Başkan Erdoğan beklenen açıklamayı yaptı: ''Bu beladan kurtulacağız''

Başkan Erdoğan, 5 Haziran Dünya Çevre Günü Toplu Açılış Töreni'nde açıklamalarda bulundu. Marmara'nın kabusu haline gelen müsilaja ilişkin gerekli adımların atılması noktasında bakanlığa talimat verildiğini belirten Başkan Erdoğan, ''Bu beladan kurtulacağız.'' dedi.

Başkan Erdoğan, yapımı tamamlanan Pendik Millet Bahçesi'nde düzenlenen "5 Haziran Dünya Çevre Günü Toplu Açılış Töreni"ndeki konuşmasında, böyle bir günde çeşitli şehirlerde yapımı tamamlanan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yatırımlarının toplu açılışının yapıldığını söyledi.

AA'da yer alan habere göre; dün Zonguldak'ta Uzun Mehmet Camii'nin yanındaki millet bahçesinin hem hizmete açıldığını hem de bizzat görme imkanı bulduğunu ifade eden Erdoğan, şehre yakışan güzel bir eseri Zonguldak'a kazandırmış olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Erdoğan, İstanbul, Aydın, Kars, Malatya, Muş, Trabzon, Mersin ve Adıyaman'daki 10 ayrı millet bahçesinin daha "Dünya Çevre Günü"nde hizmete açıldığını dile getirerek, ayrıca Van, Niğde ve Batman'daki atık su arıtma ile Artvin Hopa'daki içme suyu arıtma tesislerinin açılışının gerçekleştirildiğini anlattı.

Yine Antalya Alanya, Kocaeli Körfez, İstanbul Tuzla, Ankara Kızılcahamam ve Gaziantep Şehitkamil ilçelerindeki atık getirme merkezlerinin de bugün hizmete sunulduğunu belirten Erdoğan, aynı zamanda Antalya Kaş, İstanbul Pendik, Konya Kulu, Muğla Seydikemer ilçelerinde yapımı tamamlanan bisiklet yollarının da resmi açılışının gerçekleştirildiğini aktardı.

Erdoğan, böylece toplamda 814 milyon lirayı bulan millet bahçesi, atık su arıtma tesisi, atık getirme tesisi ve bisiklet yolunun halkın istifadesine sunulmuş olduğunu dile getirerek, Muğla'daki 37 mavi bayraklı halk plajı, Köyceğiz ve Dalyan'da 38 korunan alan, Muğla Gökova, Konya Beyşehir, Samsun Kızılırmak'ta 120 koruma izleme alanı ile Kastamonu'da doğu çınarı ve Mersin'de zeytin olarak 84 anıt ağacıyla ilgili çalışmaların resmi açılışının da bu törenle gerçekleştirildiğini söyledi.

Tüm eserlerin, tesislerin, hizmetlerin şehirlere ve millete hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, ülkenin bu güzel eserlerle buluşmasını sağlayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, TOKİ'ye, yüklenici firmalara, mühendisinden işçisine kadar herkese şükranlarını sundu.

"BUGÜNE KADAR 61 MİLLET BAHÇESİNİ HİZMETE SUNDUK"

Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hastanelerimiz nasıl bu salgın döneminde milletimizin sağlığının korunmasında hayati öneme sahip olmuşsa millet bahçelerimiz başta olmak üzere yeşil alanlarımız da adeta insanlarımıza nefes borusu işlevi görmüştür. Daha 20 yıl öncesine kadar pek çok şehrimizin yakasına yapışan hava kirliliği sorununun ülke genelinde önemli ölçüde azaltılmasında doğalgazın yaygınlaştırılması yanında açtığımız parkların ve bahçelerin büyük rolü olmuştur. Çevre alanında gerçekleştirdiğimiz hizmetleri millet bahçeleri projelerimizle taçlandırıyoruz. Ülkemizin tamamında toplam 56 milyon metrekarelik bir alanı bulan 324 millet bahçesi yapmak için kollarımızı sıvamıştık. Bugüne kadar 61 millet bahçesini tamamlayarak hizmete sunduk. 46 ilimizde 10 milyon metrekarelik bir alana sahip 80 millet bahçesi şu anda yapım aşamasındadır. Ayrıca ülke genelinde 183 millet bahçesiyle ilgili çalışmalarımız da proje ve ihale safhasındadır."

Erdoğan, bu projeyle sadece şehirlere yeşil alanlar kazandırmakla kalmayıp aynı zamanda çocuklardan yaşlılara kadar her kesimin ihtiyaç duyduğu sosyal alt yapıyı da milletin hizmetine sunduklarını kaydetti.

"MİLLET BAHÇELERİYLE CAZİBE ALANLARI OLUŞTURULDU"

Başkan Erdoğan, inşa edilen her millet bahçesiyle şehirlere, bulunduğu bölgeye sosyal, kültürel ve ekonomik değer katan cazibe alanları oluşturduklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Çoğu şehir merkezlerinde yer alan millet bahçelerimiz insanlarımıza yürüme mesafesinde erişim imkanı sağladığı için, afetlerde toplanma alanı olarak da hizmet verecektir. İşte dün Uzun Mehmet Camii'ni açtık. Ama Uzun Mehmet Camii'ni açmakla kalmadık, şu anda burada Uzun Mehmet Camii ile birlikte tüm oradan itibaren Karadeniz sahilini adeta bir kordon boyu olarak bitirecek yeni bir projeyi de Zonguldak'ta hayata geçireceğiz."

Erdoğan, şehirlerin merkezlerine millet bahçeleri ve diğer çalışmalarla dikilen milyonlarca ağacın huzurla dinlenilecek bir gölge hem de çocuklara çevre sevgisini aşılayacak bir sembol olarak asırlarca yaşayacağına inandığını dile getirdi.

Başkan Erdoğan, "Fidan dikmedik ağaç diktik. Fidanlar zaman alırdı, onun için tüm bizim için ağaçlandırma merkezlerinden tutun ithale varıncaya kadar ağaç ithal ederek bu noktada 10-15 yaş grubundan ağaçlarla İstanbul'umuzun orta şevleri, yol kenarlarını bu ağaçlarla tamamen döşedik ve bir anda İstanbul'umuz ağaçlandırılmış oldu." dedi.

Bu anlayışla geçmişte şehir merkezlerindeki alanları, vatandaşlarına kapatan zihniyetin bıraktığı kötü izlerin tamamını silmekle kalmadıklarını, 81 ilin tamamında şehirleri çok daha fazla yeşil alanla buluşturduklarını vurgulayan Erdoğan, "Çevre bizim işimiz. Yeşil bizim işimiz. Biz bundan sonra da bunu yapmakla kalmayacak, bu noktada özellikle ağaçlandırmadaki faaliyetlerimizi daha da hızlandıracağız." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, bisiklet yollarını da şehirlerdeki insanların hayat kalitesini artıran hizmetler arasında gördüğünü ifade ederek, bilhassa büyükşehirlerde fiziki hareketleri giderek azalan insanların sağlıklarını korumak ve trafik yükünü azaltmak için bisiklet kullanımını teşvik ettiklerini söyledi.

Konya'nın bu noktada bir örnek olduğunu dile getiren Erdoğan, giderek yaygınlaştırdıkları bisiklet yolları sayesinde bu aracı tercih eden insanlara kesintisiz ulaşım imkanı sağladıklarını kaydetti.

Başkan Erdoğan, "Hazırlıklarını sürdürdüğümüz Türkiye Bisiklet Yolu Master Planı'nı tamamladığımızda Avrupa bisiklet ağı ile ülkemizi bütünleştirmiş olacağız. Planın tamamlanan güzergahlarıyla ilgili uygulama projelerinin önemli bir kısmını bu yaz aylarına yetiştirmeye gayret edeceğiz. Proje tamamlandığında Edirne'den bisiklete binen bir vatandaşımız Hakkari'ye kadar güvenli ve kolay bir şekilde gidebilecektir." diye konuştu.

İnsan ve çevre sağlığının korunmasında kritik öneme sahip katı atık toplama tesislerini de ülke genelinde yaygınlaştırdıklarını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kuraklığın giderek daha büyük bir tehdit halini aldığı şu dönemde yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızı korumanın önemi artıyor. Küresel ısınmanın en önemli sebeplerinden biri olan çöplerden yayılan metan gazı ve karbondioksit emisyonlarını inşa ettiğimiz katı atık toplama tesisleriyle kontrol altına almayı başardık. Aynı şekilde biliyorsunuz Kartal, Pendik burada da yine metan gazı çöp depolama alanlarıyla bir tehdit vardı ve bu tehditten de Pendik'imizi, Kartal'ımızı yine biz kurtardık. Şimdi oralarda konutlar var. Yaptığımız yatırımlarla sayısını 15'ten 90'a yükselttiğimiz katı atık toplama tesislerimiz nüfusumuzun 70 milyonuna hizmet veriyor. İnsan sağlığını koruma ve suyun kirlenmesini önlemede bir diğer önemli yatırımımız atık su arıtma tesisleridir. Ülkemizdeki atık su arıtma tesislerinin sayısını 145'ten 1170'e çıkartarak belediye nüfusunun yüzde 90'ına hizmet verebilir hale getirdik. Gelişen teknoloji sayesinde artık atık suyun pek çok farklı alanda kullanılma imkanı doğmuştur. Bu yöndeki yatırımları ve çalışmaları da destekliyoruz."

"MÜSİLAJ BELASINDAN DA DENİZLERİMİZİ KURTARACAĞIZ"

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında Marmara Denizi'nde görülen müsilaj sorununa ilişkin de şunları kaydetti:

"Son dönemde Marmara'da karşımıza çıkan müsilaj gibi sorunların kaynağı arıtılmadan denizlere bırakılan atık sulardır. Bu konuda Çevre Şehircilik Bakanıma talimatı verdim. Hiç gecikmeden 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi niye bunu yapmıyor, İzmir niye yapmıyor, Konya bunu niye yapmıyor, şu niye yapmıyor, bu niye yapmıyor?' demeyeceğiz. Çevre Şehircilik Bakanlığı olarak bu işi koordinasyonuna alacaksınız, üniversitelerle beraber el ele verip bütün başta Marmara olmak üzere, bu müsilaj belasından denizlerimizi kurtaracağız. Biz bunu yapar mıyız? Yaparız. Biz bunu Haliç'te yaptık mı? Yaptık. Haliç'i nasıl temizlediysek ki daha büyük bela idi, inşallah müsilaj belasından da denizlerimizi kurtaracağız. Tabii benim korkum şimdi bu Karadeniz'e yayılır, Karadeniz'den bir de Marmara'ya bunun bir girdisi olursa bela büyüktür. Hiç gecikmeden bu adımı atmamız lazım. Tabii iklim değişikliği sebebiyle deniz suyu sıcaklığındaki artışın da bu tabloda önemli bir payı var. Bakanlığımız 300 kişilik bir ekiple Marmara'nın 91 ayrı noktasında, karada da tüm atık su arıtma, katı atık tesisleriyle kirlilik kaynağı olabilecek her yerde şu anda denetimlerini sürdürüyor. Müsilaj istilası ancak belediyelerden üniversitelere ve özel sektörümüze kadar tüm kurumlarımızın ortak gayretiyle çözülebilecek bir sorundur. Hazırladığımız eylem planıyla tüm kurumlarımızın katkısını alarak bu meselenin üstesinden geleceğimize inanıyorum."

Çevre başlığı altındaki her alanda nüfusu yoğun yerleşim yerlerinde kritik öneme sahip hizmetleri geçmişle karşılaştırılamayacak kadar ileriye taşıdıklarını dile getiren Erdoğan, sonraki nesillerin kendilerini hayırla yad edeceği bu hizmetleri her geçen yıl artırarak sürdürmekte kararlı olduklarını vurguladı.

"ÇEVREYE SAYGISI VE ÜRETİMİYLE DEĞER KATAN İNSAN HAYATINI NEREDE SÜRDÜRÜRSE SÜRDÜRSÜN MEDENİDİR"

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Eşref-i mahlukat sıfatıyla insanın en başta gelen görevi de Allah'ın emanetleri olan tabiata, hayvanlara, canlı, cansız diğer tüm varlıklara müşfik davranmak, onlarla uyum içerisinde hayatını sürdürmektir. İnsanla çevre arasındaki bu ilahi ölçü şehirleşme anlayışımızın da özünü oluşturur. Şehirde yaşayanın 'medeni', şehir dışında yaşayanın 'vahşi' olduğu anlayışı bize ait değildir. Tam tersine bizde vahşi, nerede yaşarsa yaşasın vahşidir. Medeni de aynı şekilde nerede yaşarsa yaşasın medenidir. Bir başka deyişle yaşadığı çevreye saygısı ve üretimiyle değer katan insan hayatını nerede sürdürürse sürdürsün medenidir. Buna karşılık yaşadığı çevreyi tüketen, kirleten, çirkinleştiren, sadece alan ama ona hiçbir şey vermeyen kişi de nerede yaşarsa yaşasın medeniyet dairesinin dışında demektir. Köylerde nice medeni insana rastlarken, şehirlerde de nice vahşinin kol gezdiğini görebiliyoruz. İçtiği sudan soluduğu havaya, kopardığı bitkiden tükettiği yiyeceğe kadar her konuda emanet bilinciyle, kul hakkı şuuruyla hareket eden insanlardan oluşan bir toplumda diğer pek çok araz gibi, çevre sorunu da olamaz. Rahmetli bir hocam şöyle derdi; 'Arabasında giderken içtiği sigarayı kalkıp da arabasının penceresinden dışarı atıyorsa o bir çevre katliamı yapıyor demektir.' İnceliği görüyor musunuz? 'Sigarasının paketini atıyorsa o bir çevre katliamı yapıyor demektir.' Affınıza sığınıyorum, 'Eğer giderken yolun kenarına tükürse bile o bir çevre katliamı yapıyor demektir.' İşte biz böyle bir medeniyetten geliyoruz. Şehirlerimize de bu anlayışla bakmamız şarttır."