BEDiR ACAR
O halde, Türk Tabipler Birliği de Türkiyeli Tabipler Birliği mi olmalı?
Türk İşadamları Derneği'ni ne yapacaksınız mesela, Türk müziğini, Türk resmini, Türk operasını?.. Türk kahvesini?
Ne alaka?
İngiliz edebiyatı, gönül rahatlığıyla, 'İngiliz' olabiliyorken, Türk edebiyatının nesi batıyor!
Ayrılıkçı terör örgütlerine sırtını dayamışların 'Türkiye halkları'nı icat etmesi gibi 'Türkçe edebiyat' söylemi de 'mikro ırkçılık' kokmuyor mu?
Piyasada 'Türk edebiyatı' mı, 'Türkçe edebiyat' mı tartışması var ama münakaşa yeni değil, en az 25 yıllık mazisi var.
Amerika'da bulunduğum müddet televizyon ekranlarında bir kamu spotu dönerdi. Ekranda Çin asıllı Amerikan vatandaşı 'I'm American' (Ben bir Amerikanım) diyor. Ardından bir yerli (Kızılderili diyenler de var) aynı cümleyi tekrarlıyor, sonra bir siyahi, sonra bir asyalı... Tekrarılıyor: I'm American!
Irkları farklı da olsa Amerikan olmak, Amerikalı olmak onların ortak paydası.
Amerikan diye bir ırk olmadığı halde, Amerikan pasaportu herkesi Amerika şemsiyesi altında topluyordu.
Anayasamızda Türk kelimesi bir ırkı ifade etmekten çok bu toprağı vatan bilen herkesi şemsiyesi altına almaktadır.
Bu birleştirici ana çatıya karşı alerjisi olanlar, bin yıllık 'Türk edebiyatı'nı tahtından indirip, zorla 'Türkçe edebiyat' gemisine bindirmeye çalışıyorlar.
'Türkçe Edebiyat' zaten bozuk bir ifade ama işin bu kısmını kimsenin umursadığını sanmıyorum.
Eğer 'Türkçe edebiyat' kavramında ısrar edecek olursak 'Türk müziği' yerine Türkiye müziği, 'Türk resmi' yerine 'Türkiye resmi' gibi kavramları da tedavüle sokmak gerekecek ki bu da memleketimize has gereksiz tartışmalardan biri olur.
Türkçe resim olmadığına göre, Türkçe edebiyat niye olsun. Türkçe heykel gördünüz mü hiç, yahut Almanca mimari, Çince bale?
Edebiyatı diğer sanat dallarından koparmak ne kadar bilimsel?
Ben böyle diyorum da edebiyatçılarımız bu tartışmanın neresinde?
Türk edebiyatının içinde yoğrulmuş bir isim... Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Bahtiyar Aslan'a göre "Türk Edebiyatı" ifadesi oturmuş, kullanılan bir ifadedir. Bu ifadeye bir alternatif arayışının sağlıklı, edebiyat ve millet menfaatini gözeten bir arayış olması gerekir. Ve de Türk Edebiyatı ifadesinin bir eksikliğini gidermesi.''
Peki, var mı böyle bir endişe? ''Ben, bu iki endişenin de söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Türkçe yazan ve fakat kendisini Türk milletine ait hissetmeyen bir refleksin ifadesi olabilir bu. Böylece ürettiği edebi eserin de Türk milletine ait olmasının önüne geçmek gibi bir çabadır zahir. Fakat dil böyle bir şeye izin vermeyecek kadar önemli ve kudretli bir şeydir.''
NEDEN BU ZÜPPELİKLER HEP ÜLKEMİZDE OLUR!
Bitmedi Aslan'ın söyleyecekleri...
''Edebi dil olarak Türkçeyi tercih edip Türk milletine mensup olmaktan rahatsız oluyorsanız meseleniz çok farklıdır. Bu durumda da zaten milletin tercih etmiş olduğu Türk Edebiyatı ifadesi sizin meseleniz değildir. Millete rağmen bir şeyleri belirlemek, değiştirmek isteyen bilindik Jakoben bir tavırdır bu. Rusça edebiyat, Çince edebiyat yahut Arapça edebiyat gibi kullanımlar var mıdır? Böyle bir teşebbüs söz konusu bile edilebilir mi? Fransa'da Fransızca edebiyat diyen, öneren bir yazar yahut düşünür neden çıkmaz? Neden bu züppelikler hep ülkemizde olur? Bu soruların cevaplarını sağlıklı bir şekilde arar verirsek bu tür önerilerin maksatları daha iyi anlaşılır.''
Büyük Türkçe Sözlük'ü yazan D. Mehmet Doğan'a da kulak verelim:
"Türk edebiyatı" da denilebilir, "Türkçe edebiyat" da. Fakat ırkçı-etnik kafanın işe karışması dolayısıyla, 'Türk edebiyatı' denilmesini doğru bulurum. Bütün büyük edebiyatlar etnikliğin üstüne çıkmıştır.''
Hakan Arslanbenzer'in safı net: "Türkçe edebiyat" ifadesi başarısız bir azınlıkçı edebiyat politikasını ifade eder.''
Ömrü edebiyatla yoğrulanlardan Necip Tosun'a da kulak verelim: ''Yazar başka bir ırktan olsa bile Türkçe yazması onu Türk yapmaz ama edebiyatı "Türk edebiyatı" olur.''
Gaziantep Üniversitesi, Yeni Türk Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi ve şair Kaan Eminoğlu benzer bir ayrımı yayınevlerinin de yaptığına dikkat çekerek yazdığı bir tweet'le boykot çağrısı yapıyor ve bu çağrıya cevap Can Yayınları'ndan geliyor.
2007'de çıkan ve "Türkçe edebiyat", "Türkiyeli okur" ifadeleri geçen bir kitap nedeniyle tepki gören Can Yayınları'nın sahibi Can Öz, "O kitap tek baskıydı. Biz Türk edebiyatı diyoruz" açıklaması yapıyor.
Doğrusu da budur!
Usta yazar Füruzan'ın dediği gibi: ''Dünyadaki edebiyat tasnifleri İngiliz edebiyatı, Rus edebiyatı, Fransız edebiyat, Türk edebiyatı diye düzenlenir. İngilizce edebiyat, Türkçe edebiyat falan diye bir şey yok. Bunun için uğraşmak müthiş bir ayrıştırma getirir.''
Yazar Sait Duman'ın sözleri ise bu 'ayrıştırma'da murâd edilen gizli tehlikeyi âşikar kılıyor:
''Konunun edebiyatla ilgisi yok. Bazıları "Türk edebiyatı" denmesini ırkçı ve faşist buluyor. Bu nitelemeden sonra tartışmanın bütün ekseni bir dönemin 'baskı ve zulüm politikalarına' gelip dayanıyor. 'Türkçe edebiyat' ifadesinin de birleştirici olamayacağını, tersine mikro bir ayrışmayı körüklediğini, Cumhuriyet'ten bütün bütüne kopmayı arzulayan mikro milliyetçi bir çağrıya dönüştüğünü düşünüyorum.''
Ataol Behramoğlu'na göre de Fransa'dakinin Fransız edebiyatı olması gibi Türkiye'deki edebiyatın ismi de Türk edebiyatıdır.
Nesini anlamıyorsunuz!? Yoksa Türkiyeli olmayı bir türlü sindiremeyip 'Türkiye halkları'nı icat eden ırkçı HDP yöneticileriyle bu tartışmaya maşalık edenlerin ortak söylemi aynı amaca mı hizmet ediyor: Ayrıştırmak!
TARTIŞMALAR BOĞAZİÇİ'NDEN ÇIKTI
Edebiyat dünyasında 'Türk edebiyatı' tartışması başladı. Bazı yayınevlerinin 'Türk edebiyatı' yerine 'Türkçe edebiyat' ya da 'Türkiye edebiyatı' kavramını tercih etmesi tepkileri beraberinde getirdi. Tartışmanın başlamasında Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi'nde bölüm başlıklarına 'Fransız edebiyatı', Alman edebiyatı', 'İngiliz edebiyatı' gibi etiketler asılırken 'Türk edebiyatı' bölümüne 'Türkiyeli' etiketinin yer alması oldu. Söz konusu olay üzerinden çok geçmeden bu sefer Can Yayınları'nda "Türkiyeli" ifadesi kullanıldığına dair sosyal medyada tartışma çıktı. İtalyan yazar Elsa Morante'nin "Arturo'nun Adası" eserinin arka kapağında yer alan "Türkiyeli okurlar" ifadesi tepki çekti. Can Yayınları tepkilerin hedefi olurken yayınevinin sahibi Can Öz," Sosyal medyada paylaşılan "Türkiyeli" kullanımı 2007 senesinde ilk ve tek baskısını yapmış, tekrar baskı olmadığı için düzeltilememiş bir kitabın arka kapak yazısındandır" açıklamasını yaptı.