Bir dizi etkinliğe katılmak için Diyarbakır’a gelen AK Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kanaat önderleri ile bir araya geldi. Devlet Su İşleri Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıya AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Ebubekir Bal ve Mehdi Eker de katıldı. Burada bir konuşma yapan Numan Kurtulmuş, "Bu coğrafyada bir kere daha bir asır evvel oynanan oyunu tekrarlamak, yani Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu bölge halkları arasına koyulan düşmanlığın, çatışmanın, ayrışmanın, birbirinden uzaklaşmanın ve bütün bunların getirmiş olduğu yoksulluğun, geri kalmışlığın daha da artarak devam etmesi, yani Birinci Sykes-Picot dediğimiz Birinci Dünya Savaşı sonrasında galiplerin yapmış olduğu o anlaşmanın bir şekilde ikinci sahnesinin oynandığı ikinci Sykes-Picot ile bu coğrafyanın insanlarının birbirinden ayrılması senaryosudur" dedi.
DEAŞ’ın terör örgütü olarak birkaç ay içerisinde hem de elinde en ağır silahlarla Suriye ve Irak topraklarında toplanmasının tesadüf olmadığını dile getiren Kurtulmuş, “Bana kim anlatabilir ki? Birbirini tanımayan on binlerce insan bir araya geldi ve tesadüfen, çarşıdan, pazardan geçerken bombalar, silahlar aldılar ve dünyanın en eli kanlı terör örgütlerinden birisi oldular. Bunu birisi bana anlatsın. Ya da PYD/YPG denen bir örgütün Suriye’nin kuzeyinde bir şekilde en ağır silahlarla bir araya gelmesi ve Suriye’de kimlik kartları dahi olmayan insanlar arasından bir terör örgütü çıkarıldı. Bütün bunların hepsi bir uluslararası emperyal projenin parçasıdır. Bunların hepsini yerli yerine koymak zorundayız. Bu coğrafyada oynanan oyunun adı ikinci Sykes-Picot’tur. Yani bir asır evvel sınırlarını ayırdıkları bu bölge halklarının şimdi zihinlerini bölerek birbirinden ayırt etmek istiyor. Sınırlara bir bakın. Teyze çocukları, amca çocukları karşıda kalmış birbirlerinin arasında emperyalistler tarafından sınır koyulmuştur. Şimdi özellikle ABD’nin Irak’ı işgaliyle başlayan süreçse bu ayrışmayı derinleştirmek için başlatılan bir süreçtir. Bu ülkelerde birbirlerinden sınırları ayrıldı bu insanların ama gönülleri ayrılmadı. Bu oyunu bozmak zorundayız. Bu oyunu bozacak olan insanlar Türkiye’nin, Diyarbakır’ın insanlarıdır. Diyarbakır’ın onun için bir barış, dostluk, huzur kenti olması sadece Diyarbakır ile sınırlı kalacak bir şey değil aynı zamanda bütün coğrafyadaki barışı, kardeşliği sağlayacak önemli bir gelişmedir. Sağlanmış olan bu güven ve huzur ortamını korumak, geliştirmek ve daha da çoğaltmak mecburiyetindeyiz. Bir başka önemli mesele ise bu coğrafyadaki insanların bu kadar zenginlik içerisinde yoksulluk içerisinde perişan durumda olmalarıdır. Şöyle bir yakın geçmişimize bakalım. Özellikle terör örgütlerinin aktif hale geldiği dönemlerden bu yana halkların üzerine koyulan baskılar sayesinde bölge hakları cahil bırakılmış ve bölgenin ekonomik gelişmesi sağlanmamış, fabrikalar ve benzerleri buralarda oluşmamış. Çaresizliğin girdabına sokulan insanlar maalesef terör örgütlerinden medet umar hale getirilmişlerdir. Suriye’de böyle olmuştur. Diğer ülkelerde de böyle olmuştur. Biz bu coğrafyada daha fazla birlik ve entegrasyon istiyoruz” diye konuştu.
(İHA)