Başkan Erdoğan, 24 TV, 360 ve tv4'de Helin Aslan'ın moderatörlüğünü yaptığı ortak canlı yayında Mustafa Kartoğlu, Murat Çiçek, Belkıs Kılıçkaya ve Melik Yiğitel'in gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
BAYRAMA YETİŞTİRİLECEK: Bütün belediye başkanlarımız, valilerimiz kamu kurumlarımız çok yoğun bir çalışma içerisindeler. Yüzde 50'nin üzerinde enkazlar kaldırıldı. Bununla birlikte zemin etütleri de bir yandan yapılıyor. Bu köy evleri dediğimiz evlerin bir kısmını Bayrama yetiştirmenin gayreti içerisindeyiz.
YÜKSEK KİRALAR: Yaptığımız iftarlarda bakıyorum depremzedelerimizin bazılarının gözleri yaşlı ama bakıyoruz yine "Biz memleketimize gidelim" diyorlar. Bazı şikayetleri de var. Kiralar oralarda çok yüksek olduğundan şikayet ediyorlar. Biz de diyoruz ki bunların üzerine üzerine gideceğiz, yüksek kiraların üzerine de yargıyla gidip hesabını soracağız.
ÖNCE CAN: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız "Bu binaya girilmez" diyor. Ben de vatandaşıma diyorum ki, "Benim Bakanlığım böyle dediyse buralara girmeyin. "Eşyalarımı alacağım" sakın ha! Allah göstermesin girdin, çöktü. Biz bunun hesabını nasıl vereceğiz, veremeyiz.
KENTSEL DÖNÜŞÜM: Üsküdar'da geçenlerde önümü kestiler. Dediler ki "Başkanım biz yanlış yaptık evimizin yıkılmasına fırsat vermedik. Ama şimdi gördük ki buralar bambaşka oldu. Fiyatlar 1'e 5 - 10 arttı. Ne olur bizimkileri de yıkın." Dedim ben talimatı vereceğim ama tekrar yanlış yapmayalım. Biz bu işin önüne geçeceğiz ve size her türlü desteği vereceğiz. Söz. Baktım ki vinçler gelmiş, orada da bu işe başlamışlar.
PKK'NIN PEŞİNE DÜŞENLER: Bay Bay Kemal'in HDP'den alacağı destek karşılığında yapacağı iş, ülkeyi, terör örgütü ve onun uzantılarının ajandasının rotasına sokmaktır. Milletim ne PKK'nın peşine düşenlere ne sapkın akımların hamiliğine soyunanlara bu ülkeyi emanet etmez.
SECCADE OLAYI: (Kılıçdaroğlu'nun seccadeye ayakkabılarla basması) Bu bir bilgi işi, ilim işi, irfan işi, hikmet işi. Bu bir adap meselesidir. Her şeyden önce bunların hepsi aynı yerden besleniyor. Yani seccadenin üzerine ayakkabı ile basılır mı, basılmaz mı bu bir bilgi işi, ilim işi, irfan işi, hikmet işi. Bu bir adap meselesidir. Tabi bunun farkında olmuş, olmamış bu bizi çok da ilgilendirmiyor. O kendi edebi, adabıdır. Ama benim halkım buna çok önem ve değer verir. Bizim medeniyetimizde, kültürümüzde olan seccadeye "bir halı parçası", başörtüsüne "bez parçası" diyor. Bu bir değerdir. Sen kalkıp da eğer başörtüsüne bir bez parçası diye yaklaşırsan, bunu diyen bunu kim 'Bay Bay Kemal'... Bizim değerler silsilesi içerisinde başörtüsünün yeri bir değer ifadesiyle bir kutsalımızdır. Mahremiyetin ifadesidir. Bu mahremiyetin ifadesini sen kalkıp da bir bez parçası diye kullanamazsın. Aynı şekilde bakıyorsunuz ki yani bunu bu şekilde diyen Kuran -ı Kerim için de "kağıt parçası" der. Bunlar der mi bunu, der. Çünkü yaklaşım tarzları bu. Cami taş ve tuğla parçası, ekmek hamur parçası değildir.
HADİSİ YANLIŞ SÖYLÜYOR: (Kılıçdaroğlu'nun "Cennet annelerin ayakları altındadır" hadisini yanlış okuması) Mesela diyor ki, "Cennet kadınların ayakları altındadır." Bay Kemal bak hadisi bile yanlış söylüyorsun. Bunları sana kim öğrettiyse doğru öğretsin. 'Cennet annelerin ayakları altındadır' burada böyle bir fark var. Ondan sonra bir de bakıyorsunuz Erbakan Hocamızın özellikle yani ayetle ilgili yaptığı açıklamaları da kalkıyor o iftar sofrasında yine değişik bir şekilde anlatıyor. Diyor ki "Erbakan Hocamız devamlı şunu söylerdi." Bu, Erbakan Hocamız'a ait bir söz değil. Bu bir ayet. Ayet mi, hadis mi bunları da sana kim akıl hocalığı yapıyorsa yanlış yapmışlar bunu da bilmiyorlar. Bunların hepsini yerli yerine oturtmak gerekiyor. Eğer bunu oturtmazsak Erbakan Hocamız'a da ayete de saygısızlık yapmış olursunuz. Bunlar büyük önem arz ediyor. Onun için manevi değerlere hassasiyeti olmayanın seccadede de gözü olmaz.
CHP ZİHNİYETİ: Üstad Necip Fazıl ne kadar zarif anlatır seccadeyi 'Yalnız seccademin yününde şefkat, beni kimsecikler okşamaz madem, öp beni alnımdan sen öp seccadem'. Bu özellikle Zindandan Mehmed'e Mektup'un içerisindeki mısralardır. Bizi tabi en çok duygulandıran mısralardır. Bunun için diyorum ki "Vatandaşlarım bu fotoğrafları iyice belleğine kazısın." Bunlar CHP zihniyetini net ortaya koyan bir fotoğraf. İnanıyorum ki bunların yayınlanmasından sonra seccadenin de kıymeti artmaya başlayacaktır."
"Bu hafta sonuna kadar her şey olabilir. Hafta sonuna kadar kesinleştireceğiz. Önümüzdeki hafta içinde törenle arkadaşlarımızın yerlerini, konumlarını ve listeyi vereceğiz. Kabinedeki arkadaşlarımızla ilgili çalışmayı devam ettiriyoruz. Benim düşüncem daha çok bakan arkadaşlarımızı büyükşehirlerde değerlendiriyorum. Partimiz, teveccühün yüksek olduğu aday adaylığı süreci yaşadı. 6 bin üzerinde başvuru aldık. Birçok isim üzerinde çalışıyoruz. Sürpriz isimlerimiz de olacak. Yazar, çizer ve entellektüel isimler var. Kabine ve üst yönetimini de çalışmaya başladık."
"Meydanlarda vatandaşlarımla olmak benim için mutluluk. Seçim mitingleriyle ilgili programı bayram sonrasına planladık. Önceliğimiz deprem bölgesi ve konutların temelini atmak için illeri ziyaret ettik. Kalanlara önümüzdeki hafta gideceğiz. Siyasi hayatımda öğrendiğim bir şey varsa o da meydanların dili doğru söyler. 14 Mayıs Cumhur İttifakı ve bizim zaferimizle sonuçlanacaktır. Birileri sosyal medyada oluşturulan havaya bakarak hayaller kuruyor olabilir. Anketler de algı operasyonlarının parçası olarak kullanılabiliyor. Daha çok çalışacağız. Ben milletime güveniyorum, inanıyorum. Anketlere göre hem başkanlık hem Meclis seçimlerinde açık ara öndeyiz."
Erdoğan, 20 Nisan'da verecekleri müjde için de şunları söyledi: "20 Nisan'da Karadeniz gazımız devreye girecek. Karadeniz gazının ateşini Filyos'ta yakacağız. Türkiye yerli gazını kullanmaya başlayacak. Durmayacağız. Aramaya devam edeceğiz. 20 Nisan'daki doğalgazımızı çıkarmak suretiyle müjdemizi vermiş olacağız."
Erdoğan, muhalefetin İstanbul Sözleşmesi ile ilgili açıklamalarına da tepki gösterdi: "7'li Masa'yı tarif etmekte zorlanıyoruz. Sonunda masanın altında bunu buldular, parlamentonun içinde. Muhafazakarım diyenler, sapkın akımlarla anılıyor, sesi çıkmıyor. Geçmişte bir arada bulunduğumuz kişileri bu tabloda görmek bizi rahatsız ediyor. Saadet Partisi'ne gönül veren kardeşlerimi ayrı görüyorum. Bizim önceliğimiz aile kurumunu çocuklarımızın geleceğini korumaktır. Sapkın akımlar, LGBT filan Oğuzhan Bey'in gözünü yumması mümkün değildir. Ne CHP'nin, ne HDP'nin, ne İP'in, ne Gelecek ve ne DEVA'nın rahatsızlığı var. Milli yerli dini değerlerimiz, kutsalımız aile yapımız bunlara müsaade etmez."
"Benim milletim gerçekleri bilsin. Temel Bey'in nerede durduğunu herkes bilmeyebilir. Saadet Partisi içinde ciddi sıkıntılar var. Temel Bey'in geçmişine yönelik olarak Saadet Partisi içinde görev almadan önce geçmişte gençlik kollarından partinin kurullarına varıncaya kadar görev almış birisiyim. Daha o zaman Temel Bey bu işin içinde yoktu bile. Madımak olaylarıyla ilgili masanın etrafındakiler idamını istemiyor muydu? Niçin bunlar sessiz."