AA
İstanbul'da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) 51. Oturumu başladı.
Oturuma 43'ü bakan 5'i bakan yardımcısı olmak üzere rekor seviyede üst düzey katılım sağlandı.
Bakan Fidan'ın oturumun açılışında yaptığı konuşmadan öne çıkan başlıklar şu şekilde:* Başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası mekanizmalarının işlevsizliğini Gazze'de süregelen vahşet tam anlamıyla gözler önüne sermiştir. İslam ülkeleri adaletini savunan hakkı önceleyen bir küresel sistemin inşasına öncülük etmek zorundadır.* Gazze'de soykırımı sürdüren ve işgal altındaki tüm toprakları kana bulayan İsrail, şimdi de komşumuz İran'a saldırarak bölgeyi topyekûn bir felaketin eşiğine sürüklemektedir. İsrail'in saldırganlığına dur demeliyiz
Toplantıya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katılacak.
Erdoğan, toplantı kapsamında yoğun bir diplomasi trafiği de yürütecek. Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya gelecek olan Erdoğan, BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Miguel Moratinos ve BM Filistinlilere Yardım Ajansı Genel Komiseri Philippe Lazzarini ile de görüşecek.
Ardından, Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Syed Asım Münir ile Başbakan Yardımcısı Muhammed İshak Dar'ı kabul edecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir önemli görüşmesi de İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'yle olacak.
İİT 51. DBK TOPLANTISI
51. DBK toplantısında Konsey Dönem Başkanlığını bir yıllığına devralacak Türkiye, daha önce 1976, 1991 ve 2004'te düzenlenen DBK toplantılarına ev sahipliği yaptı.
Toplantıda İsrail'in Gazze'de devam eden katliamları neticesinde son durum, insani ve fiziki altyapının yeniden imarı çabaları, iki devletli çözümün hayata geçirilmesine yönelik adımlar, İsrail'in İran'a gerçekleştirdiği saldırıların küresel, bölgesel güvenlik ve istikrara etkileri ve Müslüman toplumları etkileyen sınamalarda işbirliğinin artırılması hususları ele alınacak.
Dışişleri Bakanı Fidan'ın toplantıdaki hitabında Türkiye'nin dönem başkanlığı süresince Filistin meselesi başta olmak üzere, İslam dünyasının karşı karşıya bulunduğu sınamaları öncelikli gündem maddeleri olarak izlemeyi sürdüreceğini, ayrıca İİT üyelerinin ve Teşkilatın kapasite ve imkanlarının geliştirilmesi için çaba göstereceğini ifade etmesi bekleniyor.
Fidan'ın ayrıca, İsrail'in bölgedeki yıkıcı saldırılarının gittikçe yayıldığını, Gazze, Lübnan, Suriye ve Yemen'in ardından İran'a saldırdığını, Türkiye'nin İran ile İsrail arasındaki gerginliğin daha da tırmanmasını önlemek için atılacak her türlü adımı desteklemeyi sürdüreceğini kaydetmesinin yanı sıra İİT ülkelerinin, İsrail'in istikrarsızlaştırıcı eylemlerine karşı birleşmeleri ve ortak hareket etmeleri gerektiğini vurgulaması öngörülüyor.
Filistin sorununun bölgedeki tüm çatışmaların temel nedeni olduğu düşüncesinden hareketle Türkiye'nin iki devletli çözümün, İsrail-Filistin çatışmasının adil ve kalıcı şekilde çözülmesi için tek yol olduğuna inandığını yineleyeceği tahmin edilen Fidan'ın, Filistin Davası ve Kudüs'ün sahiplenilmesinin İİT'in varlık sebebi olduğuna atıfla Filistin meselesinin İİT'nin birinci gündem maddesi olmayı sürdüreceğinin altını çizmesi bekleniyor.
Bakan Fidan'ın İİT ülkelerinin istikrarlı ve müreffeh Suriye için birlikte çalışmaları, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğini desteklemeyi sürdürürken ülkenin ekonomisini yeniden ayağa kaldırmaya da odaklanılması gerektiğini belirtmesi ve KKTC'nin İİT'nin gözlemci üyesi olması gerçeğinin Kıbrıs Adası'nda iki halk ve iki devletin var olduğunu bir kez daha teyit ettiğinin altını çizmesi öngörülüyor.
Tüm Müslüman ülkeleri Kıbrıs Türklerinin doğal haklarını desteklemeye ve onlarla doğrudan temas kurmaya davet ettiğini yinelemesi beklenen Fidan'ın, Batı Trakya'daki Türk Müslüman Azınlığı ve Yunanistan'daki On İki Adalar'daki Türk nüfusunun temel hak ve özgürlüklerini ihlal eden uygulamalara karşı İİT kapsamında yapılacak çalışmaların önem taşıdığını vurgulayacağı tahmin ediliyor.
Bakan Fidan'ın ayrıca, İslam karşıtlığının hızla yükseldiğini, dünyanın dört bir yanındaki Müslüman toplumlara karşı ayrımcılık ve hoşgörüsüzlük içeren eylemlerin sona ermesi için tek sesle hareket edilmesinin elzem olduğunun altını çizmesi öngörülüyor.