Bakan Özer'den canlı yayında 24 TV'ye özel açıklamalar: ''60 yıllık bir özlemdi, bu sadece bir başlangıç''

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 24 TV'de Melik Yiğitel'in sorularını yanıtladı. Bakan Özer, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili yaptığı açıklamada, ''Öğretmenlik Meslek Kanunu 60 yılın özlemi, bu sadece başlangıç'' dedi.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, canlı yayınına konuk olduğu TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel'in sorularını yanıtladı. Bakan Özer, "Öğretmenlik Meslek Kanunu 60 yıllık bir özlem. Bu sadece bir başlangıç" ifadelerini kullandı.

Bakan Özer, 24 TV canlı yayında yeni eğitim öğretim yılı hazırlıkları ve eğitim gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, yeni eğitim döneminin bir önceki eğitim öğretim dönemi kapandıktan bir hafta sonra başladığını belirterek, "Bildiğiniz gibi 2021-2022 eğitim dönemi 17 Haziran'da kapandı. Biz bakanlığımızın tüm bürokratları daire başkanlarımız 2022-2023 döneminin hazırlığını bir önceki eğitim öğretim dönemi kapandıktan bir hafta sonra İstanbul'da başlattık. Tüm okul yöneticilerimizle toplantılar yaptık. Burada amacımız son yılda attığımız adımlar ve geliştirdiğimiz eğitim politikalarını değerlendirmek. Ne yapmak istiyoruz hangi mesafeyi aldık yaptıklarımız sahada karşılık buluyor mu ne gibi düzeltmelere ihtiyaç var diye konuştuk. 5 Eylül itibariyle okullarımız başlamadan bir hafta önce 5 bin temizlik görevlisi işe başladı. Öğretmen takviyelerimiz yapıldı. İlk kez tüm okullara bütçe gönderildi. Okulların temizlik kırtasiye onarım gibi ihtiyaçlar için. Bakanlık sanki bunu karşılayamıyordu gibi bir algı vardı şimdiye kadar." dedi.

YARDIMCI KAYNAK ALDIRMA TARİH OLMAYA BAŞLADI

Yardımcı kaynakların tarihe karıştığını vurgulayan Bakan Özer devam etti: "Bakanlık olarak tüm okullara bütçesini göndereceğiz ama tek isteğimiz okullarda velilerle kırtasiye malzemeleri üzerinden bir ilişki kurulmasın. İsteyen veli okul aile birliğine bağış yapabilir o ayrı bir konu. Geçen hafta 3 milyar 750 milyondu. Bu sabah rakamı güncelledik 3 milyar 900 milyon Türk Lirası para göndermişiz."

BÜTÇE GÖNDERMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Bakan Özer, okullara bütçelerin gönderildiği ve gönderilen bütçelerin devamının süreceğini belirtti: "Bütçe gönderilmesi okullarımızın duruşunu o kadar değiştirdi ki. Hesaplarında para gördüler hatta şaşırdılar bunu kullanacak mıyız diye. Öğretmenlerimiz hemen velilerimiz okullara bütçe gönderildiği konusunda bilgilendirildi. Bu nihai bir bütçe değil. İhtiyaç durumunda yine göndermeye devam edeceğiz. Buradaki temel kriterimiz ihtiyacı fazla olan okula daha çok göndermek. Hiçbir şiddetin olmadığı öğrenmenin sürekli teşvik edildiği kütüphanesinden laboratuvarına kadar her şeyin giderildiği, öğretmenlerin de eğitime yöneldiği bir süreci başlattık"

ÖĞRETMEN MESLEK KANUNU'NDA İTİBAR TARTIŞMASI

"Şöyle bir algı var, Öğretmenlik Meslek Kanunu bu mudur? Hayır bu değildir, bu sadece bir başlangıçtır." diyen Özer, "Bu tartışmanın nereden çıktığını sizin takdirinize bırakıyorum. Öğretmenlik Meslek Kanunu 60 yılın özlemi. Öğretmenlere mahsus bir kanun olması hep bir özlemdi. Bu özlem 14 Şubat 2022 tarihinde giderildi. Şöyle bir algı var öğretmenlik kanunu sadece bu mudur hayır, bu sadece başlangıçtır. Önemli olan bir kanunun olmasıydı. 60 yıllık özlemin giderilmesi bu anlamda yenidir. Eğer bir kanunuz olmazsa oraya iyileştirme yapacağınız bir alanı bulamazsınız. AK Parti hükümetleri döneminde 20 yılda eğitimin aslında taçlanmasıdır." ifadelerini kullandı.

UZMAN VE BAŞÖĞRETMENLİK SÜRECİ

Devlet memurları kapsamında sınavsız kariyer sisteminin bulunmadığını söyleyen Bakan Özer, "2004 yılında Hüseyin Çelik bakanımız zamanında bu denendi. Kanunlarda bazı değişiklikler yapılarak aday öğretmenlik baş öğretmenlik gibi gruplar yapıldı. 338 başöğretmen vardı sistemde. O 2005-2006 yılında itibara dokunuluyor nasıl sınav yaparsınız diye duydunuz mu hayır. Buradaki amaç öğretmenlerin öğretmenlik yapabilir durumunu ölçmek değil, zaten öğretmen onlar. Orada yüksek lisans yapmışsa alan içi ve alan dışı yaklaşık 90 bine yakın öğretmenimiz doktora yaptığı için başöğretmenlikten muaf oldu. 2004 yılında yapılan düzenlemeyle ilgili bir farklılık yok ama bir iyileştirme var. O zaman kota vardı şimdi kota yok. O dönemde öğretmen arkadaşlarla rekabet vardı şimdi kendileriyle rekabet edecekler" dedi.

BU UYGULAMA İYİLEŞTİRİLEREK HER YIL TEKRARLANACAK

Uzman öğretmen ile başöğretmenin derse girdiğinde bir farklılık olmayacağını açıklayan Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sistemde zaten 75 bin tane uzman öğretmen vardı. 90 tane de başöğretmen vardı. Siz duydunuz mu okullarda uzman öğretmen varmış diye. Uzman öğretmen ve başöğretmen derse girdiğinde bir değişiklik olmayacak. Bizim amacımız öğretmenlerimizin mesleki eğitimlerini sürekli güncellemek. Özlük hakkıyla ilgili bir ayrımcılık söz konusu değil. Bu uygulama her yıl daha da iyileştirilerek tekrarlanacak. Bu süreçten öğretmenlerimizin büyük bir kısmının yararlanacağına inanıyorum."

KÖY OKULLARINI YENİDEN AÇIYORUZ

Ekim ayını işaret eden Bakan Özer, 2000 köy yaşam merkezini aktif hale getirileceğinin altını çizdi: "Bizim köylerden ilçelere ve illere göçten sonra eğitimde fırsat eşitliği için taşımalı eğitim sistemi devreye sokuldu. Ücretsiz olarak öğrencilerimize yemek verildi. Koronadan sonra şunu gördük yavaş yavaş geri dönüş başladı. Herkes toprağının değerini anlamaya başladı. O zaman dedik ki şu köydeki okullarımızı tekrar aktif hale getirelim. İlk kez köyde yetişkinle çocuğunun veya torununun aynı çatı altında eğitimi aldığı bir alan oluşturduk ve onun için de okul demedik köy yaşam merkezi dedik. Köyde atıl duran kapasiteyi aktifleştirip herkesin kullanımına açtık. Ekimin ikinci haftasına kadar 2000 köy yaşam merkezini aktif hale getirmeyi planlıyoruz."

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE İSTİKRAR OLMAZSA EŞİTSİZLİK OLUR

Eğitimdeki eşitsizliğin sebebine değinen Özer devam etti: "Okul öncesi eğitim aslında eğitimde eşitsizliğin kaynağı. Okul öncesi eğitimde aynı istikrarı sağlayamazsanız başlangıçtaki eşitsizlikler eğitim sürecinde büyüyerek önünüze gelmeye devam eder. Okul öncesi eğitim psikolojik sosyal duygusal ve çocuklarımızın gelişimini de etkileyen bir eğitim dönemi. Türkiye tüm alanlarda çok iyi seviye almasına rağmen 3-5 yaş ortalamasında gerideydi. Odaklandığınızda eğitim sisteminde çözülemeyecek hiçbir sorun yok. Bu inşaatların hepsi yeni değil. Atıl duran binalarımız vardı ana okulu olarak değerlendirdik. 5'ten fazla ana sınıfı açtığımız yerler vardı onları ana okuluna çevirdik. 4 koldan çalıştık. Yüzde 11 okullaşma olduğu bir eğitim sistemi düşünün. Yüz öğrenciden 11'i eğitim öncesi gidecek ama geri kalanlar gitmeyecek. Aradaki farkı düşünebiliyor musunuz?"

AİLE İÇİNDE YAŞANANLAR ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARISINI DOĞRUDAN ETKİLİYOR

"Hedefimiz öğrencilerden ziyade aileleriyle birlikte bir bütünlük içerisinde süreci yönetmek" diyen Bakan Özer, "Aile en kritik alanımız. Bakanlık olarak biz ailelere sürekli eğitim veriyoruz. Yıllık 3-4 milyon aileye ulaşırken şimdi ayda 1 milyon aileye ulaşmaya başladık. İlave olarak Emine Erdoğan Hanımefendi'nin öncülüğünde bir sürü konuda aile okulu eğitimi hazırladık, bir ay gibi sürece 137 bin aileye ulaştık. 2022 yıl sonuna kadar hedefimiz 1 milyon ama inşallah bu rakamı da geçeceğiz. Aile ortamında yaşananlar öğrencilerimizin başarısını doğrudan etkiliyor. Resmin tamamına bakmamız lazım. Tüm enerjimizi okula harcarsak yanlış yaparız" dedi.