Başbakan Binali Yıldırım: Gelişmiş ülkelerde yabancı düşmanlığı artıyor

Başbakan Binali Yıldırım, ''Gelişmiş ülkelerde yabancı düşmanlığı artıyor. Radikalleşme dalgasının Avrupa'da başlaması da endişe kaynağıdır. Şiddete fırsat veren ayrımcılık ve radikal eğilimlere asla fırsat vermemeliyiz'' dedi.

1

Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul'da düzenlenen TRT World Forum açılış oturumunda konuşuyor. "Habercilikte büyük haksızlıklara maruz kalmış bir ülkenin ve bir siyasi hareketin  mensubu olarak ifade etmek isterim ki habercilikte gerçeği ve sadece gerçeği  vermek yeterlidir" diyen Yıldırım'ın konuşmasının satır başları şöyle: TRT World, doğru habercilik yapılarak kişileri  gerçeklerden haberdar etmek, sesini duyuramayanların sesi olmak üzere kuruldu.  Bir anlamda mevcut medya anlayışına itiraz olarak TRT World doğmuş oldu.  Habercilikte büyük haksızlıklara maruz kalmış bir ülkenin ve bir siyasi hareketin  mensubu olarak ifade etmek isterim ki habercilikte gerçeği ve sadece gerçeği  vermek yeterlidir.

Türkiye'nin misyonu, hakikate hizmet, mazlumların  sesi, aklı ve vicdanı olmaktır. TRT World'ün bunu küresel anlamda en iyi şekilde  yaptığına şahit oluyoruz. Tarihiyle medeniyet mirasıyla geniş coğrafyaya yayılan  kardeşlik bağlarıyla kıtaları birbiriyle birleştiren Türkiye, dünyanın vicdanı  olarak hareket ediyor, etmeye de devam edecek.

ASLA İZİN VERMEMELİYİZ!

Dünyada terörün ve savaşların giderek  yaygınlaştığını görmekteyiz. Radikalleşmenin yanı sıra yabancı düşmanlığı gibi  akımların da özellikle gelişmiş ülkelerde artmaya başladığına şahit oluyoruz.  Üstelik bu radikalleşme dalgasının demokrasilerinin gelişmiş olduğunu  düşündüğümüz Avrupa'da başlamış olması ayrı bir endişe kaynağıdır. 

Çağımızda ne yazık ki yükselmekte ve  yaygınlaşmakta olan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı ve diğer  ayrımcılıklar insanları ötekileştirmekte ve toplumları daha bölünmüş ve kırılgan  hale getirmektedir. Bu tür eğilimlere karşı hep birlikte karşı konulmasına, saygı  ve hoşgörüyü temel alan değerler üzerinde yükselen kapsayıcı bir dilin mutlaka  geliştirilmeye ihtiyaç vardır. Şiddete varan aşırıcılık ve radikal ideolojileri  besleyen eğilimlere asla fırsat vermemeliyiz.

Avrupa'da göçmen ve yabancı düşmanlığı akımının  son yıllarda siyasi alanı da adeta etki altına aldığını görüyoruz. Bu bizim  esasen bir süreden beri gündeme getirdiğimiz endişeleri de teyit ediyor. Bu  gelişmeleri dikkate alarak Türkiye, kapsayıcı ve kucaklayıcı politika anlayışını  sürdürmeye devam ediyor. Her ne kadar Suriye'nin derdiyle dertleniyorsak  Arakan'ın derdini de ihmal etmiyoruz. Filistin'in yardımına ne derece koşuyorsak  Somali'nin yardımına da koşuyoruz.

Faaliyetlerimiz Türkiye olarak kendi  topraklarımızla sınırlı değil. Dünyanın neresinde insanların başına bir bela  gelse, bir felaket gelse yardıma ihtiyacı olan kim varsa zaman kaybetmeden orada  Türkiye hayır kurumlarıyla Kızılayıyla, AFAD'ıyla, TİKA'sıyla bütün sivil toplum  örgütleriyle hemen hazır ve nazır olarak yetişiyor. Bir anlamda Türkiye  yaptıklarıyla dünyanın vicdanı olmaya devam ediyor. Nerede kanayan bir yara varsa  medeniyetimizin, değerlerimizin bize yüklediği tarihsel sorumluluğu yerine  getiriyoruz.

İDLİB OPERASYONU... 

Suriye'de kalıcı ateşkesin sağlanması ve barışın  tesisi için Rusya, İran ve Türkiye olarak Astana sürecini başlatmış  bulunmaktayız. Bu girişimlerimizi Birleşmiş Milletler şemsiyesinde, Cenevre  sürecine taşımış bulunmaktayız. Astana'da varılan mutabakat çerçevesinde, Suriye  İdlib bölgesinin güvenliğinin sağlanması ve oradaki çatışmaların sonlandırılması  için biz, Rusya ve İran'dan oluşan bir güvenlik çemberi oluşturma çalışmalarına  başladık. Toprak bütünlüğü esasına dayanan, halkın demokratik taleplerine saygı  gösteren, istikrarlı müreffeh bir Suriye'nin inşası yolunda atılacak her adımın  destekçisi olmaya devam edeceğiz

IKBY REFERANDUMU SONRASI ALINAN YAPTIRIM KARARLARI

Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafazasına büyük önem vermektedir. Meşru olmayan bir referandum gerçekleşmiştir.  Irak hükümetinin kendi ülkesinin sınırları içerisinde, anayasal egemenliğini  tesis etmek üzere attığı adımlar yerindedir ve destekliyoruz. Türkiye olarak bu  konuda bizim de atabileceğimiz adımlar mevcuttur. Bunları da birer birer hayata geçiriyoruz. Hava sahamızı kapattık, sınır kapılarının merkezi yönetime devredilmesi sürecini başlattık. Merkezi hükümet tarafından geri alınan bölgelerde  örneğin DEAŞ'tan alınan Musul ve peşmergeden alınan Kerkük'te, Kuzey Irak  Bölgesel Yönetimi'nin baskıyla, şiddetle, oldu bittiyle değiştirdiği demografik  yapının, bölgenin tarihi derinliğine uygun olarak eski haline döndürülmesi  konusunda da merkezi Irak yönetiminin gerekli hassasiyeti göstermesini  bekliyoruz.

3 BİN 600 DEAŞ'LI ÖLDÜRÜLDÜ 

Fırat Kalkanı ile 2 bin kilometrekarelik bir alanı  DEAŞ'tan tamamen temizledik ve buraya Suriyeli kardeşlerimizin dönüp yerleşmesini  sağladık. Bölgede Fırat Kalkanı Harekatı ile 3 bin 600'ün üzerinde DEAŞ terör  örgütü mensubunu etkisiz hale getirdik. Bugün hiçbir ülke, DEAŞ ile mücadelede  Türkiye'nin gösterdiği başarıyı tek başına gösterememektedir. Bununla da kalmadık  4 bin 500 DEAŞ terör örgütü elemanını tutukladık, cezaevine koyduk ve 50 binden  fazla yabancı savaşçının ülkemiz üzerinden bölgeye geçmesine engel olduk. Nerede ve hangisinde karşımıza çıkarsa çıksın  terörü insanlık düşmanı olarak görüyoruz. Terör insanlığın baş belasıdır. Terör  her yerde ama demeden, fakat demeden, ayrım gayrım yapmadan lanetlenmelidir,  küresel iş birliğiyle terörün üzerine şiddetle gidilmelidir.Terör bir sonuçtur. Onun için ülkemiz, Suriye ve  Irak'taki istikrarsızlıktan beslenen DEAŞ, PKK, YPG, PYD gibi terör örgütleriyle  amansız mücadelesini sürdürmeye devam etmektedir. Ülkemizin meşru demokratik  rejimini kanlı bir darbeyle değiştirmeye teşebbüs eden terör örgütüyle de  karalılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz.  Bu anlamda terörle mücadele konusunda  dost ve müttefik ülkelerden temel beklentimiz samimiyet ve daha fazla iş  birliğidir.

TERÖR ÖRGÜTÜ SOSYAL MEDYADA PROPAGANDA YAPIYOR

Terör örgütü DEAŞ, sosyal medayada şunu yazıylor. Önce cennete kim gitmek istiyor adını yazdırsın diye propaganda yapıyor ve gençleri kandırıyor.