Para karşılığı casusluk yapmışlar... Aralarında FETÖ'nün avukatı da var!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk vatandaşlarına ilişkin kişisel verilerin ve bazı soruşturmalara yönelik bilgi ve belgelerin kanunlara aykırı olarak bazı Avrupa ülkelerinin büyükelçiliklerine verildiği iddiasıyla 5 kişi hakkında dava açtı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk vatandaşlarına ilişkin kişisel verileri ve bazı soruşturmalara yönelik bilgi ve belgeleri kanunlara aykırı olarak bazı Avrupa ülkelerinin büyükelçiliklerine verdikleri iddiasıyla haklarında dava açılan sanıklardan bazılarının casusluk yaptığını kabul ettikleri belirtildi.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet İlhan Kömürcügil tarafından açılan davanın iddianamesinde, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in avukatı Adnan Şeker, memuriyetten ihraç edilen kardeşi Yaşar Şeker, avukatlar Yılmaz Sunar ve Baki Demirhan ile memuriyetten ihraç edilen Nazif Gürkan Şen yer aldı. 

İddianamede, "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek", "soruşturmanın gizliliğini ihlal" ve "açıklanması yasaklanan gizli bilgileri casusluk maksadıyla temin etmek" ile suçlanan sanıkların beyanlarına yer verildi.

Sanık Nazif Gürkan Şen, hakkında soruşturma başlamadan önce Malatya Doğanşehir Adliyesinde zabıt katibi olarak çalıştığını, aynı zamanda, personel eksikliği dolayısıyla Bilgi İşlem Müdürlüğü işlerini de takip ettiğini belirtti.

Birlikte görev yaptığı kişilerin kendisine çok güvendiğini anlatan Şen, bu nedenle kimi zaman bazı hakim ve savcıların e-imza ve bilgisayarını kullandığını belirtti. 

Şen, kendisini Ankara'dan arayan bir avukatın, para karşılığında hakkında soruşturma olan kişilere ilişkin bilgi verip vermeyeceğini sorması üzerine teklifi kabul ettiğini aktararak, şunları kaydetti:

"Ankara'dan ismini Murat diye tanıtan bir kişi telefonla arayıp, kendisinin Ankara'da avukat olduğunu, nişanlım Hilal Kamacı'yı tanıdığını ve benim UYAP sisteminde yakalama sorgulamasını yaptığımı öğrendiğini söyledi. Ben de doğruladım. Daha doğrusu nişanlımın çevresinden olduğu için kendisine güvendim. Bana, 'Benim ve çevremdeki avukat arkadaşlarımın müvekkilleri var. Bu kişilerin sorgulamalarını yaparsan sana para veririm.' dedi. Ben de kabul ettim. Bunlar bana peyderpey WhatsApp üzerinden T.C. gönderiyorlardı. Ben de sorgulama sonuçlarını WhatsApp'tan gönderiyordum. Bunun üzerine bana para yatırıyorlardı ya da Ankara'ya gelirsem elden veriyorlardı. Bana bu işi yaptıran avukat olarak bildiğim kişi Adnan Şeker'dir."

"SUNAR'IN İSTEDİĞİ KİŞİLER HAKKINDA ARAŞTIRMA YAPARDIM"

Sanık Baki Demirhan da Diyarbakır Barosu'nda kayıtlı avukat olduğunu, büyükelçiliklere Türk vatandaşlarının bilgilerini para karşılığında verdiği iddia edilen sanık Yılmaz Sunar'ı üniversiteden tanıdığını söyledi.

Sunar'ın elçiliklere avukatlık yaptığını, yurt dışında birçok müvekkilinin bulunduğunu ve ceza davaları aldığını bildiğini anlatan Demirhan, "Yılmaz, son 5 aydan beri arada bir bana belirli kişilerle ilgili hukuki araştırmalar için ricada bulunurdu. Ben de işim düştükçe bu kişilerle ilgili araştırmaları yapar bilgi verirdim. Bu araştırmalar genelde mahkeme kalemleri, savcılıklar nezdinde olurdu. Daha çok mahkeme kalemlerinde olurdu. Bu kişi hakkındaki davayı sorardım, ardından bunları Yılmaz'a telefonla bildirirdim. Bazen de istisnai olarak savcılıklara sorardım." diye konuştu.

Bu faaliyetleri mesleki dayanışma kapsamında yaptığını iddia eden Demirhan, "Edindiğim bilgileri şifahen iletirdim. Herhangi bir raporla bildirmedim. Yılmaz'ın benden edindiği bilgileri konsolosluklara rapor olarak sunduğunu bilmiyordum. Karşılığında kesinlikle Yılmaz'dan para talep etmedim. Ancak Yılmaz masraflarım karşılığında bana para gönderdi. MASAK raporunda Yılmaz ile aramda geçen para trafikleri doğrudur, o bana ben ona yardımcı oluyordum." ifadelerini kullandı.

FETÖ'DEN CEZA ALMIŞ

Sanık Yaşar Şeker ise Haymana İcra Müdürlüğünde görev yaptığı sırada FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alındığını, 28 Ekim 2016'da KHK ile ihraç edildiğini, yargılama sonunda ise "silahlı terör örgütüne üyelik" suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası aldığını belirtti. 

Tahliye edildikten sonra Ankara'da bir avukatlık bürosunda çalışmaya başladığını anlatan Şeker, ilerleyen süreçte sanıklardan zabıt katibi Nazif Gürkan Şen ile tanıştığını ifade etti.

Şen'in aracılığıyla UYAP bilgilerine ulaştığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını ileri süren Şeker, "Nazif'in Malatya Doğanşehir'de zabıt katibi olduğunu bilmiyordum, sonradan öğrendim. Bu kişi Ankara'ya avukatlık bürosuna geldiği zamanlarda görüşüyorduk. Kesinlikle Nazif Gürkan Şen'e ne telefonla ne yüz yüze ulaşarak ondan UYAP bilgilerini, yakalama sorgularını almış değilim. Bu iddiayı kabul etmiyorum." ifadelerini kullandı.

Sanık Adnan Şeker de Ankara'da avukatlık yaptığını, sanıklardan Yaşar Şeker'i ağabeyi olduğunu belirtti.

Dosyanın sanıklarından Nazif Gürkan Şen'i, meslektaşı Hilal Kamacı aracılığıyla tanıdığını anlatan Şeker, avukatlığını yaptığı kişiler hakkında sorgulama yapması için sanık Şen'i aramakla suçlandığını hatırlatan Şeker, "Ben kesinlikle Nazif Gürkan Şen'e telefon ederek 'Benim müvekkillerim var, tanıdık avukatlar var, sana isim göndersek sorgu yapsak karşılığında para verelim' şeklinde beyanda bulunmadım. Bu kişinin de yaptığı herhangi bir sorgu bana gelmedi." savunmasını yaptı.

HESABINDAKİ PARA TRANSFERLERİ DİKKAT ÇEKİYOR

Türk vatandaşlarına ait kişisel veriler ile bazı soruşturmalara yönelik bilgi ve belgelerin kanunlara aykırı şekilde bazı Avrupa ülkelerinin büyükelçiliklerine verildiği iddiasına ilişkin 5 kişi hakkında açılan davanın sanıklarından avukat Yılmaz Sunar'ın ofisinde yapılan aramada ele geçen dijital materyalde, çeşitli büyükelçiliklere hitaben yazılmış 2 bin 329 adet raporlanmış döküman dosyasına rastlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk vatandaşlarına ilişkin kişisel verilerin ve bazı soruşturmalara yönelik bilgi ve belgelerin kanunlara aykırı olarak bazı Avrupa ülkelerinin büyükelçiliklerine verildiği iddiasıyla ilgili 5 kişi hakkında dava açtı.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet İlhan Kömürcügil tarafından hazırlanan iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in avukatı Adnan Şeker, memuriyetten ihraç edilen kardeşi Yaşar Şeker, avukatlar Yılmaz Sunar ve Baki Demirhan ile memuriyetten ihraç edilen Nazif Gürkan Şen yer aldı. 

Hakkında "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek" ve "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından 2 bin 329 kez, "açıklanması yasaklanan gizli bilgileri casusluk maksadıyla temin etme" suçlarından ise 20 bin 973 yıl hapis talep edilen avukat Yılmaz Sunar'a ilişkin iddianamede dikkat çeken bilgilere yer verildi. 

İddianamede, İstanbul Barosuna bağlı çalışan Sunar'ın, hazırladığı raporları büyükelçiliklere sunmak üzere Ankara'ya geldiği 17 Eylül 2019'da gözaltına alındığı belirtildi. 

İddianameye göre, gözaltına alındığı sırada Sunar'ın çantasında 3 dosya içerisinde muhtelif evrak ile 3 flaş bellek ele geçirildi. Dosyalarda S.V.Ç, L.B, M.D, U.E ve A.K'nin de aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında Almanya'nın Federal Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçiliğine hitaben yazılmış raporlar bulundu.

Çanta içerisinde açıkta bulunan evrakta ise Almanya Federal Cumhuriyeti Büyükelçiliği tarafından sanığa hitaben yazılmış 25 Haziran 2019 tarihli yazı ile ekinde Ö.F.Ö ve A.A hakkında araştırma yapılmasına ilişkin talep ve bu kişilere ait resimler bulundu.

Açıktaki evraklarda ayrıca Norveç Kraliyeti Büyükelçiliği'ne hitaben sanık tarafından yazılmış raporlara da rastlandı. Çantadaki evrakta yaklaşık 70 kişiye ilişkin rapor veya taleplerin yer aldığı tespit edildi.

2 BİN 329 DÖKÜMAN DOSYASI

İddianameye göre, Sunar'ın, ofisinde yapılan aramada ele geçen dijital materyalde, çeşitli büyükelçiliklere hitaben kaleme alınmış 2 bin 329 adet raporlanmış döküman dosyasına rastlandı.

Bunlardan 914'ünün Almanya Federal Cumhuriyet Büyükelçiliği'ne, 57'sinin Hollanda Kraliyet Büyükelçiliği'ne, 18'inin İsveç Kraliyet Büyükelçiliği'ne, 92'sinin Norveç Kraliyet Büyükelçiliği'ne hitaben düzenlendiği tespit edildi. Diğer raporların ise silinenlerden kurtarıldığı, kime yazıldığının belirlenemediği aktarıldı.

Sanığın rapor düzenlediği bazı kişiler hakkında adli soruşturma ve kovuşturmaların olduğuna dair UYAP ekran görüntüsü ve çıktılarının eklendiği görüldü.

İddianamede, sanık Yılmaz Sunar'ın telefonunun dinlenmesi, kayda alınması, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbir kararı sonucu elde edilen tape içeriklerine de yer verildi.

Sanığın telefonuna 20 Haziran 2019'da bir bankadan gelen "Hesabiniza, ALMANYA FEDERAL CUMH. tarafından 17.850,00 EUR HAVALE gelmiştir. 20/06/2019 14:49" ve "Hesabiniza, NORVEC UYUKELCILIGI. tarafından 8.500,00 TL EFT gelmistir. 24/06/2019 12:11" şeklindeki bir takım mesajlar da iddianamede yer buldu.

Sanığın hesabında, Almanya Federal Cumhuriyeti, Hollanda Krallığı, İsveç Krallığı ve Norveç Krallığı Cumhuriyeti'nden muhtelif zamanlarda ve muhtelif tutarlarda yapılan birçok para transferinin olduğu tespit edildi.

Sunar hakkındaki fiziki takip tutanaklarına da yer verilen iddianamede, sanığın aralarında Almanya ve Hollanda'nın da bulunduğu bazı ülkelerin Ankara'daki büyükelçiliklerini farklı tarihlerde ziyaret ettiği belirtildi.

İddianamedeki MASAK raporuna göre sanık, 2011 ile 2019 yılları arasında 2 milyon 104 bin 721 lira EFT aldı, 1 milyon 858 bin 228 lira EFT gönderdi.

SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

Sunar, iddianamede yer verilen ifadesinde, üzerine atılı suçları kabul etmedi. İstanbul Barosuna bağlı avukat olarak görev yaptığını bildiren Sunar, 1997 yılından beri Almanya, Norveç, Hollanda ve İsveç'in Ankara büyükelçiliklerinin danışman avukatlığını yaptığını söyledi. Sunar, "Ben söz konusu araştırmalarımı ve raporlarımı bu konsolosluklarla aramdaki avukatlık sözleşmesine dayanarak yapıyorum." dedi.

Raporlarını açık kaynaklardan hazırladığını savunan Sunar, şunları kaydetti:

"Büyükelçiliklerle olan hukuki ilişkim sadece sığınma talepleri ya da vatandaşlıkla ilgili değildir. Bizim mevzuatımızla ilgili tüm hukuki konularda her türlü mütalaaları kapsamaktadır. Ben büyükelçilikler tarafından bana verilen araştırma konulu yazı ve ekindeki belgeler üzerine, yasal çerçevedeki araştırmamı yapar, rapor halinde büyükelçiliğe sunarım. Bundan sonraki gelişmelerde benim herhangi bir etkim yoktur, haberim olmaz.

Ben herhangi bir kişisel veriye ve gizli bilgiye erişmedim. Dosya raporlarında bazı UYAP ekran çıktıları bulunmaktadır. Ancak bana bunlar elçilikten verildi. Bunlara nasıl erişildiğini bilmiyorum. Bunları yurt dışında bulunan avukatların temin ettiğini düşünüyorum. Bunları teyit olarak araştırıyorum. Bunun dışında herhangi bir kişisel belge bilgi araştırması yapmıyorum.

Viyana Sözleşmesi'nin 3 ve 41. maddelerini biliyorum. Doğrudur, evet ülkeler arasındaki bu tür araştırmalarda diğer ülkelerin ülkemiz Dışişleri Bakanlığına bu delilleri sorması gerekebilir. Ancak benim yaptığım araştırma Cenevre Sözleşmesi gereği ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Kararları ile avukatlık kanunları gereğidir. Zaten aksi durumda olursa bu kişilerden mülteci olanların kimlikleri afişe olacağından ve fiiliyatta bu kişilerle ilgili bilgi belge paylaşımının da zaten mümkün olmadığından bu şekilde araştırmamı yaptım."

(AA)