“Türk vatandaşları serbest kalmasaydı Hafter’in havadan ve denizden vurulacağını düşünüyorum. En azından bu yönde hazırlık yapıldığını öğrendim” diyen Yahya Bostan’ın yazısı şöyle:
Bölgeyi zehirleyen birkaç aktör var. Tahran’ın ayrıştırıcı, agresif politikaları, Şam rejimine koşulsuz desteği örneklerden biri. Şam rejimi Türk gözlem noktasına saldırıp askerimizi şehit ediyorsa, Esad’ın yanında duran Tahran’ın -özellikle ABD ile boğaz boğaza gelmişken- takkeyi önüne koyup bir düşünmesi gerekir.
Sadece o mu? Körfez ülkeleri, başta Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere hırslı ve ayrıştırıcı politikalarıyla bölgeyi ateş çemberine çeviriyorlar. Bu anlamda Körfez’de başlayan, Mısır’a uzanan, şimdi de metastaz yaparak Libya’ya sıçrayan zehirli bir süreçle karşı karşıyayız.
Libya’da ne oluyor? General Halife Hafter’e bağlı güçler, Libya’nın BM tarafından tanınan meşru Serrac hükümetini hedef alıyorlar. Arkalarında ciddi bir destek de var. BAE, Suudi Arabistan, kısmen Fransa ve Rusya Hafter güçlerini destekliyor. ABD’nin somut bir desteği yok ancak olan bitene ses çıkarmaması Hafter tarafından bir destek olarak yorumlanıyor. Ve isyancı güçlerin iştahını kabartıyor.
Hafter güçleri dışarıdan aldığı silah, para ve siyasi destekle sahada önemli bir kazanım elde etmişti. Ülkenin neredeyse yüzde 95’ini ele geçirdikleri söyleniyordu. Meşru hükümet düşme noktasına gelmişti. Bunun üzerine bir Libya heyeti Ankara’ya geldi. Çeşitli temaslarda bulundu. İki ülke arasında var olan güvenlik ve savunma anlaşması Libya’nın talebiyle güncellendi. Bu tarihten sonra Libya sahasında gelişmeler farklı bir yöne akmaya başladı. Hafter güçleri gerilemeye, kazanımlarını kaybetmeye başladı.