1
Şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyorum, mekanları cennet olsun. Gazilerimize hürmet ve şükranlarımı sunuyorum. Türkiye hedefleri olan ve geleceğe emin adımlarla yürüyen büyük bir ülkedir. Ne kadar gurur duysak yeridir. Bu aziz millete hizmet etme imkanı verdiği için Rabbime hamd ediyorum.
Bütçe görüşmelerinde geride bıraktığımız yıl dikkatle değerlendirildiği gibi gelecek hedeflerimiz kaynaklarımızı nerede kullanacağımızı neler yapacağımızı konuşuyor değerlendiriyor ve karara bağlıyoruz. Geleceği doğru planlamak insan hayatında olduğu gibi toplum ve devlet hayatında da büyük önem taşır.
AK Parti olarak 2023'e giderken koyduğumuz bütün hedefleri gerçekleştirerek bugünlere gelmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Attığımzı her adım ülkemizin aydınlık geleceği milletimziin huzuru ve refahı içindir. Cumhuriyetimizi güçlü bir şekilde gelecek nesillere emanet etmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Birlik ruhu içerisinde ülkemizi demokrasi ile güçlendirmeye büyük çaba sarfediyoruz.
Bir yandan istikrarı korumaya diğer yandan da Türkiye'yi dünyanın güçlü ekonomileri arasında tutmaya gayret ediyoruz. Her şey Türkiye için her şey milletimiz için diye durmadan yorulmadan yola devam ediyoruz.
2016 YILI KOLAY GEÇMEDİ
Sıkıntılarla geçen bir yılın sonuna yaklaştık. İnşallah, önümüzdeki yıl 2017 çok daha ferah ve çok daha aydınlık bir yol olacak. Zira 2016 hem dünya için hem de Türkiye için kolay bir yıl olmadı.Vatan hainleri eli kanlı bölücü terör örgütleri kirli ve karanlık emellerini her fırsatta gösterdiler. Hayat hakkına toplumsal huzura kardeşliğimize birliğimize kast eden hainler kanlı cinayetlerine yenilerini eklediler.
MİLLİ İRADE KAZANDI
Terör karşısında milletçe bir olduk, beraber olduk birlikte Türkiye olduk. 15 Temmuz'da bu gazi meclisimiz dünyanın en alçak saldırısına uğradığında siz değerli vekillerimiz örnek bir birliktelik gösterdiniz. Vatandaşlarımız ile birlikte alçak saldırı karşısında milletin evini alçaklara hainlere teslim etmediniz. Demokrasiye darbe vurmak isteyenler kaybetti, milli irade kazandı. Cumhurbaşkanımız asker kıyafetli teröristlerce hedef alındı öldürülmek istendi.
Sokağa çıkan vatandaşlarımızın üzerine bombalar yağdı. İnsanımız canını vermekten asla gözünü kırpmadı. O karanlık geceyi başta millet olmak üzere, Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz ve siyasi partilerimizin birlikte ortaya koydukları demokrasi yönündeki kararlı duruşu aydınlattı. Milletvekili, savcılarımız STK'larımız vatansever polisimiz ve askerimiz işçimiz memurumuz esnafımız velhasıl 79 milyon milletimiz o gece ayaktaydı.
DÜNYA MİLLİ DİRENİŞİ HAYRANLIKLA TAKİP ETTİ
O karanlık gecede bir olduk beraber olduk. Demokrasiye ve hukuk düzenine birlikte sahip çıktık. O gün ortaya konan ortak tavır milli iradeyi bir kez daha tescil etti. O gün yeniden bir millet olduk yeni bir milli mutabakatı ortaya koyduk. Bütün dünya Türk Milleti'nin bu alçak girişim karşısındaki direnişini hayranlıkla takip etti.
Yenikapı meydanında milyonlarca insan 81 ilin meydanlarında 30 milyonu aşkın insanımız 1 ay boyunca demokrasiye sahip çıktı nöbet tuttu. Böylece terörün ve şiddetin hiç bir zaman hedefine ulaşamayacağını bütün dünyaya göstermiş olduk. Bugün de aynı birlik beraberlik ve dayanışmayı gösteriyoruz. 10 Aralık'ta da Meclis'imizde partililerimizle birlikte olduk.
Yine Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile bir araya geldik. Konu terör ve teröristler ise gerisi teferruattır anlayışı ile ortak tavır gösterme noktasında bir uzlaşma içerisinde olduk. Bu vesile ile bir kez daha Sayın Genel Başkanlara teşekkür ediyorum. Bütün dünya gördü ki terör hiç bir şekilde bu milleti ayrıştıramaz. İktidarı ile muhalefeti ile terör karşısında her zaman el ele omuz omuza birlikteyiz. Teröre terörizme siyaset üstü bir bakış sergiliyoruz.
TERİRÖSTLER TÜRKİYE'Yİ DEMOKRASİ VE HUKUK ÇİZGİSİNDEN UZAKLAŞTIRAMAYACAK
Terör Türkiye'yi asla esir alamaz alamayacaktır, hukuk çizgisinden uzaklaştıramayacaktır. Şer odakları mutlaka yok olmaya mahkum olacaklar. Bni yıllık kardeşlik hukukumuzu bozmak isteyenler hangi alçak yöntemlere başvurursa vursunlar sonları hüsrandır başarısızlığa mahkum olacaklardır. FETÖ ve diğer hiç bir unsur bu aziz milletin birliğini bozamayacaklar. Bütün güvenlik güçlerimize polisimize, askerimize, jandarmamızla, bekçimizle gurur duyuyoruz. Onlar her türlü takdiri hak ediyorlar. Devlet olarak hükümet olarak millet olarak bütün imkanlarla onların yanındayız. Sizlerin siyasi fikirlerinizi bir kenara bırakarak ortaya koyduğunuz dayanışma şehitlere duaların en güzelidir şehit yakınlarına en büyük destektir. Bütün terör örgütleri aynıdır. Hepsi insanlığın düşmanıdır. Hiç birinin dini inancı kutsalı yoktur.
Terörü birlik ruhu ile kardeş dayanışması ile mutlaka dize getireceğiz. Devletimiz ve milletimiz hiç bir zaman terörün millet ile devlet arasına girmesine izin vermeyecektir.
Bütün amacımız davamız ülkemiz için demokrasi ve hukuk devletinin tesisidir. Bütün davamız 79 milyon vatandaşımızın 81 vilayetimizin huzurudur mutluluğudur güvenidir.
GÜÇLÜ TÜRKİYE'Yİ İSTEMEDİLER
12 Eylül vesayet anasayasından kurtulmak bütün toplumun öncelikli talebidir. Bu tartışma 34 yılı aşan bir tartışmadır. Anayasa konusu yeterince tartışılmış ve artık olgunlaşmıştır. Siyaset kurumunun tamamı 12 Eylül darbesinin ürünü olan bu anayasanın artık rafa kalkması gerektiğinde gerektiği konusunda hem fikirdir. Seçim meydanlarında vatandaşlarımıza siyasi partiler tarafından verilen sözlerin başında Anayasa değişikliği olmuştur. Şimdi sıra millete verdiğimiz bu sözün gereğini yerine getirmek kalmıştır. Uzun bir süredir gündemi işgal eden Anayasa ve yönetim sistemi tartışmalarını artık çözmek bir sonuca bağlamak zamanı gelmiştir. Vesayet odakları her 10 yılda bir darbe yaparak veya darbeye yeltenerek milletimizi sosyal istikrarsızlığa sürükleme gayreti içerisinde oldular. Hiç bir zaman güçlü bir Türkiye istemediler. 14 yıldır bu mücadeleyi verdik aynı zamanda ülkemizin milletimizin yıllardır özlemini beklediği hizmetleri projeleri birer birer hayata geçirdik.
Hepinizin bildği gibi karşımıza çıkartılan 367 icadı nedeniyle Cumhurbaşkanını seçememiş 2007'de referandum kararı almıştık. Bunun sonucunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ilk kez milletin oyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. Bu modelle uyumlu olmayan yönetim sistemindeki çelişkiler de daha fazla gün ışığına çıktı. Mevcut durumda artık Anayasa'da ve yönetim sisteminde değişiklik öncelikli bir mesele haline gelmiştir. AK Parti grubu olarak bu konuda üzerimize düşen ne ise yerine getirmek üzere harekete geçtik.
YÖNETİMSEL ANLAMDA CHP İLE TEMELDE FARKLI DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ ORTADADIR
Uzmanlarımız arkadaşlarımız bir araya geldi ve çalışma yürüttü. Yönetim sistemi konusunda CHP ile temelden farklı düşündüğümüz bir sır değildir. CHP demokrasi tarihimizin en eski partisidir her zaman demokrasiyi özgürlüklüeri temel hak ve özgürlükleri savunmuştur. Elbette bunlar önemlidir ama bütün bunlar sözde kalmamalıdır. Anayasa için demokrasi arayışımız bizi bir noktaya getirmiştir. Bu süreçte MHP lideri Bahçeli Ekim ayı başlarında kamuoyu ile paylaştığı anayasa ve sistemle ilgili sorunun çözümünü anlatan beyanat ile yeni bir boyut kazanmıştır istek. O günden başlayan MHP AK Parti uzmanlarının çalışarak ortaya koydukları sistemin değiştirilmesi mevcut yapının Anayasa ile uyumlu hale getirilmesi yönündeki değişiklik teklifindeki çalışmalar tamamlanmış ve geçtiğimiz günlerde AK Parti olarak yüce Meclise 316 milletvekilimizin imzası ile teslim edilmiştir.
KAPIMIZ CHP'YE SONUNA KADAR AÇIKTIR, BEKLİYORUZ
Sayın Cumhurbaşkanımızın değişikliğin ne olacağı yönünde bir görüş ileri sürüldü. Bu değişikliğin anayasanın arkasında kim olacak dedi. Buradan açıkça söylüyorum bunun arkasında 316 imzası AK Parti grubu olacak. Bu anayasanın arkasında uzlaşarak siyaset üstü anlayış gösteren MHP olacaktır. Bunun arkasında eğer Meclis onay verdiğinde milletin önüne giderse 79 milyon vatan evladı olacaktır. Siyasetin ve siyasetçinin asli görevi bu kapı ana muhalefet partisine de sonuna kadar açıktır bekliyoruz. Ülkenin meseleleri için yük olmak ülkenin önünü açmaktır.
Sorunları geleceğe havale etmek çözüm olamaz. AK Parti sorunları torunlara havalee etmedi ve çöze çöze bugünlere geldi. Yüce Meclis enine boyuna görüşecek değerlendirecek onayını vermesi halinde de kararı yüce milletimiz verecektir. Değişiklik teklifinde şu bilgiyi paylaşmak istiyorum. Sürecin başında 3 parti olarak başladığımız görüşmelerdeki maddelerin büyük bir kısmı da yer almaktadır. Anayasa değişikliğinde ne var ne yok bunlar önümüzdeki günlerde konuşulacak, bütün detaylarıyla ele alınacak.
Esas itibari ile bu teklifi hazırlayan AK Parti grubunun başkanı olarak bir kaç huususu sizlerle paylaşmak istiyorum;
SÜREKLİ İSTİKRAR VE GÜÇLÜ İKTİDAR MODELİ OLACAK
Seçimler 5 yılda bir yapılacak, milletvekili seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı gün olacaktır. Böylece hre seçim güçlü ve siyasi bir iktidar çıkarmış olacaktır. bunun adı da sürekli istikrar sürekli güçlü iktidardır. Cumhurbaşkanı devletin başı olarak yürütme yetkisini kullanmış olacaktır. Yürütme yetkisini kullanan Cumhurbaşkanı aynı zamanda sorumluluğunu da yerine getirecektir. Hesap sorulabilen bir sisteme dönüşmüştür. Siyaset kurumunu daha da güçlendiren bir anayasadan söz ediyoruz. Siyasi partiler demokrasimizin ayrılmaz bir bütünüdür. Bu sistemle siyasi partiler meclisin oluşmasında olduğu gibi Cumhurbaşkanı seçilmesinde de daha etkin rol oynayacaktır.
TÜRKİYE'NİN YOLU BELLİDİR, EKSENİ BELLİDİR
Rejim değişikliği esasen eksen kayması tartışmaları boş ve anlamsız hale gelmiştir. Türkiye'nin ekseni bellidir yolu bellidir. Türkiye'nin yolu muassır medeniyetler yoludur, Gazi Mustafa Kemal'in gösterdiği yoldur. Rejim tartışmaları 1923 yılında tamamen kapanmıştır sona ermiştir.
TÜRKİYE'NİN TEK BİR GÜNÜNÜ BİLE KAYBETMEYE VAKTİ YOKTUR
Ülkemiz için hiç şüphesiz en büyük ekonomik kaynak siyasi ve demokratik istikrardır. İstikrarı gözümüzün nuru gibi koruyacağız. Siyasetin kör noktalarına saplanıp kalmadan kısa vadeli kazanımlar için ülkemizin gelecek hedeflerinden asla vazgeçmeyeceğiz. Türkiye zayıf iktidar ve istikrarsızlıklardan çok şey kaybetti. Tek partili dönemden sonraki 60 yıl içinde tam 45 tane hükümet kurmuşuz. Hükümet başına düşen süre sadece 16 ay. Türkiye'nin normal bir demokratik istikrar çizgisi olsaydı 60 yılda 45 değil 15 hükümet kurması gerekirdi. Bu tablo Türkiye'ye dışardan bakan hiç kimse istikrarlı bir güven ilişkisi kuramaz. Artık Türkiye'nin kaybedecek tek günü bile yoktur. Ülkemizi karanlık günlerden çıkarıp bugünlere getirdik. Ülkeyi geri götüremeyiz kazanımları bir kenara atamayız.
2. DÜNYA SAVAŞINDAN SONRAKİ EN BÜYÜK GÖÇ DALGASI YAŞANIYOR
Dış politika ve uluslararası siyaset ne yazık ki bölgemizde ve dünyada bir adalet ekseni oluşturamıyor. Güçlü olanlar hak ve adalet ölçülerine uymuyor. BM teşkilatı ne yazık ki küresel barışı bir türlü tesis edemiyor. Hakemlik görevini yerine getiremiyor. Bizim için ehr bir insan alemin özüdür. Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Hiç bir maddi hedef bir tek insan heyetinden daha önemli değildir. 2016 yılı ülkemiz için olduğu kadar dünyada da son derece önemli ve üzücü olaylara sahne olmuştur. Bölgemizde 2. dünya savaşından sonraki en büyük göç dalgası yaşanmıştır. 12 Milyonun üzerindeki Suriyeli Iraklı insanlar yer değiştirirken 3 milyona yakın kişiyi evimizde misafir ediyoruz kucak açıyoruz.
HALEP İÇİN BÜTÜN ÇABAYI GÖSTERİYORUZ
Suriye'de yıllardır acı dram yaşanıyor. Halep'ten yükselenn feryatlara kayıtsız kalamazdık. Onların yaralarını acilen sarmak için büyük bir diplomatik hamle içerisine girdik. Cumhurşakanımız ve hükümtimizin girişimleri ile görüşmeleri olumlu bir noktaya getirdik ve masum insanların tuzaktan kurtulmalarının yolunu açtık. Tarihe ev sahipliği yapan bu şehri kuşattılar ve şehrin insanlarını katlettiler. Siviller tamamen savunmasız kaldı. Suriye'nin doğsuunda 10 binlerce insanın hapsolduğu alanda can pazarı yaşandı. Kaçan aileler sokaklarda perişan. Bu temaslar neticesinde kısmi ateşkes tesis edildi. Siviller İdlib'e götürülmek üzere tahliyeleri başlandı. 7 bin 500'ün üzerinde kişi İdlib'e götürüldü ve hayatları kurtarıldı. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti olarak AFAD ve Kızılay olarak 80 bin göçmen için hazırlıklarımızı başlatmış bulunuyoruz. İlk olarak 10 bin kişilik çadırkent tüm temel ihtiyaçlar karşılanacak.
HALEP TARİHE KARA LEKE OLARAK DÜŞMÜŞTÜR
Bu acıları bu feryatları katliamları dünyanın bir çok ülkesi sadece seyrediyor. Tıpkı daha önce balkanlarda, Gazze'de olduğu gibi. Halep bu asrın tarihine daha şimdiden kara bir leke olarak kaydolmuştur. Biz konuşmaktan işbirliğinden yanayız. Temel felsefemiz düşmanlıklarımızı azaltmak dostulklarımızı çoğaltmak. Türkiye olarak dış politikamızda özellikle bölgedeki duruşumuz çok nettir. Irak'ta söylediğimiz şudur. Musul DEAŞ'tan temizlenmelidir.
ADI NE OLURSA OLSUN BUNLARIN ALAYI TERÖRİSTTİR
Fırat Kalkanı'nın amacı bir yandan DEAŞ terör örgütüne karşı temizliği yapmak diğer yandan Güney hudutlarımızdan ülkemize yönelen terör unsurlarını temizlemek ve engellemektir. Bizim meselemiz Irak'ta Suriye'de yaşanan Kürtlerle değildir. Kürtlerle hiç bir meselemiz yok. Bizim meselemiz Kürtleri de Arapları da Türkmenleri de terör marifetiyle rahatsız eden yerinden yurdundan eden PKK onun uzantıları PYD ve YPG iledir. Bunun mutlaka bilinmesinde fayda vardır. Bazen bu konu maalesef farklı şekilde dünya kamuoyuna anlatılmakta adeta biz Suriye'deki Irak'taki kürtlere karşı düşman olduğumuz algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Burada söylemek istediğimiz şudur. Adı PKK, YPG olsun bunların alayı teröristtir asla ve asla bizim nezdimizde hiç bir yerleri yoktur.
UMARIM ABD HATASINDAN ERKEN DÖNER
Soruyorum, El Kaide'yi bitirmek için Taliban'ı kullandınız. Şimdi Taliban'ı yok etmek için neyi kullanacaksınız? Umarım ABD'nin yeni yönetimi bu fahiş hatadan dönecek ve Türkiye'nin uyarılarına erken kulak verecektir d iye düşünüyorum.
Tarihler arasında yüzde 4,3 mü büyük 5,9 mu büyük? Türkiye'nin dünya ticaretinden aldığı pay binde 5'in altındaydı şimdi binde 96'ya çıkmıştır. Bütçenin faize gittiği, konusu burada gündeme geldi. Bütçe'nin ne kadarı faize gitmiş 2002'de rakamlarla söylerseniz başka bir şey oranlarla söylerseniz başka bir şey. Asıl olan oranlardır. Yüzde 43 2002 yılında gelmişiz 2015'e bütçenin bu kez yüzde 10,5'u faize gider hale gelmiş. 2016'ya gelmişiz yüzde 8,9'u faize gitmiş. Şimdi soruyorum yüzde 43 nere yüzde 8,9 nere?
Şimdi, faiz eğer yüzde 43 oranında devam etseydi daha çok ödeyecektik. Aradaki fark daha fazla olacaktı. Yatırıma ayıracağımız sağlığa ayıracağımız ulaşıma ayıracağımız sosyal desteğe ayıracağımız paralar daha fazla olacaktı.
Peki şimdi ne oldu faize gitti de ne oldu?
2002'de yüzde 43 2016'da yüzde 8,9. Yüz liralık verginin 86 lirası faize gidiyordu. Şimdi 11 lirası faize gidiyor. Geriye kalanına bölünmüş yol yapıyoruz tünel yapıyoruz hastane yapıyoruz okul yapıyoruz stadyum yapıyoruz. Memleketin milletin ihtiacı olan eserleri yapıyoruz.
Bölünmüş yollar iki gidişi iki gelişi olan otoyol kalitesindeki yollardır. dolayısıyla bölünmüş yollara biz bugüne kadar harcadığımız miktar 130 milyar lira. Bunun için 18 bin 500 km bölünmüş yol yaptık. Bunun içinde sadece yol yok, tünel var viyadük var sanat yapısı var menfezler var. Bölünmüş yolların bir yıl içerisinde zamandan ve yakıttan sağladığı tasarruf 20 milyar lira. Sadece iki kalemden bahsediyorum. Ayrıca daha az egzoz havaya verildiği için dur kalk omadığı için 3,5 milyon ton karbondioksit gazı atmosfere verilmemiş ve çevre kirliliğinin önüne geçmiştir.
Bölünmüş yollar sonrası ölümlü kazalarda yüzde 62 azalma olmuştur.Yolları böldük hayatları kurtardık. Yolları böldük milleti birleştirdik, yolları böleriz Türkiye'yi böldürtmeyiz.
Demiryollarını Ankara Konya'ya hızlı tren yapmışız, Ankara İstanbul hızlı tren yapmışız, Konya Karaman bitmek üzere Karaman Ulukışla Mersin inşaatı başladı Ankara Afyon İzmir hattı yapılıyor daha çok var zamanım daraldı. Baraj olarak 53 yılda 128 tane baraj yaptık 30 metre yüksekliği olan barajlardan bahsediyoruz. 300 metreye yakın gövde yüksekliği olan baraj bunlar. Nihayet eğitimde 270 bin yeni derslik açarak eğitimde öğrenci sayımızı büyükşehirler dışında 25'in altına düşürmüşüz. Hedef okul öncesi eğitimi 2019'a kadar yüzde yüze çıkarmak, tek tedrisata geçmek.
Daha bir çok örnek var bütün bunları geçiyorum zamanım çok azaldı. Tabi yapılan iş çok olunca zaman yetmiyor. Tabii ki bu ülke için Türkiye için bugüne kadar taş üstüne taş koyan emeği olan herkese milletimiz adına şükranlarımı sunuyorum. Bu da bir vefa borcudur yerine getirmemiz lazım.
Bir ekonomik kriz var, 8 Kasım'dan itibaren küresel anlamda piyasalarda bir dalgalanma var. Bu dalgalanma Türkiye'nin krizi değildir. 2000-2001 Türkiye'nin kriziydi. 2008-2009'la başlayan kriz küresel bir krizdir. 2006'da yaşadık atlattık, 2010'da yaşadık atlattık, 2013'te Gezi'de yaşadık onu da atlattık. Şimdi ülkelerin tamamı paralarında bir değer kaybı oldu Türkiye de bunlar arasında. Bizim Anadolu'da bir laf var. Elle gelen düğün bayram. Buna karşı tedbirimizi alıyoruz. Bunlar gelip geçecek. Bunlara göre geleceğimizi inşaa edemiyz ama tedbirimizi almak zorundayız.
ESKİDEN DOLAR ALMAK İÇİN VARDI KUYRUK ŞİMDİ BOZDURMAK İÇİN
65. hükümetin programında dedik ki bizim önceliğimiz reel sektör. Üreten, istihdam oluşturan ve ürettiğini satarak ülkenin refahına katkı yapan sektörlere öncelik vereceğiz. Buna yönelik bir dizi tedbir aldık. Bir yandan darbecilerle mücadele ettik bir yandan da bu mecliste çalışarak Türkiye'nin gelceeği ile ilgili çok önemli kararlar aldınız. Vatandaşlar iş alemi ile barıştık uzlaştık. Bugüne kadar SSK borcu olan vergi borcu olan gümrükte borcu olan 124 milyar lira 10 milyon vatandaşımız borcunu yeniden yapılandırmak için yeniden başvurdu. Bir ay içerisinde 14,5 milyar lirası kasaya girdi. Bu kadar kriz olan bir ülkede bu iş olur mu vatandaş para ödemek için kuyruğa girer mi? Eskiden de dolar satın almak için kuyruk vardı şimdi dolar bozdurmak için kuyruk var. Bu güven ve istikrarın bir yansımasıdır.
8 Aralık'ta aldığımız kararla iş alemine yeni kredi hacmi oluşturduk. Dedik ki biz fazla tedbir alalım dedik biz dedik 40 milyar mı istiyorsunuz buyrun 250 milyar lira. Güven ve istikrar Türkiye'nin geleceğinin teminatıdır. Dünyanın her yerinde yaprak kımıldamazken Türkiye büyük projeleri hayata geçiriyor. Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Marmaray ve önümüzdeki Salı günü Avrasya Tüneli'ni açıyoruz.