Gazeteci Abdulkadir Selvi, bugünkü köşesinde çok konuşulacak bir iddiayı gündeme taşıdı.
"Erdoğan'a tuzak kurulmak isteniyor" başlıklı yazıda, AK Parti dışında hazırlanan planı anlatan Selvi, "Bu formulün amacı Erdoğan ile AK Parti'yi birbirinden ayırmak" ifadelerine yer verdi.
İşte Selvi'nin o yazısı;
İstanbul seçimleri Ankara kulislerini hareketlendirdi.
Gözler kabine değişikliğine çevrildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dışarıdan dayatmayla kabine değişikliği olmaz” demişti. Erdoğan’ın dışarıdan dayatma olduğu sürece, kabine değişikliği yapacaksa da yapmadığı biliniyor. Erdoğan’ın bu soruya verdiği yanıtın bir önceki cümlesi de var. “Öyle bir şey yapılması gerekiyorsa onu biz yaparız” diyor.
Ankara’da bir takvimden söz ediliyor. 11 Temmuz’da AK Parti’nin MKYK toplantısı yapılacak. İstanbul seçimleri ele alınacak. Erdoğan’ın 15 Temmuz törenlerine katıldıktan sonra kısa bir süre tatil yapacağı söyleniyor. Erdoğan’ın temmuz sonu itibarıyla kabine ve parti yönetiminde değişikliğe gidebileceği konuşuluyor.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı’nda yeni sisteme ilişkin bir çalışma yürütülüyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi açıklanırken bir şema yayınlanmıştı. Merkezde Cumhurbaşkanlığı’nın yer aldığı, etrafında finans, insan kaynakları gibi ofislerin, kurul başkanlıklarının, en dışarıda ise kabinenin yer aldığı bir sistem kurulmuştu. Cumhurbaşkanlığı’nda sistemin işleyişine dönük bir çalışma yürütülürken, alttan alta başka bir proje sahneye sürülüyor. Cumhurbaşkanı ile parti genel başkanlığının ayrılması önerisinden söz ediyorum.
Başkanlık sistemi tartışmalarının geri plana düştüğü bir dönemde Cumhurbaşkanı’nın partiye üyeliğiyle yetinilmesi formülü gündeme gelmişti. Ancak sistem MHP’nin de katkısıyla Cumhurbaşkanı’nın parti genel başkanı olması esası üzerine kurulmuştu. 16 Nisan referandumundan sonra Erdoğan, 21 Mayıs’ta yapılan olağanüstü kongrede AK Parti Genel Başkanlığı görevini üstlenmişti. O zaman, “Efsane geri dönüyor” sloganı eşliğinde Erdoğan’ın partisine kavuşması anons edilmişti.
23 HAZİRAN CESARET VERDİ
23 Haziran’dan sonra Cumhurbaşkanı ile parti genel başkanının ayrılması yönünde tezler ileri sürülmeye başlandı. Sistem tartışmasına girme düşüncesinde değilim. Aktarmak istediğim farklı bir plan. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanlığı’nı bırakması formülünden söz ediyorum. Erdoğan’ın AK Parti ile irtibatının sadece üyelik düzeyinde devam etmesi öngörülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda ne düşündüğünü bilmiyorum. AK Parti’de böyle bir çalışma söz konusu değil. Bu tür formüller daha çok Erdoğan ve AK Parti dışında pişiriliyor. Hadi bir adım daha ileri gideyim. Bu modelin temelinde Erdoğan ile AK Parti’yi birbirinden ayırmak yatıyor. Erdoğan ile AK Parti’yi birbirinden koparma tuzağı gibi görünüyor. Modelin adı, Erdoğan’sız AK Parti ya da AK Parti’siz Erdoğan... Erdoğan’sız bir AK Parti’nin ömrü ne olur, ondan emin değilim. Özal’sız ANAP, Demirel’siz DYP yaşamamıştı.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’na seçilince AK Parti’yi uzaktan yönetmeye çalıştı. Ancak Davutoğlu ve Binali Yıldırım modelleri tutmadı. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda karşısında Özal ile Demirel’in fotoğrafları duruyordu. Her ikisi de partisini istemediği isimlere kaptırmış iki liderdi. Cumhurbaşkanlığı’nı kazandılar ama partilerini kaybettiler. Erdoğan, siyasetten gelme bir lider olduğu için buna izin vermedi. Cumhurbaşkanlığı’nda onursal bir başkan konumuna düşmedi. Sonunda sistemi değiştirip partisinin başına geçti. Şimdi “Erdoğan genel başkanlığı bıraksın” önerisiyle partisiyle bağı koparılmak isteniyor.
Şimdilik bu kadarla yetineceğim. Ama süreci takip edeceğimden emin olabilirsiniz.