AKŞAM
MELİK YİĞİTEL
Özellikle yıllarca terörle anılan Hakkâri ve Şırnak gibi güzide illerimizin bende özel bir yeri var. 1992-1994 yılları arasında Tabur Komutanı olarak Şırnak'ta görev yapmış biri olarak bölge halkı ile aramda özel bir bağ oluştu.
Sayın Cumhurbaşkanımızın da uygun görmesi ile Bakan Yardımcılarımızdan birini Şırnak'ta bir diğerini de Hakkâri'de görevlendirmek suretiyle çalışmalarımıza başladık. Müteakiben önce Şırnak'a sonra da Hakkâri'ye gittik ve her iki ziyarette de yöre halkı bizleri büyük bir ilgi ve sevgisiyle karşıladı.
Bölge halkı tüm sorunlarına rağmen terör belasından kurtulmaktan ve bölgenin geleceğinde terör olmayacağına olan inançlarının artmasından dolayı mutlu.
Terörle mücadelede elde ettiğimiz başarılar bölgede yaşayan vatandaşlarımızın terörün biteceğine olan inancını pekiştirdi.
Bölgede yaptığımız temaslarda, gençlerimiz ve kadınlarımız başta olmak üzere yöre halkı ile sohbetlerimizde yaşanan değişim ve dönüşümden duyulan memnuniyete bizzat şahit olduk.
Bölge terörden temizlendikçe, güvenlik ve huzur temin edildikçe, Hükûmetimiz tarafından yürütülen hizmet siyasetiyle ulaştırmadan sağlığa, eğitimden spora, tarımsal kalkınmadan hayvancılığa, çevre-şehircilikten turizm ve kültüre kadar her alanda büyük yatırımlar hayata geçirildi, geçirilmeye devam ediyor.
Gabar'daki petrol ciddi bir boyuta ulaştı. Şimdi Cudi var, Kato'da çok daha büyük bir rezervin olduğu değerlendiriliyor. Hakkâri'de de petrol arama faaliyetine başlandı. İnşallah oradan da ümitliyiz. Şimdi Siirt'e, Van'a da bakılıyor. Özellikle Enerji Bakanımız genç ve çok enerjik, onun da enerjisiyle inşallah gelecekte ülkemizin doğal kaynaklarının bu milletin çocuklarının menfaatine kullanılması için her türlü çalışma yapılıyor, gerekli ortam oluşturuluyor.
Diğer yandan, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından açıklanan Basra Körfezi'nden Türkiye'ye, oradan da Avrupa'ya gidecek bir Kalkınma Yolu Projesi ile Asya'dan başlayan deniz yolu, Basra Körfezi'ne oradan da karayolu ile Avrupa'ya uzanacak. Milyarlarca dolarlık projede Türk firmaları da önemli rol oynayacak ve bu da bizim için ayrı bir kazanç oluşturacak.
Hakkâri'de Süper Lig'de oynayan kadın futbol takımımız, Yüksekova'da da birinci Lig'de oynayan ayrı bir futbol takımımız var. Şırnak'ta da aynı şekilde Birinci Lig'de oynayan bir kadın futbol takımımız var. Birinci ligde oynayanlar Süper Lig'e çıkmak için mücadele ediyorlar.
Yine her iki ilde de voleybol takımları, kültür ekipleri ve boks, Kick Boks gibi millî takımlarımızda yer alan onlarca sporcu var.
İnşallah önümüzdeki günlerde kayak sporunu da Hakkâri'de ön plana çıkaracağız ve milli takımlarda yarışacak gençlerimiz yetişmeye devam edecek.
Cumhurbaşkanımızın gençlerimize yönelik haklı ilgisi ve yoğun çalışmaları kapsamında bizler de gençlerimizin gelecekle ilgili kaygılarını gidermek ve onlara iyi bir ortam hazırlamak için çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
Şöyle ki, az önce de belirttiğim gibi Tabur Komutanlığımdan bu yana "oradaki insanların sorunlarına nasıl çare olabiliriz" diye çalışmış ve bölge insanı ile içten bir ilişki kurmuş biri olarak bu konuda içim oldukça rahat.
Oradaki insanlar sizin samimiyetinizden emin olursa endişe edilecek hiç bir şey yok. Biz de bu samimiyeti kurduğumuz için hem geçmişte hem de şimdi çalışmalarımızı rahatlıkla yapıyoruz.
Terör örgütüne katılım konusuna gelince, "katılım tamamen bitti" demek tamamen doğru olmaz. Ancak, sürekli vurguladığımız gibi bitme noktasına gelmiş durumda. Bu konuda Diyarbakır annelerimizin müthiş etkisi oldu.
Terör örgütü çocuk kaçırmaya cesaret edemiyor. Ayrıca gençlerimiz örgütten kaçan insanlarla sohbet ediyor, sosyal medya başta olmak üzere her türlü yayın araçlarından haberleri ve gelişmeleri takip ediyor, gerçekleri daha iyi anlıyor ve görüyor.
Kesinlikle, 90'lı yıllarda gördüğümüz gibi bir eylem artık yapılamaz. Örgüt şu anda dağılmayı önlemek ve kendini korumak için yoğun çaba harcamakla meşgul. Şu an örgüte katılımlar daha çok Suriye ve İran'dan.
PKK/YPG adı ne olursa olsun bir terör örgütünü bitirme noktasına getirdiğinizde birileri de 'bunların türevini nasıl çıkartırız' diye uğraşacaktır. Bunu biliyoruz, bekliyoruz.
Biz terör örgütünü bitireceğiz, bundan şüphemiz yok. Bu bitecek ama belki başımıza başka bela saracaklar. Onlar kendi düzenini yürütmek için bunu yapmaya çalışacaklar. Ancak, Türkiye güçlenerek bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmaya devam edecek.
Önümüzdeki dönemde Türkiye ile beraber olanlar kazanacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği sadece bölgede değil, bütün dünyada büyük bir etki ve farkındalık yarattı.
Cumhurbaşkanımızın "Dünya, beşten büyüktür." sözü BM Genel Sekreteri'ni bile Güvenlik Konseyi'nde değişiklik yapılmasını ifade etme noktasına getirdi.
Afrikalı kardeşlerimiz açıkça ifade ediyor. Togo Dışişleri Bakanı'nın konuşmasındaki "Biz sizin kibrinizden ve kendinizi beğenmişliğinizden nefret ediyoruz." ifadesini herkes dinledi. Bu Cumhurbaşkanımızın herkese verdiği cesarettir.
Hükûmetimiz el yordamıyla değil ne yaptığını bilerek çalışıyor.
Biz yıllar önce bu insanları ölümden kurtarmışız, aileleriyle gelmişler bize sığınmışlar.
Devletimizin aldığı kararlar çerçevesinde yerleştirildikleri şehirlerde belirli kurallar ve şartlarda yaşamaları gerekiyor. Ama yerleştirildikleri yerleri değiştirenler var. Kurallara uymayanlara tedbir almak, kaçak olanların gönderilmesi konusunda İçişleri Bakanımız çok yoğun ve başarılı bir çalışma yürütüyor.
Savaştan, terörden ve ölümden kaçarak umudunu bizlere bağlayan masum ve mazlum insanların gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde ülkelerine dönmeleri için çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor.
Bu insanlar da kendi topraklarına dönmeye istekliler ancak orada henüz bu ortam tesis edilemedi.
Ama ne diyorlar: "Siz oradan çıkacaksınız." Biz niye çıkalım? Sınırlarımızın güvenliği ve Suriyelilerin geri dönüşlerini kolaylaştıracak huzur ortamı sağlandıktan sonra çıkacağız, tabii ki kimsenin toprağında gözümüz yok.
(Şam ile irtibat sağlanarak dönüşleri sağlanamaz mı?) Şam'ın kendi vatandaşlarının ülkelerine gönüllü, huzur içinde dönmeleri için birtakım vaatleri yerine getirip, güvenliği sağlayıcı adımlar atması ya da bu yöndeki adımları desteklemesi gerekiyor.
Önce anayasa çalışmalarının tamamlanması, daha sonra tüm kesimleri kapsayacak seçimlerin yapılarak bir hükûmet kurulması ve hükûmetin de vatandaşlarına çağrıda bulunması en uygun çözüm. Ama bu konuda bir türlü ilerleme sağlayamıyorlar.
(Dönüş süreciyle ilgili bir öngörünüz var mı?) Hemen, bugün-yarın demek çok zor. Biz elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz.
Mutlaka masaya dönülür ama ne zaman? Biz her zaman diyaloğa, oturup konuşmaya hazırız. Bunun yanında her ülkenin bir sorunu var. Rusya'nın başı Ukrayna ve ambargolarla dertte. Suriye tarafının istekleri hemen kabul edilebilecek bir şey değil. "Türkiye terk etsin" istiyorlar, Türkiye niye terk etsin!
Yine Suriye tarafı, huzur ve güvenliği tesis ettiğimiz bazı bölgelerle uğraşmaktan halkının petrolünü çıkartıp satanlara vakit bulamıyor.
44 günlük savaşın sonunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Herkesin beklentisi anlaşmaya taraf olanların buna mutlaka uymasıydı.
Ancak süreç içerisinde Azerbaycan buna harfiyen uyarken Ermenistan gerekli şartları yerine getirmedi.
Ermenistan'ın başta Zengezur Koridoru'nun açılması olmak üzere, verdiği sözleri yerine getirmesi, yürütülen görüşmelerin sonuç odaklı olarak devamının sağlanması istikrarın tesisi için yegâne yoldur.
Önümüzdeki günlerde İspanya'da tarafların bir araya gelerek yapacakları görüşmeleri yakından takip etmekteyiz.
Bir kez daha ifade etmekte fayda var. Biz "iki devlet, bir millet" anlayışıyla her zaman olduğu gibi şimdi de can gardaşımız Azerbaycan'ın yanındayız.
F-16 konusunda "İsveç'e evet demenizle alakası var" diyorlar. Biz de alakası olmayan bir şey diyoruz. Bu hususun İsveç'in NATO üyeliğiyle bağdaştırılması doğru değil.
Temas ve koordinasyonumuz devam etmektedir. Temenni ediyorum ki önümüzde süreçte olumlu, somut gelişmeler olacaktır.
Libya bizim için çok önemli. 500 yıllık bir tarihimiz var. Doğu ile Batı'nın savaşında BM'nin desteklediği hükümet Türkiye, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Cezayir ve NATO'ya mektup yazarak yardım çağrısında bulundu. Bu çağrıya sadece Türkiye cevap verdi.
Bu Sayın Cumhurbaşkanımızın uluslararası meselelerde doğru karar vermesinin bir örneği. Şimdi mektuba olumlu cevap vermeyenler bu yanlış karardan pişmanlık duyuyorlar.
Amacımız; "Libya Libyalılarındır" anlayışıyla toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini sağlamış; barış, huzur ve istikrar içerisinde yaşayan bir Libya'nın oluşumuna katkıda bulunmaktır.
Bu kapsamda askerî eğitim, yardım, iş birliği ve danışmanlık faaliyetleriyle Libyalı kardeşlerimize destek sağlıyoruz.
Libya'nın çıkarlarını savunacak tek bir Libya ordusu oluşturulmasına yardımcı olmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Libya'nın doğusunda sel felaketi oldu ve oraya ilk giden Türkiye oldu. Hâlbuki onlara daha çok yakın olanlar var. Onlar, bizden sonra gittiler. Türkiye'nin 'yardıma ihtiyacı olan herkese yardım ederiz' sözümüzün ne kadar gerçekçi olduğunu herkes gördü.
Halen 374 arama-kurtarma personelimiz orada, AFAD'ımız orada. Çok büyük fedakârlıklarla çalışıyorlar. Bölgeye gelen bütün ülkelerin yardım malzemelerinin koordinatörlüğünü de biz yapıyoruz.
Önce 3 uçak ile kardeşlerimize yardım malzemelerini taşıdık. Daha sonra gemilerimizle ağır yardım malzemelerini götürdük. İhtiyaç olan her türlü malzemeyi de götürmeye devam ediyoruz.
Devletimiz, hükümetimiz üzerine düşen görevleri aksaklık olmadan devam ettiriyor. Libya halkı da çok memnun.
Komşumuz Yunanistan ile son dönemde gelişen olumlu havanın bozulmaması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Miçotakis ile BM'de de görüştüler. Biz sorunlarımızın iyi ilişkiler, iyi komşuluk ve uluslararası hukuk çerçevesinde çözülebileceğine inanıyoruz.
Güven Artırıcı Önlemler Toplantıları tabii ki başlayacak. Sayın Dendias Türkiye'ye gelmek istiyor, onu ağırlayacağız, deprem bölgesini görmek istiyor. Devletimizin deprem bölgesindeki başarılı çalışmalarını kendisine göstereceğiz. Çünkü asrın felaketi sonrası devletimizin tüm kurumlarının koordinasyon içerisinde yaptıkları ile gelinen nokta dünyada çok az ülkenin başarabileceği bir şey. Ayrıca, kendisi de bizi davet ediyor, biz de o davete icabet edeceğiz.
Tahıl Koridoru ile ilgili sorunları çözebilecek olan tek kişi Sayın Cumhurbaşkanımız ve kendisi de bu hususta aralıksız çalışıyor, büyük gayret sarf ediyor.
Rus tahılının sevki ile ilgili olarak da Cumhurbaşkanımız zaten olacağını söyledi. 8 Afrika ülkesine bu yardımın gönderilmesi esas. Onunla ilgili birtakım idari sorunlar çözülmeye çalışılıyor.
İçinde bulunduğumuz hassas dönemde ulusal güvenlik konusu ile onun ayrılmaz parçası olan yerli ve millî savunma sanayisinin önemi her geçen gün daha da artıyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi ve güçlü liderliğiyle ülkemiz artık; ürettiği, tasarladığı ve ihraç ettiği yerli ve millî savunma sanayi ürünleri ve bu alanda sahip olduğu imkân ve kabiliyetleriyle dünyada adından her geçen gün daha fazla söz ettirmektedir.
Bütün dünya savunma sanayi ürünlerimizin peşinde. Polonya'dan sonra Romanya da Akıncı alıyor. Şimdi 4 şirketimiz dünyada ilk 100 de.
Harekât bölgesinde etkinliği kanıtlanan savunma sanayi ürünlerimiz güvenilir olduğu için tercih ediliyor.
Bu kapsamda; mühendislerimiz sahada bizzat yer alarak bizlerle yan yana bulunmak suretiyle gerekli geliştirme ve iyileştirmeleri sağlıyorlar.