Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, 24 TV ekranlarında yayınlanan Seçim Özel programına konuk oldu.
24 Seçim Özel'de Mustafa Kartoğlu, Elif Akkaya Kuter ve Sadi Özdemir sordu, Hazine ve Maliye Bakanı, AK Parti Mersin 1. sıra Milletvekili Adayı Nureddin Nebati, 24 TV canlı yayınında cevapladı.
MUHALEFETİN EKONOMİ VAATLERİ
Bakan Nebati, "Maalesef ekonomiye yönelik eleştirilerini kendilerine verilmiş olan reçeteler üzerinden yapıyorlar. Sosyal medya üzerinden her alanda olduğu gibi ekonomiyi de yönetebileceklerini ve tartışma konusu yapılarak bu söylem üzerinden de etkili olabileceklerini düşündükleri için ciddi anlamda sıkıntı yaşıyorlar. İddialı olarak ortaya çıktığını ortaya koyan ekonomiyle ilgili şu şu vardır ve bunlar da ö zgeçmişlerini ortaya koydukları zaman da elde ettikleri sertifika ve eğitimlerle çok büyük işler yapacaklarını iddia ederek ortaya çıkan bir ekibin seçim kampanyasını soğan üzerinden yapmış olmaları hele hele bu soğanın fiyatının düşmüş olmasına rağmen İstanbul mitinginde yine soğan görselinin kullanması kadar ülkeden kopuk ve seçim kampanyasını doğru yürütmeyen bir anlayış her halde bir tek Türkiye'de görülebilir." dedi.
MUHALEFETİN 'SOĞAN' SİYASETİ
Bakan Nebati, "Biz Türkiye'de yaşıyoruz. Burada 4 mevsimi çok net olarak yaşayan bazen aynı gün içinde de 4 mevsimi yaşayabilecek bir coğrafyaya sahip bir ülke. Şimdi böyle bir ülke içerisinde zaman zaman üretimdeki fazlalıklar fiyatların düşmesine arzdaki eksiklikler de fiyatların yükselmesine sebep olur ve bunlar çok arizidir, geçici olarak olur. Geçen patates o kadar çoktu ki patatesi alıp dağıtmak zorunda kaldık ki üreticilerimiz küsmesin diye. Bu yıl da tamamen mevsimsel şartlardan dolayı soğanın fiyatlarının yükselmiş olması Türkiye'de beklenen bir şeydi ve bunun üzerinden bir kampanya yürütmek, Türkiye ekonomisini tanımamak demenin tam da örneğini teşkil etti. Seçimin 14 Mayıs'ta olacağı çok uzun zamandan beri biliniyor olmasına rağmen mevsim şartlarının da etkisiyle fiyatlarının yükseldiği soğanın Nisan'ın ikinci yarısından itibaren ve Mayıs'ta da yeni üretimin gireceğinin bilinmemiş olması soğan üzerinden bir kampanya yürütmeye sebep oldu. İngiltere'de yaşamıyoruz. İngiltere domatesi de soğanı da patatesi de ithal ediyor. Dönemlere göre nereden tedarik edebilecekse oradan tedarik ediyor ve fiyatlar da ona göre belirli bir seviye üzerinde seyrediyor. Türkiye'de kışın geldiği zaman siz domatesi pahalı yersiniz çünkü serada üretiliyor. Enerji ve yatırım maliyeti vardır, dar bir alanda üretilir. Yazın geldiği zaman bir ay sonra pazarlarda bakacaksınız fiyatlar düşmüştür. Dışarıdan gelen reçeteye ilişkin olarak siz ya bu uygulanabilir mi uygulanamaz mı diye sorgulamadan olduğu gibi sosyal medya üzerinden parlatmaya kalkışırsanız böyle açıkta kalırsınız." ifadelerini kullandı.
ENFLASYON DÜŞÜŞ EĞİLİMİNDE
Bakan Nebati şöyle konuştu:
"Türkiye'deki enflasyonun temel sebeplerine baktığımızda bunların izahını daha da kolaylaştırabiliriz. Geçen yıl Türkiye'de çok şiddetli yaşanan enflasyonun birinci sebebi yurt dışındaki emtia fiyatlarının özellikle enerji fiyatları ve gıda endeksinin önce salgın sonra da savaş nedeniyle anormal şekilde artmış olması ve Türkiye'nin de bunu şiddetli hissetmesi oldu. Fakat bu şiddeti artıran sebeplerden biri de Türkiye'nin döviz üzerinden yapılan oynamalardan doğrudan etkileniyor olması. 20 Aralık 2021'den önceki tarihte günlük kurun çok hızlı bir şekilde değiştiği, ralli yaptığı özellikle başında Prof. olan bazı şahısların sosyal medya üzerinden yapmış oldukları düşüş başladı, döviz 25 TL'ye gidecek gibi söylemlerde bulunması, sahte belgelerin yayımlanarak Katar'la yapılan anlaşmaların şu kadar fiyatlık döviz kurunun belirlediği gibi toplumu döviz almaya ve dövizle ilgili beklentilerinin bozulmasına yönelik bir çalışma eklenince Türkiye geçen yıl enerji fiyatlarının çok aşırı yükselmiş olması ve diğer emtialardaki gibi lojistik maliyetlerin artması, konteyner fiyatlarının artması gibi şeyler vs. Bütün bunların üzerine biz enflasyonu çok yüksek ve sert hissettik. Ancak ilk dönemden itibaren söylediğimiz şey vardı. Emtia fiyatlarının bu kadar hızlı bir şekilde anormal yükselmiş olması bunun çok kısa bir zaman içerisinde tam olarak normalleşmese bile aşağı yönlü hareket edeceği, ikincisi de bizim almış olduğumuz makro-ekonomik ihtiyati tedbirler. Mesela birçok temel gıdadan vergiden vazgeçtik.2020-2021'de de salgının başladığı tarihlerde de bir takım tedbirler aldık ama geçen yıl enflasyonun hissedildiği dar ve sabit gelirlilere yönelik yaptığımız aktarımlar da dahil olmak üzere bütün bunların içerisinde bir tedbirler paketi vardı ki para politikamız da bununla ilintili olarak üçüncü bir bakış açısı olarak devam ediyordu. Geçen yıl boyunca şunu söyledik. Aralık ayından itibaren baz etkisiyle de olsa enflasyonun düşmeye başlayacağını ve bunu kalıcı bir tek haneye gidinceye kadar devam etmesi noktasında da bir irademizin olduğunu açıklıkla ifade ettik. Kasım ayının sonunda küçük bir kırılmayla da olsa bir aşağı yönlü hareket başladığında bunun devam edeceğini Aralık ayında yüksek olacağını özellikle de petrol fiyatlarındaki gevşeme, doğal gaz fiyatlarındaki sakinleşmede de bunun devam edeceğini söylediğimizde birçok kesim bunu kabullenmedi. Ama şu anda yaşadığımız şey, Ocak ayında asgari ücretin artmış olması aynı şekilde memur ve sabit gelirlilerin maaşlarının çok yüksek oranda artış yapılmış olması. 6 Şubat depremine rağmen Türkiye'deki enflasyon tam da bizim beklentilerimize uygun şekilde aşağı doğru gidişini devam ettiriyor. Burada çünkü sadece baz etkisi yok aynı zamanda aldığımız makro tedbirlerin buraya yansıması. Bunun daha da hissedileceği bir sürece giriyoruz. Nedir bu yaz. Mevsimsel koşullardan dolayı gıdadaki arzın üretimin yüksek olması gene aynı şekilde bu Türkiye'nin her yaz karşı karşıya kalmış olduğu fiyatların düşmesiyle piyasanın rahatlamış olmasına ek olarak daha önemli bir şey var. Geçen yıl biz motorini 29,5 liraya kadar fiyat gördük. Bazen aynı gün aynı hafta içerisinde fiyatın daha da yukarı gittiğini yaşadık. Bunun sebebi yurt dışındaki petrol fiyatlarının yükselmesinden kaynaklı bir durumdu. Bir ara 145 dolarlara kadar gidip uzun süre 125 dolarda kalan petrol bizim fiyatlarımızda anormal bir artışa neden oldu ki 27 lirayı aşan bir benzin fiyatına neden oldu."
ENFLASYONU NE TETİKLEDİ?
Bakan Nebati, "Şu anda ikisinin de fiyatı 75 dolar seviyesinde petrol ve aşağı yönlü hareket edip 3/1'den de fazla bir fiyatla karşı karşıyayız. Geçen yıl üreticimiz 29 liraya kadar giden bir motorinle alırken bugün 17,5 liraya motorini alabiliyor, benzin 19 lira seviyesinde. En önemli girdi maliyetlerinden birisi olan enerji yani taşıma lojistik fiyatları düşmüş oldu. Gübre fiyatları da petrole bağlı olduğu için geçen yıldaki gübre maliyetinin çok altında. Bir yanda ürün artarken bir yandan da geçen yılın maliyetinin altındaki bir rakam bizim bu gıda fiyatlarının baskısının daha olumluya döneceğini gösteriyor. Halen dünyada gıda fiyatları genel enerji enflasyon fiyatlarının üstünde endeksi devam ediyor. Dünya bu etki altında kalmaya devam ederken biz yazın döviz kurlarında bu da çok önemliydi geçen yıl döviz kurları seviyesi kabul edilebilir bir seviye ve oynaklığın hemen hemen bittiği, öngörülebilirliğin arttığı hesap kitabın doğru bir şekilde yapıldığı bir sürecin sonundayız. Bu bize şunu kazandıracak 2022'nin başına girdiğimiz zaman bir tarafta fiyatların artmasından dolayı bütün bunlar beklentilerin bozulmasında enflasyonun da artmasına neden oldu. Enflasyonu tetikleyen şeylerden bir tanesi enerji, diğeri dövizse üçüncüsü de beklentilerin bozulmuş olmasıdır. Biz Haziran ayından itibaren hızlanıp Temmuz Ağustos'ta oldukça düşük bir enflasyon, gıda enflasyonu ve buna bağlı olarak da genel bir enflasyon düşüşünü devam ettiren bir Türkiye'yi yaşıyor olacağız." dedi.
ENFLASYON İÇİN ALINAN TEDBİRLER
"Türkiye'de enflasyon düşüyor, büyüme artıyor" diyen Nebati, "Biz enflasyonla mücadelemizi çok katı, sert ve insani olmaktan çıkan bir anlayışla yürütmedik. Bizim geçen yıl özellikle de G-20 toplantılarına gittiğimizde enflasyonla mücadeleyi batı ve dünya, gelişen ülke ekonomilerini çok sert bir şekilde yapacağını ifade etmişti. Biz verilen reçetelere göre değil, kendi yol yöntemimizle büyümemizden taviz vermeden enflasyonla mücadelemizi zamana yayarak böylelikle sabit gelirli ve düşük, dar gelirli vatandaşlarımızın mağdur olmamasını sağlayacak ama çok da önemlisi büyümekten çok da taviz vermeden istihdamın arttığı, işletmelerin kapanmadığı, işsizliğin azalacağı bir süreci yaşayacağımız dediğimizde yine bize çok kızdılar. Ama yine görünen şu, Şubat ayında depremin yaşandığı Türkiye'de enflasyon düşüyor, büyüme artıyor ve işsizlik 31,5 milyon seviyesinde istihdamın yaratıldığı dönemde yüzde 10 gibi bir rakamla bize attığımız adım ve politikaların çok doğru olduğunu da göstermesi açısından ve Türkiye Ekonomi Modelini de destekler niteliktedir. Şu anda doğal gaz fiyatları salgın öncesinin 3 katı üzerinde. Petrol fiyatları her ne kadar 75 dolar seviyesinde olsa da doğalgaz fiyatları 3 katı seviyesinde. Bunun da normalleştiğini düşündüğünüzde Türkiye'nin ürettiği doğalgazın gelmesi, Gabar'daki petrolün ülke içerisine yavaş yavaş akıyor olması önümüzdeki 5 yıl içerisinde çok net olarak enflasyonun hem kalıcı olarak tek haneye gitmesini hem işsizliğe yol açmadan büyümeden de taviz vermeden başarılı bir şekilde hedeflediğimiz noktaya gideceğini iddia edebiliriz." ifadelerini kullandı.
YENİ EKONOMİ MODELİ NE GETİRDİ?
Bakan Nebati Bilgin, "Biz bu ekonomi modelini açıkladıktan sonra bu konu dünyada da tartışılır bir hale geldi. Özellikle G-20 ve Dünya Bankası toplantılarında çok tartışıldı, Türkiye ne yapmaya çalışıyor diye sorgulanmaya başlandı. Bu sorgu da içeride çok şiddetli bir şekilde yapıldı. Bunlarda kullanılan birinci argüman Türkiye ne yapmaya çalışıyor niye faizleri indiriyor. Verilen reçetelerden bir tanesi enflasyon kadar faiz oranının en az o ama daha çok üstünde olması gerekir diye bir şey vardı. Reel faiz vermen lazım. İşi gizleyen taraf da bu aslında. O dönemde arkadaşlara dedim ki tamam reel faiz verelim baskı altındayız da dünya ne yapıyor? Kimse farkında değil 165 ülke merkez bankası faizini enstrüman olarak kullanıyor. Bunu kullanan 165 ülkeden o dönemde 135 ülkesi manşet enflasyon çok çok çok altında düşük faiz uyguluyor. Peki bunu uygulayanlar kim ABD, Avrupa'nın tamamı gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin tamamı bunu uyguluyor. Peki niye bize bunu yapın diyorlar çünkü servet aktarımının Türkiye'den oraya yapılması lazım. İşi de sıcak parayla çözüyorlar. Dolayısıyla adam giriyor getiriyor 1 milyar dolarını 100'le çarpın, döviz kurlarına baskı oluyor, fiyatlar düşüyor. Yüksek fiyattan dövizini bozuyor çok yüksek faizi alıyor, çıkarken de dövizin yükselmesine sebep oluyor. Dolayısıyla 100 milyar dolarla giren dünya piyasalarından belki 5 milyar dolar kazanacakken bir yılda 50-60 milyar doları alıp gidiyor. Niye, siz öyle yapın diyorlar. Ben bunu G-20 toplantılarında maliye bakanlarına sordum. Siz bunu eleştiriyorsunuz da siz ne yapıyorsunuz? Cevap yok. Bu şu demektir, bizim yaptıklarımız bize ama siz bizim dediklerimizi yapın. Bu reçeteyi alıp uygulayanlar da bunların sözleri üzerinden hareket ediyorlar." şeklinde konuştu.
CUMHURBAŞKANIMIZ BİZİ YALNIZ BIRAKMADI
Nebati, "Bizim ekonomi modelimiz çok tepki çekti içerden de dışarıdan da. Ama Sayın Cumhurbaşkanımız bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Biz bu politikaları yürüttük ve sonuç şu oldu 'Muhalefete, o anlı şanlı ekonomi CV'leriyle kendilerini ortaya koyan ekonomi yöneticilerine iki tane net soru soruyorum. Faiz artıracak mısın çık cesurca söyle, dolandırmadan açıkla. İkincisi IMF ile iş yapacak mısın?'" dedi.
MUHALEFETİN FAİZ POLİTİKASI NE?
Bakan Nebati şöyle konuştu:
"Meclis'te bize bütçe görüşmelerinde muhalefetin ekonomi kurmayları bu iş faiz artırılmadan çözülemez diye baskı yaptılar. Ama zaman içerisinde öyle bir noktaya geldik ki yurt dışında faiz artırıldığı için ABD'de 3 banka iflas etti, 500 milyar doların üzerinde bir zarar oluştu mu oluştu. Şu anda bazı ülkelerde geçen yıl yaşanan resesyon halen bir risk olarak halen dünya ülkeleri önünde duruyor mu duruyor. Faiz artırımı konusunda kararlılık sürdükleri takdirde büyümeden taviz veriyorlar mı veriyorlar. Bunun sonunda işsizlik geliyor mu geliyor. Yani insan olarak bakmadıkları için sadece istatistik rakamlar olarak değerlendirdikleri için böyle bir sıkıntı yaşıyorlar. İçeride finans piyasalarında tüm enstrümanları kullananlar paydaşlara, üreticiden tüketiciye ve özellikle de faiz üzerinden sürekli bu enstrümanı kullanmak zorunda kalan tüm yatırımcılar faiz artırımını reddediyor şu anda. Türkiye'de bir konsensüs oluştu ve faiz artırımının zararlı olduğu aynı yurt dışında olduğu gibi iflaslara yol açabileceği fakat faizi artırırsanız hem büyümeden taviz vereceksiniz hem işsizliğin yani bir takım simülasyonlar yaptık biz. Yüzde 15 - 20'lere kadar gidebilecek en iyimseri 14,8'di öyle bir şey. O da manşetin altında kalmak kaydıyla. Manşetin üzerine çıkarsanız o çok yıkıcı bir sonuç çıkartıyor. Enflasyonla mücadele edeyim derken iki yıl boyunca ülkeyi kilitliyorsunuz küçültülüyorsunuz iki yıl sonra tek haneli bir enflasyona ulaşıyorsunuz. Bu politikalarının sahibi cumhurbaşkanı ve net olarak diyor ki düşük faiz politikalarına devam edicim. Asla ben faizi kaldıracağım demiyor. Bu politikalara inanan üç beş kişi ile bunları yaptık. Şimdi geldiğimiz noktada halkın çoğunluğu faiz artırımına karşı durumda. Bunu başarabildiysek bu düşüncel bir devrimdir."
KUR KORUMALI MEVDUAT
Bakan Nebati, "Bize ne yapmaya çalışıyorsun diyenlere çok basit cevap veriyorum. Avrupa'daki kimse dolarla ilgilenmez am Türkiye'de herhangi birine sorun size tüm detaylarını anlatır. İşte biz böyle bir ortamda dayatma ile kimseye yönelemeyiz. İnsanları bu dolara bağımlı olmaktan kurtarmalıyız. Biz böylesine bir yapıyı biz geçici olarak getirdik diyemeyiz. Bu zihinsel devrimi gerçekleştirerek enflasyonun Türk lirasına olan baskısını azaltarak ve insanların dövize olan zorunluluğunu azaltarak zamanı gelince de yine gerekli adımları atacağız.
Sürekli olarak zamana ve konjonktüre göre adım atmalıyız. Sayın cumhurbaşkanımız bir kez daha seçildiğinde tekrar ve zamanın konjonktürüne göre yeni stratejiler belirleyeceğiz. Burada önemli olan Türkiye Yüzyılı dediğimiz yüzyıla hazır olmaktır, bu bağlamda adımları ona göre atacağız." dedi.
DIŞ TİCARETTE CARİ DENGEMİZİN ARTI VERMESİ UZAK MI?
"Gabar'daki petrol Türkiye'de üretilen petrolün tamamı kadar" diyen Bakan Nebati, şöyle konuştu:
"2020 yılında enerji ithalatı 28 milyar dolar bir sonraki yıl 54 milyar dolar burada miktarsal değişim kısıtlı, 2022 yılında 97 milyar dolar. Türkiye'nin dış ticaret açığı enerjiye bağlı. Türkiye altın ve enerjide ilerlediğinde bu açık tersine dönüyor. Geçen yıl 50 milyar dolarlık açığı salgın dönemindeki turizm rekorları ile çok rahat kapattık. 14 Mayıs çok önemli, çünkü bu doğalgaz üretimi çok önemli. Gabar'daki petrol Türkiye'de üretilen petrolün tamamı kadar. Türkiye'deki elektriğin yüzde 10'unu yeni açacağımız elektrik üretim tesisi karşılayacak. Enerjide çok farklı bir devrim geliyor o da hidrojendir. Türkiye Karadeniz üzerinden bunu üretebilecek bir ülke. Önümüzdeki 5 yıl milli enerjimiz karşılayabilecek bir alt yapı tamamlanmış olacak. Türkiye bunların hepsini üst üste koyduğumuzda artık dünyanın çekindiği bir ülke. Bu yılın sonunda sürpriz bir şekilde kişi başına düşen bir gelir görebiliriz."
MERSİN İÇİN HEDEFLERİNİZ NEDİR?
Bakan Nebati son olarak, "En zor dönemlerin birinde bakan oldum. Mersin'e beni cumhurbaşkanımız beni gönderdiğine göre burada önemli işler yapmam işlerdir. Mersin parti teşkilatımız ve Mersin halkı beni kabul etti. İlk gün çok fazla olan limon üretimine çare bulduk ve limon ihracatında kolaylık sağladık. Kırsaldaki sulama boruları ihtiyacı vardı. Bunu da hemen çözdük. Bir de su maliyetleri fazlaydı sayın cumhurbaşkanımız bunu sadece Mersin'de değil tüm Türkiye'de çözdü. Havaalanın test uçuşunu yaptık, bu bölgesel bir havaalanı. 12 milyon kapasiteli bir havaalanı." ifadelerini kullandı