Başkan Erdoğan duyurdu... Ayasofya'da ilk namaz 24 Temmuz'da

Danıştay, Ayasofya'yla ilgili heyecanla beklenen kararını açıkladı. 'Ayasofya, ibadete açılacak mı?' sorusunun yanıtı belli oldu. Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Kararla birlikte Fethin mirası Ayasofya, cami oldu. Başkan Erdoğan, 'Millete Sesleniş' konuşmasında Ayasofya'nın 24 Temmuz Cuma günü kılınacak cuma namazı ile ibadete açılacağını duyurdu.

Başkan Erdoğan, saat 20.53'te Millete Sesleniş konuşması yaparak Danıştayın Ayasofya kararını değerlendirdi.

AA'nın aktardığı habere göre, Danıştayın bugün, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesini sağlayan 1934 tarihli Bakanlar Kurulu düzenlemesini iptal ettiğini anımsatan Erdoğan, buna dayanarak çıkarılan Cumhurbaşkanlığı düzenlemesiyle Ayasofya'nın yeniden cami olarak hizmete açılmasını sağladıklarını belirtti. Erdoğan, şu şekilde konuştu:

"24 TEMMUZ 2020 CUMA GÜNÜ, CUMA NAMAZI İLE BİRLİKTE AYASOFYA'YI İBADETE AÇMAYI PLANLIYORUZ"

Kültür ve Turizm Bakanlığının, konunun idari ve teknik hazırlıklarıyla, Diyanet İşleri Başkanlığının da dini yönüyle ilgili çalışmalara hemen başladığını aktaran Erdoğan, şu bilgiyi paylaştı:

Başkan Erdoğan, 24 Temmuz'a kadar camideki çalışmaların süratle yürüyebilmesi, bir an önce bu hazırlıkların bitmesi için burada ziyaret veya gelip burayı görme gibi bir telaşın içerisine girmenin doğru olmayacağını ifade etti. 

Başkan Erdoğan, şunları kaydetti:

"TÜRKİYE'NİN EGEMENLİK HAKLARIYLA İLGİLİDİR"

İçeride bazı eksikler olduğunu belirten Erdoğan, şu şekilde konuştu:

Herkesi, ülkenin yargı ve yürütme organları tarafından alınan Ayasofya kararına saygılı olmaya davet eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye'nin kararının, sadece kendi iç hukuku ve tarihi haklarıyla ilgili olduğunun altını çizen Erdoğan, bu kararın arkasında duran tüm siyasi partilere ve liderlerine, sivil toplum kuruluşlarına, milletin her bir ferdine teşekkür etti.

"TÜRK TARİHİNİN EN ŞANLI SAYFALARI ARASINDA"

İstanbul'un fethi ve Ayasofya'nın cami haline dönüştürülmesi hadisesinin, Türk tarihinin en şanlı sayfaları arasında yer aldığını belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un incisi bu ulu mabedi zemininden çatısına büyük bir titizlikle incelediğini ve tarihçilerin yazdığına göre, yapının harap görüntüsü karşısında "Örümcek Kayser'in sarayında perdekarlık yapıyor, baykuş Efrasiyab'ın burcunda nöbet tutuyor." beyitini söylediğini anlatan Erdoğan, "Evet, Fatih Sultan Mehmet Han, işte böylesine harap, bitap, perişan bir İstanbul ve Ayasofya devralmıştır." dedi.

Fatih Sultan Mehmet'in teslim aldığı Ayasofya'nın, daha önce aynı yere yapılan ilk iki kilise kargaşa dönemlerinde yakılıp yıkıldığı için, üçüncü defa inşa edilmiş bir eser olduğunu belirten Erdoğan, fethin ardından üç günlük hummalı bir çalışmayla ilk cuma namazı için Ayasofya'nın ibadete hazır hale getirildiğini anlattı.

Devlet erkanı ve askeriyle beraber camiye giren Fatih Sultan Mehmet'in, burada kubbeleri çınlatan tekbirler ve salavatlarla karşılandığını, Ayasofya'daki ilk cumanın hutbesini irad ettiğini aktaran Erdoğan, namazı da hocası Akşemsettin Hazretlerinin kıldırdığını belirtti.

"GENÇLİK YILLARIMIZDAN BERİ KALBİMİZDE BİR AYASOFYA SEVGİSİ VARDIR"

Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet'in, diğer Hıristiyan mezhepleri tarafından dışlanan Ortodoks Kilisesi'ni de himayesi altına alarak gelişmesini sağladığını söyledi.

Bu ulu mabedin kubbeleri ve duvarlarının, o günden itibaren 481 yıl boyunca ezanlarla, salalarla, tekbirlerle, salavatlarla, hatmi şeriflerle, mevlid-i şeriflerle çınladığını dile getiren Erdoğan, asırlarca yaşadığı depremlerden, yangınlardan, yağmalardan ve bakımsızlıktan dolayı harap vaziyette olan İstanbul'un, fetihle birlikte yeniden ayağa kaldırıldığını, bu sürecin sembolünün de Ayasofya olduğunu ifade etti.

Fatih Sultan Mehmet Han'dan itibaren her padişahın, İstanbul'u ve Ayasofya'yı daha da güzelleştirmenin gayreti içinde olduğunu belirten Erdoğan, şehrin Ulu Camisi olarak belirlenen Ayasofya'nın, zaman içinde etrafına ilave edilen yapılarıyla, tam tekmil bir külliye haline dönüştürüldüğünü ve asırlarca müminlere hizmet verdiğini bildirdi.

Neredeyse takip eden her asırda büyük onarımlara tabi tutulan, eklemelerle daha da güzelleştirilen Ayasofya'ya, milletin hep gözbebeği gibi baktığını dile getiren Erdoğan, şunları dedi:

Bunun için Ayasofya'nın her devirde bu milletin tüm fertlerinin gönlünde ayrı bir yeri olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

Erdoğan konuşmasında, medeniyet tarihinin en önemli isimlerinden olan Mimar Sinan'ın, Ayasofya'ya en çok katkı yapan kişilerin başında geldiğini belirtti.

Ayasofya Camisi'nin, mihrabı, minberi, kürsüsü, minareleri, hünkar mahfili, levhaları, nakışları, şamdanları, halıları, şadırvanı ve diğer tüm unsurlarıyla 481 yılda bu hale geldiğini bildiren Başkan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

İstanbul'un, fetihle beraber Müslüman, Hristiyan ve Musevilerin barış ve huzur içinde bir arada yaşadığı bir şehir haline geldiğine dikkati çeken Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:

"AYASOFYA TARTIŞMALARININ YAKLAŞIK BİR ASIRLIK GEÇMİŞİ VARDIR"

Bugün yeniden ibadete açılması kararı vesilesiyle bir kez daha dikkatlerin üzerinde toplandığı Ayasofya tartışmalarının yaklaşık bir asırlık geçmişi olduğuna vurgu yapan Başkan Erdoğan, Anadolu'nun ve İstanbul'un işgal yıllarında da Ayasofya'nın kiliseye çevrilmesi tartışmalarının yaşandığını hatırlattı.

Bu niyetin ilk adımı olarak, Ayasofya'nın kapısına tam teçhizatlı bir işgal birliğinin dayandığını ifade eden Başkan Erdoğan, birliğin başındaki Fransız komutanın, Ayasofya’da görevli Osmanlı subayına, "kendilerinin buraya yerleşeceklerini, bunun için Türk askerinin camiyi boşaltması gerektiğini" söylediğini aktardı.

Askerleriyle Ayasofya’yı koruyan Binbaşı Tevfik Bey'in, onlara, "Buraya giremezsiniz ve giremeyeceksiniz. Çünkü burası bizim mabedimizdir. Şayet, cebren girmeye teşebbüs edecek olursanız, size ilk cevabı şu ağır makinalılar, sonra da caminin dört köşesine yerleştirdiğimiz tahrip kalıpları verecektir. Ayasofya'nın üzerinize yıkılmasını göze alabiliyorsanız, buyurun girmeyi deneyin." cevabını verdiğini belirten Erdoğan, Tevfik Bey'in böylece işgalcilerin Ayasofya’yı ele geçirme ümitlerini boşa çıkardığını anlattı.

Ayasofya’ya yabancı ilgisinin, daha sonraki yıllarda, mozaik tamiri gibi bahanelerle sürdüğünü ifade eden Başkan Erdoğan, bu sırada tek parti dönemi hükümetinin, çıkardığı bir kararnameyle, "camilerin birbirine uzaklığının en az 500 metre olması gerektiği" kuralını getirerek Ayasofya’yı ibadete kapattığını kaydetti.

Bir süre sonra da 1 Şubat 1935 tarihinde Ayasofya'nın müze olarak ilan edilip ziyarete açıldığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"PEK ÇOK CAMİNİN, MEDRESENİN BAŞINA DA BENZER FELAKETLER GELMİŞTİR"

Aynı dönemde Türkiye'nin dört bir yanında pek çok caminin, medresenin, ecdat yadigarı eserin başına benzer felaketler geldiğini hatırlatan Başkan Erdoğan, "Esasen, tek parti döneminde alınan bu karar, tarihe ihanet olmanın yanında hukuka da aykırıydı. Çünkü Ayasofya ne devletin ne de herhangi bir kurumun malı değil, vakıf mülküdür." dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

Her dönemde olduğu gibi bugün de bu bakış açısının, çağdaşlık kisvesi altında çağ dışı bir anlayışın tezahürü olduğunu söyleyen Erdoğan, şu şekilde konuştu:

Erdoğan, bazı eserlerin milletlerin ve devletlerin sembolü olduğunu söyledi.

Yahya Kemal'in 1922'de yazdığı bir makaledeki, "Bu devletin iki manevi temeli vardır, Fatih'in Ayasofya minaresinden okuttuğu ezan ki hala okunuyor. Selim'in Hırka-i Saadet önünde okuttuğu Kur'an ki hala okunuyor." ifadelerini hatırlatan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

Erdoğan, fikir ve sanat insanlarının hemen hepsinin Ayasofya'nın öksüzlüğü konusunu yazılarında, konuşmalarında dile getirdiğini vurguladı.

Necip Fazıl Kısakürek'in, "Türk'ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphe edenler, Ayasofya'nın da açılıp açılmayacağından şüphe eder" diyerek, bu konudaki inancını ortaya koyduğuna işaret eden Erdoğan, bir konferansta da bu konuya değinen Necip Fazıl Kısakürek'in, "Ayasofya açılmalıdır, Türk'ün kapalı bahtıyla beraber açılmalıdır." çağrısına bugün cevap verildiğini dile getirdi.

Başkan Erdoğan, Nazım Hikmet'in İstanbul'un fethini ve Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesini anlattığı şiirinin, "İslam'ın beklediği en şerefli gündür bu / Rum Konstantiniyye'si oldu Türk İstanbul'u / Cihana karşı koyan bir ordunun sahibi, Türk'ün padişahı, bir gök yarılır gibi / Girdi, Edirnekapı'dan kır atın üstünde / Fethetti İstanbul'u sekiz hafta üç günde / O ne mutlu, mübarek bir kuluymuş Allah'ın / Belde-i Tayyibe'yi fetheden padişahın / Hak yerine getirdi en büyük niyazını / Kıldı Ayasofya'da ikindi namazını." şeklindeki dizelerini okudu.

"HAMDOLSUN, İŞTE O YARINLARA KAVUŞTUK"

Tarihçi ve şair Nihal Atsız'a, "Dünyaya bir daha gelseniz, ne olmak isterdiniz?" diye sorulduğunda, "Ayasofya'ya imam olmak isterdim" cevabını verdiğini aktaran Erdoğan, dünya çapındaki tarihçi Halil İnalcık'ın da "Batı, İstanbul'un fethini ve Ayasofya'yı hiç unutmadı" derken, aslında bu konunun siyaset üstü bir mesele olduğunu anlatmaya çalıştığını belirtti.

Erdoğan, edebiyatın zirve isimlerinden Peyami Safa'nın ise "Ayasofya'nın müze haline getirilmesi, Hıristiyanlığın İstanbul üzerindeki emellerini bertaraf etmemiş, bilakis cesaretini artırmış, kışkırtmış ve azdırmıştır." dediğine dikkati çekti.

Başkan Erdoğan, Osman Yüksel Serdengeçti'nin idamla yargılanmasına sebep olan Ayasofya başlıklı yazısının son satırlarındaki "Ayasofya, ey muhteşem mabet. Merak etme, Fatih'in torunları bütün putları devirip seni camiye çevirecekler. Gözyaşlarıyla abdest alıp secdelere kapanacaklar. Tehlil ve tekbir sadaları boş kubbelerini yeniden dolduracak, ikinci bir fetih olacak. Ozanlar bunun destanını yazacaklar, ezanlar ilanını yapacaklar. Sessiz ve öksüz minarelerden yükselen tekbir sesleri fezaları yeniden inletecek. Şerefelerin yine Allah'ın ve Hazreti Muhammed'in şerefine ışıl ışıl yanacak. Bütün dünya Fatih dirildi sanacak. Bu olacak Ayasofya, bu olacak. İkinci bir fetih yeni bir ba'sü ba'del-mevt. Bu muhakkak. Bugünler yakın. Belki yarın, belki yarından da yakın." ifadelerini okudu.

"Hamdolsun, işte o yarınlara kavuştuk" ifadesini kullanan Erdoğan, Ayasofya'nın mahzunluğu konusundaki en çarpıcı şiirlerden birinin de Arif Nihat Asya'ya ait olduğunu söyledi.

"AYASOFYA'NIN DİRİLİŞİ, MESCİD-İ AKSA'NIN ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞMASININ HABERCİSİDİR"

"Ulu mabed, neye hicrana büründün böyle / Fatih'in devrini bir nebzecik olsa söyle / Beş vakit loşluğunda saf saftık / Davetin vardı dün ezanlarda / Seni ey mabedim utansınlar /Kapayanlar da, açmayanlar da." dizelerini okuyan Erdoğan, "Bugün Türkiye, işte böyle bir utançtan kurtulmuştur." dedi.

Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:

"GECİKMİŞ BİR YENİDEN SİLKİNİŞTİR"

Ayasofya'nın dirilişinin, Buhara'dan Endülüs'e kadar medeniyetin tüm sembol şehirlerine verilen bir gönül selamı olduğunu ifade eden Erdoğan, şu şekilde konuştu:

"Ayasofya'nın dirilişi, bu mabedin kapılarındaki zincirler yanında, topyekün gönüllerdeki ve ayaklardaki prangaların da kırılıp atılmasıdır." sözlerine yer veren Erdoğan, şunları kaydetti:

DANIŞTAY'IN KARARI

Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti.

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştayda dava açtı.

Davayı duruşmalı inceleyen Daire, 2 Temmuz'daki duruşmada tarafları dinledi.

Ayasofya için tarihi karar! İbadete açıldı

Duruşmanın ardından dosyayı inceleyen Danıştay 10. Daire kararını verdi.

Daire, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti.

GEREKÇEDE DİKKAT ÇEKEN DETAY

Gerekçede, "Vakıf senedindeki cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Kadimden beri korunan Vakfa ait taşınmaz ve hakların, istifadesine bırakıldığı toplum tarafından kullanılmasına engel olunamaz" denildi.

KARAR RESMİ GAZETEDE YAYIMLANDI

Ayasofya Camisi'nin, yönetimi Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.

AYASOFYA İLE İLGİLİ YARGISAL SÜREÇ

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya için ilk olarak 2005'te Danıştay'a dava açmıştı. Dernek, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulmasını istemişti.

Danıştay 10. Dairesi, 24 Haziran 2005'te söz konusu Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurma istemini reddetmişti. Daire 2008'de ise Ayasofya Camisi'nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına işaret ederek, davayı reddetmişti.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dairenin bu kararını onamıştı. Dernek, 2016'da tekrar Danıştaya dava açmıştı.

Derneğin, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru hakkında ise 2018'de karar verilmişti. Yüksek Mahkeme, Ayasofya'nın namaz kılınması için ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesi nedeniyle din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruyu, "incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez bulmuştu.

BAŞKAN ERDOĞAN: HAYIRLI OLSUN

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Twitter'dan yaptığı paylaşımda Ayasofya’nın Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasını “hayırlı olsun” notuyla duyurdu.

İLETİŞİM BAŞKANI ALTUN DUYURDU

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün Millete Sesleniş konuşması yapacağını duyurdu.

Altun, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

86 YIL SONRA AYASOFYA'DA İLK EZAN SESİ YÜKSELDİ

Danıştay kararı sonrası Ayasofya yeniden camii statüsünü kazandı ve ilk ezan sesi kubbelerden yükseldi.

Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. İptal kararının ardından ilk ikindi ezanı okundu.