Ceyhun Bozkurt, Türkiye-Libya mutabakatını yorumladı: Yunanistan'ın veziri düştü, Türkiye şah çekti

Türkiye’nin Libya’yla Doğu Akdeniz için imzaladığı anlaşma, oldubittiyle bölgede hakimiyet kurmak isteyen kesimlerin oyununu bozdu. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan M5 Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ceyhun Bozkurt, “Türkiye, deyim yerindeyse Yunanistan’ın vezirini düşürmüştür. Bundan sonraki aşama Yunanistan’ın şahını düşürmektir. Yani Türkiye Yunanistan’a şah çekmiştir.” dedi.

Aksam.com.tr

Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti arasında, “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ile iki ülkenin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının muhafazasını hedefleyen “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” imzalandı.

Aksam.com.tr’den Ezgi Aşık’a konuşan M5 Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ceyhun Bozkurt, Türkiye ve Libya arasında imzalanan anlaşmanın tarihi bir adım olduğunu belirtti. Bozkurt, “Bu adımın devamını sağlamak için artık bir an önce Doğu Akdeniz için Münhasır Ekonomik Bölge ilanı yapılmalı ve diğer kıyıdaş ülkelerle deniz sınırlarımızın belirlenmesi gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.

Bozkurt, şunları kaydetti:

“Türkiye’nin 27 Kasım 2019 tarihinde Libya’daki meşru Ulusal Mutabakat Hükûmeti ile imzaladığı deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması tarihi önemde. Türkiye, deyim yerindeyse Yunanistan’ın vezirini düşürmüştür. Bundan sonraki aşama Yunanistan’ın şahını düşürmektir. Yani Türkiye Yunanistan’a şah çekmiştir.”

“YUNANİSTAN, LİBYA’NIN İÇ SAVAŞINI FIRSAT BİLİP DENİZ ALANINI GASP ETTİ”

İki ülke arasında imzalanan anlaşmada Libya’nın da kazandığını belirten Ceyhun Bozkurt, “Anlaşmayla Libya, Yunanistan ile yapılacak antlaşmaya nazaran 16 bin 700 km’lik daha fazla bir deniz yetki alanına sahip olmuştur. Ayrıca malumunuz Yunanistan Libya’daki iç savaşı fırsat bilip bu ülkenin 39 bin kilometrekarelik bir deniz alanını 2014 yılında oldubittiye getirip gasp etmişti.” diye konuştu.

Ceyhun Bozkurt sözlerine şöyle devam etti:

“Şimdi Libya, Yunanistan ile anakaralar esas alınarak bir sınırlandırma anlaşması yapılmasına zemin hazırlayacağından, Girit Adası güneyindeki toplam deniz yetki alanı kazancını 39 bin kilometrekareye ulaştıracaktır.”

“LİBYA BU ANLAŞMADAN GERİ ADIM ATAMAZ”

Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükûmeti’nin meşru olduğunu söyleyen Bozkurt, “Libya bu anlaşmadan geri adım atamaz. Atarsa, Libya toprağını başka ülkeye peşkeş çekmiş olur ve vatan haini ilan edilir. Bu durum Türkiye’nin ısrarla yaptığı ‘Doğu Akdeniz’de hakkaniyetli paylaşım’ çağrısının ne kadar samimi olduğunu göstermektedir. Batı’nın şımartılmış, pohpohlanmış çocuğu Yunanistan’ın ve Rumların ‘hep bana hep bana’ anlayışının yerine Türkiye’nin ‘herkesin hakkı teslim edilsin’ anlayışı öne çıkacaktır.” ifadelerini kullandı.

“MISIR TÜRKİYE’NİN ÇAĞRISINA BAĞLI KALIRSA KAZANÇLI ÇIKAR”

Mısır’ın Türkiye’nin “hakkaniyetli çözüm” çağrısına bağlı kalırsa bu konuda kazançlı çıkabileceğini belirten Bozkurt, “Uzmanların aktardığı bilgiler önemli. Aktarılan şu; Mısır, 2003 yılında Rumlar yerine Türkiye ile Anadolu-Afrika ortay hattına göre sınırlandırma anlaşması yapsaydı Rumlar ile yaptığı anlaşmaya nazaran 11 bin 500 kilometrekare daha fazla deniz alanı kazanabilecekti.” dedi.

Mısır’ın kaybedeceği kilometrekareyle ilgili sözlerine devam eden Bozkurt, şunları söyledi:

“Yunanistan’ın Girit, Kaşot, Kerpe, Rodos, Meis hattını esas alarak belirlediği ortay hat üzerinden Mısır ile bir anlaşma yapması durumunda ise Mısır’ın kaybı Türkiye ile yapılacak bir sınırlandırma anlaşmasına nazaran 15 bin kilometrekare deniz alanı olacak. Yani Türkiye bunu da göstermiştir.”

“RUMLAR İSRAİL’İN 130 MİLYAR METREKÜPLÜK DOĞALGAZINI GASP ETTİ”

Rumların bölgede İsrail’in haklarını da gasp ettiğini söyleyen Bozkurt, “Yine aynı durum İsrail için de geçerli. Eğer hakkaniyetli yaklaşırsa Rumların gasp ettiği alanlarda İsrail de hakkını alacaktır. Bu geçmişte Rumların ilan ettiği Afrodit sahasındaki durumda ortaya çıkmıştır. İsrail’in bu sahada 130 milyar metreküp doğalgazını Rumların gasp ettiği ortaya çıkınca İsrail sesini yükseltmişti.” diye konuştu.

“YUNANİSTAN TÜRKİYE İLE ÇATIŞMAYA GİRMEYİ GÖZE ALAMAZ”

Türkiye’nin Libya ile imzaladığı anlaşmayla Sevilla haritasını çöpe attığını ifade eden Bozkurt, “Mutabakat sayesinde Yunanistan ile GKRY-Mısır arasında bir kalkan şeklinde deniz yetki alanı şeridi oluşturuluyor. Önümüzdeki dönem Meis Adası etrafında ciddi gelişmeler yaşanabilir. Önümüzdeki dönemin kriz veya olası çatışma alanı bu bölge olacak gibi görünüyor. Ancak kimsenin, hele de silahlı kuvvetler dengesi çok aşağımızda olan Yunanistan’ın Türkiye ile bir çatışmaya girmeyi göze alacağını da sanmıyorum.” sözlerini kullandı.

“BÖLGEDEKİ MEİS ADASI KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR”

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kıyısı bulunan her ülkenin hukuka uygun şekilde hakkını almasını istediğini sözlerine ekleyen Ceyhun Bozkurt, şöyle konuştu:

“Doğu Akdeniz’e en uzun sınıra sahip ülke olan Türkiye ısrarla sıkıştırılmak, kıyılarına hapsedilmek isteniyor. Bunun en çarpıcı örneği Sevilla Haritası denen kabul edilemez haritadır. AB, Yunanistan ve Rumların desteklediği bu haritaya göre Türkiye Antalya Körfezi’ne hapsedilmek istenmektedir. Bu sayede Yunanistan ile Rumlar ve Mısır arasında haksız ve hukuka aykırı bir şekilde deniz sınırı oluşmaktadır.

Türkiye bunu kabul etmemekte, bu haritada özellikle Meis Adası kritik önem taşımaktadır. Kıyılarımızın dibindeki bu adanın çevresini Yunanistan kendi deniz bölgesi ilan etmiştir. Ancak denizcilik uzmanları adalar ile anakaraların deniz sınırlarının bir tutulamayacağı konusunda vurgu yapıyor. Bu durum Libya ile yaptığımız anlaşmada görüldüğü üzere Girit Adası için de geçerli.”