1
Arap halkı (çoğunluğu Lübnan, Ürdün ve Suudi Arabistan’dakiler olmak üzere) başkanlık sistemi lehine bir kampanya yürüttü. Sosyal medyada özellikle Recep Tayyip Erdoğan’a karşı içten desteklerini göstermek ve anayasa referandumunu desteklemek üzere Whatsapp grupları ve sayfalar açıldı. Referandum sonuçlarından çok memnunlar.
Arap dünyasının Türkiye’deki Başkanlık Sistemi referandumunun sonuçlarına tepkisi ne oldu?
Arap dünyasında yaşayan çoğu Türk ve Türkmen evet oyu verdi. En yüksek evet oranı %93 ile Lübnan’dan geldi. Bu neden oldu?
KARİZMATİK BİR LİDER
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Arap halkının zihninde ve kalbinde ne kadar popüler? Bu popülerliğin sebebi ne?
AB ve Batı, güçlü ve bağımsız Müslüman liderlere alışkın değil. Geçtiğimiz on yıllık dönemlerde Batı hükmedebileceği, Batı’ya karşı aşağılık duygusu olan liderlerle iş birliği yaptı. (Gamal Abdelnasser gibi birkaç istisna dışında). Bugün ise, Arap davasını savunacak cesarette ve bağımsız bir dış politika izleyen bir liderle karşı karşıyalar.
ARAPLARIN SESİNİ DUYURABİLİR
Türkiye’nin, Batı ve Ortadoğu ile olan ilişkileri karşısında ne gibi bir rolü olabilir?
AVRUPA KİMLİK ARAYIŞINDA
Son zamanlarda Avrupa ülkelerinde İslamofobi ve sağ partilerde keskin bir yükselişte olduğunu görüyoruz. Sizce Avrupa kendini çeşitliliğe karşı kapatıyor mu?
Avrupa son zamanlarda pek çok sorunlar karşı karşıya; işsizliğin artmasıyla ekonomik durumun kötüye gitmesi, yaşlanan nüfus ile demografik kriz, geleneksel partilerin itibarının bozulması ve popülizmin yükselişi. İslamofobi, popülist Avrupa liderleri tarafından “İslami tehdit” konusunda ortak bir korku oluşturarak oy kazanmak için bir araç olarak kullanılıyor. Avrupa kendini kapatırken, küreselleşmiş dünyada kendi kimliğini arayışı içerisinde. Büyüyen İslamofobi daha geniş bir bağlamda ele alınmadan anlaşılmaz: Küreselleşmenin çok ileri gittiği bir dönemde “farklılık” karşısında korku duygusu. Avrupa’da, DEAŞ ve diğer radikal örgütlerin yükselişi, İslamofobiyi, İslam ile şiddeti birleştirerek daha da besledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “alternatif bir modernite” sunmasıyla ayrı bir güce sahip: Yerel değerlere ve geleneklere dayalı aynı zamanda da Batı ve küreselleşmeye açık bir modernite. Erdoğan Batı’ya itaatkar olmayan bir modernite öneriyor. Ve bu da Ortadoğu insanı için çok önemli.
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri inişli çıkışlı bir hikayeye sahip, Mısır’da Cunta lideri Sisi ile iyi iilşkiler geliştiren Avrupa son zamanlarda daha önce hiç olmadığı kadar Türkiye’yi eleştiriyor. Sizce AB, Türkiye söz konusu olduğunda çifte standart uyguluyor mu?
Avrupa Birliği ve Batı, güçlü ve bağımsız Müslüman liderlere alışkın değil. Geçtiğimiz on yıllık dönemlerde Batı hükmedebileceği, batıya karşı aşağılık duygusu olan liderlerle iş birliği yaptı. (Gamal Abdelnasser gibi birkaç istisna dışında). Bugün ise, Arap davasını savunacak cesarette ve bağımsız bir dış politika izleyen bir liderle karşı karşıyalar. Bu onları korkutuyor. Bugunkü Türkiye’nin eski Türkiye’den çok farklı olduğunu, Türkiye’nin dünya yönetimine katılma hakkını talep eden bağımsız bir yükselen güç olduğunu anlamaları çok zor oldu.
ERDOĞAN ARAPLARIN DA REİS'İ
Lübnan asıllı Fransız vatandaşı Dr. Jana Jabbour, Sciences Po Paris Üniversitesi’nde araştırmacı ve Beyrut’taki Saint Joseph Üniversite’sinde siyaset bilimi profesörü olarak görev yapıyor. Jabour’un Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan yönetimindeki Türkiye diplomasisi üzerine yazdığı bir kitabı bulunuyor. Profesör Jabbour ile 16 Nisan referandumunun Arap ülkelerine etkisi, Türk-Arap ilişkileri, bölgede Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik teveccühü ve Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerini konuştuk. Jabbour, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Arap dünyasında “reis” olarak görüldüğünü, sunduğu alternatif modernleşme modeli ile Ortadoğu kamuoyunun gönlünde yer edindiğini ifade ediyor. Lübnan asıllı Fransız vatandaşı Jabbour, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı ile ilişkilerde eşit ve bağımsız bir duruş sergilediğini belirterek, bu durumun Arap kamuoyu tarafından desteklendiğini belirtiyor. Kaynak: Yeni Şafak