Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye kimsenin şamaroğlanı değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Neymiş, 16 Nisan'da 'evet' çıkarsa bizi AB'ye almazlarmış. Ah bu kararı bir verebilseler. Bizim işimizi kolaylaştırırlar. Türkiye kimsenin şamaroğlanı değildir. Bunu herkes bilecek.' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manavgat Starlight Otel'de Memur-Sen'in 5. Büyük Türkiye Buluşmasıprogramında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin kendi silahını, tankını, savaş helikopterini, insansız hava araçlarını yapan bir ülke haline geldiğini, savunma sanayinde giderek devler ligine yükseldiğini belirterek, "Adamlar çılgına dönüyor. Çünkü 14 yıldır biz dost bildiklerimizden insansız hava aracını alamadık. Paramızla alacağız ya, bedava değil. Alamadık ama kötü komşu ev sahibi yaparmış." sözlerine yer verdi.

Bunun yeterli olmadığını, Türkiye'nin daha ileriye gideceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bugün Türkiye, kendi menfaati için birilerinden icazet almaya gerek duymuyor. Bugün terörle mücadelesini hem yurt içinde hem yurt dışında tamamen milli imkanlarla yürütüyor. Şu anda Tendürek Dağları'nda, Cudi'de, Bestler Dereler'de bu teröristlere askerlerimiz, polisimiz, köy korucumuz kan kusturuyor. İnlerine girdik. Çünkü bizim milletimize sözümüz var. Refah, mutluluk, huzur gelene kadar biz devam edeceğiz. Bir zamandır nedense ülkemize uygulanan ambargolar gösteriyor ki şayet terörle mücadelede eskisi gibi diğer ülkelere mecbur ve mahkum olsaydık inanın atacak kurşun dahi bulamazdık. Vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlamak, ülkemizin çıkarlarını korumak noktasında Ankara'da karar veriyor, Silopi'de, Gabar'da, Cudi'de, gerekirse Suriye'de, Irak'ta uyguluyoruz."

"Biz tehdit altındayız"

Kendilerine "Şuraya girmeseniz, şurada üs kurmasanız iyi olur" denildiğini aktaran Erdoğan, şöyle dedi:

"Tamam da siz niye kuruyorsunuz? 'Bizi davet ettikleri için oraya gidiyoruz.' Bunları tabii biz o dost bildiklerimizle konuşuyoruz. Tamam da her davete icabet etmek diye uluslararası hukukta bir karar var mı? Yok. Biz tehdit altındayız, siz tehdit altında değilsiniz? Biz tehdit altında olduğumuza göre, eğer Suriye'den Gaziantep'teki kardeşlerime bir saldırı olur da orada 56 kardeşim benim şehit olursa, biz duramayız. Ne yaptık, sabır sabır, o olay olunca dedik ki 'Giriyoruz.' ve Cerablus'a girdik. Durmadık, dedik ki 'Bir taraftan da Er Rai'e gireceğiz.' Öbür taraftan da Er Rai'ye girdik. O gün bugündür bir taraftan DEAŞ ile mücadeleyi veriyoruz bir taraftan PYD-YPG ile veriyoruz. Ne yazık ki dostlar, halen PYD ve YPG'nin yanında. Diyorlar ki 'Bunlar DEAŞ'a karşı iyi bir mücadele veren kişiler.' Biz de onlara 'İyi terörist, kötü terörist olmaz.' diyoruz. Teröristlerin hepsi teröristtir ve hepsi kötüdür. Bunu bileceksiniz ama hala anlaşabilmiş değiliz. Burada da siyasi mücadele devam ediyor. Bu milletin canını yakmak isteyenler harekete geçmeden onları inlerinde buluyor, tepelerine biniyoruz."

"Size 'faşist' demeye devam edeceğim"

Erdoğan, düşünce ve inançtan, kılık kıyafete kadar en temel insan haklarının ayaklar altına alındığını vurgulayarak, daha sonraki dönemlerde de aynı zihniyetin etkisinin devam ettiğini dile getirdi.

Tek parti döneminde CHP'nin il başkanının aynı zaman da o ilin valisi olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ben Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül vermiş kardeşlerime soruyorum, bugün aynı şey olsa, yani kurucusu olduğum partinin il başkanları aynı zamanda o ilin valisi olsa ne dersiniz? 'Böyle bir şey olamaz.' dersiniz. Öyle mi? Bunun demokraside olabilir bir yanı yoktur, dünyada böyle bir yer yoktur. Tayyip Erdoğan'a 'Diktatör' diyen Batı ne der? İnanın, 'Şeddeli diktatör' der. Ama işte ben de diyorum ki siz bana 'Diktatör' dediğiniz sürece, ben size 'Faşist' demeye, 'Nazi' demeye devam edeceğim. Çünkü benim ülkemde gerek başbakan, gerek cumhurbaşkanlığım dönemimde hak ve özgürlükler konusunda, düşünce özgürlüğünde, inanç özgürlüğünde, şu mezhep, bu mezhep, hiçbir ayrım yapmaksızın biz kimin yaşamını engelledik? Tam aksine bu ülkede başörtülü, başı açık, bunlar arasında ayrımı ne yazık ki bize diktatör diyenler uyguladı."

'16 Nisan bizim için bir kırılma noktası'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerinin 16 Nisan sonrası kendilerini nasıl bir akıbetin beklediğini gayet iyi bildiklerini vurgulayarak, Kandil, Pensilvanya ve İmralı'nın "Hayır" dediğini anımsattı. 

"Eğer bu teröristler, bizim ülkemizi bölmeye gayret edenler, milletimizi bölmeye gayret edenler 'Hayır' diyorsa burada bir düşünmemiz lazım." ifadesine yer veren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Olay bu kadar açık ortada. Biz bu milletin efendisi değil, biz bu milletin hizmetkarıyız. Farkımız burada. Aynı şekilde siyasi hayatının tamamı başarısızlıklarla dolu olmasına rağmen koltuklarına yapışanlar da 16 Nisan'dan sonra orada kalamayacaklarını görüyorlar. Ülkemiz dışındaki güçlerde 16 Nisan'ın anlamının onlarda farkındalar bunun için tüm güçleriyle sandıktan 'Hayır' çıkması için çalışıyorlar. İçerideki ve dışarıdaki 'Hayır'cılar bir oldu, milletimizi tehdit ediyor. Neymiş, 16 Nisan'da 'Evet' çıkarsa bizi AB'ye almazlarmış. Ah bu kararı bir verebilseler. Bizim işimizi kolaylaştırırlar. Çok daha seri karar almamıza bunlar vesile olur. Zaten 16 Nisan bizim için bir kırılma noktası. Onun için 'Evet' çok önemli. Bu işleri masaya yatıracağız. Çünkü, Türkiye kimsenin şamaroğlanı değildir. Bunu herkes bilecek."