Başkan Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi'ndeki 10. Dönem Müşterek Komuta ve Kurmay Eğitimi, 5. Dönem Komuta ve Kurmay Eğitimi ve 12. Dönem Karargah Subaylığı Eğitimi Mezuniyet Töreni'nde, katılımcıları ve ülke genelindeki ordu mensuplarını selamladı.
Eğitimlerini tamamlayan subayları tebrik eden Erdoğan, "Bugün toplam 249 subayımız mezuniyet sevinci yaşıyor. Mezunlarımız arasında 19 dost ve kardeş ülkeden 91 misafir öğrencimiz bulunuyor. Misafirlerimize kendi ülkelerinde başarılar diliyorum." ifadelerini kullandı.
Subaylara, ülke ve millet adına üstlenecekleri sorumluluklarda başarı dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizlerden 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' diye ifade ettiğimiz temel prensiplerimize sahip çıkmanızı istiyorum. Sizleri her açıdan en donanımlı şekilde yetiştiren ailelerinize, hocalarınıza, komutanlarınıza ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Mezun olan subayların vatan, millet, inanç ve bağımsızlık uğrunda gerektiğinde gözünü kırpmadan şehadete yürüyeceğinden şüphe etmediğini belirten Erdoğan, milletin cumhurbaşkanı, devletin başı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin başkomutanı olarak genç subaylara sonuna kadar güvendiğini söyledi.
Bu sene yedinci kuruluş yılını kutlayacak Milli Savunma Üniversitesinin eğitim müfredatıyla ihtiyaç duyulan vazife şuurunu subaylara kazandırdığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Üniversitemizi bitiren subay ve astsubaylarımız kahraman ordumuzun çeşitli birimlerinde başarılarıyla göz dolduruyor. 15 Temmuz ihaneti sonrasında yeniden yapılandırdığımız kurumların hemen hepsinde benzer gurur tablolarına şahit oluyoruz. Eskiden kendi görev alanı dışında farklı hadiselerle anılan kurumlarımız, bugün artık vatanımıza yaptıkları müstesna katkılarla gündeme geliyor. Emniyet teşkilatımız asayiş hizmetleri ve terörle mücadelede, istihbarat birimlerimiz devletimizin iç ve dış güvenliğini teminde, askeri unsurlarımız vatanımızın her türlü tehdide karşı savunulmasında, diğer kurum ve kuruluşlarımız kendi görev sahaları içinde mesuliyetlerini en güzel şekilde yerine getiriyor. Ödediğimiz nice ağır bedeller sonrasında ulaştığımız bu aşamayı ülkemizin geleceği adına çok kıymetli buluyoruz. Geldiğimiz nokta önemli olmakla birlikte elbette yeterli değildir. Güncel şartlara ve yeni meydan okumalara göre kurumlarımızın sürekli bir tekamül içinde olması gerekiyor. Türkiye'nin mevcut ihtiyaçlarına odaklanırsak hata yaparız. Başarıyı sadece geçmişle kıyasta ararsak yerinde saymaktan kurtulamayız. Eski hantal yapıyı terk ederken yeni yapının durağanlaşmasına izin veremeyiz. Değişim ve yenilenme ihtiyacının uzun soluklu bir süreç olduğunun bilinciyle hareket etmeliyiz."
"BİZLER, 2232 YIL ÖNCE DÜZENLİ ORDU KURMUŞ BİR MİLLETİZ"
Dünyadaki devletlerin çoğunun geçmişi birkaç yüzyıl ile sınırlıyken bizler, 2232 yıl önce düzenli ordu kurmuş bir milletiz. Ordu-millet kavramının sahibi olan, bu unvanı hak eden tek milletiz. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz 2232 yılı aşan şanlı tarihiyle maziden atiye kurduğumuz köprünün sembollerinden biridir. Burası Metehan'ın, Sultan Alparslan'ın, Fatih Sultan Mehmet Han'ın, Gazi Mustafa Kemal'in aklının, cesaretinin, dehasının yaşadığı ve yaşatıldığı güzide bir ocaktır. Bu kahramanlar ocağı, milletimizin gözbebeği, dost, kardeş, soydaş ülkeler için de bir umut meşalesidir.
"TSK, HEM DÜNYANIN EN GÜÇLÜ HEM DE EN GÜVENİLİR ORDULARI ARASINDA YER ALIYOR"
Tarih boyunca TSK, sadece yurt savunmasında değil, dünyada barış ve istikrarın korunmasında da önemli roller üstlenmiştir. Ordumuz nerede olursa olsun deruhte ettiği her vazifeyi zorluklarına rağmen büyük bir titizlikle yerine getirmiştir. TSK, hem dünyanın en güçlü hem de en güvenilir orduları arasında yer alıyor.
BM'den NATO bünyesinde yürüttüğümüz misyonlara, nerede görev aldıysak hepsinin de üstesinden alnımızın akıyla geldik. Ne milletimize ne ordumuza ne de çatısı altında hizmet verdiğimiz uluslararası örgütlerin itibarına asla halel getirmedik. Kimsenin malına, mülküne zarar vermedik. Hiç kimsenin namusuna el uzatmadık, hiçbir masumun canına kıymadık, kimseye haksızlık, hukuksuzluk yapmadık. Bize sığınan hiçbir mazlumu katillerine teslim etmedik. Güvenliğin sağlanması, huzurun tesisi, barış ve istikrar ortamının yeniden inşası noktasında hep samimiyetle çaba harcadık. Güney Kore'den Afganistan'a pek çok yerde bu uğurda nice evladımızı şehit verdik.
"ÜLKEMİZ ALEYHİNE YÜRÜTÜLEN KAMPANYALARI ESEFLE KARŞILIYORUZ"
Türkiye'nin son 71 yılda NATO ittifakına yaptığı katkıları çok az müttefik yapmıştır. Bu gerçekler apaçık ortadayken bir süredir ülkemiz aleyhine yürütülen kampanyaları esefle karşılıyoruz. Yerleşik teamülleri bozma pahasına atılmak istenen adımları gördükçe ittifakın geleceği adına endişe duyuyoruz. Ülkemizin ittifakın genişlemesine müzahir tavrını herkes çok iyi biliyor. İttifakın açık kapı politikasını destekledik, destekliyoruz. Başta terörizmle kararlı mücadele olmak üzere ittifakın temel değerlerine sadakat gösterecek herkesi bağrımıza basmaya hazırız.
"TEPKİMİZİ GÖSTERMEKTEN ÇEKİNMEDİK"
Finlandiya'nın üyeliğine onay vererek ilkesel duruşumuzu ortaya koyduk. Ama teröristleri himaye edenlere ve terörle mücadelede gerekli tedbirleri almayanlara da tepkimizi göstermekten çekinmedik. NATO çatısı altında dayanışma sergileyelim diyenlerin, Türkiye'de darbeye karışmış, 40 yılda binlerce insanımızı katletmiş canilere kucak açmasının hiçbir makul gerekçesi olamaz.
"TERÖR ÖRGÜTLERİYLE ARASINA MESAFE KOYAMAYAN BİR DEVLET NATO'YA NASIL KATKI YAPABİLİR?"
Terörle demokrasi, terörle güvenlik, terörle insanlık yan yana duramaz. İttifakın özü karşılıklı güven ve dayanışma ikliminin tesisidir. Bu olmadan diğer konuları konuşmanın bir anlamı yoktur. Bize tavsiyede bulunanlar öncelikle şu sorulara açık yüreklilikle cevap vermelidir. Türkiye, sokaklarında teröristlerin cirit attığı bir ülkeye nasıl güvenebilir? Terör örgütleriyle arasına mesafe koyamayan bir devlet NATO'ya nasıl katkı yapabilir? Terörizmle mücadele etmeyenler ittifakın hasımlarıyla nasıl mücadele edebilir?
"MADRİD'DE ÜLKEMİZE VERİLEN SÖZLERE RİAYET EDİLMESİNİ BEKLİYORUZ"
Biz her işimizde olduğu gibi burada da dürüst davranıyor, gizli bir gündemle değil, şeffaf bir şekilde hareket ediyoruz. Madrid'de ülkemize verilen sözlere riayet edilmesini bekliyoruz. Bağcıyla hiçbir işimizin olmadığını, tek amacımızın üzüm yemek olduğunu burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Salı günü Vilnius'ta yapılacak Liderler Zirvesi'nde tüm bu hususları tekrar ittifak ortaklarımızın dikkatine getireceğiz. Ülkemiz, milletimiz ve güvenliğimiz için en hayırlı karar neyse inşallah onu hayata geçireceğiz.
"29 EKİM 2023'TE CUMHURİYETİMİZİN ŞANINA YAKIŞIR BİR KUTLAMA YAPACAĞIZ"
Bu sene Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yıldönümünü idrak ediyoruz. 29 Ekim 2023 tarihinde Cumhuriyetimizin şanına yakışır bir kutlama yapacağız. Tarihimizin en önemli dönüm noktalarından olan bu yıldönümünü sosyal, beşeri, iktisadi ve siyasi olarak tüm yönleriyle ele alacağız. Kapsamlı bir değerlendirme neticesinde güçlü ve zayıf yanlarımızla gelecekte atacağımız adımları belirleyeceğiz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını her bakımdan ülkemiz, milletimiz ve kurumlarımız için, yeni bir dönemin mukaddimesine dönüştürmek istiyoruz.
"MİLLİ GELİRİMİZİ 236 MİLYAR DOLARDAN 1 TRİLYON DOLAR SINIRINA GETİRDİK"
28 Mayıs gecesi itibarıyla inşasına başladığımız Türkiye Yüzyılı vizyonu, işte bu yeni dönemin yol haritasını ifade ediyor. Son 21 yılda her alanda yaptığımız yatırımlarla bu vizyonun temelini zaten çok güçlü bir şekilde oluşturduk. Ekonomide ülkemizi her yıl ortalama yüzde 5,4 oranında büyüttük, milli gelirimizi 236 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına getirdik. Ulaşım altyapımızı tüm kategorilerde beşe, ona, on beşe katladık. Turizmde, sağlıkta, teknolojide, adalette ve diğer tüm alanlarda Türkiye'nin çehresini değiştiren hamlelere imza attık. En stratejik sektör olan savunma sanayiinde yüzde 20'den başladık, yüzde 80'i bulan dışa bağımlılığımızı şu anda yüzde 20'lere düşürdük. 21 yıl önce sadece 248 milyon dolar savunma sanayii ihracatı yapan bir ülkeden, 4 milyar 400 milyon dolar ihracat gerçekleştiren bir ülkeye ulaştık.
"OYUNA GELMEYECEĞİZ, KARDEŞLİĞİMİZE LEKE SÜRDÜRMEYECEĞİZ"
Seçim döneminde kampanyamıza devam ederken milli muharip uçağımız KAAN'dan HÜRJET'e, insansız savaş uçağımız KIZILELMA'dan ANKA-3 ve ATAK-2'ye, dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu'dan İMECE uydumuza, yeni ALTAY tankından fırtına obüsüne, birçok kritik projemizin ya teslimatını ya devreye alınmasını ya da testlerini başarıyla tamamladık.
Her alanda olduğu gibi savunma sanayiinde de tüm bağımsız, tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşana kadar bu çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Tarihi şanlı zaferlerle dolu, mazlumların umudu olan ülkemizi muhasır medeniyetler seviyesinin üstüne mutlaka çıkaracağız. Bunu da 85 milyon olarak hep beraber başaracağız.
Oyuna gelmeyeceğiz, kardeşliğimize leke sürdürmeyeceğiz, kışkırtmalara prim vermeyeceğiz, umutsuzluk girdabına sürüklenmeyeceğiz, yapamazsınız diyen felaket tellallarına kulak asmayacağız. Türkiye'nin potansiyeline ve Türk milletine daima güveneceğiz. Başarmaktan başka seçeneğimizin olmadığını, bunun yolunun da önce kendimize inanmaktan geçtiğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayacağız. Geçmiş tecrübelerimizden, bu ışıkta hatalarımızdan ders çıkararak inşallah daha aydınlık ve müreffeh bir geleceği kuracağız.