1
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, ana uğraşı çelik üretimi yapmak olan İskenderun Demir ve Çelik AŞ, ihtiyaç duyduğu kok kömürünü taş kömüründen, elektriği de kok gazından kendi imkanlarıyla elde ederek üretimde kullanmaya başladı.
Şirketin bu şekilde elektrik ve hava gazı tüketmiş olması nedeniyle ilgili belediye, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'na dayanarak şirketten elektrik ve hava gazı tüketim vergisini ödemesini istedi.
Şirket, bu talep üzerine elektrik ve kok gazı tüketiminin vergilendirilmesiyle ilgili çeşitli tarihlerde belediyeye beyannameler verdi ve bu beyannamelere istinaden belediye tarafından farklı dönemlere ilişkin elektrik ve hava gazı vergisi belirlendi.
Bir kısmı elektrik tüketimine, bir kısmı ise kok gazı tüketimine ilişkin olan bu tutarlar, şirket tarafından farklı tarihlerde Belediyeye ödendi.
Şirket, Vergi Mahkemesinde elektrik ve hava gazı tüketim vergisi borçlarının silinmesi ve ödenen vergilerin iadesi istemiyle davalar açtı.
Mahkeme farklı tahakkuk dönemlerine ilişkin söz konusu davaların reddine karar verdi. Temyiz edilen kararlar, Danıştay tarafından onanırken karar düzeltme talebinin de reddedilmesi üzerine şirket adına Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunuldu.
Başvuru dilekçesinde, şirketin, tükettiği elektrik ve kok gazının kendisi tarafından üretilmesine rağmen elektrik ve hava gazı tüketim vergisi alınmasının hak ihlali olduğu ileri sürüldü.
Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın vergi mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
Kararda, elektrik ve hava gazı tüketim vergisi ödeyen başvurucu yönünden Anayasa'nın 35. maddesi anlamında korunmaya değer ekonomik bir menfaatin bulunduğu ve vergilendirme işleminin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği belirtildi.
"ÖNGÖRÜLEBİLİR BİR KANUNİ TEMELİ BULUNMALI"
Vergilendirme yoluyla mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin öncelikle belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir bir kanuni temelinin bulunması gerektiği ifade edilen kararda, Vergi Usul Kanunu'na göre vergi koyulabilmesinin, verginin üzerinden hesaplanacağı tutarın kanunen belli ve bilinebilir olmasını gerektirdiği kaydedildi.
Bu sayede vergi mükellefinin mülkiyet hakkına ne ölçüde müdahale edileceğini öngörebileceği anlatılan kararda, bu nedenle verginin miktarını belirtmek için temel olarak alınan değerin, verginin kanunla düzenlenmesi gereken ana unsurlarından olduğu bildirildi.
Kararda, 2464 sayılı Kanun'da elektrik enerjisi ve hava gazı satış bedelinin verginin matrahı olarak belirlendiği ve bu matraha uygulanacak oranların açıklandığı aktarıldı.
Kanunun, verginin hesaplanması için bir satış bedelinin varlığını gerekli kıldığı belirtilen kararda, somut olayda başvurucu şirketin kendi ürettiği elektrik ve kok gazını tükettiği için vergi matrahının belirlenebileceği bir alım-satım ilişkisi ve satış bedeli bulunmadığının altı çizildi.
Danıştay kararında da kendi ürettiği elektrik enerjisini üretim yapmak amacıyla kullanan şirket yönünden vergi matrahının nasıl belirleneceğinin uyuşmazlığın konusu olduğu belirtilerek bu konuda kanunda bir düzenleme olmadığının açıkça kabul edildiği bildirildi.
Olayda kendi ürettiğini tüketen yükümlüler yönünden vergi sorumlusu olarak nitelenebilecek bir tedarikçi ve dağıtıcı kuruluş olmadığına işaret edilen kararda, şunlar kaydedildi:
"Kanun, verginin tahsil yöntemini vergi sorumluluğu esasına dayandırmakla birlikte vergi sorumlusunun bulunmadığı durumlarda verginin nasıl tahsil edileceği belirsizdir. Tahsil yöntemine ilişkin bu belirsizlik, beyanname verilmemesi durumunda mükellefin idari yaptırımla karşılaşmasına sebep olabilecek niteliktedir.
Bir mali yükümlülük bu yönleriyle kanunla yeterince çerçevelenmemişse kişilerin mülkiyet hakkını etkileyecek idari ya da yargısal takdire dayanan uygulamalara yol açabilecektir. Somut olayda vergi matrahının ve verginin tahsil yönteminin belirsizliği ile bu konuda süregelen idari uygulama ve yargısal yorumlar, vergilerin kanuniliği ilkesinin ortaya çıkış amacına aykırı bir biçimde başvurucuyu vergi mükelleflerine sağlanan anayasal teminatlardan yoksun bırakmaktadır.
Başvurucunun kendisinin ürettiği elektrik ve hava gazı tüketim vergisinin esaslı unsurlarının kanunla belirli ve öngörülebilir bir biçimde düzenlenmemiş olması nedeniyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'da öngörülen kanunilik ilkesini ihlal ettiği sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir."
AA