Rahmetli Başbakan Adnan Menderes gibi ne zaman Muhammed Mursi’nin mücadelesi konuşulsa ister istemez akıllara Bosna’nın Bilge Kral’ı Aliya İzzetbegoviç’in “Bizi toprağa gömdüler ama tohum olduğumuzu bilmiyorlardı” sözü gelir.
Hak ve hakikat mücadelesinin kahramanları onlar…
İsimleri, yaşadıkları coğrafyalar farklı olsa nesilleri ve çağları aşan çağrıları aynı…
Menderes bir askeri darbe sonucu hapsedildi ve idamına kadar türlü işkencelere maruz bırakıldı.
Muhammed Mursi de, yönetimi darbe ile ele geçiren diktatör Sisi’nin işkenceleri altında “kasten ve yavaşça” ölüme sürüklendi.
Örnek kişiliği ve mücadelesi ile tarihe adını şerefle yazdıran Mursi tüm şahsiyetli liderler gibi dualarla yad ediliyor.
MISIR’IN MENDERES’İ…
Eski diktatör Hüsnü Mübarek’i istifaya zorlayan halk devriminin ardından Mursi, 2012’de seçimle Cumhurbaşkanı olduğunda Mısır demokrasiyle, millet iradesiyle, insan haklarıyla, özgürlüklerle tanışma fırsatını yakalamıştı.
Ama 3 Temmuz 2013’te dönemin Savunma Bakanı Abdulfettah es Sisi tarafından gerçekleştirilen askeri darbeyle görevinden uzaklaştırıldı ve bilinmeyen bir yere götürüldü.
Hapsedilmeden önce Mısır halkına seslenmiş, “Sizleri, çocuklarımızı, bizden sonra gelecek evlatlarımızı korumak istiyorum. Kızlarımızı, geleceğimizin annelerini korumak istiyorum. Onlar çocuklarına sizin babalarınız adamdı, haksızlık ve bozuk görüşler karşısında asla boyun eğmediler, vatanlarından, haklarından ve dinlerinden en ufak taviz vermediler, diyecekler. Bu haklarımızın bedeli için benim kanım akacaksa, ben hazırım. Vatan uğruna canımı kolayca veririm. Allah her şeye kadirdir. Kimse sizi aldatmasın. Sakın tuzaklara düşmeyin. Rabbimiz… Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi eğritme, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lütfu en bol olan yalnız sensin. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler” demişti.
Bu konuşmasının ardından götürüldüğü o bilinmeyen yerde aylarca hapis tutuldu.
Ağır hasta olmasına rağmen tedavisine izin verilmedi, ilaçlarını kullanamadı.
Ailesiyle görüştürülmedi.
Hatta hücresinde Kur’an-ı Kerim bulundurmasına bile imkan tanınmadı.
Bu yüzden “Hücreme Kuranı Kerim’in girmesini yasakladılar ama onu 30 yıl önce ezberlediğimi unuttular ve ona dokunabilmeyi çok isterim…” demişti.
Sadece bu sözü değil, Mursi’nin “Kur’an bizim anayasamızdır, Resul bizim liderimizdir, Cihad bizim yolumuzdur, Allah yolunda ŞEHİD olmak en büyük arzumuzdur” sözleri de hala hafızalarda tazeliğini koruyor.