin işine son verildi. Onlarca gazeteci için de binlerce yıla varan hapis cezaları istendi. Ülke adeta hapishaneye çevrildi.

TOPYEKÛN YARGILANDILAR

12 Eylül askeri darbesi aktörleri, hazırladıkları 1982 anayasası ile kendilerine de dokunulmazlık zırhı oluşturdu. Ancak, AK Parti hükümetleri ile demokrasisi normalleşen, demokrasi güçlerine önemli bir özgüven geldi. Bu süreçte 12 Eylül kötülük dönemi topyekun bir yargılamaya tabi tutuldu. "Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin yargılanamayacağına" dair geçici 15. madde, 12 Eylül 2010'daki referandumla anayasadan çıkarıldıktan sonra Ankara Başsavcılığı harekete geçti. Yapılan şikayetleri de değerlendiren Başsavcılık, o dönem hayatta olan Milli Güvenlik Konsey üyelerinden Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya hakkında soruşturma başlatıldı. Haklarındaki iddianame, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesince 10 Ocak 2012'de kabul edilen iki darbeci, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve anayasa ile teşekkül etmiş olan TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek" ile suçlandı. Takdiri indirim hükümlerini uygulayan mahkeme, iki sanığa da müebbet hapis cezası vererek, rütbelerinin sökülmesine hükmetti. Ancak Yargıtay, iki sanığın ölmesi nedeniyle haklarında açılan kamu davasının kaldırılmasına, rütbelerinin geri alınmasına ise "yer olmadığına" karar verdi.

12 Eylül 1980'de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan darbeci Milli Güvenlik Konseyi, bütün yetkileri ele aldı.

ESKİ AKINCILAR DERNEĞİ BAŞKANI: DARBECİLER TÜRKİYE'NİN İTİBARIYLA OYNADI

Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı kararıyla 1979'da kapatılan Akıncılar Derneği'nin son genel başkanı Mehmet Güney, "Darbenin zemini hazırlansın diye ülkenin itibarıyla oynayan bu zihniyetin doğru bir iş yaptığına kimse beni inandıramaz" dedi. Tren istasyonu, otogar ve havaalanlarına asılan listede "görüldüğü yerde vurulması gerekenler" arasında yer aldığı için ülkesinden ayrılmak zorunda kalan Güney, kapatıldıklarında, ülke genelinde yaklaşık 1200 şubeyle faaliyet gösteren "İslamcı ve yerli" gençlik hareketi olduklarını söyledi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren öncülüğünde, "sağ-sol çatışması", "siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlık" gerekçesiyle askerler yönetime el koymadan önce 30 ilde zaten sıkıyönetim ilan edildiğini anımsatan Güney, "darbeci zihniyetin "sağcı-solcu" veya "İslamcı" şeklinde ayrım gözetmeden herkesi tehdit görüp cezalandırdığını ifade etti.

GENÇLERİMİZİ BUDADILAR

1 yıl Mamak Cezaevinde kaldığını aktaran Güney, bu süreçlerde insanlık dışı muamelelere ve işkencelere maruz kaldığını dile getirerek şöyle devam etti: "İdeolojik bir ortamda hakkın hukukun gün yüzüne çıkması mümkün değil. Bizi de böyle yüz kızartıcı hırsızlık, uğursuzluk, ahlaksızlık diye bir şeyle yargılamadılar. İslamcı kimlikten, Akıncılarda yaptığımız hizmetlerden yargıladılar. Bugün normal olan şeyler o gün suç kabul ediliyordu. 12 Eylül darbe döneminde 18 yaşından küçük olup yaşı büyütülerek idam edilenlere şahit olduk. Akıl tutulması yaşayan, aklı omzunda olan bu kişiler bu ülkenin gençlerini budadı."

'ASMAYALIM DA BESLEYELİM Mİ?'

Antidemokratik uygulamalarına her gün yenisini ekleyen darbeciler, acısı yıllarca hafızalardan silinmeyecek idam kararlarına da imza attı. Takvimler 9 Ekim 1980'i gösterdiğinde sol görüşlü Necdet Adalı ile ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi. Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren'e de idam cezası verildi. Eren'in idam hükmü, Yargıtay tarafından 2 kez iptal edilmesine rağmen Milli Güvenlik Konseyince onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980'de Ulucanlar Cezaevi'nde infaz edildi. Kenan Evren'in Eren için söylediği "Asmayalım da besleyelim mi?" ifadesi, darbecilerin insan hakları ihlali konusunda sınır tanımayacaklarının itirafı oldu.