15 Temmuz Şehitler Köprüsü davası yarın Silivri'de başlıyor

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin haklarında 37'şer kez ağırlıştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan 135'i tutuklu 143 sanık, yarın ilk kez hakim karşısına çıkacak.

1

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma  Bürosu savcılarından Hikmet Pak ile Bülent Başar tarafından hazırlanan ve  İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen bin 52 sayfalık iddianame  kapsamında açılan davada sanıklar, Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında yer  alan binada yapılan büyük duruşma salonunda yargılanacak.

İddianamede, adı darbe girişiminin ardından "15 Temmuz Şehitler  Köprüsü" olarak değiştirilen Boğaziçi Köprüsü'nde darbe girişimine tepki gösteren  ve sanıklara müdahale eden vatandaşların üzerine tabanca ve uzun namlulu  silahlarla ateş edilmesi ve konuşlanan tanklardan birinden dört kez top atışı  yapılması sonucunda ikisi polis memuru, aralarında reklamcı Erol Olçok ve oğlu  Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 32 sivil vatandaş olmak üzere şehit olan  34 kişi "maktul", 424 kişi ise "müşteki" olarak yer alıyor.

Şehitlerin otopsi sonuçlarına da yer verilen iddianamede, Erol  Olçok'ta, uzak atış bir ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasının tespit  edildiği, bunun da öldürücü nitelikte olduğu, Abdullah Tayyip Olçok'ta ise iki  ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası görüldüğü anlatılarak, bunların da tek  başına ölüm meydana getirir nitelikte olduğu kaydedildi.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) yuvalanan FETÖ mensubu sanıkların,  darbe kalkışması esnasında İstanbul'daki stratejik öneme sahip kurum ve  kuruluşları hedef aldıkları anlatılan iddianamede, yapılan toplantılarda 15  Temmuz Şehitler Köprüsü'nü ele geçirerek İstanbul trafiğinin kontrol altında  tutulması görevinin Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'na verildiği, 2. Zırhlı  Komutanlığı'nın da bu birliğe takviye olması yönünde karar alındığı belirtildi.

İddianamede, köprüyü kontrol altına almak için Kuleli Askeri Lisesi  Komutanlığı'ndan saat 21.23'te hareket eden sanıklardan oluşan askeri birliğin,  21.52'de ulaştıkları köprüde trafiği kapattığı, vatandaşların üzerine silah ve  topla ateş ettiği, 8 saat 23 dakika sonra 06.15'te de teslim olduğu ifade edildi.

Olay günü saat 21.00 sıralarında alarm verilmesi üzerine Kuleli  Askeri Lisesi Komutanlığı'nda bulunan tüm rütbeli personel ile askeri öğrenci,  er ve eratın kamuflajlı şekilde okul içtima alanında toplandıkları, Okul Komutanı  Kurmay Albay Mürsel Çıkrıkçı'nın  personele hitaben bir konuşma yaparak "Ordu  yönetime el koymuştur, herkes emirleri riayet edecektir, etmeyen rütbeli, asker  fark etmez ellerinden silahları alınıp gereği yapılsın." şeklinde sözler  söylediği belirtildi.

"AVRUPA'YA GEÇİŞ İSTİKAMETİ 22.00'DE KAPATILDI"

İddianamede, saat 21.29'da sanıklar eski Yüzbaşı Sabri Gür ve İsmail  Bay'ın sevk ve idaresindeki bir kısım sanığın saat 21.23'te sıralarında eski  Yarbay Turgay Ödemiş'in emir ve komutası altına girerek Kuleli Askeri Lisesi  Komutanlığı'ndan intikal ettikleri köprüyü kontrol altına almak için Anadolu'dan  Avrupa'ya geçiş istikametini saat 22.00 sularında kapattıkları ifade edildi.

Bu saatten itibaren sanıklar Turgay Ödemiş ve eski Binbaşı Ahmet  Taştan'ın emir ve komutasındaki askerlerin ilk etapta gişeler kısmında, devam  eden saatlerde Beylerbeyi köprü ayağında konuşlandırıldığı aktarılan  iddianamede, askerlerin bir kısmının gişeler kısmında kalarak trafiği  yönlendirdikleri, vatandaşlara sıkıyönetim ilan edildiğini söyleyerek evlerine  göndermeye çalıştıkları kaydedildi.

İddianamede, Beylerbeyi Sarayı önünde kalan sanık Ahmet Taştan'ın  buradaki kolluk görevlilerine "Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edildiğini,  sokağa çıkma yasağı olduğunu ve yönetime el konulduğunu" söyleyerek, müşteki  polisler Mustafa Demir ve Mehmet Kutlu'nun beylik tabancalarını silah zoruyla  aldığı belirtildi.

POLİSLERE "SİLAHLARI TESLİM ETMEYİN" ANONSU

İddianamede, saat 23.20 sıralarında köprü üzerinde bulunduğu yöne  doğru ters yönden gelen vali korumaları müştekiler Şafak Kurul ve Ferit  Bozkurt'un tabancalarının ve telsizlerinin alınarak silahlarına el konulduğu ve  birbirlerine kelepçelendikleri, yine köprülerden sorumlu şube müdürlüğündeki  polis memurlarının silahlarına el konulmaya çalışıldığı anlatılarak, "Bu durumu  öğrenen İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın telsizle tüm birimlere  kesinlikle silahlarını vermemeleri gerektiğini anons ettiği ve emniyetten çıkarak  duruma el koymak üzere 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne doğru hareket ettiği  anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.

Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü binasına ve gişelere doğru tertibat  alan ve olay yerine ilk gelen 2 askeri araçtaki sanıkların, Turgay Ödemiş ve  Ahmet Taştan'ın emriyle atış pozisyonu alarak saat 23.49'da ateş etmeye başladığı  belirtilen iddianamede, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'ndan takviye amaçlı çıkan  askerlerin de E-5 Karayolu'nun 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne katılım yoluna  gelmeden o bölgedeki kolluk görevlilerinin yanında durarak teslim oldukları  aktarıldı.

İddianamede, tank komutanı Üsteğmen Vedat Yıldız tarafından telsizle  kolluk kuvvetlerinin araçlarının ezilmesi talimatı verildiği, kışladan çıkış  yapan diğer tanklar ve zırhlı araçların intikale devam ederek köprüye saat 00.36  sıralarında ve sonrasında peyderpey ulaştıkları, Ödemiş ve Ahmet Taştan'ın emir  komutasına girerek köprü üzerinde değişik noktalara konuşlandıkları vurgulandı.

Darbe girişimine karşı tepki göstermek amacıyla saat 00.40 ve  sonrasında Boğaziçi Köprüsü'ne gelen çok sayıda vatandaşın, kolluk görevlileriyle  tank ve zırhlı araçların bulunduğu yere ulaştıkları, saat 01.05 sıralarında  darbeye tepki göstermek üzere hem Avrupa ve Anadolu ayağında toplanan halktan bir  kısmının da tank ve zırhlı araçların bulundukları yere doğru ilerledikleri ifade  edildi.

Ödemiş ve Ahmet Taştan'ın "ateş edilmesi" yönündeki emirlerine  uyularak havaya, yere ve vatandaşların üzerine doğru ateş edildiği anlatılan  iddianamede, saat 01.27 sıralarında Emniyet Müdürü Çalışkan ve vatandaşların  gişelere doğru yürümeye başladıkları, sanıkların yoğun şekilde ateş etmesi sonucu  birçok vatandaşın şehit olduğu ve yaralandığı aktarıldı.

İddianamede, bu sırada Çalışkan'ın yakın koruması Münür Alkan'ın şehit  edildiği, koruma amiri olan Mehmet Omay ve Özel Kalem Müdürü Özgür Taşdemir'ın  yaralandığı kaydedildi. Yaralılara yardım etmeye çalışan vatandaşlara da  sanıkların ateş ettiği anlatılan iddianamede, bu sırada da sivillerin şehit  olduğu ifade edildi.

Toplamda 4 tank atışının da yapıldığı vurgulanan iddianamede, saat  06.15 sıralarında askeri birliği sevk ve komuta eden Ödemiş'in, diğer rütbeli  sanıklar Ahmet Taştan, Astsubay Başçavuş İbrahim Gül ve Astsubay Sait Özkahya ile  konuştuktan sonra teslim olmaya karar verdiği belirtilerek, sanıkların tüm  teçhizatlarını bıraktıktan sonra ellerini kaldırarak teslim olduğu aktarıldı.

İddianamede, köprüdeki sanıkları komuta eden eski Yarbay Turgay Ödemiş  ve eski Binbaşı Ahmet Taştan'ın kurmay yarbaylar Mürsel Çıkrıkçı ve Muammer  Aygar'dan emir ve talimat aldıkları vurgulanarak, HTS kayıtlarına göre Ödemiş'in  Çıkrıkçı ile 8, Aygar'la 30 kez telefon görüşmesi yaptığı anlatıldı.

WHATSAPP GRUPLARI

Sanıkların birden çok WhatsApp grubu kurduklarına vurgu yapılan  iddianamede, bazı kişilerden ele geçirilen yazışmaların dökümlerine göre,  ''Anansgücü'', "Between 09-13'', ''Canavar Meclisi'' adıyla dikkati çeken  WhatsApp gruplarının olduğu, darbecilerin başarısız olduklarını anlamaları  üzerine 16 Temmuz günü saat 05.00 ila 06.00 arasında yazdıkları "Kardeşim  milleti kandırmışlar darbe yapılıyor diye", "Her şey yolunda arkadaşlar  kesinlikle taviz yok", "Liderlik zor zamanlarda gösterilir", "Yavaş yavaş  ilerliyoruz, halkı galeyana getirmişler.'' şeklindeki yazışmalarına yer verildi.

İddianamede, sanık Ebubekir Yücel'in telefonunda yapılan incelemede,  "Genç Uzman Çavuşlar" adıyla kurulan WhatsApp grubundaki yazışmalara dikkat  çekilerek, bu grupta yazan Mustafa Eskici adlı kişinin "Arkadaşlar Kuleli Askeri  Lisesi'ndeyim. İstanbul'da bütün askerlerler alarm bekliyor. İş çok karışık,  darbe olabilir diyorlar." şeklindeki paylaşımlarının sanıkların darbe  kalkışmasından haberdar olduklarını ve darbe faaliyetine fiilen katıldıklarını  ortaya koyduğu belirtildi.

Sanıklardan Mustafa Bulut'un "66 da mühimmatları yüklüyormuş. Ahmet  kardaş aramış, sizde ne oluyor, diye.", Mustafa Eskici'nin "Abi burada herkes  darbe bekliyor.",  Mehmet Kurt'un "Ülkeyi ayağa kaldıracağız. Milletin alarm  veresi yoksa da verir artık.",  Orhan Övüt'ün, "Arkadaşlar alarm verildi." ve  "Hedef 21.30",  sanık İsrafil Koçum'un "Aynen biz devam ateş etmeye." ve "Benim  tankta Vedat üst var, m.tfle (makineli tüfek) attı vicdansız." şeklindeki  paylaşımları da iddianamede yer aldı.

SANIK YARBAY POLİS TELSİZ ANONSLARIYLA YANIT VERDİ

İddianamede darbe kalkışmasının önlenmesine yönelik telsizden  talimatlar veren Emniyet Müdürü Çalışkan'ın konuşmaları esnasında telsiz hattına  müdahale eden sanık eski Yarbay Turgay Ödemiş'in birtakım anonslar yaptığı  kaydedildi.

Çalışkan'ın "Türk Ordusuyla alakalı bir iş değil. Bu yapılan yanlışı  düzeltmek için gereği neyse onu yapacağız. Hiçbir arkadaşımız bulunduğu yeri terk  etmeyecek, gereksiz ateş etmeyecek, yanlış yapan kişiler düzeltilene kadar  yerinden ayrılmayacak." şeklindeki anonslarına Turgay Ödemiş'in "Yalan  söylüyorsun. Anlaşıldı yalancılar hayatını…… gökyüzünde……. eğer bütün silahlı  kuvvetlerin …… olmasaydı bu hareket, denizde yüzen hücum botlar, havada uçan  uçaklar olmazdı, halkı daha fazla kandırmayın." şeklinde araya girdiği anlatıldı.

YEDİ DARBECİ ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ

Toplamda 151 kişi hakkında soruşturma yürütüldüğü aktarılan  iddianamede, darbecilerin emniyet güçlerine ateş açması sonucunda çıkan çatışmada  Üsteğmen Vedat Yıldız, Astsubay İbrahim Gül, Uzman Çavuş Mustafa Çelik, askeri  öğrenciler Murat Tekin, Ragıp Enes Katran, erler Burak Dinler ve Kurtuluş  Kaya'nın etkisiz hale getirildiği, ölmeleri nedeniyle de bu kişiler hakkında  takipsizlik kararı verildiği belirtildi.

İddianamede, 143 sanığın 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, Kuleli Askeri  Lisesi Komutanlığı ve YaHava Meydan Komutanlığı'ndan hareket ederek 15  Temmuz Şehitler Köprüsüne intikal ettikleri, darbe kalkışmasına bilerek ve  isteyerek katıldıkları vurgulandı.

ELE GEÇİRİLEN SİLAHLAR

İddianamede, sanıklardan 102 adet G-3 piyade tüfeği, 27 HK33 piyade  tüfeği, 8 MG-3 makineli tüfek, 6 tabanca ile bu silahlara ait fişek ve şarjör ele  geçirildiği belirtilerek, sanıkların 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne intikal  ettikleri 2 Unimog, 3 tank, GZPT ile ZPT zırhlı aracın da 2. Zırhlı Tugay  Komutanlığı'na teslim edildiği aktarıldı.

İSTENEN CEZALAR

İddianamede, aralarında subayların da bulunduğu 30 rütbeli asker, 47  askeri öğrenci olmak üzere toplam 135'i tutuklu 143 sanığın, "TBMM'yi ortadan  kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti  hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve  "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ile "kasten öldürme" suçlarından  37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi.

Ayrıca bazı sanıkların ''silahla kasten yaralama'', "kasten öldürmeye  teşebbüs'', ''mala zarar verme'' ve ''kişiyi hürriyetinden yoksun kılma''  suçlarından değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları öngörüldü.

ÖNLEMLER VE DURUŞMA

Bu arada, Mahkeme Heyetinin kararı doğrultusunda, yarın duruşma salonu  içinde ve dışında yoğun güvenlik önlemleri alınacak.

Mahkeme ayrıca tutuksuz sanıkların da duruşmaya gelmesi için tebligat  çıkardı.

Duruşmada öncelikle sanıklar hakkındaki suçlamalar okunacak, ardından  rütbeye göre savunmalar alınacak.

AA