AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'tan net cevap: Erken seçim olmayacak

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Haber Global'de soruları yanıtladı. Kurtulmuş erken seçim gündemiyle ilgili, ''Türkiye'de erken seçim olmayacaktır, çok net bir şekilde söylüyorum'' dedi.

AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Haber Global ekranlarında, Haber Global Ankara Temsilcisi Tuba Atav'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erken seçim sorusunu yanıtlayan Kurtulmuş, "Türkiye, bugün itibarıyla erken seçim şartlarına sahip değildir. Türkiye'de erken seçim olmayacaktır, çok net bir şekilde söylüyorum." dedi.

Son günlerde siyasetteki sıcak polemiklerin de demokratik açıdan olumlu olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Partilerin taban tabana zıt fikirlere sahip olması doğaldır ve güzeldir. Demokratik kurallar içinde siyasetin gündeminin aktif olmasının olumlu olduğu kanaatindeyim." diye konuştu.

Kurtulmuş, "ödünç vekil" polemiği konusunda ise, "Partilerden milletvekillerinin ayartılarak transfer yapılmasının etik olarak doğru olmadığı kanaatindeyiz" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE DİNAMİK SÜREÇTEN GEÇİYOR"

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş'un öne çıkan açıklamaları:

"(Koronavirüsle mücadele) Burada tedbirlerin öne çıktığı bir dönem. Türkiye olarak şunu tarihe geçmiş bir başarı olarak kaydedebilriz. Türkiye bu süreçten yüzünün akı ile çıkmış oldu. Doktorlarımızın olağanüstü yüksek fedakarlıkları ile hep beraber tüm kuruluşlar üzerlerine düşen görevi yerine getirdiler. Bu süreçte politika bir adım ister istemez kendisini geriye çekti.

(AK Parti Genel Merkezi'ndeki tedbirler) Sosyal mesafe iki koltuk boş bırakarak oturulmuş oldu. Maskeler var. Her katta birkaç yerde dezenfektan ünitelerimiz mevcut. Dışarıdan gelenler de ateş kontrolü ile binaya alınıyor.

Biz konularımızı demokrasi zemininde tartışacağız. Partilerin taban tabana zıt fikirlere sahip olması doğaldır ve güzeldir. Demokratik kurallar içinde siyasetin gündeminin aktif olmasının olumlu olduğu kanaatindeyim. Türkiye'nin içindeki şartlar, çevredeki şartları da göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye çok dinamik bir süreçten geçiyor. Bu tartışmaları genel olarak olumlu bulduğumu söylemek isterim.

"SEÇİM BÖLGELERİNDE DEĞİŞİKLİKLER YAPILABİLİR"

Şu anda fiilen bir baraj söz konusu değil. 9 ya da 10 parti şu anda parlamentoda temsil ediliyor. Seçim bölgelerinin üzerinde belki bir takım değişiklikler yapılabilir. Bunlar tartışılır, konuşulur. Olgunlaşsın, kamuoyu ve diğer partilerle de paylaşacağız.

Biz beşeri anlamda sadece milletin iradesini ciddiye alırız. Aslolan milletle aramızdaki gönül bağlarıdır. Başka bir partinin ne yaptığı bizi ilgilendirmez. Türkiye'de herkes parti kurabilir. Nihayetinde söz de karar da milletindir. Bunu bildiğimiz için biz masa başında ittifaklar yerine milletin gönül bağını kuvvetlendirerek yolumuza devam ediyoruz.

Türkiye bütün dünyada insan haklarının, özgürlüklerin, yaratılıştan gelen eşitliklerin sağlanmasının hayati olduğuna inanan ülkedir. Hak, hukuk arama mücadelesinde asla şiddetli uygun görmeyiz. Dolayısıyla hayatı boyunca bu temel ilkeleri benimsemiş olan bir kadro ülkeyi yönetiyor.

"TÜRKİYE EŞİTLİKÇİ DÜNYA DÜZENİ İÇİNDE BİR ZEMİN HAZIRLIYOR"

Amerika'daki olaylara gelince. ABD bir kabın içinde zeytinyağı ve su gibi. Bir kabın içinde olan ama birbirine karışmayan kimlikler. Siyahi her Amerikan yurttaşın asırlar boyu sürmüş acıların izlerinin olduğunu görmemiz lazım. Kimliklerinden koparılmış Kızılderililerin yaşadıkları var. 11 Eylül'den sonra neredeyse bütün yabancılara karşı aşırı sağcı, ırkçı siyasal krizler ortaya çıktı. ABD'de her şeyin en mükemmel araçlarına sahip olan bir ülke ama aynı zamanda gelir dağılım adaletsizliği yüzünden toplumsal uçurumlar var. Dördüncüsü korona krizi sırasında ABD'lilerin hayatını kaybedenlerin yüzde 60'a yakını zenci ve hispanik kökenliler.

Aynı şeyi kıta Avrupa'sındaki bazı ülkeler için de söyleyebiliriz. İngiltere'nin, Fransa'nın, Belçika'nın da kolonyalist bir geçmişi var. Bundan sonraki süreçte ben Türkiye'nin performansının yeni, adil, eşitlikçi bir dünya düzeni için de bir zemin açısından faydalı olduğunu düşünüyorum.

"LİBYA'DAKİ MEŞRU HÜKÜMETE DESTEK VERİYORUZ"

Pandemi ile mücadele sırasında uluslararası gündemden de hiç düşmedik. Amerika'da ne konuşuyorsak, Ruslarla da onu konuşuyoruz. Biz başından beri BM tarafından kabul edilen Libya'daki meşru hükümetin geçerli olduğunu savunduk ve destek verdik. Deniz Sınır Yetki Anlaşması'nı yapmış olduk, aynı zamanda Türkiye'yi Akdeniz'in kendi iç sularına hapsetmesi planını da kırdık, attık. Türkiye'nin de desteğiyle Hafter güçleri de son günlerde geri çekiliyor. Türkiye olarak Libya konusunda doğru adımlarla ilerliyoruz. İnanıyorum ki meşru hükümetin iktidar alanını kabul etmek durumunda kalacak.

KORONAVİRÜSÜN EKONOMİYE ETKİSİ

Birkaç asırdır bütün insanlığın karşılaşmış olduğu en yüksek etkili krizle karşı karşıyayız. Koronavirüs küresel bir durumdur. Kılıçdaroğlu'nun "buhran" tanımı gündemi saptırıcı bir tanımlamaydı. Türkiye dünyada en az etkilenen ülkelerden birisidir. Başından itibaren üç alanda ekonomiye dikkat çektik. Birincisi sanayi alanında. Tezgahın dağılmaması için sanayicilere destek verdik. İkinci alan esnaf ve sanatkarımız. Bu gruba destekler verildi. Üçüncü grup da zaten hayat standartları düşük olan kitlelere destek verilmesi. Türkiye inşallah bu süreci atlatacaktır. Türkiye'nin üstün bir liderliğe sahip olduğu ortaya çıktığı gibi artık dünyada Çin'e bağlı tedarik zincirleri de mümkün değil. Burada da Türkiye stratejik önemi en yüksek ülke doğu-batı aksında.