İHA
Eylem Tok ile Op. Dr. Bülent Cihantimur'un 17 yaşındaki oğlu Timur Cihantimur, iddiaya göre 1 Mart 2024'te Kemerburgaz'da kullandığı lüks otomobille, bozulan ATV'lerini yol kenarına çeken kişilere çarpmıştı.
Kazada Oğuz Murat Aci (29) hayatını kaybetmişti. Olayın ardından Cihantimur, annesi Eylem Tok tarafından önce Mısır'a, ardından ABD'ye kaçırılmıştı. ABD'de tutuklu bulunan anne ve oğul için iade kararı verilmişti. Vefat eden Aci'nin eşi Şükriye Aci ile yaralanan 4 kişi ise şikayetlerinden vazgeçmişti.
PEDAGOG RAPORU HAZIRLANDI
Süreç devam ederken acılı baba Özer Aci, torununu göremediğini söyledi. Hazırlanan pedagog raporunda, çocuğun babaannesi ve dedesiyle görüşmesinin gerekli olduğu ifade edildi. Bu ilişkinin çocuğun üstün yararına olacağı değerlendirildi.
"Türkiye'ye gelecekler, yargılanacaklar, adalet önünde hesap verecekler bunu dört gözle bekliyorum"
Şüphelilerin Türkiye'ye gelip yargılanacaklarını söyleyen acılı baba Özer Aci, "Bizim gelinimizle birlikte onlar da davadan vazgeçtiler. Zaten avukatlar hep birlikte hareket ediyordu. Avukatın, bizim avukatla gizli gizli başka kişilerle görüştüğünü duyunca kendilerini azlettim. Azledince onlar davanın avukatı oldu. Sonradan neden böyle oldukları ortaya çıktı. Bir takım paralar alınmış. Çocuklara da para verildiği için davadan vazgeçtiler. Ben onlarla hiç görüşmedim. En son 8'inci ayda net bir bilgi aldım. Aldığım bilgiye göre katil çocuk Amerika'da istinafa müracaat etmiş ancak başvurusu reddedilmiş. 'İade edileceksin' yönünde karar çıkmış. Annesi ise farklı bir mahkemeye başvurmuş ve bu tarihlerde yeniden istinafa müracaat edilmiş. Bana yılbaşını bulur denmişti. Bu yılbaşına kadar süreçten bir ses çıkacağına inanıyorum. Gelecekler, yargılanacaklar, adalet önünde hesap verecekler. Benim başka bir isteğim yok. Bunu dört gözle bekliyorum" ifadelerini kullandı.
"TORUNUNUMU GÖREBİLMEK İÇİN MAHKEMEYE BAŞVURDUM"
Torunu Pars'ı görebilmek için yasal yollara başvurduğunu söyleyen Aci, "Annesi Ekim ayından beri çocuğu doğru düzgün göstermiyordu. Bunun üzerine torunumu görebilmek için yasal olarak mahkemeye başvurdum. Mahkeme süreci devam etti. Pedagog eşliğinde ifadeler verildi, raporlar hazırlandı. Davamız 25 Kasım'da görülecekti ancak hakime hanımın rahatsızlığı nedeniyle ertelendi. Bu süreçte çocuğu sadece bir ya da iki kez görebildim. Doğum gününde ise okulda pastasını birlikte kestik. Pedagog raporunda da geçiyor. Yani 'Gelsin kapıda görsün' ya da 'Gelsin baksın' şeklinde annesinin söylediği belirtilmiş. Ben de bu yaşta gizli gizli, hakkım olan bir şeyi kapıda görmenin bir anlamı olmadığını ifade ettim. Çünkü bunun yasal hakkım olduğuna inanıyorum. Aramızda kan bağı var ve eninde sonunda gerçeklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Çocuğa her bayramda hediye aldık. Ancak annesi, çocuğu getirmemesine rağmen hiçbir şekilde fotoğraf göndermedi. Bir kez bile telefonu açıp 'Çocuğu görebilirsiniz, alabilirsiniz, götürebilirsiniz' demedi. Halen de bu tutumuna devam ediyor. Ben ilk günden beri aynı şeyi söylüyorum, bugün de aynı noktadayım. Her şeyden önce insan olarak 'ben' değil, 'biz' olmalıyız. Birlikte hareket etmeliyiz. İnsan, her şeyden önce insan gibi davranmalı" diye konuştu.
"DİĞER TORUMUN DAYISINI ÇOK SEVİYORDU"
Diğer torununun çok sevdiği dayısını göremeyeceğini söyleyen Aci, "Diğer torunum anaokuluna gidiyor. Bu sene ikinci senesi. Zaten 21 Eylül'de yaş günü doğum gününü anaokulunda kutladık. Torunuma anaokulunda öğretmenleri, aile resimleri istiyorlar. Kızımın kızı da, kızdan olan torunum da aynı okula gidiyordu. Orada öğretmeni bir aile fotoğrafı çizdirmiş. Ya çocuk ne çizecek ki? İşte bir çöp çizmiş, bir yuvarlak kafa yapmış. Çocuğa bunların kim olduğunu sormuşlar. Bu işte anneanne, büyük baba, dede, bu anne, bu babaanne. Artı, kenara bir resim daha çizmiş. Peki bu kim denmiş? Bu 'dayı' demiş. Ve öğretmeni çağırmış. 'Sizi çok seviyor' demiş. Ama 'dayısını bambaşka seviyor' demiş. Allah torunumun dayısıyla beraber büyümeyi nasip etmedi" dedi.
"GÖZDEN UZAK OLAN GÖNÜLDEN UZAK OLURMUŞ"
Torunu Pars'ı göremediğini belirten Aci, "Şimdi aynı konu Pars'ta. Görmediğim torunumda. Öğretmeni böyle bir resim çizdirirse, Pars'ın bizi çizeceğini ben beklemiyorum. Orada ne çizecek? Anne çizecek. Baba zaten yok. Dayı çizecek. Anneanne çizecek. Dede çizecek. Peki biz neredeyiz o resimde, o profilde? Bu çocuk o yaşta acaba sorgulamayacak mı? Bunu öğretmenine sormayacak mı? Şimdi gözden uzak olan gönülden uzak olurmuş. Ben o çocuğun koşa koşa gelip bana sarılmasını isterim ama beklemiyorum. Aradan zaman geçmiş, neredeyse bir yıldır bir saat görmeyle, iki saat görmeyle bu benim dedemdir, bu benim babaannemdir gözüyle bakacağını zaten tahmin etmiyorum" ifadelerini kullandı.
"BENİM BABAM TRAFİK KAZASINDA ÖLMÜŞ"
Torunuyla görüştüğünde duyduğu bir cümlenin kendisini etkilediğini söyleyen Aci, "Çocukla kısa bir süre içerisinde bir ilişki kurmamıza rağmen geldi kulağıma, 'benim babam trafik kazasında ölmüş' dedi. Ben o an bittim biliyor musun? O yaşta bir çocuğa bunu açık açık niye söyler bir insan? Maksadı nedir, amacı nedir? O çocuğun yüreğini mi yaralamak? Burada çok farklı şeyler düşünüyor insan. Bu durumdayken çocuk beni sıcak, içten biri gördü ki bana dertleşti. Pedagog bana onu da söyledi, 'çocuğu komple istiyor musunuz' dedi. Böyle bir şey istemeyeceğimi söyledim. Çocuğun babası yok bir de annesiz mi büyüsün dedim. Ben o kadar vicdansız, merhametsiz değilim. Yine tekrar ediyorum, çocuk bizi de bilsin, benim bir büyük babam var, benim bir babaannem var, bunu bilsin başka istediğim bir şey yok" diye konuştu.