Darbe gecesi sela okuyan müezzine saldıran şahıs serbest bırakıldı! Skandal karara tepki yağıyor

FETÖ’cülerin darbe girişiminde İzmir’de sala okuyan müezzini döven saldırganların yargılandığı davada skandal bir karar çıktı. CHP’li vekillerin destek verdiği saldırganlar ilk duruşmada serbest bırakıldı, hiç kimsenin sahip çıkmadığı müezzin yediği dayakla kaldı.

1

15 Temmuz darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı meydanlara davetinin ardından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in talimatıyla sala okuyan din görevlileri, yurt genelinde “Değerli vatandaşlarımız, Allah adına, devletimiz adına, milletimiz adına meydanlara çıkın. Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısına uyun” ve “Milli iradeye sahip çıkmak adına vatanını seven tüm halkımızı herhangi bir taşkınlık yapmadan şehir meydanlarında toplanmaya davet ediyoruz” çağrısı yapmıştı.

KAMERALAR SALDIRIYI KAYDETTİ 

Sala okunan bu camilerden İzmir'in Narlıdere ilçesindeki Kutlu Yalvaç Camii’nin müezzini Mehmet Kuzgun, camiye gelen bazı kişilerce tartaklanmıştı. Kuzgun'un tartaklanma ve caminin giriş kapısının camlarının kırılma anı, güvenlik kamerasına yansımıştı. Bu olaya ilişkin yürütülen çalışma sonucu İzmir’de 23 kişi gözaltına alındı, bunlardan 8’i tutuklandı. Haklarında dava açılan sanıklar, ilk kez hakim karşısına çıktı. Kimlik kontrolünün ardından mahkeme başkanı, sanıklara haklarını hatırlatarak iddianame ile isnat edilen suçlamaları okudu.

DAYAKÇILARA CHP DESTEĞİ 

CHP İzmir Milletvekili Musa Çam ve CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir de dayakçılara destek için mahkemeydi. Müezzinin yanında ise ne bir vekil ne de Diyanet’ten bir temsilci vardı. Komik bir savunma yapan saldırganlar “Müezzinin darbecilere destek için sala okuduğunu sandıklarını” iddia etti. Tutuklu 8 sanık tahliye edilirken, demokrasiye sahip çıkan müezzin ise duruşmadan boynu bükük ayrıldı.

ASIL MESELE MÜKÂFAT BEKLEMEYENLER 

15 Temmuz gecesi Ülke TV kanalından sala okunması için çağrı yapıldığında darbenin sonucu hakkında hiç kimse bir şey bilmiyordu. Stüdyoya koşarak girip çıkan bir genç her seferinde askerlerin binaya ne kadar yaklaştıklarını söylüyordu. Neyse ki, TV binası tarihi Eyüp semtindeydi, inançlı insanların yurdu, işçi, emekçi yatağı Eyüp o saatlerde stüdyonun tek dayanağıydı. Kanaldan çağrı yapıldıktan sonra on dakika içinde binlerce insan kapıya yığıldı. Eyüp Sultan’da başlayan sala sesleri bir müddet sonra tüm ülke semalarını çınlatmaya başladı. Müezzinler canlarını tehlikeye atmışlardı. Kaderin değiştiği andı. Onlar gözlerini dahi kırpmadan, ödül, övgü, alkış hesabı yapmadan sadece imanlarıyla işgalcilere, darbecilere karşı vatanlarını savundular. Bazıları saldırıya uğradılar, camileri basıldı, başlarına taş atıldı, din görevlisiydiler, cevap bile vermediler, sadece başlarını hafifçe öne eğdiler. Geçen gün davaları vardı, saldırganların yanlarında siyasiler, vekiller, avukat orduları bulunuyordu. Din görevlileri ise yapayalnızdı. Nasıl olsa ülke emin ellerdeydi. Vatanın sessiz yığınları yine sessizdi. O gece stüdyo sabah 08.00’e kadar aralıksız devam etmişti. Sürekli koşup haber getiren genç kapıdaki koltuğun üstünde kıvrılmış uyuyordu. Dışardaki kalabalık da dağılmıştı. Haliç Köprüsü'nde terk edilmiş iki tank duruyordu. Birkaç genç ve bir kız yan yana sırtlarında bayrakları yorgun bir halde Okmeydanı’na doğru ağır ağır yürüyorlardı. Bir süre sonra gözden kayboldular. Kim olduklarını kimse bilmeyecekti. Herkes önceden yazılmış hikâyeyi, kendi bildiği gibi anlatmaya devam edecekti. Kimsesizler yine kimsesizdi.

İŞTE O GÖRÜNTÜLER