İzmir'e gelen Binali Yıldırım, yanan orman alanlarında helikopterle inceleme yaptı. Daha sonra da İzmir Valiliği'nde bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya İzmir Valisi Erol Ayyıldız, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, AK Parti İzmir milletvekilleri Mahmut Atilla Kaya, Alpay Özalan, Cemal Bekle, eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, rektörler ile oda ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri hazır bulundu.
Toplantının ardından açıklama yapan Binali Yıldırım, orman yangınlarıyla ilgili izlenimlerini aktardı. Yıldırım, İzmir, Muğla, Milas ve Bodrum'da aynı anda 19 orman yangınının çıktığını, bunlardan 5'inin İzmir'de olduğunu hatırlattı. Tüm temennilerinin orman yangınlarının bir daha çıkmaması olduğunu dile getiren Yıldırım, "Yangınların çıkmaması için herkese görev düşüyor. Bütün kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve özellikle vatandaşlara görev düşüyor" dedi. İlk orman yangınının Karabağlar bölgesinde başlayıp, şiddetli rüzgarın etkisiyle hızla yayıldığına dikkat çeken Binali Yıldırım şöyle konuştu:
"Yangının başladığı yer orman gözetleme kulesinin hemen alt tarafı. Büyük bir şans ki yangın başladıktan 10 dakika sonra ekipler müdahale edebildi. Bu yüzden daha büyük bir alanın tahrip olmasının önüne geçildi. Araziyi buraya gelmeden önce gördük. Vadiler, tepeler var. Farklı istikametlerde rüzgarların hakim olduğu bölge. Bunlar mücadeleyi zorlaştırdı. 5 köyün ciddi tehlikeyle karşı karşıya olduğunu tespit edip, özellikle Menderes'e bağlı Çatalca, Yeniköy, Seferihisar'a bağlı Eski Orhanlı, Yeni Orhanlı üzerinde tedbirler alındığını öğrendik. Bu şekilde yangının buraya sirayet edilmesinin önüne geçildi. Başta Tarım ve Orman Bakanı olmak üzere Orman Genel Müdürlüğü ekipleri ve sivil toplum kuruluşları ellerindeki imkanlarla bu mücadeleye katkı sağladı, herkes seferber oldu."
Yangına 20 helikopterin fiilen müdahale ettiğini ifade eden Yıldırım, "Yangın bölgesinde havuzlar var. Helikopterler 400 ile 1600 ton arasında su kapasitesi olan bu havuzlardan dalıp aldığı suyu, yangının üzerine döküyor. Her seferinde 2.5 ton su serpiliyor. Dolayısıyla denizden su alma ihtiyacı hissedilmiyor. Bunun için de 237 arazöz ve Orman Genel Müdürlüğü'nün elinde hangi cihazlar varsa burada kullanıldı. 45 su taşıma aracı, 29 müdahale aracı ve belediyelere ait 95 itfaiye aracı da bilfiil yangın söndürme faaliyetine destek oldu. Mühendisler, yangın muhafaza memurları, jandarma ve polislerimizden oluşan 1200 kişilik büyük bir ekip de olağanüstü bir gayretle 53 saat boyunca gece gündüz yangın için gayret gösterdi. Hepsine teşekkürler" dedi.
Konuyla ilgili bazı yanlış anlaşılmaların olduğunu ve doğru olmayan bilgilerin paylaşıldığını kaydeden Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"Bazı ileri geri laflar oluyor. 'Resmi elbiseyle yangını daha da büyütmek için ormanı yaktı' diye haberler çıkıyor. Cahillik kötü. Yangının yönünü değiştirmek için ters yangın metodu var. Bu metod uygulanınca yangın oradan iç bölgelere doğru çekilip, büyük tehlikenin önüne geçiliyor. Bu yangında sadece ağaçlar yok olmadı, flora ve fauna da büyük oranda tahrip oldu. Orman canlıları büyük ölçüde olumsuz etkilendi. Tilki, tavşan, yaban domuzu gibi aktif canlılar ile ilgili olumsuz bir tablo olmadığı öngörülüyor. Yangında can kaybı olmamasından memnunuz. Yangının neden çıktığı teknik bir konudur. Tahkikatlar devam ediyor. İlk bulgulara göre sabotaj ihtimali düşük olsa da göz ardı edilmiyor. Cam parçası yere atıldığında mercek etkisiyle ateş oluşturabilir. İhtimallerin tamamı inceleniyor."
Türkiye'nin 78 milyon hektar araziye sahip olduğunu belirten Binali Yıldırım, bunun yüzde 25'inden fazlasının yani 22 milyon 621 bin hektarının orman kaplı olduğunu söyledi. Bu alanların zaman zaman yangınlarla tahrip olsa da orman varlığının yenilendiğine dikkat çekti. İzmir'de daha önce meydana gelen yangın yerlerinden fotoğraflar göstererek örnekler veren Binali Yıldırım, yapılan rehabilitasyon ve yeşillendirme çalışmaları ile bu alanların eski haline geldiğini ifade etti. 2017'de çıkan Foça yangınından örnek veren Binali Yıldırım, bölgede fidan dikiminin tamamlandığını bildirerek, "Ormana dönüşmesi yıllar alır. Bir ağacın ergenliğe ermesi bir insanın hayatı gibi. Buraya gelmeden önce Menderes'e de gittik. Burada da 1 milyon 800 bin ağaç dikimi yapıldı" diye konuştu.
Yanan alanların yerleşime açılacağı ile ilgili bazı iddialara da yanıt veren Yıldırım, ormanların Anayasa'da özel yerleri olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Orman arazisi amacı dışında kullanılamaz. 2B yasasını biz 10 yılda zor çıkardık. İzmir'in içinde binaların olduğu alanlar orman alanı gözüküyor. Sadece tek bir yaprak yok. Aynı miktarda Tarım ve Orman Bakanlığı'na başka şekilde hazineye ait arazi vermek suretiyle, yani orman varlığını kaybetmemek kaydıyla sorunu çözebildik. Orman Kanunu en ağır kanundur. Üzerinde hiçbir şey yapamayacağınız bir anlam taşır. Geçen 15 yıl içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özel çabasıyla orman varlığımızı ciddi ölçüde arttırdık. Dünyada orman varlığını tüm yangınlara rağmen az sayıda arttıran ülkeler arasında bulunuyoruz. 2 milyon hektardan fazla orman varlığı arttırıldı."
'KURUMLARIMIZI YIPRATARAK BİR YERE VARAMAYIZ'
İzmir milletvekili olarak bu konuyla özel olarak ilgilendiğini aktaran Binali Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"Sivil toplum kuruluşları temsilcileri, bakanlar, bakan yardımcıları ve Orman Genel Müdürü ile birlikte işin çilesini çekenler burada. İzmirlilerin kafasını karıştırmaya yönelik lafları ortadan kaldırmak için önce yangın yerini bizzat görüp bilgi alışverişinde bulunduk. İnşallah üzücü yangınlarla bir daha karşılaşmayız. Ama hayatın doğal akışı içinde bunlar olur, amacımız hazırlıklı olmaktır. Kurumlarımızı yıpratarak bir yere varamayız. Kurumların moralleri yüksek olmazsa daha büyük zararlar olması kaçınılmaz."
'İZMİR'DE 800 BİN ÖĞRENCİ FİDAN OLUYOR'
İzmir genelinde başlatılan bir kampanyanın da duyurusunu yapan Yıldırım, üniversitelerin de dahil olacağı kampanyada ziraat ve veterinerlik fakültelerinin bazı çalışmalar yapacağını ifade etti. Yıldırım, "Bazıları toplanıp ağaç dikeceğini açıklıyor. Cehaletin de bir ölçüsü olmalı. Yanan bir yerde ağaç dikmek için önce bir temizlik yapılmalı. Daha sonra toprağın hazırlanması gerekir. Bu işlerin en seri şekilde yapılması kasım sonunu bulur. Daha önce ağaç dikmeye çalışmak göz boyamaktır. Biz ağaç dikim programını şöyle planlıyoruz; 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde İzmir'in bütün öğretmenleri, öğrencilerine çağrı yapıyoruz. 9 Eylül'de okulların açıldığı gün bunun duyurusunu yapacağız. 24 Kasım'da hep birlikte o arazide olacağız. Herkes kendi başına iş yapamaz. İzmir bir bütündür. İzmirin dağlarında çiçeklerin tekrar açması hepimizin ortak geleceğidir. 9 Eylül'de 'İzmir'de 800 bin öğrenci fidan oluyor' sloganıyla bu kampanyayı başlatıyoruz. Karabağlar, Urla, Seferihisar ve Menderes'te ağırlıklı olarak fidan dikimi yapacağız. Üniversite öğrencileri de bize destek verecek. Onlar işi daha anlamlı kılıyor. Tüm İzmir seferber olacak. Bunu büyük bir keyifle başaracağız."
'BİR YERDE YANGIN OLSA DAVET Mİ BEKLERSİNİZ?'
Konuşmasında küresel ısınma ve iklim değişikliklerine dikkat çeken Yıldırım, mevsimlerin karıştığını söyleyerek, 1 yılda düşecek yağmurun 1 günde de düşebileceğini kaydetti. İklim değişikliklerinin etkileri ile ilgili olarak üniversitelerin araştırma yapabileceğini anlatan Yıldırım, "Türkiye'nin önemli üniversitelerinin yer aldığı İzmir özelinde ve ülke genelinde küresel ısınma konuları kapsamlı araştırılmalı. Bu nesillerimizin geleceği için önemli" dedi.
Yangına müdahale için Türk Hava Kurumu'nun uçaklarının kullanılmaması konusundaki tartışmalara da değinen Yıldırım şunları ifade etti:
"Bir yerde yangın olsa davet mi beklersiniz? Herkes elindeki imkanı kullanır. Yangına müdahale etmek için izin mi alacaksınız? Uçak kalkar yangına müdahale ederse, kimse karşı çıkmaz. Herkes yangına müdahale etmek için gayret gösterir."