''Biden, Türkiye'ye F-16 satışı için devreye girmeli''

Emekli Albay, Eski Amerikan Dışişleri Bakanlığı Politika Planlama yetkilisi ve jeopolitika danışmanı Rich Outzen, Rusya'nın Ukrayna saldırısı sonrasında büyük güçler ve bölgesel aktörlerin pozisyonları, Türkiye'nin Ukrayna politikasının Türkiye-ABD ilişkilerindeki yansıması, Biden-Erdoğan görüşmesi, Kongre'deki son tablo, İsrail devlet başkanı ve Yunanistan başbakanının ziyaretleri ve sonrasındaki sürecin ABD'deki lobilere olası yansımalarını değerlendirdi.

AA

Emekli Albay, jeo-Politika danışmanı Rich Outzen Rich Outzen ile Türkiye-ABD ilişkilerini, Yunanistan başbakanının ve İsrail devlet başkanının Türkiye ziyaretlerini, ABD'deki lobileri, Batı'nın son yüzyıl boyunca uyguladığı silah ambargolarını, Biden ve Kongre'nin Ukrayna sonrası bugünkü durumunu AA'dan Serra Karaçam'a değerlendirdi.


⁃ Türkiye'nin Ukrayna-Rusya krizinde arabuluculuk çabasını nasıl görüyorsunuz?

-Sonuçlar henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Dışişleri bakanı Çavuşoğlu isteyeceği gibi olmasada, belli bir düzeyde çok etkileyici olduğunu düşünüyorum.

İlginçtir ki Türkiye, bir yandan Rusya'ya sempatisi ve iş yaptığı için eleştirilen bir NATO ülkesi. Ancak bu bağlar aslında zaman zaman önemli hale gelir. Erdoğan ve Türk hükümetinin Fransız Emmanuel Macron'dan biraz daha çekici olduğunu görüyoruz.

Türkiye aynı zamanda Ukrayna'ya çok sağlam askeri destek sağlıyor. Sadece Bayraktar dronları TB2'leri satmakla kalmadılar, aynı zamanda çok güçlü bir diplomatik güvenlik sağlandığına dair bazı lojistik yeniden tedarik olduğuna dair kanıtlar var. Bu ilginç bir dengeleyici rol.

Ancak Türkiye, Rusya ile hem konuşup hem de Rusya'ya biraz sempati duyabilen, ancak aynı zamanda "sert güç" açısından da Rusya'yı durdurmaya yardımcı olacak yeteneğe sahip tek NATO ülkesi olmaya devam ediyor. Ve Türkiye'nin bu konudaki çabaları Ukrayna, Zelensky, birçok hükümet yetkilisi ve askeri yetkili için çok değerli. Bu yüzden ilginç bir dengeleme.

Bahsettiğiniz üzere Diplomasi Forumu için bulunduğum Antalya, arabuluculuk nedeniyle oldukça büyüleyici. Umarım bu belki de daha üst düzeylerde bile başka bir görüşme turu oluşturacak. Türkler de bunu umuyor. Konuşmak iyidir, kavgayı durdurmaya yardımcı olabilecek her şey iyidir. Ve Türkiye, bu tür şeyler yapacak konumda olan birkaç ülkeden biri.

"RUSYA İLE HER ZAMAN İLİŞKİ OLACAK, BU NORMAL"

-Türkiye'den Rusya'ya duyulan sempatiyi vurguladınız. Türkiye'nin savunma ihtiyaçları açısından bu ilişkinin köklerine dönebilir misiniz? Vaktiyle ABD'den gelmesi beklenen Patriotlar hakkında bugun ne söylersiniz?

⁃ Türkiye'nin Rusya ile pragmatik bir ilişkisi var, bunun bir kısmı coğrafya tarafından yönlendiriliyor. Ve Ruslar ve Türklerin uzun süredir, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana komşu. Osmanlı zamanlarına kadar uzanıyor.

Ve bazen kavga ediyorlardı bazen barış içindeydiler, her zaman ticaret yapıyorlardı ve aralarında kültürel alışverişler oldu. Türkiye'nin Rusya ile ilişkisi olmayacağını düşünenlere; gerçek bu değil. Gerçek şu ki, ekonomik, tarihi ve coğrafi nedenlerle her zaman bir ilişki olmuştur.

"TÜRKLERE BAĞIMSIZLIK SAVAŞINDAN BERİ TEÇHİZAT SATMIYORDUK"

Şimdi özellikle savunma sanayi teçhizatı konusunda, 1920'ler-30'larda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterinde yer alan ilk tankın Rus tankı olduğunu zaman zaman insanlara belirtmek isterim. Sovyet tankı. T28. Neden? Çünkü o sırada Batı genç cumhuriyete karşı savaşı yakın zamanda bitirmişti...

Türklerin bağımsızlık savaşı sırasında (İstiklal Savaşı) birkaç Avrupalı gücün Türkiye'yi işgal ettiğini hatırlayın, açıkçası Türklere askeri teçhizat satmıyorduk. Türklerin 20'li ve 30'lu yıllarda Bolşevik Rusya ile çok ilginç bir ilişkisi vardı. İkinci Dünya Savaşı'nın seyri Sovyetler Birliği'nin daha fazla güçlenmesiyle sonuçlandığından, sokaklardaki sorunlar ve açıkçası Türkiye'ye yönelik artan sovyet saldırganlığı yüzünden küskünlestiler. İşte o zaman Türkiye NATO'ya katıldı.

"KIBRIS BARIŞ HAREKATI EN BÜYÜK AMBARGOYU BAŞLATTI"

Ama 60'larda 70'lerde bile... Geriye dönüp baktığınızda farklı zamanlarda silah ambargoları, batıdan bir çeşit baskı var.

Ve tabii ki en büyük olanı 1974-75'te Türklerin Barış Harekatı dediği şeyden sonra. Dünyanın çoğu "Kıbrıs'ın işgali" olarak adlandırdı.

Bu askeri harekatın ardından Türkiye'ye askeri silahlara ambargo uygulandı ve bu ambargo yıllarca sürdü. Ve son zamanlarda Kongre tarafından silah satışlarının düşmesine izin vermeyen De Facto silah ambargosu var. Bir anlamda 2-3 yıl ama bir anlamda daha uzun oldu.

⁃ Sebepleri bu mu sonuncunun?

"TÜRKİYE BAĞIMSIZ SAVUNMA ENDÜSTRİSİNİ OLUŞTURMAK İSTEDİĞİ İÇİN..."

-İki nedeni var. Her iki tarafa da adil olursak... Birincisi şu ve burada Amerikan tarafına adil davranacağım; Amerikalılar, Raytheon, patriotları yapan şirket; teknolojiyi' yazılım kodunu ve tüm geliştirme yönlerini paylaşmaktan endişe duyuyorlardı. Bunu saklamayı tercih ettiler. Pahalı bir sistem. Geliştirdikleri sistemle paralarını geri kazandıklarından emin olmak istediler. Yani Amerikan bakış açısından patriotları ilk başta satmamasının nedeni, Türkiye'nin çok fazla ortak yapım ve çok fazla teknoloji transferi istemesiydi. Bu, Türkiye açısından büyük anlam ifade ediyor. Çünkü Türkiye kendi bağımsız silah sanayisini geliştirmek istiyor. Niye ya? Çünkü ambargolardan bahsettik. Ve Türkiye, Batı'nın hoşlanmadığı bir şekilde dış politika kararları aldığında ambargo almaktan hoşlanmıyor.

"MAVİ MARMARA İSRAIL LOBİSİNİN TUTUMUNU DEĞİŞTİRDİ"

Bir diğer husus 2008-2009'dan sonra özellikle, Mavi Marmara... İsrail ile Türkiye'nin karşı karşıya geldigi bir " kaza olayı". Türkiye-İsrail ilişkileri bozuldu ve çok gerginleşti. Kongrede Türkiye'ye verilen desteğin bir kısmı durdu. 90'lı yıllarda Türkiye, ABD'deki İsrail yanlısı lobilerden büyük destek gördü. Çünkü Türkiye ve İsrail çok yakın ilişkiler içindeydi. Bu ilişki kötüleştikçe, Kongre'yi Türkiye'ye herhangi bir silah satışını onaylamaya ikna etmek çok zorlaştı. Yani bu son gayri resmi silah ambargosu uygulanmadan önce bile de facto bir ambargo, bir gölge ambargo vardı. Bir sürü küçük mühimmat satışı oldu. F-16'ların onarım parçaları gibi şeyler. Ama 2000'lerden bu yana Türkiye'ye büyük bilet yok... Yani nedenler, bölgesel siyaset ve Kongre politikalarıyla ilgili faktörlerin bir kombinasyonu.

ABD'DE YUNAN VE İSRAİL LOBİLERİ

⁃ İsrail'in yeni cumhurbaşkanı Herzog Türkiye'yi ziyaret etti, uzun yıllar sonra ziyaret eden ilk lider oldu ve Pazar günü Yunanistan Başbakanı Erdoğan ile görüşecek. Az önce lobilerden ve bunların Kongre üzerindeki etkilerinden bahsettiniz. Bu görüşmelerin ABD'deki her iki lobi için de etkisi ne olacak?

Evet. Bence iki lobi çok farklı. Yunan lobileri Ege'de devam eden niyetler konusunda çok endişeli. Bence Atina'da ve dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Yunan toplumunda, benim görüşüme göre sağlam temellere dayanmasa da gerçek bir korku var: "Türkiye Ege'de Yunanistan'a karşı askeri güç kullanmaya çalışacak." İster Akdeniz'de ister Ege'de. Bazı Yunanlılar, Türkiye'nin Yunanistan'dan adaları geri alacağını düşünüyor. Ancak Doğu Akdeniz'deki petrol ve gazın askeri yollarla takviye edileceğine dair iddialardan kesinlikle korkuluyor. Dolayısıyla birçok Yunan, iki ülke NATO müttefiki olmasına rağmen Türkiye'yi askeri bir tehdit olarak görüyor.

Bu, liderin bir ziyaretiyle üstesinden gelinebilecek bir korku ya da endişe olmayacak. Başbakan'ın ziyareti muhteşem. Bakın ben NATO yanlısıyım, Atlantikçi Amerikalıyım, dolayısıyla Türkiye'nin İsrail ve Yunanistan ile iyi ilişkiler içinde olmasını istiyorum. Ancak Rum toplumunun Türkiye düşmanlığın azaltmak çok daha fazlasını alacak. Şimdi İsrail farklı bir konu. Yunanistan ve Türkiye'den farklı olarak daha az sıfır bazı ilişkileri var. İsrail ve Türkiye'nin ortak çıkarları olan birçok alan var. Suriye harika bir örnek. Ve İsrail, Türkiye tarafından yakın bir tehdit hissetmiyor. İsraillilerin Türklerin geçmişte Müslüman Kardeşler'e veya HAMAS'a verdiği desteği düşünmesi nedeniyle dolaylı olarak tehdit altında hissediyor... Ama İsrail ve Türkiye'nin açıkça paylaştığı çok fazla çıkar var. Özellikle ABD'nin Orta Doğu'daki askeri profilini düşürdüğü bir çağda. En azından düşürmek istediği.

⁃ Hem İsrail hem de Türkiye, İran'ın iddiaları tarafından bir şekilde az veya çok tehdit ediliyor. İran, PKK'ya yardım etti... Aynı şekilde İsrail düşmanlarına da yardım ettiler. Gaz ihracatı açısından, Doğu Akdeniz'deki büyük İsrail gaz sahasını içeren bir çalışmayla Türkiye'ye giden boru hattı üzerinde çalışılabilirse, Türkiye ve İsrail para kazanacaktır. Bir de İstanbul'da küçük bir Yahudi cemaati var. Yani 90'lı yıllara kadar giden tarihi bağlar, Yahudilerin İspanya'dan kovulmasına kadar da geri götürebilirsiniz. Demek istediğim, Türkiye ile İsrail arasındaki anlaşmazlık çok daha yeni taze ama gecmiste de olumlu konular var.

Ve bu nedenle, inşa etmesi çok daha kolay ve Başkan Herzog, ikili ilişkilerin ekonomik ve stratejik potansiyelini en üst düzeye çıkarmaya çok niyetli görünüyor. İsrail ile daha erken dönemde daha fazla hareket göreceğiz. Yunanistan ziyareti de olumlu bir adım ama bu biraz daha uzun sürecek. Ve yine lobilere geri dönersek burada, ABD'de tek bir Yahudi lobisi yok değil mi? Birden fazla İsrail yanlısı lobi var. Merkezin biraz solunda J Sokağı var, merkezin sağında AIPAC var... Ama görüş çeşitliliği var. Ve hiçbir zaman yekpare Türkiye karşıtı olunmadı. Türkiye ile daha iyi ilişkiler kurmak isteyen bazı kesimler her zaman vardır. Ama ABD'de İsrail'i desteklemekle çok ilgilenen insanlardan yumuşama duyuyorsunuz, merak ediyorlar, "Türkiye'de neler oluyor, bu gerçek mi yoksa ekonomi için taktik mi?" diyen telefonlar aldım. Bu bana göre bir iyileşme belirtisidir.

"BAŞKAN BİDEN, TÜRKİYE'YE F-16 SATIŞI İÇİN DEVREYE GİRMELİ"

-Son soru F-16'larla ilgili. Türkiye, F35'ler için harcadığı parayı geri almaya ve savunma ihtiyacını da karşılamaya çalışıyor. Bu konuda nasıl bir ilerleme bekliyorsunuz?

-Bunu 50/50 olarak görüyorum. Tüm bu fikrin nasıl ortaya çıktığı büyüleyici, "neden yükseltilmiş F16'lara gitmiyoruz" dendi ve her iki taraf da gerçekten bu fikri beğendi. ABD ordusu ve Dışişleri Bakanlığı'ndakilerin yanı sıra Türk hükümeti tarafından da sağlam bir teklif olarak uyarlandı. Ama sonuçta burada da bir Kongre açısı var. 40 yükseltilmiş F16'nın satışı da dahil olmak üzere herhangi bir büyük silah satışı, Senato Dış İlişkiler Komitesi'ni ve Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'ni geçmek zorunda. Bu iki komiteyi yorumsuz ve itirazsız geçerse satış devam edebilir.

-Ukrayna'dan sonra kongre üyelerinin yaklaşımında bir değişiklik bekliyor musunuz?

-Benim anladığım, Ukrayna'dan sonra dört kritik kongre üyesi için hala 50/50 olduğunu düşünüyorum. Çünkü dört kritik kongre üyesi bu işte. Teknik uzmanlar bunun sağlam bir seçenek olduğunu söylediği sürece, üç tanesi bu konuda ilerlemeye istekli. Hâlâ bir tane var ve isim vermek istemiyorum ama NJ'de bir bölgeyi temsil ediyor olabilir.

Bu çok daha zor. Bence pozisyonunu değiştirmeli çünkü Ukrayna savaşından önce Türk dronlarının satışına bile karşıydı.

Bırakın Türkiye F16'larını satmayı, ABD'nin Türkiye'nin insansız hava aracı satmasını engelleme işine ABD'nin girmesinin bir yolunu bulmak istedi... özellikle şimdi Ukrayna'da Türkiye'nin olduğunu gördükten sonra, bu nedenle pozisyonunu değiştirmesinin imkansız olduğunu düşünmüyorum. Gerçekten önemli bir NATO meselesine, önemli bir ABD çıkarına yardım ediliyor. Bu yüzden pozisyonunu değiştirebilir ama benim görüşüme göre Başkan Biden'ın bunun için onunla kişisel olarak ilişki kurmaya çalışması gerekecek.

-Biden bunu yapar mi sizce?

-Değişir duruma göre.

-Mesela neye göre?

Washington siyaseti, yarar sağlamadan risk alacağınız bir oyun değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Biden dün konuştu ve bugün Türk basınından çıkan haberlere göre gündeme gelen konulardan biri de F-16 oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle "fiili ambargoyu bitirmenin zamanı geldi, F-16'larımıza ihtiyacımız var" dedi. Bu bir fırsat, top Joe Biden'ın sahasında. Senatör Menendez'e baskı yaparsa, adını da söyledim size, bence iyi bir şans var. Bu harika olur, bir ABD şirketine para kazandıracak, ABD ve Türk savunma toplulukları arasında bir güveni yeniden inşa edecek. Aynı zamanda bir NATO müttefikinin önemli bir ihtiyacına da yardımcı olacaktır. Kesinlikle öyle olmasını umuyorum ama Başkan Biden'ın Senatör Menendez ile bu konuşmayı yapmak için zaman ayırıp ayıramayacağını tahmin edemiyorum.

-Menendez'in koltuğu silah satışını önlemektedir, ne kadar etkin ve önemli?

-Kritik önemde, çünkü ABD sistemi ,özel olarak Senato, genel olarak Kongre'nin, tüm ABD silah ihracatında söz sahibi olması şeklinde dizayn edilmiş. Bu, Soğuk Savaş döneminde dikkatle düşünülen verimli bir yasa yapımı, Anayasal olarak Kongre dış politikada önemli bir role sahiptir.

-Şu anda bir koltuğa sahip tek kişiden bahsediyoruz?

Evet ama Kongre komite sistemiyle yönetiliyor. Ve komiteler, hangi işin ilerleyeceğine hangi işin ilerlemeyeceğine karar verir. Evet, bu çok önemli, Menendez'in yanı sıra Senatör Risch ve diğer birkaç kişinin rolü aslında oldukça kritik. Ve bence hepsi çok zekiler, Ukrayna'da neler olup bittiğini izliyorlar, bence şimdi Ukrayna'daki savaştan önce şansı daha yüksek. Ama belirli bir senatör için , karar almada kritik bir konumda olan bu senator icin, bunun nasıl sonuçlanacağını tahmin edemiyorum...