1 Şubat Cuma namazı saat kaçta il il Cuma namazı saatleri Diyanet bugün Cuma hutbesi

Cuma Hutbesi – Her hafta perşembe gününde Diyanet İşleri Başkanlığınca yayınlanan Cuma Hutbesi bu hafta da yine ayrı bir konu başlığı altında yayınlandı. Türkiye genelinde tüm camilerde okunacak olan bu haftaki cuma hutbesinin konusu RIFK: ALLAH HER İŞTE ZERAFETİ SEVER oldu. Kur'an ve hadislerden örneklerle süslene hutbe içeriği anlamında günümüz dünyasının temel sorunlarına atıfta bulunuyor. 1 Şubat Cuma tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye Geneli Hutbesini aşağıdan okuyabilirsiniz. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar.

1 Şubat  2019 Cuma hutbesi son dakika Diyanet Cuma hutbesi bugün Cuma namazı saat kaçta? Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) 28 Aralık tarihli Cuma Hutbesi'ni yayımlandı. Türkiye genelinde tüm camilerde okutulacak haftanın hutbesi Diyanet tarafından açıklandı. 81 ilde okutulacak 1 Şubat 2019 Diyanet Hutbe ile ilgili detaylar ve 81 il Cuma namazı saatleri haberimizde...  1 Şubat Cuma tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye Geneli Hutbesini aşağıdan okuyabilirsiniz. Cuma namazı kaçta Namaz Vakitleri İstanbul Ankara İzmir Cuma namazı saati vakti kaçta soruları araştırılıyor. Detaylar ve en son haberler ve son dakika gelişmeleri aksam.com.tr'de.  Cuma namazı dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz ve dört rekât son sünnet olmak üzere on rekâttır. Cuma günü camide öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır. Önce ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur

TARİH: 01.02.2019

RIFK: ALLAH HER İŞTE ZERAFETİ SEVER

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel şekilde önle. O zaman bir de göreceksin ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sımsıcak bir dost oluvermiş.” 

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Rıfktan mahrum kalan bir kimse hayrın tamamından mahrum kalmıştır.” 

Kıymetli Müminler!

Yüce dinimiz; iman, ibadet ve güzel ahlâk üzerine kuruludur. İnsanın Cenab-ı Hak katında değer kazanmasına ve toplum içinde sevilip sayılmasına vesile olan ahlâkî erdemlerden biri de rıfktır. Rıfk; güler yüzlü, tatlı sözlü, sakin ve geçim ehli olmaktır. Sert ve kaba davranmamak, kalp kırmamaktır. İnsanın aklını karartan ve sonu hüsran olan öfkeye yenik düşmemek, sabırlı ve soğukkanlı olmaktır.

Değerli Müslümanlar!

Rabbimiz her işte rıfk ile muamele etmeyi sever. Kur’an-ı Kerim’de, Peygamberimizin şahsında bütün müminlere hitaben “Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir” buyurarak affedici ve hoşgörülü olmayı emretmektedir. Bir başka ayet-i kerimede ise “affedici olmak ve öfkeyi yutmak” Allah’ın mağfireti ve cennetiyle müjdelenen muttakilerin özellikleri arasında sayılmıştır. 

Aziz Müminler!

Resûlullah (s.a.s), yumuşak davranma hususunda en güzel örneğimizdir. O, sadece insanlara değil, varlık âleminin tamamına şefkat, merhamet ve nezaketle davranmıştır. Her işinde kolaylaştırıcı olmuş, zorluk çıkarmaktan ve çevresindekileri incitmekten sakınmıştır. Hatalar karşısında cezalandırmaktan ziyade affedici olmayı tercih etmiştir. Ezici, yıpratıcı, kırıcı değil, sevgi ve saygıyı besleyen yapıcı davranışları öğütlemiştir. Allah’ın kendisine lütfettiği bu özellikler sayesinde Müslümanlar Peygamberimizin etrafında kenetlenmiştir. 

Cenâb-ı Hak, bu gerçeği bize şöyle haber vermektedir: “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlanma dile…” 

Kıymetli Müminler!

Peygamberimizin ahlâkını kendisine model alan bir mümin, bütün ilişkilerini rıfk ile yürütür. Can taşıyan en küçük varlıklara karşı bile şefkat ve merhameti elden bırakmaz. Sade ve zarif haliyle, kibar ve anlayışlı tavırlarıyla İslam’ın yüce değerlerini ve üstün ahlâkını temsil eder. Mümin, her türlü aşırılıktan, kabalıktan, şiddetten uzak durur. Zira Peygamberimiz onu şöyle tanımlar: “Namusa dil uzatan, lânet eden, çirkin işler yapan, edepsiz konuşan kimse kâmil bir mümin değildir.” 

Muhterem Müminler!

İnsan olma sorumluluğunun ve insana yakışan değerlerin ihmal edildiği, şiddetin din, dil, ırk ve coğrafya tanımadan bütün insanlığı tehdit ettiği bir çağı yaşıyoruz. Böyle bir çağda bilmeliyiz ki, şiddetin beslendiği hiçbir referans, İslamî, insanî ve ahlâkî değildir. Bizlere düşen, insanın şeref ve haysiyetini zedeleyen her türlü davranışı hayatımızdan uzak tutmaktır. Anne babamıza, eşimize, çocuklarımıza, akrabalarımıza ve komşularımıza rıfk, şefkat ve güler yüzle davranmaktır. Haklı ve güçlü iken bile affedici, öfke anında dahi sabırlı olmaktır. Peygamberimizin buyurduğu gibi, “Pehlivan, güreşte rakibini yenen değildir. Asıl pehlivan, öfkelendiğinde kendisine hâkim olandır.” Ancak şunu da bilmemiz gerekir ki milli ve manevi değerlerimize yönelik saldırılar karşısında haklı bir tepki vermek, ahlâkî bir heyecanın ve imanî bir hassasiyetin asil bir ifadesi, dindarlık ve vatanseverlik alametidir.

Aziz Müslümanlar!

Rıfka sahip olan rahmeti kuşanır; rahmeti kuşanan da Allah’ın merhametine ulaşır. Rıfkı terk eden şiddete yönelir; şiddet ise kıyamet günü pişmanlıktır. O halde, öfkenin aklımızı ve vicdanımızı esir almasına, sabırsızlığın ebedi kurtuluşumuza gölge düşürmesine fırsat vermeyelim. Sevgili Peygamberimizin şu hadisini daima hatırlayalım: “Şüphesiz Allah Teâlâ Refîktir, rıfkı sever. Sertlik ve benzeri hallere vermediği ecri, yumuşak huylulukla yapılan işlere verir.” 

CUMA NAMAZ VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYINIZ

NAMAZ VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYINIZ 

TÜM İLLERİN NAMAZ VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYINIZ

İSTANBUL NAMAZ VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYINIZ 

ANKARA NAMAZ VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYINIZ 

İZMİR NAMAZ VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYINIZ 

CUMA NAMAZI KAÇ REKATTIR?

Cuma namazı dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz ve dört rekât son sünnet olmak üzere on rekâttır. Cuma günü camide öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır. Önce ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar. Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekât Cuma namazı kıldırır. İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekât Cumanın farzı kılınır. Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur. Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Öncelikle "Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının 2 rekat farzını kılmaya. Uydum hazır olan imama." diye niyet ederiz. Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek Tekbir getiririz ve namaza başlarız. Tekbirden sonra elleri bağlarız ve sessizce Sübhaneke okuruz. Sübhaneke'den sonra bir şey okumayız ve imamı dinleriz. İmam sureleri bitirdikten sonra "Allahu Ekber" diyerek rükuya gideriz. Rüku'da 3 kere "Sübhane Rabbiye'l-Azim" der ve doğruluruz. Doğrulurken "Semi Allahu li-men hamideh", tam doğrulunca ise "Rabbena leke'l hamd" deriz. Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye gideriz. Secdede 3 kere "Sübhane rabbiyel-a 'ala" deriz. "Allahu Ekber" diyerek dizlerimizin üzerinde otururuz. Tekrar "Allahu Ekber" dedikten sonra yine secdeye gideriz ve 3 kere "Sübhane rabbiyel-a 'la" deriz.

"Allahu Ekber" diyerek secdeden ayağa kalkarız ve ikinci rekata başlarız. Ayağa kalktıktan sonra ellerimizi bağlarız ve hiçbir şey okumadan imamı dinleriz. İmam sureleri bitirdikten sonra "Allahu Ekber" diyerek rükûya gideriz. Rüku'da 3 kere "Sübhane Rabbiye'l-Azim" der ve doğruluruz. Doğrulurken "Semi Allahu li-men hamideh", tam doğrulunca ise "Rabbena leke'l hamd" deriz. Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye gideriz. Secdede 3 kere "Sübhane rabbiyel-a 'ala" deriz. "Allahu Ekber" diyerek dizlerimizin üzerinde otururuz. Tekrar "Allahu Ekber" dedikten sonra yine secdeye gideriz ve 3 kere "Sübhane rabbiyel-a 'la" deriz. Secdeden kalkarken "Allahu Ekber" diyerek Tahiyyata otururuz ve Ettehiyyatü, Allahumme Salli, Allahumme Barik ve Rabbena dualarını okuruz. Dualar bittikten sonra imamla birlikte önce yüzümüzü sağa çevirir "Es selamu aleyküm ve rahmet'ullah" der selam veririz. Aynı şekilde sola da selam verdikten sonra Cuma namazının farzı tamamlanmış olur.

CUMA NAMAZININ ÖNEMİ

Namaz pek çok Müslüman tarafından Allah'a teşekkür etmenin bir yolu olarak görülür. Cuma namazının dışında, belirli vakitlerde kılınmasın farz olan beş namaz daha vardır. Bunlar sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarıdır. Farz olarak kılınan bu namazların dışında, bu namazın neden önemli olduğuna dair pek çok görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerin çeşitlenmesinde çeşitli ayetler, hadisler, kıssalar ve alim söylemleri etkili olmaktadır. Bu namazı önemli kılan en önemli noktalardan biri, bugünde Müslümanların bir araya gelip, bir bayram sevinci içerisinde bir arada bulunmalarını sağlamasıdır. Bunun dışında, Kur'an'da geçen ve Allah'ın cuma namazına Müslümanları çağırdığı ayeti de bu namazı Müslümanlar için önemli kılmıştır. Cuma günü İslam dini içerisinde diğer günlerden hep farklı tutulmuş ve bu güne çeşitli anlamlar atfedilmiştir. Müslümanlar bugün yaptıkları ibadetlere, namaz da dahil olmak üzere ayrı bir özen ve hassasiyet göstermektedirler.

CUMA GÜNÜ İÇİN ÖZEL DUALAR

Allah”ım! Sen beni eksiksiz özürsüz yarattın; çocuktum, büyüttün ve yeterli miktarda rızk verdin bana. Allah”ım! Ben, indirdiğin ve kendisiyle kullarını müjdelediğin Kitabında şöyle buyurduğunu gördüm: “Ey kendi aleyhlerinde haddi aşan kullarım! Allah”ın rahmetinden ümit kesmeyin; Allah bütün günahları bağışlar.” (Zümer, 53)

(Allah”ım!) Geçmişte benden vuku bulan kötülükleri biliyorsun, hem de benden daha iyi. Amel defterimde aleyhimde sıralanan suçlardan dolayı yazıklar olsun bana! Eğer her şeyi kapsayan affının hâlime şamil olacağını umduğum yerler olmasaydı, (ümitsizlikten) kendimi bırakır, helâk olup giderdim.

Eğer kulun, Rabbinden kaçması mümkün olsaydı, senden kaçmaya en lâyık olan benim. Yeryüzünde ve gökte hiçbir şey sana gizli değildir ve sen (kıyamet günü) onları açığa çıkaracaksın. Karşılık verici olarak sen yeterlisin; hesap görücü olarak sen kâfisin.

Allah”ım! Kaçarsam, beni bulursun; firar edersem, beni yakalarsın. İşte önünde durmaktayım; mütevazı, zelil ve hakir biri olarak. Cezalandıracak olursan, bunu hak etmişimdir ve adaletin bunu gerektirmektedir, ey Rabbim! Affedecek olursan, (buna da şaşmam; çünkü) eskiden beri affın hâlime şamil olmuş, afiyetin beni bürümüştür.

Allah”ım! O hâlde, saklı isimlerin ve perdelerin örttüğü güzelliğin hürmetine senden, bu tahammülsüz cana ve bu güçsüz bedene acımanı istiyorum. Güneş sıcağına dayanamayan bu zayıf beden, cehennem ateşine nasıl dayanabilir?! Yıldırım sesine dayanamayan bu güçsüz beden, gazabının sesine nasıl dayanabilir?

Cuma namazından sonra okunacak dua : -Allahümme yâ ganiyyü, yâ hamîdü, yâ mübdiü, yâ mu’îdü, yâ rahîmü, yâ vedûd. Eğninî bihalâlike an harâmike ve bifadlike ammen sivâke. Duanın Türkçe anlamı : Ey Ganî, Hamîd, Mübdi, mu’îd, Rahîm, Vedûd olan Allahım. Beni halâl ettiklerinle iktifâ ettir, haramlara düşürme. Fadlınla, ihsân ederek beni Senden başkasına muhtâc etme! demektir. (Bu duaya edenleri Allahü teâlâ başkalarına muhtaç etmez ve ummadığı yerden rızıklandırır. )

Hazreti Ömer'in cuma duası : Abdullah bin Ömer buyurdu ki: Hâceti olan bir kimse çarşamba, Perşembe ve Cum’a günleri oruç tutsun. Cuma günü temizlenip namaza gitsin. Az veya çok sadaka versin. Namazdan sonra şu düâyı okursa Allahü teâlâ’nın izni ile düâsı kabûl olur. Hazreti Ömer'in duası şöyle : 'Allahümme innî es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahîm. Ellezî lâ ilâhe illâ hû. Âlimül ğaybi veşşehâdeti hüverrahmânürrahîm. Ve es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahîm. Ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Ellezî meleet azametühüsse-mâvâti vel arde. Ve es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahîm. Ellezî lâ ilâhe illâ hüve ve anet lehül vücûhü ve haşe’at lehül ebsâru ve veciletil kulûbü min haşyetihi en tusalliye alâ Muhammedin ve en tu’tînî hâcetî.

PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED'İN HASTALARA ŞİFA DUASI : Hazret-i Âişe’den rivayete göre Peygamberimiz kendilerine bir hasta getirildiğinde şöyle duâ ederlerdi; Ezhibil-be’se rabben’nasi eşfi ve enteş’şafi la şifae illa şifauke şifaen la yugadiru sekame. Manası : “Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın.”

HZ. MUHAMMED'İN ŞİFA DUASI : Hz. Ayşe'den rivayet edilene göre peygamberimiz kendisine bir hasta şifâ bulmak için dua istediğinde şöyle dua etmiştir : Bismillahi turbetu ardina ve rîkatu ba’dina yüşfe sakimuna bi-izni rabbina. Manası : “Allah’ın adıyla duâya başlarım. Bizim yerimizin toprağı ve birimizin tükrüğü vesilesiyle Allah’ın izniyle hastamız şifâ bulur.”

Cuma günü okunacak rızık duası : Allahümme Ya Ğaniyyü,Ya Hamidü,Ya Mübdiü Ya Mu’idü,Ya Rahimü Ya Vedud. Eğisni bi helalike an haramike ve bitaatike an ma’siyetike vebi fadlike ammen sivake. Rızık duasının Türkçe manası : Ey Gani Ey Hamid,ey icad edici ve ey iade edici, ey merhamet sahibi ve ey muhabbet eden Allah’ım. Helalin ile beni haramdan sakındır.Taatin ile beni masiyetinden uzaklaştır. Fazlu keremin ile bana senden gayrisini unuttur.

Cuma günü okunacak dilek duası : Cuma günü akşam ezanına 45 dakika kala “Ya Meliki Muktedir sin Allah’ım bana yardım et” ismini (100) defa tekrarlayıp sonrada dileğini söyleyen kişi sıkıntıdan kurtulur ve derdine derman bulur.

NAMAZIN MAHİYETİ ve ÖNEMİ

Kur'an'da bizim Peygamberimiz'den önceki peygamberlerin namaz kılmakla emrolundukları değişik vesilelerle belirtilmektedir (bk. el-Bakara 2/83; Yûnus 10/87; Hûd 11/87; İbrâhim 14/37, 40; Meryem 19/30-31, 54-55; Tâhâ 20/14; el-Enbiyâ 21/72-73; Lokmân 31/17). Bundan anlaşıldığına göre namaz ibadeti sadece Muhammed ümmetine has olmayıp önceki dinlerde de bulunmaktaydı.

Siyer kitaplarındaki mevcut bilgilere göre, ilk vahyin sonrasında Hz. Peygamber'e risâlet yüküne dayanmasını, sabretmesini öneren âyetler gelmiş ve bunu izleyen fetret döneminden sonra namaz farz kılınmıştır. Namazın daha önceki dinlerde de emredilmiş olduğu hatırlanınca, namazın güçlüklere direnç göstermede bir fonksiyonu bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bir âyette "Ey inananlar sabır ve namaz (salât) ile yardım isteyin" (elBakara 2/153) buyurulmaktadır.

Namaz farz kılınınca Cibrîl, Hz. Peygamber'e gelerek onu vadi tarafına götürmüş, orada fışkıran su ile önce Cibrîl sonra Hz. Peygamber abdest almış ve beraberce iki rek'at namaz kılmışlardır. Hz. Peygamber mutlu bir biçimde eve gelmiş, eşi Hatice'nin elinden tutarak oraya götürmüş ve aynı şekilde Hatice ile birlikte abdest alıp iki rek'at namaz kılmışlardır. Kimi bilginlere göre İsrâ sûresindeki "Namazda yüksek sesle okuma" (el-İsrâ 17/110) âyeti, bu gizli namaz dönemiyle ilgilidir.

İslâm'ın başlangıç yıllarında namaz, sabah ve akşamleyin kılınan ikişer rek'attan ibaret iken, yaygın kabul gören görüşe göre, Mi'rac olayından sonra beş vakit namaz farz kılınmıştır. "Kendi nefsinde bir yakarış ve ürperiş içinde ve pek yüksek olmayan bir sözle sabah ve akşam Rabbini an; gafillerden olma" (el-A'râf 7/205) âyeti namazın başlangıçtaki durumuyla ilişkili görülmektedir.

Yine yaygın kabule göre, Cibrîl'in Hz. Peygamber'e Kâbe'de, namazın vakitlerini göstermek üzere imamlık etmesi Mi'rac olayının ertesi günü olmuştur.

Her din, yaratıcı kudret karşısında boyun eğmek ve kutsal ile bağlantı kurmak temeli üzerine kurulur ve her dinde bunu sağlamak üzere öngörülen merasimler bulunur. İslâm dininde yüce yaratıcı Allah'a yaklaşmanın yolu, ona yükselmenin basamağı ve bu bakımdan en parlak ve önemli ibadet, namaz ibadetidir. Bu özelliğinden dolayı namaz diğer bütün ibadetlerin özü ve özeti sayılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber bir hadislerinde "Namaz dinin direğidir" (Tirmizî, “Îman", 8; Müsned, V, 231, 237; Aclûnî, Keşfü'l-hafâ, I, 31-32) buyurmuş, secdeyi de kulun Allah'a en yakın olduğu hal olarak nitelendirmiştir (Müslim, “Salât", 215; Nesâî, “Mevâkyt", 35).