Başkan Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar mücadeleyi asla bırakmayacağız. Gelin konuşalım, bu süreçten kaçmayalım" çağrısında bulundu.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 43. yıldönümü kapsamında Ankara Ulucanlar Cezaevi Müzesi'nde düzenlenen '1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu'na katıldı. Partilere yeni anayasa çağrısında bulunan Başkan Erdoğan, ardından partisin genel merkezinde düzenlenen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına başkanlık etti.
Türkiye'nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini hatırlatan Başkan Erdoğan, yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, 'bir sağdan, bir soldan' mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmeyeceğini belirtti. "Ulucanlar, Mamak Diyarbakır ve Sağmalcılar Cezaevi'nin dili olsa da o günleri anlatsa" diyen Erdoğan, işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını vurguladı.
O dönem yapılan yargılamaların göstermelik olduğunu dile getiren Erdoğan, "Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hala konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987'den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017'de tarihi bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hala bir darbe anayasasıdır" ifadelerini kulandı. Yeni anayasa için 10 yıl önce çalışma başlattıklarını hatırlatan Erdoğan, "Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse 'yan çizmeleri' sebebiyle akim kaldı" dedi.
Ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız" diye konuştu.
Yeni anayasanın Türkiye'ye çok şey katacağına dikkat çeken Erdoğan, tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına şu tarihi çağrıyı yaptı: "'Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar' sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok."
Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi partinin çıkmadığını hatırlatan Erdoğan, "Yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor. Bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikayemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız" mesajını verdi.
Anayasaların değişmez metinler olmadığını aktaran Erdoğan, Amerikan anayasasının 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen ülkenin ihtiyaçlarını hala karşıladığını söyledi. Geçirdiği onca değişiklikle adeta "yamalı bohçaya" dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Erdoğan, "Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye'nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz" diye konuştu.
İsrail'in önde gelen gazetelerinden Haaretz, Başkan Erdoğan'ın açıklamalarının insan haklarını önemsemeyen İsrail hükümeti için ders niteliğinde olduğunu vurguladı.
İsrail basınında Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili çarpıcı bir haber yer aldı. Daha önce Başkan Erdoğan'ın uluslararası arenada kilit role sahip olduğunu dile getiren Haaretz gazetesi, bu kez de Erdoğan'ın İsrail'e ders verdiğini belirtti.
Daha önce Türkiye'nin dünya sahnesinde izleyeceği politikayı mercek altına alan gazete, Erdoğan'ın insan hakları konusundaki hassasiyetini yazdı. 'Erdoğan İsrail'e liberalizm dersi veriyor' başlığı ile Zvi Bar'el imzalı çıkan analizde insan haklarını önemsemeyen İsrail hükümeti için Erdoğan'ın açıklamalarının ders niteliğinde olduğunun altı çizildi. 'Erdoğan aşırı milliyetçilik ile faşizm dahil tavizsiz milliyetçilik arasındaki sınırın nerede olduğunu çok iyi biliyor' denilen yazıda, Erdoğan'ın bu çizgiyi bizzat kendisinin çizdiği ve kimsenin bu çizgiyi geçmesine izin vermediğine vurgu yapıldı.
Türkiye'nin AB üyelik sürecinin ele alındığı yazıda, 'Türkiye, AB'nin insan hakları mahkemesi üyesidir ve kararlarına genel olarak uymaktadır' denildi. İsrail için ise durumun bunun zıttı olduğuna dikkat çekilen yazıda 'İsrail'de uluslararası hukuk devletin düşmanı olarak görülüyor' ifadesine yer verildi. 'Eğer İsrail AB adayı olabilseydi, teklifi neredeyse anında engellenirdi' denilen yazıda İsrail'in Batı dünyasından hızla koptuğu uyarısı yer aldı.
CHP'nin 12 Eylül mesajını eleştiren Ömer Çelik, "CHP'nin içine girdiği çıkmaz sokak. Kılıçdaroğlu, darbecilerin sivil siyaseti aşağılamak için kullandığı argümanları kullanıyor" dedi.
AK Parti MYK toplantısı, Başkan Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantı sonrası açıklamalarda bulundu. 12 Eylül'ün yıldönümüne dikkat çeken Ömer Çelik, "12 Eylül'den 15 Temmuz'a kadar hepsinin bir kötülük mekanizması olarak ülkemizin bugünü ve geleceğine zarar verdiği biliniyor. 15 Temmuz'a verilen cevap darbe kültürüne verilmiş net cevap olmuştur" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun darbeyi kınarken, '20 Temmuz sivil darbe' kavramını dile getirmesini eleştiren Çelik, "Seçim sonuçlarını kabul etmeme şeklindeki tavrını sürdürmeye devam ediyor. Terör örgütünün gücünü kırmaya, karşı koyulan tedbirlerini sivil darbe olarak ifade ediyor. CHP çıkmaz sokakta. 'Sivil darbe diyerek seçim sonuçlarını tartışmaya açmak saçmalık olmaktan öteye geçmiyor. Darbecilerin kullandığı söylemleri kullanarak sivil siyasete yönelik zehirli dil kullanıyor" tepkisinde bulundu. Tahıl koridorunun tekrar açılması gerektiğini belirten Çelik, "Barış konusunda ısrar eden tek ülkenin Türkiye olduğu gözüküyor. Tahıl koridorunun yenilenmesi konusunda cumhurbaşkanımız girişimlerini sürdürüyor. Karadeniz'de çatışma ortamı olmasını istemiyoruz. BM aracılığı ile müzakere Türkiye'nin esas pozisyonunu oluşturmaya devam ediyor. Müzakereler tabii ki BM aracılığı ile yapılmalıdır" diye konuştu.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, darbenin acılarının en yakın şahitlerinden biri olan Ulucanlar Cezaevi'nde, yeni ve demokratik bir anayasa için düzenlenen sempozyumun gerçekleşmesini takdir etti. Kurtulmuş, "Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli hedeflerinden olan sivil, demokratik, kuşatıcı, özgürlükçü, reformcu ve milli bir anayasanın, 'sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye'nin nişanesi olacağına yürekten inanıyoruz. Aziz milletimizin güçlü ve güven dolu bir gelecek inşa etme idealine yaraşır, insanı önceleyen ve kapsayıcı yeni bir anayasa hazırlamak boynumuzun borcudur" mesajını verdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, demokrasinin rafa kaldırıldığı, özgürlüklere gölge düşüren, millet iradesini ayaklar altına alan 12 Eylül 1980 askeri darbesinin hüzünle hafızalardaki yerini koruduğuna dikkat çekti. Yılmaz, "Cumhuriyet tarihimizde belirli silsileyle yapılan bu girişimler, 15 Temmuz'da bozulmuş, iradesine sahip çıkan milletimiz yarınlarını ve otoritesini esaret altına almak isteyenlere asla boyun eğmeyeceğini göstermiştir. Sivil iradeyi hukuki ve kanuni yönden güçlendirecek, insanı merkeze alan bir anayasanın ne denli gerekli olduğu artık aşikardır" ifadelerini kulandı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 12 Eylül 1980 darbesinin kara bir leke olduğunu belirterek, karanlık günlere bir daha dönmemek adına sivil anayasayı Türk milletine kazandırmak için çalışacaklarını bildirdi. Bakan Tunç, "Sürekli darbelerle, muhtıralarla önü kesilen milletimiz Cumhurbaşkanımız Erdoğan liderliğinde vesayetçi ve darbeci anlayışlara geçit vermedi. Ülkemizin bir daha o karanlık günlere dönmemesi için Türkiye Yüzyılı'na yakışan, kuşatıcı bir sivil anayasayı milletimize kazandırmak amacıyla hep birlikte var gücümüzle çalışacağız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 12 Eylül darbesinin, Türkiye tarihinin kara bir lekesi olduğunu vurguladı. Altun, 12 Eylül askeri darbesiyle Türkiye'nin ekonomisini, siyasi kurumlarını, kültür ve sanat hayatını, basın ve medya ortamını Batıcı vesayet düzeni lehine dizayn etme çabalarının, uzun yıllar eğitim, sağlık, sanayi, ekonomi ve dış politika gibi alanlarda yaşanan sorunların temelinde yer aldığını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, '1982 Yerine 2023 Anayasası' sempozyumunda konuştu. Mehmet Uçum, "Cumhuriyetimizin 100. yılını taçlandırmak için, Türkiye Yüzyılı'nı görkemli bir şekilde başlatmak için artık hedefimiz yeni anayasadır" dedi. Türkiye'de 1987'den bu yana 36 yıldır yeni ve sivil anayasa talebi olduğunu belirten Uçum, "Gelin hep birlikte Cumhuriyet'in Yüzüncü Yılı'nı da kapsayan TBMM'nin 28. Yasama döneminde Türkiye Anayasa Mutabakatı sağlayalım. Türkiye Yüzyılı'nı yeni anayasayla görkemli bir şekilde başlatalım" çağrısında bulundu.