Başörtüsü yasağının mağdurları AKŞAM'a konuştu! Eğitim ve çalışma hakkımızı gasbettiler

Şerife Kaya ve Özlem Çoşan, 28 Şubat dönemindeki başörtüsü yasağının binlerce mağdurundan sadece ikisi… Kaya memuriyetten atıldı, Coşan büyük emeklerle kazandığı okuluna bir gün bile gidemedi. Kaya, o günleri “Özlük haklarım çalındı, işsiz bırakıldım, günlerce evden çıkamadım” diyerek anlatıyor. Coşan ise, “Eğitim hakkımız için direndik, coplandık, gözaltına alındık, gülen yüzlerimizi soldurdular” diyor.

GÜLCAN TEZCAN

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne yasal güvence teklifine karşılık anayasal düzenleme resti sonrası 28 Şubat'ta bu ülkenin genç, eğitimli kadınlarına uygulanan ayrımcılıklar bir kez daha gündeme geldi. O günlerde kamu çalışanı olan Şerife Kaya ve edebiyat fakültesi öğrencisi iken yasağa maruz kalan Özlem Coşan 25 yıl önce yaşadıklarını Akşam'a anlattı.

OKUL VE KAMUDAN ATTILAR

Sadece başörtülü oldukları için 1990'larda o günün iktidarı tarafından 'tehdit' olarak görülen ve birtakım yönetmeliklerle kamusal alanda varlık göstermeleri yasaklanan milyonlarca genç kız ve kadın hem eğitim hem de kamusal alanda çalışma hakkından mahrum bırakıldı. Yasağı destekleyenler tarafından çok ağır bir toplumsal baskıya maruz bırakılan, 'kötü örnek' olarak işaretlenip anayasal hakları ellerinden alınan başörtülü kadınların hayatı geri döndürülemez biçimde değişti. Onlarcası ağır depresyondan kansere çeşitli sağlık sorunları yaşadı.

SÜRÜLDÜ, İHRAÇ EDİLDİ

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde laborant olarak çalışan Şerife Kaya, 13 yıllık devlet memuru iken okullarda ve kamuda başörtüsü yasakları başladığında önce mesleği ile hiçbir ilgisi olmayan birimlere sürüldü. Bir süre Sarıyer'de Orman Fakültesi'ne bağlı bir birimde çalışmaya zorlanan Kaya, okullar açılacağı sırada öğrenciler görmesin diye Gökçeada'da Su Ürünleri Fakültesi'ne bağlı bir birimde görevlendirildi. Kaya 11 Ocak 1999 yılında da ihraç edildi. O günlerde birçok arkadaşının benzer şekilde ayrımcı uygulamalara maruz bırakıldığını ve haksızca işten çıkarıldığını anlatan Kaya, özlük hakları gasp edilerek işsiz bırakıldığı için uzunca bir zaman evden dışarı çıkamadığını, bir başka arkadaşının maddi yoksunluklar yaşayarak komşularının yardımı ile yaşamını devam ettirdiğini söylüyor.

14 YIL SONRA GERİ DÖNDÜ

14 yıl sonra kurumuna geri dönebildiğini ifade eden Kaya, "Başörtülülerin kamuda çalışma ve eğitim haklarını iade ettiği için AK Parti hükümetine müteşekkirim. Ancak o dönemde yaşanan ayrımcılığın yol açtığı tahribat, bıraktığı maddi ve manevi izler silinmiş değil. 28 Şubat'ın etkilerini hâlâ hissediyoruz. Bunların telafi edilebilmesi için 28 Şubat Gönüllüleri Platformu'nu kurduk. 20'ye yakın mağduriyet grubu belirledik." şeklinde konuşuyor..

HAYALLERİMİZİ ÇALDILAR

Strateji Dergisi Yayın Koordinatörü Özlem Coşan ise öğrencilik başörtülü olduğu için yaşadığı ayrımcılığı ve maruz kaldığı yasakları şöyle anlatıyor: "Galiba işin en hazin yanı o küçük yaşlarda sistemin ağırlığına hedef olmaktı. Düşünebiliyor musunuz, imtiyaz değil her vatandaşın yasal hakkı olan eğitim hakkınız bir sabah okul kapısına asılan bir yönetmelikle elinizden alınıyor. Her sınava girmişsiniz, binlercesi arasından okula yerleşmişsiniz. Ben İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne dereceyle girmiştim. İzmir'den kalkıp İstanbul'a kayıt yaptırdığım günü dün gibi hatırlıyorum. Bir genç hayaline kavuştuğunda mutluluk ve heyecan neredeyse elle tutulacak bir şeydir o yaşlarda. İşte bunu elimizden aldılar."

KAPININ ÖNÜNDE KALDIM

"Bir sabah okul için hazırlandım, Laleli'de fakülte önünde bir kalabalık vardı. Neden kapı kalabalıktı? Kapıdan girenler erkekler ve başörtülü olmayan kız öğrencilerdi. Kapıda bekletilenler ise örtülü öğrencilerdi. Anlayamadım, arkadaşlara sordum. Hepsinin yüzünde şaşkın bir belirsizlik izi. 'Bizi okula almıyorlar' dediler. Neden, dedim? Başörtülü olduğumuz içinmiş. Kanun yok, sadece bir yönetmelik. Sonrası hak arama, eylemler, binlerce kişilik yürüyüşler ve tek bir dalın kırılmadığı direnişler."

GÜLEN YÜZÜMÜ ALDILAR

"Biz öğrencisi olduğumuz okulun önünde bekledikçe üzerimize sıkılan tazyikli sular, gaz bombaları, sistemin arkamızdan savurduğu coplar, gözaltılar... En çok da genç yaşımın gülen yüzünü almışlardı benden. O fotoğraflarda görülen bütün yüzler, erken büyümüş kız çocuklarının yüzleridir. Oysa biz Türkiye'nin "okuyan kızları"ydık. Gerçek kardelenler. Sonra bir başka hikâye başladı. Sınırları aştık, okul için coğrafyalara açıldık. Ben de okuluma Kıbrıs'ta devam ettim. Bugün hâlâ öğrenciyim. Bu beşinci üniversitem. Gençken elinizden alınanı bir ömür bırakmak istemiyorsunuz."

24 YILLIK FOTOĞRAF

AKŞAM Ekler Müdürü Gülcan Tezcan, 1998'de İstanbul Üniversitesi önünde başörtüsü yasağına direnişi fotoğraflarken...

"1990'larda en sık takip ettiğim haberlerden biri başörtüsü eylemleri idi. O gün de Beyazıt Meydanı'nda kimbilir kaçıncı kez en temel insani haklarını savunmak için meydanda toplanan genç kızların mücadelesini takip için oradaydım. Objektifin ardından kimi üzgün, kimi kızgın, kimi endişeli yüzleri izledim. Bir meslektaşımın çektiği bu kareyi de uzun yıllar o günleri unutmamak için yanımda gezdirdim."

CHP, AYM'YE GİTTİ! YASAĞIN KALKMASINA BÖYLE DİRENDİLER

Meclis, 9 Şubat 2008'de demokratikleşme adımlarına bir yenisini ekleyerek üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağına son verme amacıyla Anayasa düzenlemesi yaptı. Yasa oylamasına katılan 518 vekilden 411'i yasağın kaldırılmasına 'evet' dedi. Hürriyet Gazetesi, 10 Şubat 2008'de '411 el kaosa kalktı' manşetiyle çıktı. Düzenlemeyle ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da aralarında bulunduğu CHP'li vekiller de Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) iptal başvurusunda bulundu. DSP'li vekillerin de desteğiyle gerekli imzayı tamamlayan CHP, değişikliğin yok hükmünde kabul edilmesini ve yürürlüğünün durdurulmasını istedi. Kılıçdaroğlu, o dönem "Başörtüsü ile okula gidilmesi hukuka ve laikliğe aykırıdır. Başını açıp üniversiteye gitmek devlet kuralıdır. Başörtüsü bir bez parçasıdır. Bir süre sonra belki de türban takan kardeşimiz türbanını açacaktır. İlla ömür boyu takacaksın diye bir kural mı var?" şeklindeki sözleri vicdanları sızlattı.

28 ŞUBAT'IN YARALARINI AK PARTİ SARDI!

MESLEK LİSELİYE KATSAYI ZULMÜ SONA ERDİRİLDİ

28 Şubat 1997'deki MGK'da alınan kararla kesintisiz 8 yıllık eğitimle geçildi, imam hatip liselerinin ortaokul bölümleri kapatıldı.

YÖK'ün 1998'de aldığı kararla meslek ve imam hatip liselerinden mezun olanların üniversite sınavlarında kendi alanları dışında yer alan bölümlere girmesini engelleyen katsayı farklılığı uygulanmaya başlandı.

AK Parti hükümeti, önce 2009'da imam hatip liseleri mezunlarına farklı katsayı uygulanmasına son verdi. Ardından 2012'de yapılan yasal düzenlemeyle imam hatiplerin ortaokul kısımları yeniden açıldı.

BAŞÖRTÜSÜ ÖZGÜR OLDU

28 Şubat zorbalığı kendisini en çok başörtüsü yasağında gösterdi. Eğitim öğretim kurumlarından kamu kuruluşlarına kadar birçok 'kamusal alan'da başörtülü kadınların eğitim ve çalışma hakları ellerinden alındı.

Başörtülü üniversite öğrencileri ikna odalarına gönderildi. Başörtüsü yasağına karşı düzenlenen barışçıl gösterilere polis sert şekilde müdahale etti, çok sayıda kişi gözaltına alındı, tutuklandı ve yargılandı.

1999'da FP'den İstanbul Milletvekili olarak seçilen Merve Kavakçı'nın başörtülü olması nedeniyle Meclis'te yemin etmesi engellendi.

AK Parti hükümetleri döneminde zorlu bir mücadelenin sonunda başörtüsü özgürlüğünün önündeki engeller bir bir kaldırıldı. Önce üniversitelerde başörtüsü yasağı uygulamadan kaldırıldı.

2013'te de "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik"te bir değişiklik yapılarak kamu personeli kadınlara yönelik başörtüsü yasağına son verildi.

Yine 2013'te AK Parti'li dört kadın milletvekili Meclis Genel Kuruluna başörtüsüyle katıldı.

2014'te de ortaokul ve liselerde başörtüsü yasağı kaldırıldı.

2017'de ise Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliği'nde yapılan bir düzenlemeyle kadın subay ve astsubayların başörtüsü kullanabilmesinin önü açıldı.

KUR'AN KURSUNA YAŞ SINIRI KALKTI

1999'da kabul edilen 4415 sayılı Kanun'la Kur'an-ı Kerim'in Diyanetin Kur'an kurslarında ilköğretimi bitiren öğrencilere öğretilebileceği kararlaştırıldı. Bu suretle on iki yaşından önce Kur'an öğrenimi engellendi.

2011'de kabul edilen 653 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kur'an kurslarına yaş sınırlaması getiren 28 Şubat düzenlemesi kaldırıldı.