Melik Yiğitel / TürkMedya Ankara Temsilcisi
Bakan Akar gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. İşte Akar'ın konuşmalarından satırbaşları:
Libya denizden sınırımız olan ülke, duyarsız kalmamız söz konusu olamaz. Bizim komşumuzu veya ilişkimiz olan ülkelerin orada toplandığını düşünürsek BAE, Rusya, Suudi Arabistan’dan bahsediliyor. Herkes bir tarafta, ilkeli olarak baktığınızda BM’yi referans alıyoruz. BMGK tarafından tanınmış bir hükümetten bahsediyoruz. Orada Sarraç hükümeti tanınıyor. Biz de onun yanında yer alıyoruz. Orada niye bulunduğumuz sorusu bu nedenle havada kalıyor.
Tarihi kültürel bağlarımız olmasından dolayı ekonomik faaliyetimiz söz konusu. Bizim ilgimiz dün başlamış değil. 2010 yılında Cumhurbaşkanı ve Başbakanlık düzeyinde görüşüldü, daha sonra intikaya uğradı. 2018’de oraya Genel Kurmay Başkanı ile ziyarette bulunduk. 2010 başlattığımız çalışmayı hatırlattık. Cumhurbaşkanı desteği ile bugünlere gelindi ve muhtıra imzalandı. Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması muhtırası. Bir de güvenlik askeri eğitim işbirliği muhtırası imzalandı. Eğitim işbirliği muhtırası, güvenlik askeri eğitim bilgi alışverişi ile alakalı. Bizim orada sayıları zamanla değişen personelimiz var. Eğitim veriyor, öğretimde bulunuyor. Bu tamamen askeri eğitim işbirliği.
77 ülke ile bu tür mutabakata muhtıralarımız var. Sarraç tarafından Cumhurbaşkanlığına bir davet mektubu geldi. Bu çerçevede bu değerlendirildi ve Cumhurbaşkanlığı tezkere çıkardı. Buna göre değerlendiriyoruz. Almamız gereken tedbirleri, yapılması gerekenleri düşünüyoruz. Bu anlaşmanın içinde savunma ve işbirliği ofisinin de kurulması var. Bu ofis marifetiyle oradaki askeri eğitimlere ihtiyaçlar neyse bu konuda karşılıklı bilgi alışverişleri devam ediyor.
8 Ocak’ta Putin-Erdoğan görüşmesi olmadı. Bunun sonucunda hem İdlib hem de Libya’da artık ateşkesin zamanı geldi. Çatışmaların devamı insanların zararına. Türkiye-Rusya öncü olup ‘teklif edelim’ noktasına geldiler. Cumhurbaşkanlığı, Sayın Sarraç ile Putin ise ‘Hafter ile bölümü halledeceğiz’ dediler. Moskova’ya gittik. İmzaladılar. Metinlerde tartışma yok. Hafter tarafının zaman istedği konusu var. Bu da basına yansıdı. Dün akşam bir takım haberler çıktı. Hafter tarafı Meclis başkanının ateşkesin bittiğine yönelik açıklamaları var. Sahada bunun karşılığı yok.
Sarraç hükümetinin Dış İşleri hükümetine atfen bir açıklama oldu. Hafter hükümeti ile çalışacağız diye. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Bu manada hepimizin dikkatli olması lazım.
İlkeli bir şekilde duruşumuzu sürdürüyoruz. Sayın Putin ve ekibinin çalışmalarının sonuçlanmasını bekliyoruz. Bu konuda bize muhatap Ruslardır. Savunma ve güvenlik işbirliği ofisinde ihtiyaca göre sayı değişiyor. Çabamız siyasi bir çözümle barışın, huzurun gelmesi, akan kanın durması. Hem idlib’de hem Libya’da. Hafter’in ne yapacağı konusunda Berlin’de konferans var. Sayın Cumhurbaşkanımız katılacak, orada Hafter’de Sarraç da var. Oradan bir sonuç çıkabilecektir. Türkiye’nin Rusya ile birlikte olayı domine etmesi bazıları tarafından yapılmadı. Hafter’e bir takım fısıldamalar oldu. Hem ipi koparmadılar hem de yapmıyoruz demediler. Sadece süre istediler. Berlin’de bir noktaya gelecekler, gelmelerini bekliyoruz. Ateşkesten, barıştan, siyasi çözümden yanayız. Temennimiz bir an önce ateşkesin sağlanarak insanların işine bakması.
İmzalanmaması durumunda en kötü senaryo oradaki Libyalı kardeşlerimiz mücadelesini sürdürecekler. Kendilerini devletin bağı kabul ediyor, kendi ülkelerinin birliğini bütünlüğünü sağlamak için kararlı olduğunu belirtiyorlar. Onların desteği için çalışmaya devam edeceğiz. Libya eğitim işbirliği timimiz var. UMH yönetimini egemen ve bağımsız görüyoruz. Bir bilgi alışverişi yapılacaksa onlarla ilgili bilgileri veriyorlar. Paraları kararları kendine ait, yol gösterme meselesi var.
Libya’da ateşkesin çöktüğünü söyleyemeyiz. Bu erken olur. Libya’da Rusya var, BAE, Mısır, ve Suudi Arabistan’ın hatta Fransa’nın da olduğu söyleniyor. Onlarla karşı karşıya kalmak istemeyiz, onlar da istemezler. Libya’nın problemlerinin Libyalılar tarafından çözülmesinden yanayız. Libya’nın probleminin BM tarafından tanınan hükümetin çözmesinden yanayız.
İdlib’ deki insanlar kışta kıyamette bekliyor. 91 köyden 1011 km kareden bahsediyor. Soçi mutabakatlarından sonra rejim sözlerine uymadı. Mülteci durumuna dönen İdlib’deki mülteci kardeşlerimiz ‘hükümet kontrolündeki bir alana gidemeyiz’ diyorlar. 12 gözlem noktamız var. Bizim oradan çekilmemiz söz konusu değil. Orada gözlem yapmaya rapor etmeye devam ediyoruz. Arkadaşlarımızı güçlendirdik yeteri kadar. Silah mühimmatları var. Ölürsem şehit, kalırsam gazi diye görevlerini yapacaklar. Pazarlık konusu değil burası.
15 Temmuz’da TSK’ya verilen büyük bir zarar var. Büyük zarar gördük, sıkıntı yaşadık. Akabinde 3-4 büyük operasyon yaptık. Bu da yapılan temizliğin ne kadar yerinde olduğunu gösterdi.
Fırat Kalkanı Harekatı ardından Zeytin Dalı Harekatı ardından Barış Pınarı Harekatı ardından idlib’deki faaliyetlerimiz, tatbikatlar, Doğu Akdeniz ve Ege’deki varlığımız ve Libya bunların hepsi mücadelemizin kararlılığını gösteriyor. Bu konudaki mücadelemiz de herhangi bir yavaşlama söz konusu değil.
Ne kadar yeni bilgi, belge, veri çıktıysa ilk günkü şiddet ve tempoda FETÖ ile mücadelemiz devam ediyor. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Hiçbir yer ile mukayese etmiyoruz eldeki ilkeler doğrultusunda mücadelemizi sürdürüyoruz.
15 Temmuz sonrası ortaya çıkan bir takım durumlar var. Genelkurmay MSB’ye bağlandı. Bunun uygulamasını yapıyoruz. Daha öne yapılan eleştiriler vardı, açık net yapı var. Normal hiyerarşi içinde modern devletlerde olduğu gibi bir yapı içine girildi. Geçici görevden uzaklaştırma mahkeme kararı ile oluyor. Bir de veriler var duşumlar var ama kesinleşmemiş durumlar var. Bunlar için zamana ihtiyaç var. Görevde durmaları uygun görülmüyor. O sürede istihbarat adliye idari üç değişik boyutta çalışmalar yapılıyor. Sonuçlara göre ya aklanıyor ya da gereğini yapıyor. Geçici uzaklaştırma 1937 kişi. 15 Temmuz’dan bu yana işlem yapılan TSK personeli 23 bin 324. Bunlardan da 416 kişi geri dönmüş. TSK olarak her türlü takibi yapmak suretiyle hiçbir hainin bu şanlı üniformayı giymesine müsaade etmeyeceğiz.
Kasım Süleymani ölümü sonrası bölgede tansiyon yükseldi. ABD ve İran tarafı da tansiyon düştükten sonra aklıselimle davranmayı gerekli görüyorlar. Cumhurbaşkanımız sükunet tavsiye etti. Biz de muhataplarımızla görüşmelerde sükunet tavsiye ettik. Tarafların ihtiyatla hareket etmeleri gerektiğini söylüyoruz. Vektörün yönünü de sükunete, istikrara doğru döndüğünü görüyoruz.
NATO unsurlarının bulunduğu bölgeye dün yine füze saldırısı oldu. Zaiyat yok, can kaybı yok. Kamuoyu baskısı duygusal tavırların sönümleneceğini, sükunetin olacağını düşünüyoruz.
Irak, ABD ve İran arasında çatışma alanı olma ihtimali var. Iraklı dostlarımız bunu istemedekilerini söylüyorlar. Biz de kendileriyle bunları görüşüyoruz. Irak’ta barış, huzur istikrar olması lehimize. Terörle mücadele konusunda gücü kuvveti olan Irak, bize lazım.
Sınırlarımızı, halkımızı 40 yıldan beri Irak’ın kuzeyinde yuvalanmış terörist grubun olduğunu en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar bunun devam edeceğini, sınırların güneyinde arazi kesimlerinde, inlerde, mağaralarda yuvalandığını, inleri başlarına yıkmaya devam edeceğini muhataplarımıza söylüyoruz. Derdimizin teröristleri hem Irak’tan hem Türkiye’den kurtarmak olduğunu söyledik, onlar da anlayışla karşıladı.
S-400
Eğitim süreci devam ediyor. Bazıları tamamlandı, bazıları sürüyor. Kurulum çalışmaları devam ediyor. Tam yetenek dedikleri olay nisan-mayıs aylarında gerçekleşecek. S-400 ile ilgili ilkeli olmak meselesi Cumhurbaşkanımız ne söylediyse, ne açıkladıysa bugüne kadar, geldiği noktada planlandığı şekilde faaliyetlerimizi sürdüreceğiz.
TÜRKİYE-NATO İLİŞKİLERİ
Bir tarafta NATO’daki sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Finansal ve operasyonel tatbikatlara desteğimiz ne gerektiriyorsa yapıyoruz. Diğer taraftan da NATO ülkelerinin de bize karşı sorumlulukları var. Onları da yerine getirme konusunu açıklıkla yerine getiriyoruz.
Devlet olarak AB hedeflerinden de vazgeçmiş değiliz. Egemen ve bağımsız bir devlet olarak hak alaka ve menfaatlerimiz konusunda durumu değerlendirip, yapması gerekenleri yapan bir devlet. Hatır gönül için asil milletimizin, vatanımızın, devletimizin hak ve menfaatlerini göz ardı etmek durumunda değiliz. Bu konuda Cumhurbaşkanımızın çok dikkatli olduğunu herkesin ona göre çalıştığını biliyorsunuz.
BARIŞ PINARI HAREKATI
Pınar Harekatı bölgesinin doğusu ve batısında Ruslarla yaptığımı Z mutabakatı çerçevesinde teröristlerin varlığı azaldı. Hem doğu hem batıdan tacizler azalsa da, orada varlıklarının olduğunu her seviyede Rus muhataplarımıza iletiyoruz. Onlar da çalışıyorlar. Oradaki durumu yönetmeye çalışıyoruz.
Suriye’de iki ülke istihbarat başkanları görüştü:
Türkiye egemen ve bağımsız devlet. 82 milyonun hak ve menfaatleri söz konusu. Bu noktayı ilgili bakanlıklar, kurumlar çalışmalarını sürdürecek. Asıl olan hak ve menfaatlerimiz. İlgili kişi, kurum, birim ülkemizin hak ve menfaatlerinin sağlanması için konuşmalar, görüşmeler, temaslar bu hususlar çerçevesinde yapılması gerekenler yapıldı, yapılmaya da devam edecek.
UZMAN ÇAVUŞLARA KADRO
Sorunlarının çözümü için çalışıyoruz. Bunlar bizim kardeşimiz, canımız ciğerimiz. Onların çektiğini yaptığını en iyi bilen biziz. Onlar için yapılabilecek neyse, en iyi şekilde yapmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunlarla ilgili ne yapabiliyorsak yapalım. Ankara’da misafirhane açıldı. İstanbul ve İzmir’de yapılması için çalışıyoruz. Onların talepleri konusunda çalışıyoruz. Uzmanların unutulması mümkün değil, bu konuda herkes son derece duyarlı.
RUSYA’DAN JET ALIMI
82 milyonun havaya karşı savunulması söz konusu . 2011’de Suriye’deki gelişmelerden sonra ülkemizin ve milletimizin savunulması aciliyet kesp etti. Pazar olmak istemediğimizi de herkese söyledik.
F-35 için Türkiye olarak üzerimize düşeni yaptık. Biz orada ortağız, diğer ülkelerle aynı haklara sahibiz. Sözleşmede S-400 alırsanız bunu size vermeyiz diye madde yok. Heyet gitsin çalışsın dedi, hala heyet yok. Siz bizi yok sayarsanız bu tür girişimlerde çözüm odaklı girişimlerle bizimle olmazsanız, bizim başka arayışlara girmek de en doğal hakkımız. Bizim savunma ve güvenlik meselemiz var.
YENİ ASKERLİK SİSTEMİ:
Bedelli sürekli bir ay askerlik yapacak. Temel askerlik 6 ay. Sonunda da bir altı ay daha istek halinde devam edecek. Yedek askerlik yoğun teveccüh gördü. İhtiyacımızdan fazla başvuru oldu. TSK’nın yükümle faaliyetleri terörle mücadele, Kıbrıs ve hudutlar. Buralarda herhangi bir orun olabilir diye endişeler vardı. Alınabilecek tedbirleri bulduk onları yaptık. Hudutlarımızda Kıbrıs’ta terörle mücadelede yükümlü problemimiz yok. Celp sayısı arttığı için kaynaktan da çok askerlik çağındaki insan olduğu için eskisinden daha çok yükümlümüz var. İkinci ay kalmak için talep artıyor.
TANK PALET FABRİKASI:
Türkiye olarak SİHA-İHA, Atak, Fırtına yapıp, gemi tasarımı inşa ediyoruz. Hürkuş çalışmaları devam ediyor. Tank ihtiyacımız var. Tartışma konusu oldu. Bunun yerli ve milli olarak yapılmasını önemsiyoruz. Bunları yapıp ihtiyaçlarımızın karşılanması, bunun da dost kardeş ülkelere ihracını istiyoruz. Çalışmalar 2007-2008’de başladı. 2012/ 2015 prototip çalışıldı. Otokar tarafından yapıldı. Bu yapılırken de tank paleti fabrikası da yapıldı. Orada tank paleti yapılıyor. Tank yapılmıyor. ‘Orada tank yapılıyor niye ihale ediyorsunuz’ diye tartışılıyor. Bizim yapak istediğimiz bir tank yapma ihtiyacımızı karşılama ve bunları ihraç edecek duruma gelmek. On senedir yapılan süreç. Prototip sonrasında üç firma girdi. Diğer iki firmadan biri kazandı. BMC’yi sağlanan şartları sağlamak zorundaydık. İhaleyi yapacak firma belli seviyeye gelene kadar yıllar geçer. Karasuda BMC kendi fabrikasının temellerini attı. O zamana kadar buradaki fabrikanın imkanlarından yararlanarak gecikmeye imkan vermeden tankın imalatına imkan vermeye çalışıyor. Mülkiye MSB’ye ait. İşletmesi Asfat tarafından yapılıyor. İşçilerle ilgili çok dedikodu yapıldı. Orada çalışmaya devam ediyor. Özlük haklarında eksilme söz konusu değil. Bunun takibini oradaki MSB birimi yapıyor. Bu tartışmalarda yer almak istemiyorum. Savunma sanayi şirketlerinin hisselerine bakın. Bunun yabancısı yerlisi yok. Kontrol bizde. Ülkenin menfaati üzerinde durmalıyız. Siyasi malzeme yaparsak duygusallıktan dolayı yanlış yerlerde olabiliyor. Mülkiyet MSB’de fabrikanın gittiği yok yönetim tamamen bizde.
Kendi milli orijinal harp araç gereçlerimizi yapmamız lazım. Bizim bu manada yaşadığımız ciddi deneyimler birikimler var. Bunların sonucu olarak ortaya çıkan durumlar var. Bunların sonucunda bu tankı yapmamız lazım. Katar yerine başka ülke olsa tartışma olur mu?