AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Türk siyasi tarihinin simge isimlerinden Ali Adnan Menderes, 1899 yılında Aydın'da dünyaya geldi. Annesi Tevhide Hanım, babası Ethem Bey ve ablası Melike'yi verem hastalığından kaybeden Ali Adnan, okulunu bitirmesinin ardından dedesi Hacı Ali Paşazade'nin kendisine miras bıraktığı Çakırbeyli Çiftliği'nin başına geçti.
Çiftliğin büyük bir bölümünün köylüler tarafından kullanıldığını fark eden Menderes, 1932 yılında çiftliğin bu bölümünü tapu terki yoluyla ko¨ylu¨lere bıraktı. Izmir'in tanınmıs¸ ailelerinden Evliyazadelerin kızı Fatma Berrin Hanım ile 2 Eylu¨l 1928'de evlenen Menderes'in bu evliliğinden Yu¨ksel, Mutlu ve Aydın adında üç çocuğu oldu.
Siyasi kariyerine Serbest Cumhuriyet Fırkasında başlayan Menderes, bu parti kurulmadan önce CHP'den bir teklif almış ancak kabul etmemişti. Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın feshedilmesinin ardından Menderes, Celal Bayar, Ittihat ve Terakki Mektebi'nden hocası Vasıf C¸ınar ve c¸ok iyi tanıdıgˆı Halit Onaran ile görüşmesi sonrasında CHP'ye katıldı.
Atatürk'ün keşfiyle milletvekilliğine giden yol
CHP il yönetiminde göreve başlayan Menderes, parti tes¸kilatını Aydın'da yeniden kurdu.
Atatürk, Aydın'ı ziyareti kapsamında ilk başta kendisine iletilen "Eski SCF'liler il yönetimini ele geçirdi" iddiası üzerine CHP il yönetimini ziyaret etmek istememiş ancak heyetin ısrarı üzerine ziyaret gerçekleşmişti. Bu ziyaret kapsamında bir araya gelen Atatürk ve Menderes arasında soğuk başlayan görüşme 4 saat sürdü. Menderes'in görüşleri Atatürk'ün dikkatini çekti ve bunlardan bir rapor hazırlamasını istedi. Menderes, hazırladığı raporu Atatürk'e iletti.
1931 yılındaki erken seçimde aday olmadığı halde milletvekili seçilen Menderes, kendisini aday listesine Atatürk'ün koyduğunu öğrendi. Menderes, 1935, 1939, 1943 sec¸imlerinde CHP Aydın Milletvekili olarak aralıksız 14 yıl parlamentoda CHP grubunda go¨rev aldı. Menderes, hükümetin Toprak Reformu Tasarısı'nın 1945'te Meclis'teki go¨ru¨s¸meleri sırasında sergilediği karşı duruş sonrasında siyaset sahnesinde tanınan bir isim haline geldi.
Dörtlü Takrir
Izmir Milletvekili Celal Bayar, Aydın Milletvekili Adnan Menderes, Ic¸el Milletvekili Refik Koraltan ve Kars Milletvekili Fuat Ko¨pru¨lu¨, 7 Haziran 1945'te CHP Meclis Grubu'na kanunlardaki ve parti tu¨zu¨gˆu¨ndeki antidemokratik hu¨ku¨mlerin kaldırılmasını ic¸eren bir o¨nerge verdi.
Tu¨rk siyasi hayatına "Do¨rtlu¨ Takrir" olarak geçen önergenin verilmesinin ardından Celal Bayar'ın deyimiyle "partide fırtına koptu".
Parti içindeki çatışma üzerine Başbakan Şükrü Saracoğlu basın toplantısı düzenleyerek Tu¨rkiye'de demokrasi olmadıgˆına inananların Hu¨ku¨mete gazete kapatma yetkisi veren Basın Kanunu'nun 50. maddesini gerekc¸e go¨sterdiklerini ancak bunun savas¸ yıllarının getirdigˆi bir tedbir olduğunu savundu.
Menderes'in Başbakan Saracoğlu'nun demecini gazete köşesinden değerlendirmesi parti içindeki rahatsızlığı daha da artırdı.
Başbakan Saracoğlu'nun başkanlığında 21 Eylül 1945'te toplanan Parti Divanı, ülkede demokrasi olmadığını savunan Fuat Köprülü ve Adnan Menderes için ihraç kararı aldı. Refik Koraltan, ihraç kararını eleştirdiği için partiden uzaklaştırıldı. Celal Bayar ise Basın Kanunu'nun haberles¸me hu¨rriyetini sınırlayan 17. ve 50. maddelerinin degˆis¸tirilmesine dair tasarısı CHP Grup Toplantısı'nda reddedildiği için istifa etti.
Demokrat Parti'nin kuruluşu
Demokrat Parti (DP) 7 Ocak 1946'da Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Ko¨pru¨lu¨ ve Refik Koraltan tarafından kuruldu.
Demokrat Parti'nin kuruluşu üzerinden 4 ay geçmeden erken seçim kararı alınarak o¨nce yerel, ardından genel sec¸im sürecine girdi. 26 Mayıs 1946'da yapılan yerel seçimlere girmeme kararı alan Demokrat Parti, partilileri sandığa gidip gitmemekte serbest bıraktı.
CHP'nin kazandığı 1946 genel seçimlerinde Menderes, memleketi Aydın'dan değil, Kütahya'dan milletvekili seçildi.
DP Meclis Grubu'nda görev dağılımı yapılarak Meclis Grup Bas¸kanlıgˆına Celal Bayar, Grup Bas¸kan Vekilligˆine Fuat Ko¨pru¨lu¨, Yo¨netim Kurulu üyeliklerine Adnan Menderes, Emin Sazak, Yusuf Kemal Tengirs¸enk, Fuat Hulusi Demirelli, Ahmet Tahtakılıc¸ ve Saim Ergenekon sec¸ildi.
Demokrat Partinin 1950 seçimlerindeki zaferi
CHP Hu¨ku¨meti 1 Mart 1950'de genel sec¸imlerin 14 Mayıs 1950'de yapılmasına karar verdi. Halkın Demokrat Parti'ye ilgisi, aday listelerinde de kendisini gösterdi. Büyük bir seçim kampanyası başlatan Demokrat Parti'de milletvekili adaylığına yoğun talep oldu. Adnan Menderes de Istanbul'dan milletvekili sec¸ildi.
Sec¸imlerde, Demokrat Parti yüzde 53 oy oranıyla, Meclisin yüzde 84'u¨ne sahip oldu.
"Başvekil sizsiniz Adnan Bey"
Seçim sonuçlarının ardından Demokrat Parti Grubu'nda yapılan oylama sonucunda Bayar'ın Cumhurbaşkanı olmasına karar verildi.
Adnan Menderes, Bayar'ı evinde ziyaret ederek Fuat Köprülü'nün başbakan olmasını önerdi. Bunun üzerine Bayar, "Başvekil sizsiniz Adnan Bey" diyerek Menderes'in parti liderliğini de almasını istedi.
22 Mayıs'ta kabinesini olus¸turan Menderes, parti programını Demokrat Parti'nin 28 Mayıs'taki grup toplantısında ac¸ıkladı.
Menderes, Demokrat Partinin seçim zaferini, "14 Mayıs, bir devre son veren ve yeni bir devir ac¸an mu¨stesna ehemmiyette tarihi bir gu¨n olarak daima anılacaktır. Bu tarihi gu¨nu¨n hatırasını yalnız partimizin degˆil Tu¨rk demokrasisinin bir zafer gu¨nu¨ olarak yad ediyoruz." ifadeleriyle yorumlamıştı.
Ezan aslına döndürüldü
Menderes, Demokrat Parti iktidarında, Anadolu halkı tarafından kabul görmeyen çok sayıda politikaya son verdi.
Dini özgürlüklerle ilgili attığı adımlar kapsamında Menderes, 1932 yılından itibaren Diyanet İşleri Başkanlığının talimatıyla uygulanan "Arapça ezan okuma yasağı"nı 18 yıl aradan sonra kaldırdı. Hükümet tarafından ezanın okunma şekli müezzinlere bırakıldı.
Eğitim ve öğretim kurumlarından laiklik adına kaldırılan din eğitimi, Menderes döneminde, dördüncü sınıftan itibaren velinin isteğine bağlı olarak yeniden verilmeye başlandı.
Menderes'in İzmir İl Kongresi'nde yaptığı konuşmadaki şu ifadeleri oldukça dikkati çekmişti:
"Şimdiye kadar baskı altında bulunan dinimizi baskıdan kurtardık. İnkılap softalarının yaygaralarına ehemmiyet vermeyerek ezanı Arapçalaştırdık. Mekteplerde din derslerini kabul ettik. Radyoda Kur'an okuttuk. Türkiye bir Müslüman devletidir ve Müslüman kalacaktır. Müslümanlığın bütün icapları yerine getirilecektir."
Kore'deki başarının NATO üyeliğindeki etkisi
Menderes Hükümeti tarafından, 25 Temmuz 1950'deki Bakanlar Kurulu toplantısında Kore'ye askeri bir kuvvet go¨nderilmesine karar verildi.
CHP'liler asker go¨nderme kararı alınırken kendilerine ve TBMM'ye danıs¸ılmamıs¸ olmasını eles¸tirdi. Bütün eleştirilere rağmen Tu¨rk askerinin Kore'deki bas¸arısı Tu¨rkiye'nin NATO'ya u¨ye olmasında etkili oldu.
Türkiye tarafından NATO'ya girmek ic¸in ilk bas¸vuru 11 Mayıs 1950'de yapılmıştı. Adnan Menderes Hükümeti döneminde ise Türkiye, 1952'de NATO'ya tam üye olarak kabul edildi.
Menderes'in ekonomik kalkınma atılımları
Devletin ekonomik hayata müdahalesini yoğun bir şekilde eleştiren Menderes, iktidara geldiği ilk günden itibaren ekonomide liberal bir politika izledi. Menderes'in politikalarıyla ekonomide kalkınma dönemine giren Türkiye'de, serbest piyasa ekonomisine geçişe hız verildi.
İthalata getirilen kısıtlamaları kaldıran Menderes hükümeti tarafından kredi faizleri du¨s¸u¨ru¨lerek o¨zel sekto¨ru¨n daha fazla kredi kullanımı tes¸vik edildi. Gelen kredilerin özellikle tarım alanında kullanılması önerilirken tarımda makineleşme çalışmaları başladı.
Yabancı sermaye giris¸ini tes¸vik etmek amacıyla yasal mevzuat hazırlanarak KIT'lerin o¨zel sekto¨re devri o¨ngo¨ru¨ldü.
Marshall Planı'nın da katkısıyla ülkede yeni sanayi tesisleri kuruldu. 1954 yılında Türkiye Vakıflar Bankası kuruldu. Bu dönemde Türkiye'nin gayrisafi milli hasılası yılda ortalama yüzde 9 büyüdü.
1954 genel seçimlerinde ikinci büyük zafer
2 Mayıs 1954'te yapılan genel seçimlere katılım, hic¸bir kanuni zorlama olmamasına ragˆmen yüzde 88,63 gibi oldukc¸a yu¨ksek bir oranda gerc¸ekleşti.
Demokrat Parti, yüzde 56 oy oranıyla Cumhuriyet tarihinin en yüksek oyunu aldı ve Meclis'teki milletvekili sandalyelerinin yüzde 93'u¨nu¨ kazandı.
Darbenin ayak sesleri "6-7 Eylül olayları"
Demokrat Parti'nin 1954'te kazandığı bu zaferin ardından, Kıbrıs'ta yaşanan sorunlar tüm ağırlığıyla hissedilmeye başlandı.
Kıbrıs konusunun müzakere edilmesi için 29 Agˆustos 1955'te gerçekleştirilen Londra Konferansı'ndan, Türkiye'de yaşanan "6-7 Eylül olayları" nedeniyle bir sonuç alınamadı.
"Atatürk'ün evinin bombalandığı"na ilişkin bir haberle başlayan "6-7 Eylül olayları", sıkıyönetim ilan edilerek ancak bastırılabildi.
Olaylar bastırılana kadar İstanbul'da Rumlara ait çok sayıda kilise, okul, iş yeri yakıldı, yağmalandı. Binlerce Rum, uzun yıllardır yaşadıkları topraklardan ayrılmak zorunda kaldı.
1957 genel seçimleri
Demokrat Parti, 27 Ekim 1957'de yapılan genel sec¸imlerde yüzde 9,3'lük kayıpla yüzde 47,30 oy aldı.
Menderes, seçimlerin ardından parti içinde bir özeleştiriye giderek seçim sonuçlarını teşkilatın yeterince çalışmamasına, basında yer alan yalan haberlere bağladı.
İnönü'nün "şartlar tamam olduğunda ihtilal meşru haktır" sözü
18 Nisan 1960'ta TBMM'de "muhalefet ve basının faaliyetlerini incelemek" amacıyla Demokrat Partili 15 milletvekilinden oluşan Tahkikat Komisyonu kuruldu.
Bu komisyon nedeniyle, CHP yöneticileri Demokrat Parti'yi diktatörlüğe gitme amacında olmakla suçladı.
CHP Genel Başkanı merhum İsmet İnönü "S¸artlar tamam oldugˆu zaman milletler ic¸in ihtilal mes¸ru bir haktır." şeklindeki meşhur sözünü, bu komisyonun kurulmasının hemen ardından ifade etmişti.
"Bir başbakanın boğazını sıkıyorsun bundan ala hürriyet mi var"
Basında yer alan iddialar ve oluşturulan hava, büyük öğrenci olaylarının yaşanmasına neden oldu.
İlk büyük öğrenci gösterisi 19 Nisan'da Kızılay'da düzenlendi.
Öğrenciler, bu olayların ardından "555K" koduyla, 5 Mayıs'ta saat 5'te Kızılay Meydanı'nda toplandı. Adnan Menderes, kendisine karşı eylem yapılan yere giderek, eylemcilerin arasına girdi. O sırada bir genç Menderes'in boğazını sıktı. "Ne istiyorsun?" diye sorduğu gençten "Hürriyet istiyorum." cevabını alan Menderes, "Bir başbakanın boğazını sıkıyorsun bundan ala hürriyet mi var?" ifadelerini kullandı.
İstanbul Beyazıt Meydanı'nda üniversite öğrencilerinin eylemi sırasında orman fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz polis kurşunuyla hayatını kaybetti.
Yaşanan bu hadiseden sonra basında doğruluğu kanıtlanamayan haberlere yer verildi. Menderes'in "öğrencileri toplatarak kıyma makinelerinden geçirdiği, cesetlerini asfalta karıştırdığı" iddiaları, kamuoyunda tepkiyle karşılandı ancak bu iddiaların gerçek olmadığı, 1960 askeri darbesinden sonra Milli Birlik Komitesi'nin bu öğrencilerin tespiti için açtığı araştırma komisyonuna hiçbir ailenin başvurmamasıyla ortaya çıktı.
27 Mayıs 1960 askeri darbesi
Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, 27 Mayıs 1960'ta sabaha karşı yönetime el koydu.
Adnan Menderes, aynı gün yurt gezisi kapsamında bulunduğu Kütahya'da Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara'ya götürüldü ve daha sonra diğer tutuklu Demokrat Parti üyeleriyle Yassıada'da hapsedildi.
Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başladı ve 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Yargılamalar sonucunda Adnan Menderes 17 Eylül 1961'de Yassıada'da idam edildi.
"Yeter söz milletindir." diyerek çıktığı siyaset yolunda güçlü Türkiye hayalini politikaları ve kalkınma atılımlarıyla gerçekleştirmeye çalışan Menderes, "demokrasi şehidi" olarak tarihine geçti.
TBMM tarafından 11 Nisan 1990'da kabul edilen bir kanunla Adnan Menderes ve onunla birlikte idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi.
Aynı kanun uyarınca Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşı, 17 Eylül 1990'da İmralı'dan alınarak devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan anıt mezara taşındı.
AA