Başkan Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 3. Türkiye Tarım Orman Şurası'nda konuştu.
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
3. Tarım ve Orman Şurasının ülkemiz, milletimiz, özellikle de tarım sektörümüz için hayırlara vesile olmasını Rabbim’den niyaz ediyorum. Tarım ve Orman Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine, Şura’nın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, tüm katılımcılara, şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
"KISA, ORTA VE UZUN VADELİ STRATEJİLER BELİRLENDİ"
18 Kasım’da başlayan Şura boyunca Türk tarımı ve ormancılığıyla ilgili son derece verimli, kapsamlı tartışmalar yapıldı. 15 yıl aradan sonra "ortak akıl buluşması" temasıyla düzenlenen Şura’da sektörün tüm paydaşları görüşlerini, eleştirilerini ve geleceğe dair önerilerini özgür bir şekilde ifade etme imkanı buldu.
Oluşturulan 21 ayrı çalışma grubunda, bitkisel üretimden hayvan sağlığına, desteklemeden gıda güvenliğine, orman hukukundan balıkçılık ve su ürünlerine, tarımda teknolojik dönüşüme kadar çok geniş bir yelpazede kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler belirlendi.
"ŞURA’YA 50 BİNİN ÜZERİNDE GÖRÜŞ İLETİLDİ"
Ayrıca ülkemiz tarım ve ormancılığını geliştirmek, sıkıntılarına çözüm bulmak için Şura’ya 50 binin üzerinde görüş iletildi. Bunun yanında 81 ilde düzenlenen toplantılara sektörle ilgili 7 bini aşkın insanımız katıldı. Bu özellikleriyle 3’üncü Tarım ve Orman Şurası, şimdiye kadarki en geniş katılımlı şura olarak kayıtlara geçti.
Gerek Şura sırasında sektör temsilcilerinin gerekse dijital platformlarda halkımızın dile getirdiği her bir görüşün başımızın üzerinde yeri vardır. Biz ülkemize dair her meselede istişare kültürüne, danışmaya daima önem veren bir kadroyuz. Siyasetten ekonomiye, turizmden tarıma kadar her alanda "Bin bilsen de bir bilene danış" prensibiyle hareket ettik.
"TÜRK ÇİFTÇİSİNİ GÜÇLENDİRECEK TÜM KARARLARIN YAKINDAN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM"
3’üncü Tarım ve Orman Şuramızın temel ilkesi de yine istişare olmuştur. Şurada alınan kararlar, milletimizin, uzmanların, sektör temsilcilerinin ve burada bulunan kardeşlerimizin teklifleriyle şekillenmiştir. Uzaktan eleştirmek yerine konuya bizzat müdahil olan, kanaatlerini açık yüreklikle bizimle paylaşan herkese katkıları için şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Alınan kararların tarım ve ormancılık sektörümüzün önümüzdeki 5 yılına istikamet çizeceğine inanıyorum. Elbette karar almak önemlidir, ama asıl mesele alınan kararları takip edip, hayata geçmesini sağlamaktır. Uygulamaya ve politikaya dönüşmeyen her karar, ne kadar güzel, ne kadar güçlü, ne kadar ufuk açıcı olursa olsun, havada kalmaya mahkumdur.
Çiftçimizin, üreticimizin, rızkını topraktan çıkaran tarım emekçilerimizin hakkını ancak bu şekilde ödeyebiliriz. Türk tarım ve ormancılığını çok daha ilerilere taşımak istiyorsak, "ortak akılla" şekillendirdiğimiz Şura kararlarını, yine ortak bir çabayla uygulamaya koymamız gerekiyor.
Cumhurbaşkanı olarak Türk tarımını geliştirecek, Türk çiftçisini güçlendirecek tüm kararların yakından takipçisi olacağım.
"TÜRK ÇİFTÇİSİNİ GÜÇLENDİRECEK TÜM KARARLARIN YAKINDAN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM"
3’üncü Tarım ve Orman Şuramızın temel ilkesi de yine istişare olmuştur. Şurada alınan kararlar, milletimizin, uzmanların, sektör temsilcilerinin ve burada bulunan kardeşlerimizin teklifleriyle şekillenmiştir. Uzaktan eleştirmek yerine konuya bizzat müdahil olan, kanaatlerini açık yüreklikle bizimle paylaşan herkese katkıları için şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Alınan kararların tarım ve ormancılık sektörümüzün önümüzdeki 5 yılına istikamet çizeceğine inanıyorum. Elbette karar almak önemlidir, ama asıl mesele alınan kararları takip edip, hayata geçmesini sağlamaktır. Uygulamaya ve politikaya dönüşmeyen her karar, ne kadar güzel, ne kadar güçlü, ne kadar ufuk açıcı olursa olsun, havada kalmaya mahkumdur.
Çiftçimizin, üreticimizin, rızkını topraktan çıkaran tarım emekçilerimizin hakkını ancak bu şekilde ödeyebiliriz. Türk tarım ve ormancılığını çok daha ilerilere taşımak istiyorsak, "ortak akılla" şekillendirdiğimiz Şura kararlarını, yine ortak bir çabayla uygulamaya koymamız gerekiyor. Tabii tarımcılık, bunların yanında hayvancılık, gerek süt mamullerinde, gerek et ve et mamullerinde atılacak adımlarla sizler çok ciddi sınavları veriyorsunuz ve vermektesiniz.
" ZİRAAT BANKAMIZ ÇİFTÇİLERİMİZLE İNŞALLAH ÇOK GENİŞ KAPSAMLI BİR DAYANIŞMAYI SÜRDÜRECEKTİR"
Cumhurbaşkanı olarak Türk tarımını geliştirecek, Türk çiftçisini güçlendirecek tüm kararların yakından takipçisi olacağım. Dün evvelsi akşam Ziraat Bankası Genel Müdürümüzle etraflıca görüştüm. Bundan sonra da Ziraat Bankamız çiftçilerimizle inşallah çok geniş kapsamlı, kredide bugüne kadar alışılmışın dışında bir dayanışmayı inşallah sürdürecektir. Belki de sizlerle ortaklığa girecek, bu tür adımları atacak. İstiyoruz ki biz artık dışarıdan hayvan ithali yapmayalım. Biliyorsunuz bütün bunlarla beraber atılmış adımlarımız var.
"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TÜM İNSANLIĞI ETKİLİYOR"
Dünyamız iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan ilerleme sonucunda çok büyük bir dönüşüm geçiriyor. Hayatımızın her alanında teknoloji devriminin olumlu veya olumsuz yansımalarına şahit oluyoruz. 15-20 yıl öncesine kadar üzerinde yeterince durmadığımız iklim değişikliği, obezite, göç, gelir adaletsizliği, kuraklık ve küresel ısınma gibi birçok mesele, bugün artık insanlığın ana gündem maddeleri haline geldi.
Coğrafi konumu veya gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, dünyadaki tüm ülkelerin bir şekilde bu sorunlarla yüzleştiğini görüyoruz. İklim değişikliği sadece dünyayı en fazla kirleten gelişmiş devletleri değil, Afrika kıtasındaki fakir ülkeler başta olmak üzere tüm insanlığı etkiliyor. Biz de bu olumsuzluklardan etkilenen ülkeler arasındayız.
"TABİAT, TARİHTE BELKİ DE HİÇ OLMADIĞI KADAR HOYRATÇA KULLANILIYOR"
Yüce Allah’ın tüm insanlığa emaneti olan tabiat, özellikle batılı büyük şirketler eliyle, tarihte belki de hiç olmadığı kadar hoyratça kullanılıyor, adeta talan ediliyor. Verimli tarım alanlarının azaldığı, su kaynaklarının giderek kıtlaştığı, denizlerin kirlendiği, iklimlerin değiştiği, hava olaylarının öngörülemez hale geldiği ürkütücü bir dönemin içindeyiz.
Bu yeni dönemin alamet-i farikalarından biri de toprağın, suyun, tarım alanlarının stratejik öneminin ve rekabetin artmasıdır. Geçtiğimiz asırda yer altı kaynakları için yürütülen mücadelenin aynısı, bugün tarım alanlarının ve su kaynaklarının kontrolü için veriliyor. Gelişmiş ülkeler, gıda güvenliklerini ve geleceklerini garantiye almak için olağanüstü çaba harcıyor.
Tarım arazisi ve su kaynakları bakımından zengin birçok Afrika ve Güney Amerika ülkesinin istikrarsızlıkla boğuşmasının sebeplerinden birisi budur. "Ambarın anahtarı kimin elindeyse, güç de onun elinde olur" derler. Milletimizin gıda güvenliğini garanti altına almak, her ülke gibi Türkiye için de, bir milli güvenlik meselesi haline gelmiştir.
"TARIM POLİTİKALARIMIZI İŞTE BU GERÇEKLERİN ÜZERİNE BİNA EDİYORUZ"
Temel tarım ürünlerinde dışa bağımlı olmak, en az savunma sanayinde dışa bağımlılık kadar tehlikelidir. Kıtaların ve çıkar mücadelelerinin kesiştiği bir bölgede yer alan bizim gibi bir ülke için, bu asla göze alınamayacak bir risktir. Tarım politikalarımızı işte bu gerçeklerin üzerine bina ediyoruz.
Ülkemiz için güvenlik riski oluşturacak hiçbir adıma şimdiye kadar müsaade etmedik, asla da müsaade etmeyeceğiz. Yine bu anlayışla, iktidara geldiğimiz günden beri tarım alanlarımızın geliştirilmesine, su kaynaklarımızın korunmasına, orman varlığımızın güçlendirilmesine özel önem veriyoruz.
"TARIMSAL ÜRETİMİ STRATEJİK BİR SEKTÖR OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ"
Tarımsal üretimi ekonomik boyutunun çok ötesinde stratejik bir sektör olarak değerlendiriyoruz. Bundan sonra da aynı hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz. Türk tarımını, küresel tarım ve gıda şirketlerinin güdümüne sokacak her türlü teşebbüsün karşısındayız. Tarım topraklarımızın miras yoluyla bölünmesini gelin birlikte engelleyelim. Bakın iktidara geldiğimizden bu yana hep bunun gayreti içerisindeyiz. Bunu engellemek istiyoruz. Çünkü özellikle tarımda bu parçalanmayı engelleyebildiğimiz zaman hep birlikte ailecek de, milletçe de güç kazanırız. Çiftçimize her türlü araç-gereç, gübre, tohum desteği verelim. Ürünlerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayalım. Bu konuların hepsinin arkasındayız.
Ama Türk tarımını küresel şirketlerin sadece kâr odaklı çalışan çarkı içinde kesinlikle ezdirmeyeceğiz. Tarımda milli güvenliğimize öncelik vermeyen her türlü projeye, her türlü dönüşüme, karına-zararına bakmaksızın karşı olduğumuzu, altını çizerek bir kez daha ifade etmek istiyorum.
"TARIMSAL ÜRETİMİ STRATEJİK BİR SEKTÖR OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ"
Tarımsal üretimi ekonomik boyutunun çok ötesinde stratejik bir sektör olarak değerlendiriyoruz. Bundan sonra da aynı hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz. Türk tarımını, küresel tarım ve gıda şirketlerinin güdümüne sokacak her türlü teşebbüsün karşısındayız. Tarım topraklarımızın miras yoluyla bölünmesini gelin birlikte engelleyelim. Bakın iktidara geldiğimizden bu yana hep bunun gayreti içerisindeyiz. Bunu engellemek istiyoruz. Çünkü özellikle tarımda bu parçalanmayı engelleyebildiğimiz zaman hep birlikte ailecek de, milletçe de güç kazanırız. Çiftçimize her türlü araç-gereç, gübre, tohum desteği verelim. Ürünlerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayalım. Bu konuların hepsinin arkasındayız.
Ama Türk tarımını küresel şirketlerin sadece kar odaklı çalışan çarkı içinde kesinlikle ezdirmeyeceğiz. Tarımda milli güvenliğimize özellikle öncelik vermeyen her türlü projeye, her türlü dönüşüme, karına-zararına bakmaksızın karşı olduğumuzu, altını çizerek bir kez daha ifade etmek istiyorum.