Bülent ŞANLIKAN
34 yaşında, iki çocuk annesi ve evli Safiye Bayat, darbe gecesi soluğu tek başına Boğaziçi Köprüsü’nde (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) aldı. Yine tek başına köprüyü tutan darbeci askerlerin komutanının yanına kadar gitti. Onların tüm tehditlerine, korkutmalarına rağmen tek başına kafa tuttu. vurulanlara, yaralananlara yardım etmek için oradan oraya koşarken ayağından vuruldu. Darbenin 3’üncü yılında AKŞAM’a konuşan Bayat, “15 Temmuz şehitlerinin acısı gün geçtikçe daha da bir katlanıyor. 15 Temmuz ruhunu gelecek kuşaklara anlatmalıyız. Allah bizlere bir daha böyle bir gün yaşatmasın” diye konuştu.
Eski adı Boğaziçi olan köprüde darbecilerin kullandığı tanklara tek başına direnen Safiye Bayat, 1 yıl boyunca yaşadıklarını Anadolu insanına anlatmak için il il gezdi. Benim için o gece mazlumun zalime gösterdiği en büyük direnişti” diyen Bayat, AKŞAM’a şunları anlattı: “Gün geçtikçe 15 Temmuz şehitlerimizin acısı daha da bir katlanıyor. Ben bunu katıldığım programlarda özellikle gözlemledim. Aradan geçen yıllarda özellikle bu konuda büyük bir acı yaşıyoruz. Acımız soğumuyor. 15 Temmuz ruhunu gelecek kuşaklara anlatmalıyız. Allah bizlere bir daha böyle bir gün yaşatmasın.”
ARKAMDAN ATEŞ ETTİLER
“Aldığım kurşun yarası nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladım. Doktorlar bacağımdaki platinin çıkarılması gerektiğini söyledi. Ameliyat kararı aldı. Ancak ben ameliyat olmak istemedim. Çünkü yeniden o acıları çekeceğimi bilmek psikolojimi de bozdu. Fakat ameliyat da kaçınılmaz oldu. Rahat harekete edemediğim için 27 kilo fazlam var. Yürüme güçlüğü çekiyorum. Darbecilerden geriye bana bıraktıkları büyük sağlık sorunları kaldı. Bayat, darbe günü yaşadıklarını bir kez daha anlattı. Bayat şunları söyledi: “O gece Boğaziçi Köprüsü kapatıldığını, askerlerin ve tankların orada olduğunu gördüm. Olup bitenin bir darbe girişimi olduğunu anladım. Hemen hazırlandım abdestimi aldım. Sırt çantamı ilk yardım malzemeleriyle doldurdum. Çengelköy’e indim. O ışıklarla süslenmiş rengârenk Çengelköy matem havasına bürünmüştü. Beylerbeyi’ne doğru birkaç kişi beni durdurdu. Gitme dedi ileriye ateş açıyorlar dedi. İnanamadım. Güçlükle köprüye geldim. Bir anda rütbeli darbeciyle karşılaştım. Vicdanına ve merhametine dokunacak konuşmalar yaptım ama ‘Git buradan buralar artık bizim. Senin burada işin yok evine dön’ dedi. Ben de ‘siz burayı nasıl terk etmiyorsanız ben de terk etmeyeceğim’ dedim. O arada tartaklandım, dipçik ile vurdular. ‘Vuracaksanız döneyim arkamı vurun’ dedim. Darbeci komutan askerlere dönüp ‘anneleriniz sizi bugün için doğurdu’ dedi ve ateş emri verdi. Arkamdan ateş ettiler. Halk geldikten sonra ateş açtılar. Bir kadın yaralandı. Ona yardım etmeye giderken sağ bacağımdan beni vurdular. 18 gün hastanede yattım.”