AA
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 500 bine yakın aktif Kovid-19 vakasının yüzde 81'inin tam aşılı olmayan kişilerden oluştuğunu bildirdi.
AA'nın aktardığı habere göre, Koronavirüs Bilim Kurulu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve YÖK Başkanı Erol Özvar'ın katılımıyla Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi'nde gerçekleştirildi.
Koca, toplantının ardından yaptığı açıklamada, 2021-2022 eğitim öğretim yılı başlamadan önceki son toplantıda, gündem maddelerinin, eğitim öğretim kurumlarında yüz yüze eğitimin başlaması ve sürekli açık kalabilmesi için alınan tedbirler olduğunu belirterek, uygulamayla salgına karşı okullarda güven ortamı oluşturulacağını söyledi.
2020'nin başından itibaren dünyayı etkileyen salgının sağlık yönünden en çok büyükleri, iş gücü kaybı açısından orta yaş grubu emektarları, eğitim öğretim açısından da gençleri etkilediğini vurgulayan Koca, bilinmezliklerle dolu, kaygılı bir yıl geçirildiğini ancak 2021 ile birlikte gerek hastalığın tıbben daha iyi anlaşılması gerekse aşının devreye girmesiyle ilerinin görülebileceği günlere erişildiğini belirtti.
Bakan Koca, "Bugün 18 yaş ve üzeri nüfusumuzun yüzde 78'inden fazlası tek doz, yüzde 60'ından fazlası da iki doz aşıyla aşılanmış durumdadır. Sizlere aşı programımız başlarken 'Tünelin ucundaki ışık göründü' demiştim. Bugün 'Tünelin çıkışı görünüyor.' diyebilirim. Acı hatıralarımıza dönmemek üzere, arkamıza bakmadan ilerlemek zorundayız. Bu süreçte yarım bırakmaya gelecek işimiz yoktur." diye konuştu.
"AKTİF VAKALARIMIZIN YÜZDE 81'İ TAM AŞILI OLMAYAN KİŞİLERDİR"
Son 4 haftada vaka sayılarındaki artışın özellikle aşı olmamış kişilerden kaynaklandığını daha önce de açıkladığını hatırlatan ve buna ilişkin bazı istatistikleri paylaşan Koca, şunları kaydetti:
"Bugün itibarıyla aktif vakalarımızın yüzde 81'i tam aşılı olmayan kişilerdir. Yani 500 bine yakın olan aktif vakamızın yüzde 81'i tam aşılı olmayan kişilerden oluşmaktadır. Hastaneye yatan vatandaşlarımızın yaklaşık yüzde 90'ı da yine tam aşılı olmayan kişilerdir. Vefat eden vatandaşlarımızın yüzde 10'a yakını tam aşılı kişilerdir. Vefat eden vatandaşlarımızın yüzde 90'ı ya hiç aşı olmamış veya aşıları eksik kişilerdir. Tüm bunların hülasası, aşı bizi koruyor. Belirli bir süre aşıyla tam koruma sağlanabiliyor. Bu bakımdan, bir kere daha ısrarla ve en yüksek sesle sizlere sesleniyorum, aşınızı olun, kendinizi ve toplumu koruyun."
"ÖNCE VELİLER OLARAK BİZLER TEDBİRLERE UYMALIYIZ"
Koca, gelecek hafta başında çocuklar ve gençlerin okullarına kavuşacağını, tüm gayretlerinin onlara yüz yüze eğitim vermek ve bunun sürekliliğini sağlamak olduğunu vurguladı. Koca, salgın hastalık sebebiyle gençlerin eğitiminin eksik kalmasının bugün ve gelecek için çok üzücü, bunun için salgınla mücadelede her koşulda okulları açık tutmanın en öncelikli ödevleri olduğunu ifade etti.
Okullarda kalabalık ortamlar oluşmaması için tedbirleri ve kuralları içeren rehberler uygulayacaklarını aktaran Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buna rağmen endişesi olan velilerimiz olabilir. 'Acaba çocuklarımıza okulda hastalık bulaşır mı?' sorusu sorulabilir. Eğer böyle düşünüyorsak önce veliler olarak bizler tedbirlere uymalıyız. Günlük hayatla tedbirin çelişmediğini göreceğiz. Bu dönemde öğretmenleri, öğrencileri örnek alacağız. Veliler olarak da örnek olacağız. Kendi çocuklarımızı korumak ve onlar için tedbirli olmak, çocuklarımızın sınıf arkadaşlarını da korumak anlamına geliyor."
"Her bir velimiz, kendi çocuğunu ve onun sınıf arkadaşlarını korumak üzere tedbirlere azami riayet göstererek zaman kaybetmeden aşı olmalı. Hep birlikte çaba gösterirsek, 'Zil sesinden sonra alarm sesi gelir' diyenleri haksız çıkarırız. Çıkarmalıyız, inanıyorum ki çıkaracağız. Eğitimi, ailelerin, öğretmenlerin göstereceği ciddiyetin farkında olmadan değerlendirmek yanlış olur. Öğretmenlerimizin motivasyonu hepimizden büyük olacak. Kendi sağlıkları kadar öğrencilerine sevgileri söz konusu."
Bakan Koca, Bilim Kurulunun yeni dönemde hiçbir şekilde okulların kapanmasını gündemine almak istemediğini belirtti.
Koca, "Yeni dönemde salgın okulların kapanma sebebi olmayacak. Çünkü elimizde artık aşı var. O nedenle vatandaşlarımızın sorumluluklarını bilerek özellikle tedbirlere uymalarını ve bir an önce aşılarını bu sorumluluğun gereği olarak yapmalarını son derece önemsiyoruz. Biz okulları kapatmak değil, en fazla kapatabileceğimiz belki sınıf olabilir, onu bile kapatmak istemiyoruz. O nedenle toplum, vatandaşlarımız, velilerimiz herkes bu noktada lütfen bize destek olsunlar." diye konuştu.
"ŞU DÖNEMDE KISITLAMALARI GÜNDEMİMİZE ALMADIK"
Koca, açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Toplantıda 12 yaş ve üzeri çocukların tamamının aşılanması gündeme geldi mi?" sorusuna Bakan Koca, şu yanıtı verdi:
"18 yaş ve üstü üniversite öğrencileri için tanımladık. 15 yaş ve üstü için de tercihe bırakmıştık. 12 yaş üstü kronik hastalığı, ek hastalığı olan çocuklarımız için de ayrıca tanımlama yaptık. Bugün gündeme gelen konulardan bir tanesi, 12 yaş üzeri zorunlu değil, 15 yaş üzeri yapıldığı gibi tercihe bırakarak devam edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Yani aşının zorunlu olarak yapılmasını çocuklarda değil, ek hastalığı olanlar için önemsiyoruz, tanımladık ve önemli görüyoruz. Ama 12 yaş üstü de 15 yaş üstü olduğu gibi tercihe bağlı yapılabilir."
"Vaka sayılarında hızlı bir artış var. Buna ilişkin ek tedbirler olacak mı?" sorusu üzerine Koca, vaka sayılarında artışın giderek devam ettiğini, belli bir düzeye geldikten sonra düşüş olduğunu ama bir yerde takıldığını söyledi.
Bu rakamların da oldukça yüksek olduğunu dile getiren Koca, vefat sayılarının giderek arttığını belirtti.
Yeni dönemde özellikle varyantların, bulaşıcılığı daha çok artırdığına işaret eden Koca, "Özellikle biz şu dönemde kısıtlamaları gündemimize almadık. Hareketlilik yoğun bir şekilde artmış oldu. Hareketliğin arttığı dönemde temasın bir şekilde olduğu, yakınlaşmanın olduğu, mesafenin korunmadığı, maske kullanımının giderek azaldığı bir dönemin olduğunu görüyoruz ve bu bulaşın giderek daha kolay olduğunu ve vaka sayısının arttığını görmüş oluyoruz." diye konuştu.
Yeni dönemde vaka sayılarının ağırlıklı olarak 15-45 yaş aralığındaki genç yaş grubunda olduğunun altını çizen Koca, daha önce ise bu grubun 65 yaş ve üzeri olduğunu kaydetti.
Koca, Kovid-19 vakalarının en yoğun yaş grubunun 15-45 yaş aralığına düştüğünü, vaka sayısının bu sebeple giderek yükseldiğini açıkladı.
"AŞI ORANIMIZI HER GEÇEN GÜN ARTIRMAMIZ GEREKİYOR"
Bakan Koca, "Kimisi aşının bulaşı hiçbir şekilde önlemediğini söyler. Biz aşının belli oranda bulaşı da önlediğini biliyoruz. Bu yüzde 50, yüzde 60, yüzde 70 aşı durumuna göre değişebiliyor. O nedenle bizim aşı oranımızı her geçen gün artırmamız gerekiyor ve toplamda şu an vaka sayılarımız, ağırlıklı hastane yükümüz yüzde 70, 60 yaşın üstünü söylüyor. Ama vaka oranımız yüzde 10. Aşılanma oranımız 60 yaş üzeri yüzde 82,5, 83. Dolayısıyla yüzde 90'a yakın aşısını tam yaptırmamış olan, olmamış olan vatandaşlarımız yüzde 90'ını oluşturuyor. O nedenle aşının ne kadar etkili ve önemli olduğunu söylemek istiyorum." diye konuştu.
Salgını ülke gündeminden çıkarmak istediklerini ifade eden Koca, bunun da 84 milyonun beraber hareket etmesiyle mümkün olabileceğini dile getirdi.
Aşının etkili olduğunu vurgulayan Koca, "Yüzde 90'a yakın aşısı tam olmayan ama yüzde 10 aşısı olanlar da kaybedilebiliyor. Ama ağırlıkla 65 yaş üstü ek hastalığı olan kişiler oluyor. Bir vatandaşımız hayatını kaybettiğinde, aşılı olduğunda 'Bu aşılı olduğu halde vefat etti' diye yaygın dezenformasyon yapılmaya çalışılıyor. Biz rakamları söylüyoruz. Yüzde 10 zaten 65 yaş üzeri ağırlıklı olmak üzere aşılı olanlar da kaybediliyor ama yüzde 90, yüzde 80 oranında biz koruduğunu görüyoruz." diye konuştu.
Vatandaşlara aşılarını erken dönemde yaptırmalarının çok önemli olduğunu hatırlatan Koca, "Bizim vatandaşımız yüzde 98 oranında kendi çocuğuna hem de yeni doğan döneminde hem de doğduktan 1-2 gün sonra başlamak üzere hem de 13 farklı aşıyı yaptırabilmiş bir toplum. Niye aşıyı kendimize yaptırmayalım? Sonuçlarını biliyoruz. Sonuçlarını bildiğimiz bu aşı bu salgından bu dönemde az zararla kurtulmanızı sağlayabilir." dedi.
"TESTLERLE İLGİLİ ŞU AN YAPILANLARDA SORUN YOK"
"Sputnik ile Sinovac aşılarında ortak üretim konusunda mutabakata varılmıştı. Bununla ilgili son gelişmeler nelerdir? Sputnik V aşısı kullanıma neden girmedi? Değerlendirmeleriniz nelerdir?" sorusuna Koca, şu yanıtı verdi:
"Sputnik ile ilgili 200 bin kişi için doz gelmişti, yani 400 bin. Sputnik ile ilgili birinci ve ikinci dozun farklılığı var, aynı aşı değil. Birbirinden farklı. O nedenle gelen aşı farklılığından ötürü biz yeni dönemde, özellikle dün de temasa geçmiş olduk, hızla daha yoğun hem bir hem ikinci doz aşının gelmesi için gayret içindeyiz. Testleriyle ilgili şu an yapılanlarda sorun yok. Ama yeni bir aşı tipi özellikle Rusya'dan bu anlamda olabilirliğiyle ilgili yaklaşımlar oldu. Onunla ilgili de görüşmelerimiz devam ediyor. Üretimle ilgili çalışmalar devam ediyor. Yerel bir firmayla çalışmalar bir noktaya geldi ama daha üretim safhasına gelmiş değil. Ben çok uzayacağını düşünmüyorum."
Çin'le Sinovac ile ilgili görüşmelerde ülkede yatırım yapmalarının önemini ifade ettiklerini, herhangi bir geri alım garantisi vermeden bu yatırımı Türkiye'de yapmalarını ve Türkiye'ye teknoloji transfer etmelerini istediklerini anlatan Koca, "Onlar da bu noktada yatırım yapmayı düşündüklerini, bununla ilgili planlarının hazır olduğunu, çok uzun sürmeyeceğini söylediler. Tekrar teknik ekip gelip gördü. Türkiye'de yatırımın yapılabilirliğine karar verdi. Devamıyla ilgili çalışmaları devam ediyor. Somut bir gelişme olursa bunu zaten aktarmış oluruz." diye konuştu.
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Koca, Kovid-19'a bağlı vefat sayılarının geçen seneye göre artmasının nedeninin sorulması üzerine, hastane yükü, vaka yükü ve vakanın yüzde 83'ünün, hastane yoğun bakım ve entübe olan ve hayatını kaybedenlerin yüzde 90'a yakınının aşısı tamamlanmamış kişiler olduğunu belirterek "Dolayısıyla aşısızların salgını olmaya devam ediyor. Olay çok net. Bizim bir an önce aşılarımızı tamamlıyor olmamız gerekiyor." dedi.
Hem mRNA hem de inaktif bir doz aşının korumadığını, iki aşının mutlaka yapılması gerektiğini vurgulayan Koca, mRNA aşısı için hatırlatma dozunun yaptıkları 3, 4 aylık çalışmalarda koruyuculuğunun devam ettiğini gördüklerini kaydetti.
"Hatırlatma dozu 7 ay sonra mı, 8 ay sonra mı, 9 ay sonra mı onu çalışmalarımızla görmüş olacağız zaten. O zaman söylemiş oluruz ama İsrail'deki sonuçlarını biliyoruz. 8 ay sonra gerektiği şeklinde özellikle riskli grupta daha önemli oldu. İnaktif aşı için de bu anlamda 3'üncü doz aşının çok önemli olduğunu ben çok söylemeye çalıştım." diyen Koca, verilere göre 3'üncü aydan sonra koruyuculuğun giderek azaldığı, yaşlı ve ek hastalığı olan grupta bunun daha belirgin düştüğünü anlattı. Koca, bu sebeple 2 doz inaktif aşı olanların aşısının tamamlanmış olduğunu düşünerek hareket etmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vatandaşlar aradan 3 ay geçti ise mutlaka aşısını yaptırıyor olmalı. Yani inaktif aşı için söylüyorum. Bu aşıyı tamamlamamış olanların da 3 aydan sonrası için diyorum, riskli hastalık grubunda yine karşımıza sorun olarak çıktığını da biliyoruz. Onun için yeni dönemde rakamları bu kadar net söylüyorum, diyorum ki, vakaların yüzde 83'ü aşısını tamamlayamayanlar. Hastanede vefat edenlerin yüzde 90'a yakını aşısını tamamlamayanlar. Dolayısıyla toplamda 62 milyon 18 yaş ve üstü aşılanması gereken vatandaşımız var. Peki aşısı tamamlanmış olan kişilerin sayısı ne kadar? 34,5, 35 milyon. 35 milyonun vaka yükü yüzde 13, hastane yükü yüzde 10. Aşılanmamış olan 18 yaş altı düşük olduğu için yüzde 2'lerde olduğu için onu katmadan söylüyorum. Geriye kalan 28 milyon yüzde 83 vaka, yüzde 90'a yakın hastane yükünü oluşturuyor. Aşı bu kadar etkili, bunu tartışmanın anlamı yok."
"YÜZDE 98 ORANINDA EVLATLARINA BİRİNCİ GÜNDEN İTİBAREN 13 FARKLI AŞIYI YAPTIRAN BİR TOPLUMUZ"
Bir gazetecinin Türkiye'de yurt dışında olduğu gibi kapalı alanlarda aşı kartı veya PCR testi istenmesi gibi bir hazırlığın olup olmadığı sorusuna Koca, Kabine Toplantısı sonrası Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın şehirler arası ulaşım, tiyatro, sinema, konser ve benzeri kalabalık ortamlarda PCR testi alınması gerektiği konusunda açıklama yaptığını anımsattı.
Koca, şöyle konuştu:
"Milli Eğitim ile ilgili de özellikle gençlerimizin, evlatlarımızın temas ettiği kişilerin bu anlamda aşılanmalarını öncelikle, değilse PCR istenmesi gerektiğiyle ilgili genel bir yaklaşım zaten oldu. Başka bir alanda bunu gündeme taşıyalım diye düşünmüyoruz. Daha çok şu dönemde üzerinde durduğumuz aşılanma oranlarını yükseltmek istiyoruz. Bu toplumun 'aşı karşıtlığı' ifadesini kullanmak istemiyorum. Bu toplumun bu anlamda bir sorunu olduğuna inanmıyorum. Yüzde 98 oranında evlatlarına birinci günden itibaren 13 farklı aşıyı yaptıran bir toplumuz biz. Bu anlamda bir sorun olduğunu düşünmüyorum. En fazla illa bir şey denecekse, aşının ertelenme durumu olduğunu düşünüyorum. Biz gerekirse vatandaşımıza her ortamda anlatmayı, ayağına giderek bu aşıyı yaptırabileceğimizi göstermek istiyoruz. Bu vatandaşımızın bir şekilde itiraz edebileceği, yaptırmak istemediği bir aşı olduğunu doğrusu düşünmek istemiyorum."
Restoran, kafe gibi mekanlarda ek tedbirlerle beraber, aşı olmayanlar için ayrı yer ayrılmasının söz konusu olup olmadığı sorusuna Bakan Koca, AVM, restoran, kafeler için PCR ve benzeri bir uygulamayı şu an gündeme almadıklarını, aşılanma oranı ile birlikte salgının Türkiye'nin gündeminden giderek düşeceğini ve vaka sayılarının giderek azalacağını düşündüğünü söyledi.
Vatandaşın aşıya eğiliminin giderek arttığını, Türkiye'nin toplam yaptığı aşı doz sayısının 95 milyonu geçtiğini aktaran Koca, şunları kaydetti:
"Almanya 102 milyon. 2-3 hafta sonra Almanya'nın aşı doz sayısını da geçmiş olacağız. Bu anlamda bizden önceki ülkelerin hepsi nüfusu bizden fazla olan ülkeler ve önümüzdeki dönemde biz aşılanma oranının daha da artacağını, Avrupa ülkelerinden bizden daha fazla aşı yapan şu an Almanya dışında bir ülke yok ve olmayacak diye düşünüyoruz."
"Gençlerimizle ilgili 17, 18 ve 19 yaş en az 1 doz aşısını, toplam 1 milyon 970 bin kişiden bahsediyorum yani 2 milyona yakın kişiden bahsediyorum, en az bir doz aşını yaptıran gencimizin oranı yüzde 87,29. İki doz aşısını yaptıran da yüzde 49,98, yani yüzde 50. Dolayısıyla ben her geçen gün bu oranların giderek yükseleceğini ve sorunun, pandeminin giderek kontrol altına alınabileceğini inanıyorum. Önümüzdeki dönemde Turkovac aşımızın da devreye girmesiyle biraz daha bu anlamda oranlarımızın yükseleceğini inanıyorum."
Bakan Koca, "12 yaş ve üstü kronik rahatsızlığı olmayanlara aşılamanın açılıp açılmadığına" ilişkin soru üzerine aşılamanın tercihe bağlı olarak açılacağını söyledi.
Üniversite öğrencilerinin yurtlardaki odalarında aşılı ya da aşısız olarak ayrılmasına yönelik bir karar alınıp alınmadığı sorusunu yanıtlayan Koca, "Yurtlarda en az bir öğrenciden fazla kişinin kaldığı odalarda aşılı birinin olmamasının nasıl karşılanacağını takdirlerinize bırakıyorum. Yani 1 kişiden fazla odalarda kalınma durumunda aşının ne kadar önemli olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum." cevabını verdi.
"VELİLERİMİZ TEDİRGİN OLMASINLAR"
Aşı yaptıran öğretmen ve öğrencilerin ne kadar olduğu, PCR testi ve aşı yaptırmak istemeyen öğretmenlerin durumuna yönelik soruları cevaplayan Koca, aşılanmayan kişilerin okula alınmama gibi bir durumunun olmayacağını belirtti.
Öğretmenlerin aşılanma oranı hakkında bilgi veren Koca, şöyle devam etti:
"(Öğretmenlerin) Aşılanmamayı çok düşüneceklerini düşünmek istemiyoruz. Şu an en az bir doz aşısını yaptırmış öğretmen ve çalışanlarda yüzde 88, iki doz aşısını tamamlamış olanlarda da yüzde 75'i buldu. Bunun dışında yüzde 4,4 oranında son 6 ay içerisinde hastalığını geçiren kişiler var. Bu ilk 6 ay içerisinde PCR zorunlu olmayacak anlamına gelir. Dolayısıyla yüzde 92,5 oranı demektir. Yani yüzde 100'e yüzde 7,5 kalmış. Ben bunun giderek azalacağını düşünüyorum. Bunun yüzde 95 ve üzerinde olacağını düşünüyorum. Velilerimiz tedirgin olmasınlar ama velilerimiz de üzerine düşeni sorumluluğu yapma noktasında en az öğretmenlerimiz kadar sorumluluk taşıyor olmalılar. Öğretmenlerimiz, şu an yüzde 92,5 oranında korunabilir noktaya gelmiş durumdadır. Velilerimizin aşılanmama durumu öğrenciyle, çocuklarımızla temas ettikleri için daha büyük risk oluşturacaktır. Biz orada aşı veya PCR testi zorunluluğu getirmedik ama velilerimizin bu sorumluluğu evlatları için alacağını umuyoruz ve bekliyoruz."
Yurt dışında aşısını olanların e-Nabız sistemine nasıl entegre edileceğine ilişkin soruyu yanıtlayan Koca, birçok ülkeyle irtibat halinde olduklarını, dolayısıyla aşının tanınabilirliğinde sorun olmayacağını düşündüklerini ifade etti.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖZER'İN AÇIKLAMALARI
Kovid-19'un dünyayı etkisi altına aldığı andan bu yana sosyal hayattan eğitime kadar tüm alanları olumsuz etkilediğini ve mecburi bir değişime zorladığını söyleyen Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğrencilerin, öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının salgından en az düzeyde etkilenmeleri için Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu ile eşgüdümlü çalıştıklarını ve sağlığı önceleyerek kararlar aldıklarını kaydetti.
Özer, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve UNICEF gibi uluslararası kuruluşların eğitimin kesintisiz olarak yüz yüze devam etmesinin hayati önem taşıdığını ifade ettiğini hatırlatarak uzaktan eğitimin ne kadar başarılı olursa olsun asla yüz yüze eğitimin yerine geçemeyeceğini, yerine ikame edilemeyeceğinin unutulmaması gerektiğini vurguladı.
Özer, bugün çocukların arkadaşları ve öğretmenleriyle sınıf ortamında eğitim görmelerinin elzem olduğunu, yüz yüze eğitime geçilmesinin bir tercih olmaktan çıkıp zorunluluk haline geldiğini dile getirerek çocuklardan daha fazla fedakarlık istenilemeyeceğini bildirdi.
OKULLARA YÖNELİK MASKE, DEZENFEKTAN VE TEMİZLİK MALZEMELERİ DESTEĞİ
Özer, Sağlık Bakanlığı ile yüz yüze eğitim için gerekli adımları atmaya devam ettiklerini anlatarak "Sağlık Bakanlığı ile birlikte oluşturduğumuz Kovid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi'ni 81 il milli eğitimi müdürlüğümüze ve tüm valiliklerimize gönderdik. Bunun yanı sıra okullarımızda ihtiyaç duyulan maske, dezenfektan ve temizlik malzemesi ihtiyaçlarıyla ilgili de tüm okullarımıza, illerimize ihtiyaçlarını gönderdik." diye konuştu.
Okullara yönelik temizlik malzemesi, maske ve dezenfektan konusunda verilen desteklere değinen Özer, şunları kaydetti:
"Burada bazı bilgileri özellikle vermek istiyorum. Çünkü kamuoyunda sanki okulların yeterince temizlik malzemesiyle ilgili hazırlık yapmadığı gibi bazı bilgiler dönmekte. Şunu özellikle belirtmek istiyorum, 2021-2022 eğitim öğretim yılına hazırlık döneminde okullarımızın bu sürece hazırlanabilmesi için 650 milyon Türk lirasını tüm illerimize ve tüm okullarımıza göndermiş bulunuyoruz. 2020-2021 eğitim öğretim yılında tüm okullarımıza 223 milyon lira ödenek gönderilmişti. Yani bunun yaklaşık 3 katı bir ödeneği şu anda biz okullarımıza eriştirmiş ve okullarımızda o kaynakları maskeden dezenfektana kadar ve okuldaki temizlik malzemelerinin alınmasına kadar hijyen ortamının sağlanmasıyla ilgili her türlü hazırlığı yapmış bulunuyoruz. Yine 81 ilimizde yaklaşık 58 bin okulumuz için 113 bin temizlik personelinin görevlendirilmesini tamamlamış bulunuyoruz."
OKULLARDAKİ UYUM EĞİTİMİ HAFTASI
Özer, Milli Eğitim Bakanlığının salgın sürecinde okulların hijyen ihtiyaçlarını karşılayacak güce ve finansman kaynağına da sahip olduğunu aktararak şöyle devam etti:
"Eğitim öğretim 6 Eylül'de başlıyor ama uyum eğitimi haftası okul öncesi ve birinci sınıflar için dün itibarıyla başladı. Minik öğrencilerimiz ilk defa okullarına başladı. Bu kapsamda okul öncesi ve birinci sınıf toplam 2 milyon 359 bin 422 öğrencimiz, 2 gündür okullarına gidiyorlar. Bu okul öncesi ve birinci sınıflar için toplam 165 bin 450 öğretmenimiz aktif olarak bu hafta ders vermeye, uyum haftasına katılmaya başladılar. Şunu memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki bu 2 günlük süreç sorunsuz bir şekilde tamamlandı. İnanın yavrularımızın gözlerindeki mutluluk, o öğretmenleriyle buluşma hazzı, aynı zamanda öğretmenlerimizin öğrencileriyle buluşma hazzı her şeye, her türlü fedakarlığa değerdi."
Özer, 6 Eylül itibarıyla da okulların kapılarının tüm kademeler ve sınıf seviyelerinde hafta 5 gün öğrencilere açılacağını anımsatarak "Okullarımızın bir daha hiç kapanmaması ve eğitimin kesintiye uğramaması için tüm velilerimizi, öğretmenlerimizi, yardımcı destek personelimize ve idari personelimize bir kez daha çağrı yapmak isterim. Lütfen Sağlık Bakanlığı ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı olarak belirlemiş olduğumuz kurallara harfiyen uyalım. Bu kurallara riayet edelim ki bir daha okullarımız kapanma sorunuyla yüz yüze kalmasın. Son söz olarak da bir kez daha vurgulamak istiyorum, okullarımız ilk açılan ve son kapatılan yerler olmalıdır." diye konuştu.
OKULLARDAKİ SALGINA YÖNELİK ELEKTRONİK TAKİP SİSTEMİ
Özer, bir basın mensubunun Bakanlık bünyesinde kurulan yeni elektronik takip sisteminin içeriğine ilişkin soru üzerine, şu bilgileri paylaştı:
"Geçen haftalarda açıkladığımız gibi tüm il ve ilçelerdeki, beldelerdeki köylerdeki okullarımızda vaka, temas ve aşı durumunu, Sağlık Bakanlığımızla koordineli bir şekilde almış olduğumuz tüm bilgileri okul bazında takip eden bir elektronik sistem kurduk. Bu elektronik sistemi de okullarımıza açtık, oradaki yöneticilerimiz, ilçe milli eğitimi müdürlerimiz, il milli eğitim müdürlerimiz süreçte alması gereken önlemleri veya durum değerlendirmesini çok rahat bir şekilde elektronik sistemde yapabilecekler. Tabii burada büyük emek Sağlık Bakanlığımıza ait. Çünkü Sağlık Bakanlığımız anlık olarak tüm verileri bizlerle paylaşıyor. Dolayısıyla biz kimlerin PCR yapması gerektiğini, sağlık durumunu, diğer konuları elektronik takip sisteminden izleme imkanına sahibiz."
Aşı olmamış öğretmen ve personelin PCR yaptırılması talebini reddetmesi durumunda yaşanacak sürece ilişkin soru üzerine Özer, 1,5 yıldır salgın sürecinde büyük emek veren öğretmen ve personelin PCR testi yaptırmadan okul ortamına gelebileceğini düşünmediğini söyledi. Özer, şöyle devam etti:
"Okul öncesi ve birinci sınıfların eğitim uyum haftası başladı, 2 gündür de eğitim devam ediyor. Yaklaşık 2,5 milyon öğrenci ve yaklaşık 165 bin öğretmenimiz şu anda sahada. Aşı olmasa bile PCR ile ilgili bize intikal eden hiçbir problem yok. Ben inanıyorum ki toplumuz tüm paydaşlarıyla el ele vererek bu süreçlerin, bu problemlerin üzerinden geçecek."
YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR, BİLİM KURULU TOPLANTISININ ARDINDAN KONUŞTU
Yüz yüze eğitim ve Kovid-19 tedbirlerine yönelik kararları üniversitelerle paylaştıklarını bildiren YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, şunları kaydetti:
"Bu kararların başında hibrit veya harmanlanmış veya karma tabir edilen öğretim usullerinin üniversiteler tarafından kullanılabileceğini karara bağlamış bulunuyoruz. Üniversitelerimiz, harmanlanmış modelle birlikte yüz yüze ders yapma imkanının yanı sıra YÖK'ün aldığı kararla derslerin yüzde 40'ını çevrim içi yapabilme yetkisine haizdir. Üniversitelerimizin her biri bu konuda gerekli çalışmayı tamamlamıştır. Yani üniversitelerimiz şu anda hangi derslerini yüze yüze, hangi derslerini online olarak yapacağını belirlemiş ve kendi kamuoyuyla paylaşmış bulunmaktadır."
Özvar, üniversiteler açısından önemli hususlardan birinin gençlerin aşı olması olduğuna işaret ederek, "Yükseköğretim Kurulu Başkanı olarak üniversitelerimizde yüz yüze eğitime gelecek öğrenci kardeşlerimden, benim gelecekteki meslektaşlarımızdan istirhamım, ricam aşı olmalıdır. Ben de onlara bu vesileyle aşı olmalarını tavsiye ediyorum ve öneriyorum." ifadelerini kullandı.
Bir gazetecinin Kovid-19 aşısı olmuş ve olmamış öğrencilerin yurtlardaki ortak kullanım alanlarının ayrılıp ayrılmayacağına ilişkin sorusu üzerine Özvar, Sağlık Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığının konu hakkında yakın zamanda açıklama yapacağını bildirdi.
Özvar, bu kararın üniversitelerin yerleşkeleri içindeki yurtları da kapsadığını hatırlatarak, "Bu bakımdan hepimiz bunu bekleyeceğiz ama tabii kampüsler için almış olduğumuz tedbirlerin, üniversitelerimizin içindeki yurtlarda da geçerli olacağını duyurmak isterim." ifadesini kullandı.
ÜNİVERSİTELERDEKİ UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİ
Özvar, üniversitelerde uzaktan eğitimin belirlenmesi konusunda kimin karar merci olacağına yönelik soruyu yanıtlarken, şu bilgileri paylaştı:
"Yükseköğretim Kurulu salgından bağımsız olarak derslerin ve AKTS kredilerinin yüzde 40'ına kadar olan kısmını üniversitelerin online olarak verebileceğini veya çevrim içi verebileceğini karara bağlamış vaziyette. Yani bu salgına bağlı, salgınla endeksli bir karar değil, bilhassa bunu vurgulamak isterim. Ama bu salgın şartlarında salgının seyrine göre üniversiteler kredilerinin veya derslerinin o kadarlık bir kısmını online olarak verebilecekler diye ifade ediyoruz."
Özvar, pek çok üniversite tarafından ortak servis derslerinin çevrim içi verildiğini ancak yeni dönemde bu imkanın biraz daha genişletildiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Bu eğitim usulünün veya yönteminin kullanılabilmesi, üniversitelerimizin veya yükseköğretim kurumlarının yetkisi dahilindedir. Kendileri kendi mahalli şartlarında, üniversitenin içinde bulunduğu duruma, öğrenci sayısına, derslik sayısına, öğrenci yoğunluğuna, öğrenci başına düşen kapalı alan metrajına göre bu enstrümanı tabiri caizse kullanabileceklerdir. Üniversitelerin bu konuda tam yetkili olduğunu ifade etmeliyim. Ayrıca üniversitelerin de bu konuda kararlarını aldıklarını ifade etmek isterim. Yani üniversiteler hazırlıklarını bu konuda tamamladılar. Bunların kararlarını alacak değil, almış vaziyetteler, hazırlıklarını tamamladılar ve bu salgın şartlarında öğrencilerini dersliklerine, kampüslerine beklemektedirler."