Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Afrin'deki yağma iddialarıyla ilgili, gerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) gerek Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) hiçbir şekilde Afrin'de yağmalamaya müsaade etmeyeceğini belirtti.
Çavuşoğlu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Afrin'de bundan sonraki aşama ve Türkiye'nin bu süreçte Afrinlilere desteği konusunda bilgi veren Çavuşoğlu, terör örgütlerine yönelik başlatılan operasyonun genel anlamda tamamlandığını ve arama, tarama ve temizlik çalışmalarına geçildiğini söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, Afrin'deki sivillerin de son derece memnun olduğu çalışmaların tamamen bitirilmesi gerektiğini ifade ederek insani yardımları eş zamanlı olarak ilettiklerini, bu kapsamda bölgedeki insanların yaşam standartlarını yükseltmek için yapılacaklar konusunda ilgili kurumların yoğun çalışmalarını sürdürdüğünü dile getirdi.
"Her zaman söylediğimiz gibi Afrin Afrinlilerindir." diyen Çavuşoğlu, bölgeyi terk etmek zorunda kalanların geri dönmesi gerektiğini, bunun desteklendiğini ve bölgeyi Afrinlilerin yöneteceğini yineledi.
Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi Afrin'de de insanların gönüllü bir şekilde yaşadıkları yerlere döneceğini ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Fırat Kalkanı bölgesinde, oradaki şartlar oluştuktan sonra geçen haftaya kadar Türkiye'den 132 bin Suriyeli kardeşimiz dönmüş ve Suriye içinde 150 bin civarı Suriyeli döndü. Afrin bölgesine de Suriyeli kardeşlerimiz dönebilecekler ve onlara her türlü desteği vermemiz lazım. Burada özellikle uluslararası kuruluşlara ve bazı ülkelere seslenmek istiyorum. Afrin'le ilgili gereksiz tezviratta bulunmak yani Türkiye'yi suçlamak yerine ya da oradaki PKK/YPG'nin propagandasına inanmak yerine, şimdi bu insanların geri dönmesi için ne yapmak lazım. Bu tezviratlarla bir yere varamazsınız. Gördünüz, şehir ayakta, her yer ayakta. Yağmalama yok, yıkılma yok. Yağmalama ile ilgili iddiaları da titizlikle ele aldık, bombalama olmadı ama burada insanların dönebilmesi için temel ihtiyaçları var. Bu konuda herkesin hassas olması lazım ki Suriyeliler güven içinde buralara dönsün. Tüm bunları, bu çalışmaları bundan sonraki süreçte yoğun bir şekilde sürdüreceğiz. Afrin Afrinlilerindir. Suriye'nin toprak bütünlüğü, sınır bütünlüğü, istikrarı, onlar için de bizim için de önemli."
Öte yandan ABD ile bir yol haritası üzerinde çalıştıklarını söyleyen Çavuşoğlu, bu konuda bir mutabakata varılması halinde, o şehrin nüfus oranına göre bir yapılanma olması gerektiğini belirtti. Çavuşoğlu, yerel sahiplenmenin olmadığı hiçbir yerde huzur ve istikrar olmayacağına dikkati çekti.
Afrin operasyonuna katılan bazı unsurların yağmalama ve kötü muamele gibi uygulamalarda bulunduklarına ilişkin iddialar hakkında Çavuşoğlu, Türk milleti, hükümeti ve devletinin insanlık dışı her şeye karşı olduğunu, bu insanların malını ve mülkünü kimsenin yağmalayamayacağını vurguladı.
Çavuşoğlu, bölgede bulunan Mehmetçik, Jandarma Özel Harekat, Komando ve AFAD'ın bu iddiaları ciddiye aldığını belirterek "Elimize gelen bazı bilgileri, fotoğrafları ve videoları gördük. Mesela başka yerlerden Halep'ten gelip de burada hırsızlık yapanlar da yakalandı." dedi.
Daha önce deprem bölgelerinde de bu gibi olayların görüldüğünü söyleyen Çavuşoğlu, "Bu konuda ÖSO da en az bizim kadar hassastır. Zaten arkadaşlarımız yakın diyalog içinde. Bu tür kötü muameleye biz müsaade edemeyiz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, terör örgütü YPG/PKK'nın bugüne kadar oradaki insanların mallarını ellerinden aldığını, yağmalama ve etnik temizlik yaptığını belirtti.
Türkiye'nin bu bölgede yaşayanların geri dönmesini amaçladığını ifade eden Çavuşoğlu, yağlama iddialarıyla ilgili de "Kimse buna müsaade edemez." dedi. Türk askerinin ve ÖSO'nun YPG/PKK'nın yaptığı yağmaların karşısında olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, yağlamaya ilişkin bir anlayışın Türk askeri ve Türk milletinde hiçbir zaman olmadığının altını çizdi.
Çavuşoğlu, bu bölgelerde değişik grupların evlerdeki televizyon kablosunu dahi aldıklarını ve yollarda haraç kestiklerini gördüklerini belirterek Rusya'nın, Halep dahil rejimin şu anda kontrol ettiği bazı bölgelere, yağmalama ve kötü muameleme nedeniyle oradaki halkın talebi üzerine Kafkasya bölgesinden Müslüman olan polis gücü gönderdiğini hatırlattı.
Bakan Çavuşoğlu, Fırat Kalkanı bölgesi dahil böyle bir şikayetin gelmediğinin altını çizerek haberler ya da duyumların olması halinde bunu ciddiye aldıklarını vurguladı. Çavuşoğlu, "Buna ne bizim askerimiz, polisimiz ne de ÖSO müsaade eder." diye yineledi.
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye ile ABD'nin Menbiç ve Fırat'ın doğusunun istikrara kavuşturulması konusunda vardığı anlayışa ve ABD'de dışişleri bakanlığı görevindeki değişikliğin ardından sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin bir soruya cevaben, Türkiye- ABD ilişkileri kritik noktaya geldiğinde ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın Türkiye'ye yaptığı ziyareti hatırlattı.
Tillerson'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde kendisinin tercümanlık yapmasına gelen eleştirileri anımsatan Çavuşoğlu, benzer görüşmelerde ilgili bakanların baş başa görüşmelerinin de olduğunu vurgulayarak, "Milletimiz bize güvenmiş ki yetki vermiş. Zaten Cumhurbaşkanımız ve Tillerson'la üçlü yaptığımız görüşmenin tüm detayları ertesi gün ortak açıklamaya da basın toplantısına da heyetler arası görüşmeye de yansıdı. Burada gizli saklı bir şey yok." dedi.
Türkiye - ABD ilişkilerini tekrar rayına oturtmak için Tillerson'ın, bugüne kadar verilen sözleri tutmadıklarını kabul ederek 'ABD'nin adım atmak istediğini' söylediğini aktaran Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Ertesi gün ortak açıklama var, basın toplantısı var. Üç çalışma grubu kurulması konusunda mutabık kaldık. Sonra arkadaşlarımız 8-9 Mart'ta Washington'a giderek ilk toplantıyı yaptılar. Burada yol haritasını müzakere ettik. Hangi günde hangi adım atılacak. Kaç günde hangi adım atılacak, bir yol haritası. Ve Münbiç'ten başlayacağız. Münbiç'te bu yol haritası başarılı bir şekilde uygulandıktan sonra Fırat'ın doğusundaki şehirlere giderek aynı, o modeli uygulayacağız."
Menbiç'in bir model olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Yol haritası konusunda arkadaşlarımız bir yakınlaşma sağladılar. Ama nihai noktayı eğer gidebilseydik 19 Mart'ta dışişleri bakanları olarak biz koyacaktık. Bu mutabakattan sonra bu yol haritasının uygulama safhasına geçecektik." dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığındaki görev değişikliği nedeniyle bu ziyaretin gerçekleşmediğine, yeni bakanın göreve nisan sonu, mayıs başı gibi başlamasının öngörüldüğüne dikkati çeken Çavuşoğlu, "Arayı da soğutmamak gerekir. O nedenle şimdi Tillerson'ın yetkilerini devrettiği (ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John) Sullivan ile Müsteşarımız Ümit Yalçın Bey görüşsün dedik. Şimdi bir tarih belirlemeye çalışıyorlar ki yeni dışişleri bakanı göreve gelinceye kadar çalışmaya arkadaşlarımız o düzeyde sürdürecek. Ara soğumasın ve bir an önce biz bu uygulama safhasına da geçelim." diye konuştu.
- "Demografi, kriter olacak"
Çavuşoğlu, izlenecek yol haritasına ilişkin, "Buradan YPG çıkacak. YPG'nin çıkmasına nezaret edilecek. Daha önce 'çıktı, çıkmadı' biliyorsunuz doğru bilgi verilmedi. Çıkmadığını da gördük. Ondan sonra buranın güvenliğini kim sağlayacak? Öncelikle YPG gittikten sonra Türkiye ve ABD burada birlikte hareket edecek. Güvenlik konusunda da tedbiri birlikte alacağız." dedi.
İkinci aşamada ise bölgeyi kimin yöneteceğine ve güvenliği kimin tesis edeceğine ilişkin adım atılacağını dile getiren Çavuşoğlu, "Burada demografi kriter olacak. Oranlar bu şekilde belirlenecek. İşin çerçevesi bu. Bunun tüm detaylarını bu yol haritasında net bir şekilde ortaya koyup sonra uygulamaya geçmemiz lazım." ifadelerini kullandı.
ABD ile şu ana kadar varılan anlayışın çerçevesinin bu şekilde olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Çerçeve budur. Münbiç'ten sonra da diğer bölgelere Rakka dahil Fırat'ın doğusundaki tüm bölgeler için bu geçerli olacak. Amaç tüm bölgeyi istikrara kavuşturmak." diye konuştu.
- "Münbiç modeli uygulanmazsa yapılması gereken şey, teröristlerin etkisiz hale getirilmesi"
Bakan Çavuşoğlu, Fırat'ın doğusunda terör koridorunu kesmeye yönelik Irak'a kadar uzanan bir harekatın öngörülüp görülmediğine ilişkin bir soruya, "Münbiç modeli buralarda başarılı bir şekilde uygulanırsa buna gerek kalmaz." yanıtını verdi.
Menbiç ya da diğer bölgelerde bu model uygulanmazsa Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin göz önünde bulundurulacağına işaret eden Çavuşoğlu, "Eğer bu plan uygulanmazsa o zaman yapılması gereken tek şey var, teröristlerin burada yok edilmesi, etkisiz hale getirilmesi. Bu sadece Fırat'ın doğusu için geçerli değil, Irak'taki teröristler için de geçerlidir. Neresi olursa olsun fark etmez. Zaten Sincar bölgesinde PKK'lılar var. DEAŞ'ın Irak'ın belli bir bölgesini işgal etmesini fırsat bularak geldiler buraya yerleştiler." diye konuştu.
Irak'ın seçimlere gittiğini, PKK/YPG varlığından rahatsız olduğunu, Sincar bölgesinde ve sınır boyunca güvenlik tedbirlerini arttırdığını belirten Çavuşoğlu, "Aynı şekilde Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi de bunlardan çok rahatsız." dedi.
- "Erdoğan ve Trump bugün telefonda görüşecek"
Bakan Çavuşoğlu, Tillerson ile yaptığı son görüşmenin insani bir vedalaşma olduğuna dikkati çekerek, görüşmede ABD-Türkiye arasında varılan anlayışın devam etmesi konusunda ortak temenninin dile getirildiğini kaydetti.
Çavuşoğlu, ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun ilk ziyaretini Türkiye'ye yaptığını ve Türkiye'nin önemini bildiğini vurgulayarak, Türkiye-ABD arasındaki ilişkilerinin tek başına dışişleri bakanlarına bağlı olmadığını, bunun bir devlet politikası olduğunu söyledi.
Türkiye'nin devlet politikası olarak yaklaşımının net olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "ABD tarafından da özellikle son zamanlardaki bu çalışmaların Trump'ın talimatıyla olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla ABD yönetiminin Türkiye'ye yönelik politikaları radikal bir şekilde değişmediği sürece yeni gelecek dışişleri bakanı da aynı anlayış içinde olacaktır diye düşünüyoruz." dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'ye yönelik ABD içindeki farklı açıklamalardan duyulan rahatsızlığı kendilerine ilettiklerini belirterek, ABD'nin, son zamanlarda bu tutumunu azalttığını söylediğini aktardı. Çavuşoğlu, "Trump'ın ilişkileri normalleştirme arzusunda olduğunu biliyoruz. Ama sisteme biraz daha hakim olması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
ABD yönetiminin tutumunun önemli olduğunu ve yeni dışişleri bakanı ile de bu anlayışla çalışmak istediklerinin altını çizen Çavuşoğlu, "İlişkilerimizi düzeltmek için sadece bir anlayışa varmak yetmez, somut adımlar atmak gerekiyor ki ilişkilerin bu noktaya gelmesinde Türkiye'yi kimse sorumlu tutamaz. Neden bu noktaya geldik, sebepleri de gerekçeleri de gayet açıkça ortadadır." şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız ile Trump da sürekli telefon görüşmeleri yapıyorlar. Bugün de bir telefon görüşmesi gerçekleştirecekler. Prensip olarak öyle ve her platformda da ikili görüşmeleri yapıyorlar. Bu diyalogun sürmesi önemli ama bu diyalogdan da sonuç almamız daha önemli." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Bağdat ve Erbil ile ilişkilerine yönelik yaptığı değerlendirmede, Erbil'in referandumdan sonra hatasını anlayarak Türkiye ile yakınlaşmak istediğini söyledi. Türkiye'nin Erbil'deki Kürtlere değil, oradaki yöneticilerin vahim hatalarına karşı olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, referandumdan sonra bile Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtlerin yönetimin hatalarından dolayı cezalandırılmaması için hassas davrandıklarını ifade etti.
Bu süreçte Bağdat'ı muhatap aldıklarını belirten Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Merkezi yönetim hava sahası ile ilgili kararlar aldı. Bizden de talepte bulundu. Biz de kararlar aldık. Şimdi merkezi yönetim bu konudaki kararlarını gözden geçirdi. Neden? Havaalanı kontrolü ve diğer konularda bir mutabakat sağlandı. Erbil'deki memurların maaşının ödenmesi konusunda da bir anlayış ortaya çıktı. Dolayısıyla ikisi arasındaki yakınlaşma bizim her ikisiyle de olan ve özellikle Erbil'le olan ilişkilerimizi etkiler. Bu konuda da talepler var. Bunları değerlendireceğiz, ne zaman hangi adımları atacağımızı göreceğiz."
Ankara'nın Bağdat ile ilişkilerinin eskiden de çok iyi olduğunu ancak içinde bulunulan şartlar nedeniyle bazı gerginlikler yaşandığını kaydeden Çavuşoğlu, ancak sonra Türkiye'nin referandum sürecinde attığı adımda merkezi yönetimin, Türkiye'nin Irak ve Iraklıların dostu olduğunu ve Irak'ın istikrarını istediğini gördüğünü vurguladı. Çavuşoğlu, o sürecin ilişkilerde adeta yeni bir sayfa açılmasına da vesile olduğunu vurguladı. Bakan Çavuşoğlu, "O temel üzerinde ilişkilerimizi güçlendirmek istiyoruz. Fakat aşmamız gereken bazı konular var. Bunları kendi aramızda görüşüyoruz ve ilişkileri çok daha iyi noktaya getireceğimize inanıyoruz." şeklinde konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, Irak'ın yeniden inşasının görüşüldüğü Kuveyt'teki konferansta da en yüksek miktarı Türkiye'nin açıkladığına vurgu yaparak, bu durumdan hem Irak hem de Türk firmalarının karlı çıkacağına dikkati çekti.
Bakan Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Bir gece ansızın gelebiliriz." diyerek Sincar'a yönelik bir harekatın sinyalinin verdiğinin hatırlatılması üzerine, "Cumhurbaşkanımızın 'Bir gece ansızın gelebiliriz' sözü Sincar için de Kandil için de YPG/PKK'nın olduğu her yer için de geçerli." dedi.
Mevlüt Çavuşoğlu, bunun ne zaman, nasıl olacağı konusunu gerekli birimlerin değerlendirdiğini ve operasyon için herkesin hazır olduğunu ifade etti.
- Vize serbestisi gündeme gelebilir
Çavuşoğlu, Varna'daki Türkiye-AB Zirvesi'nden beklentilerin neler olduğu sorusunu yanıtlarken de Türkiye ile AB arasında geçen yıl varılan yol haritasının ne kadar uygulandığının gözden geçirileceğini ve gelecek dönemde yapılacakların ele alınacağını söyledi.
"AB ile ilişkilerimizin sorunlu olduğu sır değil. Tüm konularda ilişkilerimizi düzelteceğimizi söylemek de fazla iyimser yaklaşım olur." diyen Çavuşoğlu, ortak adımlar bulunduğunu, ayrışma bulunan konularda ısrar etmenin anlamsız olduğunu belirtti. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Atılabilecek adımlarda ise her iki tarafın da kararlı olması gerekiyor. Buradaki sorun, bizde bu kararlılık var, AB tarafında zikzaklar var, farklı tutumlar var. Sorunun temelinde de bu var. Yine AB ile vize serbestisi konusunda bir süreci yürütüyoruz. Biz kendilerine en son teklifimizi verdik, cevaplarını bekliyoruz. Bu zirvede vize konusu gündeme gelebilir."
Çavuşoğlu, AB ile yapılan göç anlaşmasında Türkiye'nin sözünü tuttuğunu, AB'nin de Suriyelilere vereceği yardım dahil her konuda sözünü tutması gerektiğini ifade etti.
"Bahanelerin arkasına sığınmanın anlamı yok." diye konuşan Çavuşoğlu, bunun da zirvede konuşulacağını bildirdi.
Çavuşoğlu, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesinin iki tarafın da yararına olduğunu ve bunun da zirvede konuşulacağını dile getirdi. Çavuşoğlu, "AB, bunu Türkiye'ye karşı koz olarak kullanmamalıdır. AB ülkelerinin çoğu Türkiye'den daha fazla bu güncellemeyi istiyor. Ekonomik olarak Türkiye'den daha fazla onlar faydalanacaktır. Her iki taraf için kazançlı süreçte iç politika sebebiyle bu süreç engellenmemeli" dedi.
- Merkel'in açıklaması
Çavuşoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Afrin konusunda yaptığı açıklamaların ve Türk-Alman ilişkilerinin sorulması üzerine, açıklamalara takılıp kalmamak gerektiğini söyledi.
Avrupa Parlamentosunda 700'den fazla milletvekili bulunduğunu, bunlardan birinin açıklamasının AB kurumlarının ortak görüşüymüş gibi yansıtıldığını ve büyütüldüğünü ifade etti. Çavuşoğlu, "Bir kişinin görüşünü bu kadar Türkiye'de ön plana çıkarmak veya önem vermek doğru değildir." dedi.
Almanya ilişkilerin mükemmel olmadığını ancak 6 ay öncesine göre daha pozitif bir atmosfer ve diyalog bulunduğunu kaydeden Çavuşoğlu, bu tür açıklamaların da doğru olmadığını söyledi. Çavuşoğlu, şunları dile getirdi:
"Şimdi bu (Merkel'in) açıklamayı kim yaptı diye sorsalar, 'YPG/PKK'nın kendisi yaptı' derim. Çünkü aynı üslup, aynı sözler. O yüzden Merkel ve Avrupalı liderlerin, siyasetçilerin bu konuda dikkatli olması gerekiyor çünkü yaptığımız ortada. Oradaki Sol Parti'nin içindeki birçok milletvekili, Yeşiller'in içinde var, diğer partilerin içinde de var Avrupa'da, PKK'yı ne kadar sevdiğini biliyoruz. Onlar PKK'yı terör listesinden çıkarmaya çalışıyor. En son Almanya'da PKK'nın neler yaptığını da gördük. Engellemeye başladıkları zaman PKK'nın ne kadar vahşi bir örgüt olduğunu Almanya da görmeye başladı. Dolayısıyla yöneticilerin radikal bir milletvekili gibi açıklama yapması doğru olmaz."
Çavuşoğlu, ayrıca eski diplomat ve siyasetçi Deniz Bölükbaşı'nın çok değerli işler yapmış biri olduğunu, vefatından üzüntü duyduğunu belirtti ve kendisine rahmet diledi.