Abdurrahman Dilipak'ın 'fahişe'yi unutturma çabası!

Dilipak, ‘fahişe' sövgüsüne gelen tepkilerden sonra köşesinde bu kelimeyi kullanmasına dair bir özür veya izahat yayınlamadı.

Abdurrahman Dilipak, ‘fahişe’ sövgüsüne gelen tepkilerden sonra köşesinde bu kelimeyi kullanmasına dair bir özür veya izahat yayınlamadı; ancak Ayasofya’da ‘Amin alayı’ düzenlemek gibi dindarlık gösterisi önerilerde bulundu, sıkça Kur’an-ı Kerim’den ayetlere ve Hadis-i Şerif’lere yer verdiği köşe yazılarına devam etti. Bir yazısında, “Allah aşırılığa sapanları sevmez. Allah, haddi aşanları sevmez. Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir” mealindeki ayetlere yer verdiği halde, ‘fahişe’ diyerek kendisinin aşırılığa kaçmış olup olmadığını ise sorgulamadı.

Dilipak, son yazılarında da “İstanbul Sözleşmesi üzerinden kendisine saldırıldığını” iddia ederek, kullandığı ’fahişe’ kelimesine değinmeden, sözünün “önü, sonu kesilerek” linç edildiğini savundu.

Oysa Dilipak’ın halen internet üzerinden erişilebilen söz konusu yazısında, sözün önünde de sonunda da ‘fahişe’ ile başka neyi kastettiğine dair bir ifade bulunmuyor.